Büyü çözmek için büyücüye gitmek caiz midir?
Büyü çözmek için rastgele bir büyücüye gitmek caiz değildir. Bu konuda okunması greken sure ve dualar vardır. Konu hakkında malumatı olan bir din aliminden bu konuda bilgi alınabilir.
Meşhur ata sözümüzdür. Denize düşen yılana sarılır, denmiştir. Biz de bazen öyle oluyoruz galiba. Çaresini bulamadığımız, teşhisini koyamadığımız sıkıntılarımızda çareyi büyüde, sihirde görüyor; hemen hükmünü veriyoruz.
Büyü yaptılar, geçimimizi bozup huzurumuzu yok ettiler. Ya da kısmetimizi kapatıp olan işimizi olmaz hale getirdiler. Öyle ise çare nedir?
Çare; büyücülere, sihircilere, falcılara gitmektir
Maşaallah büyü bozucular, sihir çözücüler de düzinelerle.
Yeter ki sen paradan haber ver
Bana öyle geliyor ki, parayı kesin, ortalıkta ne büyücü kalır ne de sihirci
Aslında ben büyünün, yani sihrin varlığını kabul ediyorum.
Ancak bunun tarihte kalan bir ilim dalı olduğunu, nasıl yapılıp nasıl çözüldüğüne dair bir ilmin günümüze kadar gelmediğini düşünüyorum. Bu yüzden de şurada burada büyü yapan yahut da bozan kimselere inanmıyorum.
Şundan inanmıyorum:
Büyü yapma yahut da çözme ilmi varsa, kitaplarda olacaktır. Kitaplarda olunca onu sadece meçhul kimseler bilmeyecek, kitap okuyan herkes bu bilgiye sahip olacaktır. Görülen odur ki, kitap okuyanlarda böyle doğru bir büyü yapma ve çözme bilgisi yoktur. Tam aksine, kitap okumayanlarda bu sırlı ilim çoğaltılıyor, müşteriler sıraya giriyor.
Kanaatim odur ki, aile içinde insanlar, beyin yahut da hanımın tutumundan şikayetçi olurken olayı büyüye, sihre yormakta yanılıyorlar.
Büyü de sihir de tarafların kendilerindedir. Şayet rahatsızlık unsuru olarak gördükleri hallerini kendi iradeleriyle düzeltmeye yönelseler ortalıkta ne büyüye ihtiyaç kalır, ne sihirbaza. Ama nefsi böyle bir özeleştiriye talip olmuyor. Kendi kusur ve hatalarını düşünmeye de fırsat vermiyor. En kolay yolu gösteriyor.
Büyü yapmışlar, sihirde bulunmuşlar.
Bundan sonra yatakta muska aramalar, kapıda çaput bulmalar alıp yürüyecek; evhamlar, vesveseler, masum konu komşulardan şüphelenmeler meydan alacaktır. Çık çıkabilirsen işin içinden.
Hayır hayır boşuna suçlamayın konu komşunuzu, yakınlarınızı ve dostlarınızı. Büyü falan yok, kendi ihmal ve kusurlarınız var. Yapılan büyüden dolayı hanımı evi terk ettiğini söyleyen bir bey:
Ne olur büyüyü boz, sihiri çöz, bunu ancak sen yaparsın, diye ısrarda bulundu. Ben de:
Büyü yapılan hanım evi terk ederken bir bahane ileri sürer, bu bahane ile evi terk eder, seninki ne bahane ileri sürdü, onu söyle, dedim.
Söylemek istemedi. Israr edince baklayı çıkardı:
Güya ben akşamları işimden çıkınca hemen eve gelmiyor da meyhaneye uğruyor, iki tek atıyormuşum.
Zaten ben de bu itirafı bekliyordum. Hemen çareyi gösterdim.
Tamam, dedim, işte büyü de, büyü yapan da açıklandı.
Büyüyü sen yapıyorsun meyhaneye gitmekle. Büyün de oradaki içkin. Çözmek istiyorsan akşamları işinden doğruca evine gel, meyhaneye uğrama. Göreceksin ki büyü derhal bozulmuş, sihir de hemen çözülmüş.
Büyü çözmek için rastgele bir büyücüye gitmek caiz değildir. Bu konuda okunması greken sure ve dualar vardır. Konu hakkında malumatı olan bir din aliminden bu konuda bilgi alınabilir.
Meşhur ata sözümüzdür. Denize düşen yılana sarılır, denmiştir. Biz de bazen öyle oluyoruz galiba. Çaresini bulamadığımız, teşhisini koyamadığımız sıkıntılarımızda çareyi büyüde, sihirde görüyor; hemen hükmünü veriyoruz.
Büyü yaptılar, geçimimizi bozup huzurumuzu yok ettiler. Ya da kısmetimizi kapatıp olan işimizi olmaz hale getirdiler. Öyle ise çare nedir?
Çare; büyücülere, sihircilere, falcılara gitmektir
Maşaallah büyü bozucular, sihir çözücüler de düzinelerle.
Yeter ki sen paradan haber ver
Bana öyle geliyor ki, parayı kesin, ortalıkta ne büyücü kalır ne de sihirci
Aslında ben büyünün, yani sihrin varlığını kabul ediyorum.
Ancak bunun tarihte kalan bir ilim dalı olduğunu, nasıl yapılıp nasıl çözüldüğüne dair bir ilmin günümüze kadar gelmediğini düşünüyorum. Bu yüzden de şurada burada büyü yapan yahut da bozan kimselere inanmıyorum.
Şundan inanmıyorum:
Büyü yapma yahut da çözme ilmi varsa, kitaplarda olacaktır. Kitaplarda olunca onu sadece meçhul kimseler bilmeyecek, kitap okuyan herkes bu bilgiye sahip olacaktır. Görülen odur ki, kitap okuyanlarda böyle doğru bir büyü yapma ve çözme bilgisi yoktur. Tam aksine, kitap okumayanlarda bu sırlı ilim çoğaltılıyor, müşteriler sıraya giriyor.
Kanaatim odur ki, aile içinde insanlar, beyin yahut da hanımın tutumundan şikayetçi olurken olayı büyüye, sihre yormakta yanılıyorlar.
Büyü de sihir de tarafların kendilerindedir. Şayet rahatsızlık unsuru olarak gördükleri hallerini kendi iradeleriyle düzeltmeye yönelseler ortalıkta ne büyüye ihtiyaç kalır, ne sihirbaza. Ama nefsi böyle bir özeleştiriye talip olmuyor. Kendi kusur ve hatalarını düşünmeye de fırsat vermiyor. En kolay yolu gösteriyor.
Büyü yapmışlar, sihirde bulunmuşlar.
Bundan sonra yatakta muska aramalar, kapıda çaput bulmalar alıp yürüyecek; evhamlar, vesveseler, masum konu komşulardan şüphelenmeler meydan alacaktır. Çık çıkabilirsen işin içinden.
Hayır hayır boşuna suçlamayın konu komşunuzu, yakınlarınızı ve dostlarınızı. Büyü falan yok, kendi ihmal ve kusurlarınız var. Yapılan büyüden dolayı hanımı evi terk ettiğini söyleyen bir bey:
Ne olur büyüyü boz, sihiri çöz, bunu ancak sen yaparsın, diye ısrarda bulundu. Ben de:
Büyü yapılan hanım evi terk ederken bir bahane ileri sürer, bu bahane ile evi terk eder, seninki ne bahane ileri sürdü, onu söyle, dedim.
Söylemek istemedi. Israr edince baklayı çıkardı:
Güya ben akşamları işimden çıkınca hemen eve gelmiyor da meyhaneye uğruyor, iki tek atıyormuşum.
Zaten ben de bu itirafı bekliyordum. Hemen çareyi gösterdim.
Tamam, dedim, işte büyü de, büyü yapan da açıklandı.
Büyüyü sen yapıyorsun meyhaneye gitmekle. Büyün de oradaki içkin. Çözmek istiyorsan akşamları işinden doğruca evine gel, meyhaneye uğrama. Göreceksin ki büyü derhal bozulmuş, sihir de hemen çözülmüş.