-
- Üyelik Tarihi
- 2 Ağu 2016
-
- Mesajlar
- 11,694
-
- MFC Puanı
- -894
Büyük Selçuklu Devletinin Zayıflaması ve Bölünmesi
Melikşah, Büyük Selçuklu Devletini Türk Tarihinin en geniş hâkimiyet alanına ulaştırmıştı ancak Büyük Selçuklu Devleti için çöküş en tepe noktasında gerçekleşti. Melikşahın ölümünden sonra yerine geçen oğlu Berkyaruk, babasının saltanat makamını korumayı başaramadı. Melikşahın ölümünü fırsat bilen saltanat varisleri birer birer ayaklanarak Büyük Selçuklu Devletini zayıflatan ve bölen süreci başlattılar. İlk başkaldıranlardan biri Melikşahın kardeşi, Selçuklu Maliki (Valisi) Tutuş oldu. Tutuş, yeğeni Berkyarukun hakimiyetini kabul etmeyerek saltanat üzerinde hak iddia etti. Berkyaruk, amcası Tutuşun başkaldırısı ve taarruzu üzerine giriştikleri savaşta Tutuşu öldürerek bu tehdidi ortadan kaldırmıştı ancak Melikşahın ölümü geniş Selçuklu coğrafyasında isyan ve başkaldırı için fırsat kollayan zümrelerin ayaklanmalarıyla çok daha kötü tezahürlere sebep oldu.
Arap Yarımadasının en stratejik bölgesi olan Mısırda bulunan Fatımiler Batınilik adı verilen sapkın bir inanış ile isyan hareketine girişmişlerdi. Bu inanışın en önemli aktörlerinden biri olan Hasan Sabbah, muhtelif bitkilerle imal ettiği uyuşturucu tesirli maddeleri kullanarak fedailer yetiştiriyor, aldıkları uyuşturucuların tesiriyle doğa üstü halisünasyonlar gören fedailer Hasan Sabbahı tartışılmaz bir lider olarak görerek onun için kolayca ölüme atlayabiliyorlardı. Hasan Sabbah, etrafında topladığı hizmetkarlarıyla İranın Alamut şehrindeki Alamut Kalesini zapt edip konuşlanarak yetiştirdiği fedailerle Büyük Selçuklu Devletinin siyasi, askeri ve din önderlerine suikastlar düzenliyordu. Melikşah döneminde başlayan bu hareketi ortadan kaldırmak için düzenlenen sefer ise Melikşahın ölümü üzerine yarım kalmıştı. Melikşah öldükten sonra daha da şiddetlenen Fatımilik hareketi Selçuklu Devletine tabi toplumların kışkırtılmasında ve isyana teşvik edilmesinde önemli bir etken olmuştur.
Melikşahın ölümü ile başlayan ayaklanmalar ve isyanlar, Haçlı Seferleriyle daha içinden çıkılamaz bir durumun ortaya çıkmasına sebep oldu. Batı, Bizansın muhafazası, Müslüman toplumların Avrupaya ilerleyişinin engellenmesi ve Selçuklu Hâkimiyetine giren Suriye ve Filistinin geri alabilmek için büyük hazırlıklara girişmiş ve yüz binlerce askerden oluşan bir ordu hazırlayarak Haçlı Seferi olarak adlandırdıkları büyük taarruzu gerçekleştirmişti. İç çekişmeler ve isyanlarla uğraşan Berkyaruk, Haçlı seferlerine karşı direniş gösteremeyince Filistin ve Suriyenin bir bölümü Haçlı Ordusunun denetimi altına girdi.
Ortaya çıkan bu zor durum neticesinde Hem Anadoluda hem de diğer pek çok bölgede yerel hükümdarlar Selçuklu Devletine bağlılıklarını sona erdirerek isyan ettiler ve bağımsızlıklarını ilan etmeye başladılar. Bu durum hem ülkenin düzenini ve nizamını bozuyor hem de saltanat adaylarının ellerini güçlendiriyordu. Anadoluda sefer için görevlendirilen ve bu bölgelerde idareci tayin edilen komutanlar isyan etmiş, bağımsız olarak hareket etmeye başlamışlardı. Kafkaslarda hâkimiyet altına alınan Gürcüler ve diğer yerel hükümdarlıklar ayaklanıyor ve Büyük Selçuklu Devletine bağlı olmadıklarını ilan ediyorlardı. Mısır Fatımilerin, Suriye ve Filistin Haçlı Ordusunun denetimi altına girmişti. Büyük Selçuklu Devleti artık sadece İran ve Maveraünnehir bölgesi ile çevresinde hâkimiyetini koruyabiliyordu. Berkyarukun bu çöküş dönemindeki hâkimiyeti vefat ettiği 1104 yılında kadar devam etti. Çok genç yaşta Selçukluların hükümdarı olan Berkyaruk, 1104 yılında öldüğünde sadece 25 yaşındaydı.
Berkyarukun ölümü üzerine yerine kardeşi Mehmet Tapar geçti. Mehmet Tapar dönemi de Berkyaruk döneminde olduğu gibi iç karışıklıklar ve çöküş süreci ile devam etti. Ülkenin içinde bulunduğu zor durumdan çıkması için Kafkaslara ve Mısıra seferler düzenleyip başarılı sonuçlar almış olsa bile bu zaferler Büyük Selçuklu Devletini içinde bulunduğu zor durumdan kurtulması için yeterli olamadı. Mehmet Taparın 14 yıllık hâkimiyeti sürecinde Büyük Selçuklu Devletinin Zayıflaması ve Bölünmesi durdurulamadı (1118).
Mehmet Taparın ölümünden sonra yerine oğlu Mahmut Geçti ancak Melikşahın oğlu, Mehmet Taparın kardeşi Horasan Maliki (Valisi) Sencer, yeğeni Mahmutu tahttan indirerek yerine kendisi geçti ve yeğeni Mahmutu himayesi altına alarak Irak Selçuklularının sultanı ilan etti. Sultan Sencer, Horasan valisi iken Karahanlıları, Gaznelileri ve Gurluları kendisine bağlamıştı. Başarılı idaresi döneminde Maveraünnehir bölgesini uzun süre idare etmekteydi. Ancak bu başarılar bölgelere ayrılan ve bağımsız hareket eden Selçuklu Devletlerini bir araya getirmeye yetmedi. 1141 yılında Karahıtaylıların Selçuklu sınırlarına kadar ulaşmasıyla Karahıtaylılar ile giriştiği mücadelede mağlup olunca itibarını kaybetti ve Maveraünnehir Karahıtaylıların eline geçti.
Sultan Sencerin Karahıtaylılara mağlup olmasıyla otorite boşluğunun tekrar ortaya çıktığı Büyük Selçuklu Devletinde yüksek vergiler sebebiyle isyan eden Oğuzlar vergi vermeyi reddedip daha geniş hakimiyet alanı talep edince Büyük Selçuklu Devletinin hakimiyetine son darbe vurulmuş oldu. Ayaklanan Oğuzlar, soydaşları olan Sultan Senceri esir alıp Horasan bölgesini zapt ettiler (1153). Oğuzlara esir düşen Sultan Sencer, bir süre sonra serbest bırakılsa da kısa süre sonra vefat etti ve Büyük Selçuklu Devleti tam anlamıyla yıkılmış oldu (1157).
Melikşah, Büyük Selçuklu Devletini Türk Tarihinin en geniş hâkimiyet alanına ulaştırmıştı ancak Büyük Selçuklu Devleti için çöküş en tepe noktasında gerçekleşti. Melikşahın ölümünden sonra yerine geçen oğlu Berkyaruk, babasının saltanat makamını korumayı başaramadı. Melikşahın ölümünü fırsat bilen saltanat varisleri birer birer ayaklanarak Büyük Selçuklu Devletini zayıflatan ve bölen süreci başlattılar. İlk başkaldıranlardan biri Melikşahın kardeşi, Selçuklu Maliki (Valisi) Tutuş oldu. Tutuş, yeğeni Berkyarukun hakimiyetini kabul etmeyerek saltanat üzerinde hak iddia etti. Berkyaruk, amcası Tutuşun başkaldırısı ve taarruzu üzerine giriştikleri savaşta Tutuşu öldürerek bu tehdidi ortadan kaldırmıştı ancak Melikşahın ölümü geniş Selçuklu coğrafyasında isyan ve başkaldırı için fırsat kollayan zümrelerin ayaklanmalarıyla çok daha kötü tezahürlere sebep oldu.
Arap Yarımadasının en stratejik bölgesi olan Mısırda bulunan Fatımiler Batınilik adı verilen sapkın bir inanış ile isyan hareketine girişmişlerdi. Bu inanışın en önemli aktörlerinden biri olan Hasan Sabbah, muhtelif bitkilerle imal ettiği uyuşturucu tesirli maddeleri kullanarak fedailer yetiştiriyor, aldıkları uyuşturucuların tesiriyle doğa üstü halisünasyonlar gören fedailer Hasan Sabbahı tartışılmaz bir lider olarak görerek onun için kolayca ölüme atlayabiliyorlardı. Hasan Sabbah, etrafında topladığı hizmetkarlarıyla İranın Alamut şehrindeki Alamut Kalesini zapt edip konuşlanarak yetiştirdiği fedailerle Büyük Selçuklu Devletinin siyasi, askeri ve din önderlerine suikastlar düzenliyordu. Melikşah döneminde başlayan bu hareketi ortadan kaldırmak için düzenlenen sefer ise Melikşahın ölümü üzerine yarım kalmıştı. Melikşah öldükten sonra daha da şiddetlenen Fatımilik hareketi Selçuklu Devletine tabi toplumların kışkırtılmasında ve isyana teşvik edilmesinde önemli bir etken olmuştur.
Melikşahın ölümü ile başlayan ayaklanmalar ve isyanlar, Haçlı Seferleriyle daha içinden çıkılamaz bir durumun ortaya çıkmasına sebep oldu. Batı, Bizansın muhafazası, Müslüman toplumların Avrupaya ilerleyişinin engellenmesi ve Selçuklu Hâkimiyetine giren Suriye ve Filistinin geri alabilmek için büyük hazırlıklara girişmiş ve yüz binlerce askerden oluşan bir ordu hazırlayarak Haçlı Seferi olarak adlandırdıkları büyük taarruzu gerçekleştirmişti. İç çekişmeler ve isyanlarla uğraşan Berkyaruk, Haçlı seferlerine karşı direniş gösteremeyince Filistin ve Suriyenin bir bölümü Haçlı Ordusunun denetimi altına girdi.
Ortaya çıkan bu zor durum neticesinde Hem Anadoluda hem de diğer pek çok bölgede yerel hükümdarlar Selçuklu Devletine bağlılıklarını sona erdirerek isyan ettiler ve bağımsızlıklarını ilan etmeye başladılar. Bu durum hem ülkenin düzenini ve nizamını bozuyor hem de saltanat adaylarının ellerini güçlendiriyordu. Anadoluda sefer için görevlendirilen ve bu bölgelerde idareci tayin edilen komutanlar isyan etmiş, bağımsız olarak hareket etmeye başlamışlardı. Kafkaslarda hâkimiyet altına alınan Gürcüler ve diğer yerel hükümdarlıklar ayaklanıyor ve Büyük Selçuklu Devletine bağlı olmadıklarını ilan ediyorlardı. Mısır Fatımilerin, Suriye ve Filistin Haçlı Ordusunun denetimi altına girmişti. Büyük Selçuklu Devleti artık sadece İran ve Maveraünnehir bölgesi ile çevresinde hâkimiyetini koruyabiliyordu. Berkyarukun bu çöküş dönemindeki hâkimiyeti vefat ettiği 1104 yılında kadar devam etti. Çok genç yaşta Selçukluların hükümdarı olan Berkyaruk, 1104 yılında öldüğünde sadece 25 yaşındaydı.
Berkyarukun ölümü üzerine yerine kardeşi Mehmet Tapar geçti. Mehmet Tapar dönemi de Berkyaruk döneminde olduğu gibi iç karışıklıklar ve çöküş süreci ile devam etti. Ülkenin içinde bulunduğu zor durumdan çıkması için Kafkaslara ve Mısıra seferler düzenleyip başarılı sonuçlar almış olsa bile bu zaferler Büyük Selçuklu Devletini içinde bulunduğu zor durumdan kurtulması için yeterli olamadı. Mehmet Taparın 14 yıllık hâkimiyeti sürecinde Büyük Selçuklu Devletinin Zayıflaması ve Bölünmesi durdurulamadı (1118).
Mehmet Taparın ölümünden sonra yerine oğlu Mahmut Geçti ancak Melikşahın oğlu, Mehmet Taparın kardeşi Horasan Maliki (Valisi) Sencer, yeğeni Mahmutu tahttan indirerek yerine kendisi geçti ve yeğeni Mahmutu himayesi altına alarak Irak Selçuklularının sultanı ilan etti. Sultan Sencer, Horasan valisi iken Karahanlıları, Gaznelileri ve Gurluları kendisine bağlamıştı. Başarılı idaresi döneminde Maveraünnehir bölgesini uzun süre idare etmekteydi. Ancak bu başarılar bölgelere ayrılan ve bağımsız hareket eden Selçuklu Devletlerini bir araya getirmeye yetmedi. 1141 yılında Karahıtaylıların Selçuklu sınırlarına kadar ulaşmasıyla Karahıtaylılar ile giriştiği mücadelede mağlup olunca itibarını kaybetti ve Maveraünnehir Karahıtaylıların eline geçti.
Sultan Sencerin Karahıtaylılara mağlup olmasıyla otorite boşluğunun tekrar ortaya çıktığı Büyük Selçuklu Devletinde yüksek vergiler sebebiyle isyan eden Oğuzlar vergi vermeyi reddedip daha geniş hakimiyet alanı talep edince Büyük Selçuklu Devletinin hakimiyetine son darbe vurulmuş oldu. Ayaklanan Oğuzlar, soydaşları olan Sultan Senceri esir alıp Horasan bölgesini zapt ettiler (1153). Oğuzlara esir düşen Sultan Sencer, bir süre sonra serbest bırakılsa da kısa süre sonra vefat etti ve Büyük Selçuklu Devleti tam anlamıyla yıkılmış oldu (1157).