Peygamber efendimiz
kalabalık bir ailenin reisiydi. Ailesini geçindirecek bir servete sahip değildi. Bunun için geçinmekte herkesten daha çok sıkıntı çekiyordu.
Yükünü biraz hafifletelim
Peygamber efendimiz
- Ey Amcam
Hz. Abbâs
- Halkın
Ebû Tâlib de onlara dedi ki:
- Oğullarımdan Ukayl ve Tâlib'i bana bırakıp
Böylece Peygamber efendimiz Hz. Ali'yi
Birgün Ebû Tâlib
- Git
Ca'fer gidip
- Hak teâlâ
Allahü teâlâ bu duâyı kabûl etti. Hz. Ca'fer
Kureyş müşriklerinin Eshâb-ı kirâma karşı revâ gördükleri zulüm ve işkenceden sonra
Teslim edilmesini isteyiniz
Mekkeli müşrikler bu durumdan haberdar olunca toplandı. Habeşistan meliki Necâşî'ye iki elçi göndermeye karar verdiler. Son derece kıymetli hediyeler hazırladılar. Necâşî'nin din adamlarına
- Hükümdar ile konuşmadan evvel onun patriklerine ve kumandanlarının her birine
Mekkeli müşriklerin elçileri Habeşistan'a geldiler ve devlet erkânının hediyelerini verdikten sonra Mekkeli muhâcirlerin kendilerine teslim edilmesi hususunda yardım etmelerini istediler.
Memleketinize sığınmışlardır
Patrikler bunu kabûl ettiler. Bundan sonra
- Ey Melik! İçimizden birtakım kimseler sizin memleketinize sığınmışlardır. Bu gelenler
Bizi
Gerek Amr bin Âs ve gerekse Abdullah bin Rebia'nın en çok arzû ettikleri şey
- Bunlar çok doğru söylediler. Bunların milletleri
Melik Necâşî bu sözlere çok kızdı ve dedi ki:
- Vallahi hayır! Ben bu adamları teslim etmem. Bana iltica eden
Kime inanırlar
Daha önceleri Necâşî semâvi kitapları incelemişti. Muhammed aleyhisselâmın gelme zamanının yakın olduğunu
Necâşî
- İnandıkları kimse kimdir?
- Muhammed'dir.
Necâşî bu ismi işitince
- Onun dîni ve mezhebi nedir ve neye da'vet eder?
- Onun mezhebi yoktur.
- Mezhebi ve dînini bilmediğim bir topluluk ki
Necâşî
- Bizim bu husûstaki bildiklerimiz
Hepsi kabûl ettiler. Sadece Hz. Ca'fer'in konuşması için ittifak ettiler.
Büyük bir divan kuruldu
Necâşî de âlimlerini topladı. Büyük bir divan kuruldu. Sonra muhâcirleri getirdiler. Müslümanlar geldiklerinde selâm verdiler ve secde etmediler. Necâşî
- Neden secde etmediniz?
- Biz Allahü teâlâdan başkasına secde etmeyiz. Peygamber efendimiz bizi
Necâşî dedi ki:
- Ey huzuruma getirilmiş olan topluluk! Bana söyleyiniz. Ülkeme ne için geldiniz? Hâliniz nedir? Tüccâr değilsiniz
Hz. Ca'fer şöyle cevap verdi:
- Ey Hükümdar! Ben
Mekkeliler adına Amr bin Âs dedi ki:
- Ben konuşayım.
Necâşî bunun üzerine:
- Ey Ca'fer
Hz. Ca'fer konuşmaya başladı:
- Benim
Necâşî sordu:
- Ey Amr! Onlar köle midirler?
- Hayır! Onlar köle değil
Hz. Ca'fer tekrar konuştu:
- Acaba biz haksız yere bir kimsenin kanını mı döktük de
Birinin kanını mı döktüler
Necâşî
- Bunlar
- Hayır
Bu sefer Hz. Ca'fer
- Başkasının mallarından haksız yere aldığımız
Necâşî de Amr'a sordu:
- Ey Amr! Eğer
- Hayır
- O hâlde siz bunlardan ne istiyorsunuz?
- Onlar ile biz bir dinde idik. Onlar
Necâşî
- Siz bulunduğunuz dîni bırakıp ne diye başkasına uydunuz? Kavminizin dîninden ayrıldığınıza
Hz. Ca'fer şöyle cevap verdi:
- Ey hükümdar! Biz câhil bir millet idik. Putlara tapardık. Ölmüş hayvan leşini yer
Allahü teâlâ bize
İftirâdan alıkoydu
Doğru sözlü olmayı
Allahü teâlâya eş
Bu yüzden kavmimiz
Biz de yurdumuzu yuvamızı bırakarak senin ülkene sığındık. Seni başkalarına tercih ettik. Senin himâyene
Necâşî
- Sen
- Evet
- Ondan bana biraz oku!
Tatlı ve güzel kelâm
Hz. Ca'fer de Meryem sûresinin ilk âyetlerini okumaya başladı. O okudukça Necâşî ağlıyordu. Gözlerinden akan yaşlar sakalını ıslatıyordu. Rahibler de çok ağladılar. Necâşî ve Rahibler dediler ki:
- Ey Ca'fer! Bu tatlı ve güzel kelâmdan biraz daha oku!
Hz. Ca'fer
- Vallahi
Necâşî daha sonra Kureyş elçilerine döndü:
- Gidiniz! Vallahi ben ne onları size teslim eder
Bunun üzerine Abdullah bin Ebî Rebia ile Amr bin Âs
Amr bin Âs
- Onların bir kabahatini Necâşî'nin yanında ortaya koyup
Ertesi günü
- Ey Hükümdar! Onlar Meryem oğlu Îsâ hakkında ağır sözler söylüyorlar. Onlara Hz. Îsâ için ne söylediklerini sor
Ne cevap vereceğiz?
Bunun üzerine Necâşî
- Îsâ aleyhisselâm hakkında sorarlarsa ne cevap vereceğiz?
Hz. Ca'fer dedi ki:
- Hz. Îsâ hakkında Allahü teâlânın buyurduğunu
Necâşî'nin huzuruna çıkınca
- Siz Meryem oğlu Îsâ hakkında ne biliyorsunuz?
Hz. Ca'fer şöyle cevap verdi:
- Biz Hz. Îsâ hakkında
Necâşî
- Yemîn ederim ki Meryem oğlu Îsâ da sizin söylediğinizden fazla bir şey değildir. Arada bu çöp kadar bile fark yoktur.
Siz ne derseniz deyin
Necâşî bunu söylediği zaman etrafındaki hükûmet erkânı ve kumandanları
- Yemîn ederim ki
Sonra Müslüman muhacirlere dönerek devam etti:
- Sizi ve yanından geldiğiniz zâtı tebrik ederim! Ben şuna inandım ki; O Allahın Resûlüdür. Zâten biz
Necâşî
- Benim bunlara ihtiyacım yoktur! Başkalarının gaspettiği bu mülkümü
Necâşî İslâmiyeti seçmiş ve Eshâb-ı kirâmı ziyâdesiyle sevindirmişti.
Bir gün
- Ben etrafa haberciler gönderdim. Bana müjde haberi getirdiler. Allahü teâlâ
Hz. Cafer sevincini açıklayıp şükrettikten sonra sordu:
- Ey Melik! Böyle eski elbiseler giymenize sebep nedir?
Hangisine sevineyim
Necâşi şöyle cevap verdi:
- İncilde gördüm ki
Hz. Ca'fer ve beraberindeki Müslümanlar
- Ben Hayber'in fethine mi
Hz. Ca'fer Habeşistan'dan döndükten iki yıl sonra Mûte seferi kararlaştırıldı. İslâm Ordusu kısa zamanda hazırlandı. Resûlullah efendimiz
Zeyd bin Hârise'yi
Çok kalabalık idiler
Peygamber efendimiz tarafından uğurlanıp yola çıkan mücâhidler yollarına devam ettiler. Şam topraklarından Maan denilen yere varınca biraz dinlendiler. Mücâhidler ilerlerken Meşârif diye anılan köyde düşman askerlerinin yaklaşmakta olduğunu görünce
İki taraf arasında çok şiddetli bir savaş başladı. Müslümanların başında bulunan Hz. Zeyd bin Hârise'nin elinde Peygamber efendimizin sancağı bulunuyordu. Rum askerlerinin mızrak darbeleriyle
Bundan sonra Hz. Ca'fer hemen sancağı kaptı. Elinde sancak
- Bunun hakkından kim gelecek?
Sancağı yere düşürmedi
Hz. Ca'fer
Nihayet mızrak ve kılınç darbeleriyle şehîd oldu. Şehîd olduğunda
Rumlarla yapılan bu savaşta kumandanların şehîd olduklarını
- Yâ Resûlullah! Sizi üzüntülü görmek bizi daha çok üzüyor.
Bunun üzerine üzüntülerinin
Ca'fer-i Tayyâr'ın hanımı Hz. Esmâ binti Umeys anlatıyor:
"O gün ekmek yapacağım hamuru yoğurduktan sonra
- Ey Esmâ! Ca'fer'in çocukları nerede? Onları bana getir!
Çocukları getirdim. Onları sevdi
- Ey Allahın Resûlü! Niçin ağlıyorsunuz? Yoksa Ca'fer ve arkadaşlarından size bir haber mi geldi?
Peygamber efendimiz buyurdu ki:
- Evet
Bunu duyunca ağlamaya başladım. Peygamberimiz
Bundan sonra Peygamber efendimiz
Peygamberimiz Hz. Ca'fer'in âilesi için yemek yapılmasını emretti. Üç gün ev halkına yemek yedirildi ve bu sünnet oldu.
Fakirlerin babası
Peygamber efendimizin üzüntüsü devam ederken
- Ey iki kanatlı mesûd kimsenin çocukları
Bunun için