Sahne yaşantısına uygun kişilerdir.
Renkli ve ışıltılı yaşamdan hoşlanırlar.
Sözlü ifadeleri çok güçlüdür.
Kendilerine çok güvenirler.
Sevgi ve aşk onlar için çok önemlidir.
Hisleri çok kuvvetlidir.
Öğrenmek istedikleri konularda çok çabuk bilgi sahibi olurlar.
İkna edilmesi çok zor kişilerdir.
Araştırmacı ve mantıklı yönleri her zaman ortaya çıkar.

Bir İkizler olduğum için ve de benim de en belirgin özelliklerimden bir tanesi “eleştirici” olduğu için yakınen biliyorum bu durumu.
Gerçi sende bu durum biraz daha farklı, sen, hataları gözlemekten zevk alıyorsun.
Düzeltmeleri için de yapıcı eleştiriler yerine bir de bunu İkizler'in klasik iğneleyici tavrıyla yaptığında, istenmeyen kişi oluveriyorsun.

Zaten 7'den 70'e cinnet geçiriyoruz, toplum olarak oldum olası eleştirilmekten hiç hoşlanmadık, hoşlanmıyoruz. Dayanıksızlıktan da ölüyoruz.
Söz gelimi; otobüste veya vapurda yüksek sesle cep telefonuyla konuşan, hatta bas bas bağırıp kavga eden şahsa veya ı-pot'larını sonuna kadar açıp, kendilerine müzik, bize ise cızırtı dinleten birilerine, lütfen biraz alçak sesle... diyemiyoruz çünkü korkuyoruz.
Bu durumlarda karşıdaki kılını kıpırdatmadığı gibi, bir de onların düşmanca bakışlarına maruz kalabiliyoruz.
Bu anlattığım iğneleyici olmadan nazikçe eleştirme çabalarına verilen tepki, hele iğneleyici bir üslup kullanırsan vay haline!

Bu örnekleri çok çok arttırabiliriz, kişisel ilişkilerimizde, iş ilişkilerimizde, de, de, de...
Bunları yeri geldiği için anlattım ama asıl neden içimi dökmekti tabii ki.
Seni haklı çıkarmak için değildi, sen ne yazık ki haksızsın.
Hem insanlarla dalga geçer gibi konuş, rencide et, incit, hem de saygı bekle...

İnsanlara eleştirel yaklaşımın ikili ilişkilerini de etkiliyor.
Herşey mükemmel giderken birdenbire kendini dünyadan dışlanmış bulman hiç şaşırtıcı değil.
Neyse ki, neşeli kişiliğin sayesinde yalnız kalmıyorsun.