- Konum
- İzmir
-
- Üyelik Tarihi
- 9 Tem 2013
-
- Mesajlar
- 12,310
-
- MFC Puanı
- 5,925
Eğer;
Onu hatırladıkça başı göğe ermişçesine
ya da asansör boşluğuna düşmüşçesine ürperiyorsa yüreğiniz...
Ömrü saatlere sıkışmış bir kelebek telaşıyla
O hüzünden bu neşeye konup kalkıyorsanız gün boyu nedensiz...
ve her konduğunuzda diğerini iple çekiyorsanız bu hislerin...
Onunlayken pervaneleşen yelkovanlar
Onsuz mıhlanıp kalıyorsa yerine bir akrep kadar hain...
sınıfta büroda yolda yatakta içiniz içinize sığmıyor
Ondan söz edilince yüzünüz sizden habersiz
mis kokulu bir ekmek dilimi gibi kızarıyor mahcup somurtuyor ya da muzip sırıtıyorsa
ve O her durduğunuz yerde duruyor
her baktığınız yerden size bakıyor
siz keyiflendikçe gülüp
hüzünlendikçe ağlıyorsa...
dünyanın en güzel yeri Onun yaşadığı yer
en güzel kokusu bedenindeki ter
en dayanılmaz duygusu gözlerindeki kederse...
hayat Onunla güzel ve onsuz müptezelse...
elmalar pembe kiremitler pembe gökyüzü yeryüzü Onun yüzü pembeyse
kışlar ilkbaharsa yazlar ilkbahar güzler ilkbahar...
her şiirde anlatılan Oysa...
her filmin kahramanı O...
her roman Ondan söz ediyor
her çiçek Onu açıyorsa...
bir anlık ayrılık bir ömür gibi geliyor
ve gider gitmez
özlem saç diplerinizden çekiştirip beyninizi acıtıyorsa
iştahınız kapanıyor iştahınız açılıyor iştahınız şaşırıyorsa...
iştahınız
hasret acısında bile karşı konulmaz bir tat buluyorsa...
eliniz telefonda yaşıyor
işaret parmağınızla ha bire Onu tuşluyor
dara düştüğünüzde kapıyı çalanın O olduğunu adınız gibi biliyorsanız...
mütemadi bir sarhoşluk halinde her çalan telefona O diye atlıyor
vitrindeki her giysiyi Ona yakıştırıyor
konuşan birini dinlerken "keşke O anlatsa" diye iç geçiriyorsanız...
kokusu burnunuzdan
sureti gözünüzden sesi kulağınızdan
teni aklınızdan silinmiyorsa bir türlü...
özlemi
sol memenizin altında tek nüsha bir yasak yayın gibi taşıyorsanız gün boyu...
hem kimseler duymasın hem cümlealem bilsin istiyorsanız...
Onsuz geceler ıssız sokaklar öksüzse...
ayrılık ölüme
vuslat sehere denkse...
gamze gamze tebessüm de onun içinse
alev alev öfke de;
bunca tavır bunca sabır ve nihayetsiz kahır
hep Onun yüzü suyu hürmetine...
uğruna ödenmeyecek bedel gidilmeyecek yol vazgeçilmeyecek konfor yoksa...
dışarıda yer yerinden oynuyor ve "içeri"de bu sizi zerrece ilgilendirmiyorsa
nedensiz küsüyor
sebepsiz affediyorsanız
ve bütün bu hallerinize siz bile akıl erdiremiyorsanız...
kaybetme korkusu kavuşma sevincinden ağır basıyorsa
ve aşk gurura baskın çıkıyorsa bu yüzden her daim...
gece yarısı kadim bir dost gibi kucaklayan tanıdık bir şarkı
bütün acı sözleri unutturmaya yetiyorsa...
Her gidişte ayaklarınız "Geri dön" diye yalpalıyorsa
ve siz kendinize rağmen dönüyorsanız
sabırsız sınırsız doyumsuz bir tutkuyla...
...o halde yarın sizin gününüz!..
"Çok yaşa"yın ve de "siz de görün"üz.
Onu hatırladıkça başı göğe ermişçesine
ya da asansör boşluğuna düşmüşçesine ürperiyorsa yüreğiniz...
Ömrü saatlere sıkışmış bir kelebek telaşıyla
O hüzünden bu neşeye konup kalkıyorsanız gün boyu nedensiz...
ve her konduğunuzda diğerini iple çekiyorsanız bu hislerin...
Onunlayken pervaneleşen yelkovanlar
Onsuz mıhlanıp kalıyorsa yerine bir akrep kadar hain...
sınıfta büroda yolda yatakta içiniz içinize sığmıyor
Ondan söz edilince yüzünüz sizden habersiz
mis kokulu bir ekmek dilimi gibi kızarıyor mahcup somurtuyor ya da muzip sırıtıyorsa
ve O her durduğunuz yerde duruyor
her baktığınız yerden size bakıyor
siz keyiflendikçe gülüp
hüzünlendikçe ağlıyorsa...
dünyanın en güzel yeri Onun yaşadığı yer
en güzel kokusu bedenindeki ter
en dayanılmaz duygusu gözlerindeki kederse...
hayat Onunla güzel ve onsuz müptezelse...
elmalar pembe kiremitler pembe gökyüzü yeryüzü Onun yüzü pembeyse
kışlar ilkbaharsa yazlar ilkbahar güzler ilkbahar...
her şiirde anlatılan Oysa...
her filmin kahramanı O...
her roman Ondan söz ediyor
her çiçek Onu açıyorsa...
bir anlık ayrılık bir ömür gibi geliyor
ve gider gitmez
özlem saç diplerinizden çekiştirip beyninizi acıtıyorsa
iştahınız kapanıyor iştahınız açılıyor iştahınız şaşırıyorsa...
iştahınız
hasret acısında bile karşı konulmaz bir tat buluyorsa...
eliniz telefonda yaşıyor
işaret parmağınızla ha bire Onu tuşluyor
dara düştüğünüzde kapıyı çalanın O olduğunu adınız gibi biliyorsanız...
mütemadi bir sarhoşluk halinde her çalan telefona O diye atlıyor
vitrindeki her giysiyi Ona yakıştırıyor
konuşan birini dinlerken "keşke O anlatsa" diye iç geçiriyorsanız...
kokusu burnunuzdan
sureti gözünüzden sesi kulağınızdan
teni aklınızdan silinmiyorsa bir türlü...
özlemi
sol memenizin altında tek nüsha bir yasak yayın gibi taşıyorsanız gün boyu...
hem kimseler duymasın hem cümlealem bilsin istiyorsanız...
Onsuz geceler ıssız sokaklar öksüzse...
ayrılık ölüme
vuslat sehere denkse...
gamze gamze tebessüm de onun içinse
alev alev öfke de;
bunca tavır bunca sabır ve nihayetsiz kahır
hep Onun yüzü suyu hürmetine...
uğruna ödenmeyecek bedel gidilmeyecek yol vazgeçilmeyecek konfor yoksa...
dışarıda yer yerinden oynuyor ve "içeri"de bu sizi zerrece ilgilendirmiyorsa
nedensiz küsüyor
sebepsiz affediyorsanız
ve bütün bu hallerinize siz bile akıl erdiremiyorsanız...
kaybetme korkusu kavuşma sevincinden ağır basıyorsa
ve aşk gurura baskın çıkıyorsa bu yüzden her daim...
gece yarısı kadim bir dost gibi kucaklayan tanıdık bir şarkı
bütün acı sözleri unutturmaya yetiyorsa...
Her gidişte ayaklarınız "Geri dön" diye yalpalıyorsa
ve siz kendinize rağmen dönüyorsanız
sabırsız sınırsız doyumsuz bir tutkuyla...
...o halde yarın sizin gününüz!..
"Çok yaşa"yın ve de "siz de görün"üz.