- Konum
- мєℓєqℓєя şєняιη∂єn
-
- Üyelik Tarihi
- 29 Şub 2012
-
- Mesajlar
- 700
-
- MFC Puanı
- 3
Çiçek
Evvel zaman içinde büyük bir ülkenin iyi kalpli, cömert ve insanları seven bir padişahı varmış. Bu padişah halkının problemleriyle ilgilenir ve onları hep korumaya çalışırmış. Ancak bu padişahın bir derdi varmış. Hiç çocuğu olmayan padişah son zamanlarda çokça düşünmeye başlamış. En büyük isteği kendisinden sonra yerine geçecek olan padişahın kendisi gibi halkı için yaşayan adil bir yönetici olması imiş.
Günlerce düşünmüş. Aylarca düşünmüş. Sonunda halkına duyurmuş:
Ülkemde yaşayan bütün çocuklara bir çiçek tohumu verilecektir. Bu tohumu kim en güzel şekilde saksıya eker ve ona en güzel şekilde bakarsa o benim yerime bu ülkeye padişah olarak yetiştirilecektir.
Ertesi sabah sarayın her tarafı çocuk dolmuş. Her çocuğa padişahın isteği üzerine bir çiçek tohumu verilmiş. Tohumunu alan çocuk hemen evine gidip saksıya özenle ekmiş.
Beklemişler. Beklemişler. Beklemişler.
Günler günleri kovalamış, haftalar haftaları. Bütün çocukların çiçekleri büyümüş. Mis kokulu, rengarenk çiçekler açmış. Saksılar evlerinin en güzel köşesini süslemeye başlamış. Aralarında bütün bu güzel çiçekleri görüp de kendi saksısında bir türlü büyümeyen tohumuna çok pek çok üzülen bir çocuk varmış.
Annesi onu teselli etmeye çalışmış. Demiş ki, sen elinden geleni yaptın, onu korumaya çalıştın, onu sevdin, ama o büyümek istemedi.
Çocuk o gün ben ne söyleyeceğim padişahımıza? demiş üzgün üzgün.
Olanı söyleyeceksin demiş annesi de. Tohum çiçeğe durmadı diyeceksin.
Bir süre sonra verilen zaman dolmuş ve bütün çocuklar sarayın bahçesini doldurmuşlar. Ellerinde saksıları, saksılarında enfes görünen çiçekleri varmış. Çocuk bu çiçekleri görünce daha bir üzülmüş, daha bir kendine kızmış. Ama artık yapabileceği bir şey de yokmuş.
Padişah bahçeyi dolduran çocukların çiçeklerine uzun uzun bakmış. Aralarında dolaşmış. Gelip tam saksısında çiçek olmayan çocuğun önünde durmuş. Çocuk çok heyecanlanmış ve çiçeği büyümediği için çok utanmış. Özür dilerim diye mırıldanmış.
Padişah ona, neden senin saksında çiçek yok? diye sormuş.
Bilmiyorum demiş çocuk. Ona çok iyi baktım, ama büyümek istemedi.
Padişah çok mu üzüldün? diye sormuş.
Evet, üzüldüm demiş çocuk. Benim çiçeğim de onlarınki kadar güzel görünsün isterdim.
Padişah gülümsemiş ona. Elini tutup onu bütün çocukların görebileceği yere çıkarmış. İşte demiş. Benim yerime padişah olabilecek çocuk. Herkes çok şaşırmış. Ama onun çiçeği hiç büyümemiş diye mırıltılar yükselmiş. Padişah devam etmiş. Size verdiğim bütün tohumlar sıcak suya batırılmış tohumlardı. Hiçbirisinden çiçek büyümesi mümkün değildi. Bir tek bu çocuk doğru söyledi. Benim yerime geçecek, benim ülkemi en adil şekilde yönetebilecek çocuk budur. Artık yüreğim rahat olabilir. Çünkü benden sonra ülkem emin ellerde olacak.
Evvel zaman içinde büyük bir ülkenin iyi kalpli, cömert ve insanları seven bir padişahı varmış. Bu padişah halkının problemleriyle ilgilenir ve onları hep korumaya çalışırmış. Ancak bu padişahın bir derdi varmış. Hiç çocuğu olmayan padişah son zamanlarda çokça düşünmeye başlamış. En büyük isteği kendisinden sonra yerine geçecek olan padişahın kendisi gibi halkı için yaşayan adil bir yönetici olması imiş.
Günlerce düşünmüş. Aylarca düşünmüş. Sonunda halkına duyurmuş:
Ülkemde yaşayan bütün çocuklara bir çiçek tohumu verilecektir. Bu tohumu kim en güzel şekilde saksıya eker ve ona en güzel şekilde bakarsa o benim yerime bu ülkeye padişah olarak yetiştirilecektir.
Ertesi sabah sarayın her tarafı çocuk dolmuş. Her çocuğa padişahın isteği üzerine bir çiçek tohumu verilmiş. Tohumunu alan çocuk hemen evine gidip saksıya özenle ekmiş.
Beklemişler. Beklemişler. Beklemişler.
Günler günleri kovalamış, haftalar haftaları. Bütün çocukların çiçekleri büyümüş. Mis kokulu, rengarenk çiçekler açmış. Saksılar evlerinin en güzel köşesini süslemeye başlamış. Aralarında bütün bu güzel çiçekleri görüp de kendi saksısında bir türlü büyümeyen tohumuna çok pek çok üzülen bir çocuk varmış.
Annesi onu teselli etmeye çalışmış. Demiş ki, sen elinden geleni yaptın, onu korumaya çalıştın, onu sevdin, ama o büyümek istemedi.
Çocuk o gün ben ne söyleyeceğim padişahımıza? demiş üzgün üzgün.
Olanı söyleyeceksin demiş annesi de. Tohum çiçeğe durmadı diyeceksin.
Bir süre sonra verilen zaman dolmuş ve bütün çocuklar sarayın bahçesini doldurmuşlar. Ellerinde saksıları, saksılarında enfes görünen çiçekleri varmış. Çocuk bu çiçekleri görünce daha bir üzülmüş, daha bir kendine kızmış. Ama artık yapabileceği bir şey de yokmuş.
Padişah bahçeyi dolduran çocukların çiçeklerine uzun uzun bakmış. Aralarında dolaşmış. Gelip tam saksısında çiçek olmayan çocuğun önünde durmuş. Çocuk çok heyecanlanmış ve çiçeği büyümediği için çok utanmış. Özür dilerim diye mırıldanmış.
Padişah ona, neden senin saksında çiçek yok? diye sormuş.
Bilmiyorum demiş çocuk. Ona çok iyi baktım, ama büyümek istemedi.
Padişah çok mu üzüldün? diye sormuş.
Evet, üzüldüm demiş çocuk. Benim çiçeğim de onlarınki kadar güzel görünsün isterdim.
Padişah gülümsemiş ona. Elini tutup onu bütün çocukların görebileceği yere çıkarmış. İşte demiş. Benim yerime padişah olabilecek çocuk. Herkes çok şaşırmış. Ama onun çiçeği hiç büyümemiş diye mırıltılar yükselmiş. Padişah devam etmiş. Size verdiğim bütün tohumlar sıcak suya batırılmış tohumlardı. Hiçbirisinden çiçek büyümesi mümkün değildi. Bir tek bu çocuk doğru söyledi. Benim yerime geçecek, benim ülkemi en adil şekilde yönetebilecek çocuk budur. Artık yüreğim rahat olabilir. Çünkü benden sonra ülkem emin ellerde olacak.