DrCuneytYardimci
MFC Üyesi
-
- Üyelik Tarihi
- 24 May 2022
-
- Mesajlar
- 1
-
- MFC Puanı
- 0
Osmanlı İmparatorluğu’ nun aşılamaya verdiği önemi duyduğunuzda nutkunuz tutulacak !!!
17. yüzyıl…
Tüm Avrupa çiçek hastalığından kırılıyordu…
Şu an aşılar sayesinde kökü kazınmış olan çiçek hastalığını, isim benzerliğinden ötürü lütfen suçiçeği ile karıştırmayın,
İnsanlığın mücadele ettiği en ölümcül hastalıklardan biri olan çiçek, bulaştığı 10 kişiden üçünü öldürecek ve kalan yedisini de ömrünün sonuna kadar “damgalayacak” güce sahipti!!!
Çiçek aşısı yaygın olarak kullanılmaya başlanıp kökü kurutulana kadar da yüzbinlerce ocağa ateşini düşürmeye devam etmişti…
Oysa aynı dönemde Osmanlı’ da modern çiçek aşının öncüsü sayılan “variolasyon” yöntemi yaygın olarak kullanılıyordu,
Ve çiçek hastalığı bu coğrafyada korkulan bir sorun olmaktan çoktan çıkmıştı…
Çünkü…
Aşı kullanımına dair ilk yazılı kayıtlar, Çinli’lerin 15’nci yüzyılda uyguladığı “variolasyon” tekniğine aittir,
Bu yöntemi Çinli’ler keşfetmiştir…
Çin’den Orta Asya’ya yayılarak Kafkaslar’a ulaşmış,
Türkler de Çinli’lerden öğrendiği tekniği göç ettikleri tüm bölgelere taşımıştır…
Ancak variolasyon tekniğini en yaygın kullanan, toplum tabanlı uygulamaya geçiren ve Avrupa’ ya taşıyan Osmanlı İmparatorluğu olmuştur !!!
İlk Denemeler:
1714’te İstanbul’da gönüllü olarak variolasyon yaptıran Emanuel Timoni ve 1716’da Giacomo Pilarino, Londra Kraliyet Sağlık Derneğine variolasyon tekniğini tanımlayan detaylı bir mektup yazarlar…
Ancak İngiliz Kraliyet hekimleri bu uygulamanın saçma olduğunu ve böyle bir yönteme izin verilmeyeceğini söyleyerek bu yöntemin krallığa girmesinin önünü keserler.
Bu nedenle bir süre çiçek aşısı öncüsü olan variolasyon tekniği İngiltere’ye giremedi.
Ancak bu olaydan kısa bir süre sonra İngiltere’ nin Osmanlı Büyükelçisi Edward Wortley Montagu’nun karısı Lady Montagu, variolasyonun tüm özelliklerini gözlemledi…
Üstelik Lady Montagu kendisi de çiçeğe bağlı izleri olduğundan hastalığa karşı çok duyarlıydı.
Osmanlı’da yaygın uygulanan variolasyon ve etkileyici sonuçlarına kendi gözleriyle şahit olunca önce çok şaşırdı,
Akabinde bu işlemin yapıldığı çocukların hasta olmadığını gördüğünde de derhal kendi çocuklarına çiçek aşısı yaptırdı…
Çocuklarının çiçeğe karşı bağışık olduğunu gözlemlediğinde bunu kendi ülkesine bildirme heyecanıyla ünlü mektuplarını yazmaya başladı.
Bütün bu uygulamaların detaylarını ayrıntılı bir raporla İngiltere’ ye bildirdi.
Mektubunda İstanbul’da çiçek hastalığına karşı “çiçek aşısı denilen bir şey” uygulandığını ve uygulanan kişilerin bu ölümcül hastalığa yakalanmadığını ifade etmektedir.
Bu mektup,
Tarihte aşı uygulamasına dair ilk ve en eski resmi belge olarak yerini alır !!!
Çiçek Aşısı İçin İngiltere’ yi İkna:
İşte Lady Montagu’ nun ülkesine heyecanla yazdığı mektuptan bir alıntı:
Bizde pek çok yaygın ve zalimane olan çiçek hastalığını burada keşfettikleri bir aşı ile önlüyorlar…
Birçok kocakarının sanatları sırf bu ameliyatı yapmak.
Aşılanma için en uygun zaman sıcakların sonu, sonbaharın başlangıcı.
O zaman aile reisleri ailelerinde çiçek hastalığına tutulmuş kimse olup olmadığını öğreniyorlar ve birkaç aile toplanıyorlar.
Sayıları on beş on altıyı bulan aile toplulukları bu aşıcı kocakarılardan birini çağırıyorlar ve ceviz kabuğu içine doldurulmuş çiçek hastalığı aşısını hangi damardan açılmasını isterlerse, o damarı büyük bir iğne ile açtıktan ve iğnenin ucu kadar aşıyı buraya koyduktan sonra yarayı bağlıyor ve üzerine bir ceviz kabuğu yapıştırıyorlar.
Bütün bu ameliye sırasında en küçük bir acı hissedilmiyor.
Aynı şeyi dört beş damara daha yapıyorlar…
Aşı için vücudun kapalı yerleri tercih ediliyor.
Aşılanan çocuklar sekiz gün oynuyorlar, bir şey olmuyor. Daha sonra bir sıtmaya tutuluyorlar ki iki gün, üç gün yatakta yatıyorlar.
Yüzlerinde yirmi otuz sivilce çıkıyor. Fakat sekiz gün içinde hiç hastalığa tutulmamış gibi oluyorlar. Açılan yaralar hastalıkları boyunca akıp çiçeğin zehrini atıyor, başka taraflara yayılmasına mani oluyor.
Her sene aynı ameliye binlerce çocuğa yapılıyor…
Aşıdan kimse ölmüyor.
Aşının faydasına inandığım için sevgili yavruma da yaptırmaya karar verdim.
Vatanımı çok sevdiğim için aşının oraya da girmesini isterim….
(Lady Montagu, Türkiye Mektupları, 1717-1718, çev. Aysel Kurutluoğlu, s. 66-67)
Çiçek Aşısının Avrupa’ ya Yayılması:
Lady Montagu, bu deneysel yöntemi kendi çocukları üzerinde ilk kez İstanbul’ da oğlunda,
Daha sonra da Londra’ da Kraliyet Ailesinin gözü önünde kızına uygulayarak İngiltere’ye çiçek hastalığına karşı çiçek aşısını sokan kişi olarak hatırlanır…
Bu mektuplardan ve şahitlikten sonra variolasyon ancak İngiltere’ de yayılmaya başladı.
Osmanlı’dan İngiltere’ye geçen bu işlem, 1750’lerde Fransız okullarında herkese uygulandı.
Gerek Osmanlı hekimi Emanuel Timonius’un yazdıklarından, gerek Lady Montagu’nun yazdıklarından öğrenilen bu usul Rusya, İsveç, İtalya’ da da hızlıca yayıldı…
Önceleri toplumun üst sınıfları bu teknikle aşılanırken, giderek alt sınıflarda da variolasyon uygulanmaya başlandı.
Sonra buradan da Amerika’ya yayıldı…
Ancak bir süre sonra İngiltere’ de Edward Jenner adlı bilim insanı çiçek aşılamasında daha farklı bilimsel bir yöntem geliştirdi.
1801 yılında kendi adıyla anılacak olan “Jenner metodunu” tanımlaması aşılama tarihindeki önemli dönüm noktalarından biri olarak kabul edilir.
Edward Jenner’ in keşfinden sadece 3 yıl sonra İstanbul’ da “Jenner metoduna” göre çiçek aşısı üretimi gerçekleştirilmiştir.
Çiçek Aşısı Uygulama Zorunluluğuna Dair Dünyanın İlk Kanunu
Osmanlı Devleti aşılamaya ve toplum sağlığına büyük önem vermiştir.
Peki dünyada aşı uygulama zorunluluğuna dair ilk kanunun Osmanlı’ da çıkartıldığını biliyor muydunuz???
“Çiçek Nizamnamesi” adıyla 1885’ de çıkartılan kanun gereğince çiçek aşısı yaptırmayan kişilerin askeri ve yatılı okullara alınmadığı biliniyor.
İlerleyen yıllarda nizamnameye, yeni doğan bebeklerin aşılanması, çocuğunu aşılatmayan ailelere ceza kesilmesi gibi maddeler de eklendi.
1915 tarihli son nizamnamede ise Osmanlı Devleti’nde yaşayan herkese altı aylık, yedi yaşında ve 19 yaşı sonuna kadar olmak üzere üç defa aşılanma mecburiyeti getirildi.
Günümüzde Durum:
21. yüzyıl…
Hangi ara biz,
Avrupa’ ya aşı kavramını öğreten,
Daha etkili bir yöntem bulunduğunda da hızlıca “teknoloji transferi” yaparak kendini yenileyen,
Hastalıklar oluşmadan tedbir almanın faydasını ve aşılamanın önemini o kadar iyi idrak edip,
Dünyada bu konudaki ilk kanunu çıkartan ecdattan…
Üretim yapamayan,
Tamamen dışa bağımlı,
Pandemi koşullarında bile yeterli tedbirleri alamayan,
“Deneysel Sıvı” gibi içi boş söylemleri diline pelesenk ederek kendini ve çevresini bile korumaktan aciz bir topluma dönüştük???
Sonuç olarak hiç mi ecdadımızdan ilham almadık???
Moderatör tarafında düzenlendi: