Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

Casus Özet

CaT

"You cant judge me. Just God can judge me."
MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    9 Kas 2016
  • Mesajlar
    809
  • MFC Puanı
    -19
Paulo Coelho Casus

Tüm özgür ruhlu kadınlara ithafen yazılmış bir kitap Casus... Hayatının her döneminde tutsak yaşayıp, üzüntülere mahkum edilmiş bir kadın. Dans ile yaşam bularak umuda yönelen ancak bu yolda casuslukla suçlanarak idam edilen özgür bir ruh Mata Hari... Okurken haksızlıklara, adaletsizliğe tahammül edemeyip kitabın sonunu değiştirmek isteyeceksiniz. Sık sık adalet kavramını sorgulayacaksınız. Tutsak olan bir ruhun idamla özgürleştirilmesi ne kadar doğru?

Kafesteki kuş özgürlük şarkıları söylese de tutsaktır.

Tek suçu erkek egemenliğindeki bir dünyada özgür ve bağımsız bir kadın olmak istemeseydi. Gerçek adı Margaretha Zelle olan kahraman ilerde hayatın onu sürüklemesiyle birlikte gelişen olaylara bağlı olarak adını Mata Hari yapacaktır. Margaretha babasının iflası ve annesinin ölümü üzerine Leiden şehrine, anaokulu öğretmeni olabilmesi için yatılı olarak gönderilir. Annesi ölmeden önce Margaretha' ya içinde lale tohumları olan bir kese verir ve şunları söyler:

"Bu kesenin içinde lale tohumları var ülkemizin sembolüdür. Ama daha da önemlisi sana verecekleri bir ders var, onlar görünüşte başka çiçeklerden ayırt edemediğin anlarda bile hep lale kalacaklar. Ne kadar isteseler de güllere veya ayçiçeklerine dönüşemeyecekler. Kendi varlıklarını inkar etmek istedikleri takdirde hayata küskün ölecekler."

Margaretha yani ilerdeki Mata Hari, annesinin söylediği bu sözü hiçbir zaman aklında çıkarmaz. Mata Hari için zor günler başlar. Gittiği yatılı okulda okul müdürü ona tecavüz eder. Mata Hari o andan itibaren cinsellikle aşkın hiçbir ilgisi olmadığını anlar. Bir gün şehrin yerel gazetesindeki ilanları okumaya başlar ve belki de hayatının dönüm noktası olacak o ilanı görür. İlanda, Hollanda ordusunda Rudolf adında bir subay, evlenmek için eş arıyordur. İskoç kökenli ve Endonezya' da görev yapıyor. Evlenip yurtdışında yaşayacağı bir eş arıyordur. Mata Hari bunu bir kurtuluş olarak görür. Yabancı denizler ve egzotik diyarlar. Hollanda' dan sıkılan ve yeni heyecanlar arayan Mata Hari ilanın adresine güzel bir resmini gönderir. Subay on altı fotoğraf arasından Mata Hari' yi seçer ve buluşurlar. İlerleyen zamanlarda subay Mata Hari' ye evlenme teklifi eder. Düğün işlemleri tamamlanır. Gazetedeki ilanı okumasından üç ay sonra 11 Temmuz 1895' te evlenirler. Endonezya' ya doğru yola çıkarlar. Oraya gittiğinde hiçbir şey tahmin ettiği gibi olmaz. Kabus dolu günler ve seneler onu bekliyordur. Rudolf çapkın ve etrafı kadınlarla çevrili bir kocadır. Aynı zamanda alkoliktir. İçtiği zamanlarda Mata Hari' ye çok kötü davranır. Diğer zamanlarda ise onun bakire olmadığını sürekli yüzüne vurarak baskılar, onu eve hapis eder.

Birini kaybetmekten korkan erkekler canavara dönüşür. Rudolf' ta her geçen gün kötülemeye başlar. İlerleyen günlerde Mata Hari hamile kalır ve dünyaya bir kız çocuğu getirir. Bütün zamanını kızıyla geçirmeye ve hapis hayatını bir nebze olsun onunla paylaşmaya başlar. Yıllar geçer ve yine hamile kalır. Bir erkek çocuğu doğurur ancak evin temizlikçileri bebeğini öldürür. Mata Hari' nin dünyada sahip olduğu tek şey kızı, boşa yaşanan bir ev, ihanete uğrayacağından korkan ve onu hiçbir yere götürmeyen bir koca, müthiş güzelliğiyle insanın soluğunu kesen bir şehirdir. Cennetin içindeyken cehennemi yaşıyordur Mata Hari. Bir gün her şey değişir. Alay komutanı, subayları eşleriyle birlikte adanın valilerinden birinin şerefine düzenlenen yerel bir dans gösterisine davet eder. Davete katıldıklarında Mata Hari' ye kadınlar gıpta ile bakarlar. Mata Hari mekanda eşi Rudolf' un başka kadınlarla ilgilendiğini görünce Andreas adında bir subay ile sohbet etmeye başlar. Andreas' ın eşi bu durumdan rahatsız olur. Gözlerini Andreas' tan ayırmaz. Sonra yanına gelir ve ömrü boyunca Andreas' a sadık kaldığını onun için canını feda edebileceğini aşkları için mücadele ettiğini, ancak Andreas' ın sürekli kaçamaklar yaptığını ve onu aldattığını söyleyerek ağlamaya başlar. Öfkeyle çıldırır ve çantasından küçük bir tabanca çıkarıp kalbine yaslar. " Sahte özgürlüklerinin tutsağı olan bütün kadınlar için yapıyorum der ve tetiğe basar. Kadın kocasının kollarında ölür. Bu olay Margaretha' yı çok etkiler ve özgürlüğünü yeniden kazanmak için Rudolf ve evinden ayrılma kararı alır. Andreas' ın eşinin kanıyla kutsanmış ve vaftiz töreni Margaretha' yı özgürleştirmiştir. Bir gün kimselere belli etmeden Fransız konsolosluğuna gidip Paris' e gidebilmek için gerekli izinleri alır. Konsolosa bir dansçı olduğunu ve ismini Andreas' ın ölen eşinin ismi olan "Mata Hari" olduğunu söyler. Margaretha artık Mata Hari' nin kutsanmış özgür kanıyla hayat yolculuğunu bu isimle sürdürür. Gitme vakti geldiğinde Paris' e kaçar. Rudolf, kızı, tutsak hayatını geride bırakır. Artık tanımadığı bir şehirde tek başınadır. Gidecek yeri yoktur ve orada kibar bir beyefendi ile tanışır. Ona kendini Hollanda imparatorluğunun parçası olan Doğu Hint Adalarından olduğunu ve orada büyüdüğünü söyler. Adam ona yardımcı olur ve bir gün onu Paris' te bir dans gösterisine götürür. Orada bir anda kendini sahnede bulur ve dans etmeye başlar. Sadece doğudaki kadınlarda izlediği kadarıyla dans eder. Dansçı olduğunu iddia ettiği için ve bu bir yalandan ibaret olduğu için iki üç figürden öteye gidemez ve seyirciyi kendine bağlamak için dans ile beraber soyunmaya başlar.

En sonunda çıplak bir şekilde sahnede kalır ve seyirciyi selamlar. Gösteri insanların ilgisini çeker ve birçok dans teklifi alarak ünlenir. Tüm Fransa' ya ünü yayılır. Artık meşhur olmuştur hiç bilmediği bir şehirde bu kadar meşhur olmak, para kazanmak hayatın ona altın tepside sunduğu bir ikramdır. Yılları bu şekilde dans ederek, en iyi yerlerde giyinip daha da ünlenerek devam ederken ülke savaşa doğru sürüklenir. Yıllarca süren bir çatışmazlığın sonunda Almanya ve Fransa artık savaş için karşı karşıyadır. Mata Hari' de artık yaşlanmaya ve insanların ilgisini kaybetmeye başlamıştır. Gazete köşe yazarları onu ve dansını eleştirirler. Mata Hari artık parasının azaldığı bir döneme girer. Tam bu esnada kafede bir yabancıyla tanışır. Belli bir sohbetten sonra bu adam ona vazgeçemeyeceği bir para teklif ederek gösterilerini Almanya' da sergilemesini ister. Bu fikir ona cazip gelir. İlerde başına gelecekleri bilmeden bir çıkmaza doğru yola çıkar. Almanya' ya gittiğinde orada savaş için Fransa-Almanya arasında casusluk yapması istenir. Bu arada savaş iyice hızlanır ve Mata Hari' nin her şeyi bırakıp Fransa' ya gitmesi imkansızlaşır. Olaylar tüm hızla gelişirken casusluk için Mata Hari' ye görevler verilir ancak Mata Hari hiçbirini yapmaz. Almanya' dan bir an önce kaçmanın yollarını arar. Bir gün gösteri yapacakken Fransızların saldırısı üzerine onu Almanya' ya getiren Franz adındaki adam Amsterdam' a kaçması gerektiğini söyler. Apar topar trene biner ve Amsterdam'a gider. Çok az parası vardır elinde lüks yaşantısını özler Paris' e dönmek için her şeyi yapar. Ona casusluk görevi veren Ladoux ismindeki adam ise onu mahkum ettirmek ve suçları onun üstüne bırakmak için deliller toplamaya çalışır. Amacına ulaşır ve sahte belgelerle, yalan suçlamalarla onun Fransa-Almanya arasında casusluk yaptığını deşifre ederek tutuklatır. Mata Hari ne kadar masum olduğunu söylese de savunması hep reddedilir. Suçsuz olduğunu bir türlü kanıtlayamaz.

Saint Laire hapishanesinde 15 Ekim 1917' de on iki tüfekli asker esas duruşa geçip, karşılarında hiçbir korku belirtisi göstermeden duran Mata Hari' ye aynı anda ateş ederek infaz etmişlerdir.

Mahkumiyetinin nedeni casusluk. Yıllar sonra Mata Hari' ye ölüm emrini veren savcının konuşmaları ise şöyledir.

"Elimizdeki deliller o kadar yetersizdi ki bir kediyi bile mahkum etmemize yetmezdi."
 
Üst Alt