![r01.jpg](http://cdncms.zaman.com.tr/2014/06/28/r01.jpg)
Mümin, kendini yeterli görmemeli ve Hel min mezîd Daha yok mu? deyip her zaman daha iyiyi, daha güzeli aramalı. Camilere gitmeyi, oruç tutmayı, zekât ve sadaka vermeyi yeterli görmemeli. Zira Muhammedî (sas) anlayışla hayatını örgüleyen bir mümin, doyma bilmeme kuşağında yaşamalı.
Çiftçi, ürününün en güzel şekilde neticelerini almak için heyecanla hasat mevsimini bekler. Mümin insan da Ramazan ayını hasat mevsimini bekler gibi beklemeli. Şeytanların zincire vurulduğu, cehennem kapılarının kapandığı ve cennet kapılarının da ardına kadar açıldığı Ramazan-ı Şerifte, nebevî beyanlardaki ifadesiyle bir münâdî çıkar ve Ey hayır peşinde koşan! Sen devam et. Ey şer peşinde koşan! Sen de şerden elini çek. diyerek nidâ eder. Hasenâtın karşılığının bol bol verildiği, seyyiâta karşı da yolların kapandığı Ramazanda, Efendimiz (sas) hayır adına bir rüzgar gibi davranır, estikçe eser ve her şeyini dağıtırdı. Müminlerin Ramazanda ayrı bir berekete kavuştuklarını ifade eden Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan yardımcısı Doç. Dr. Kadir Paksoy, Oruç ibadetiyle insanların sadece yeme-içmeyi değil Allahın nehyettiği şeyleri de terk ettiğini söylüyor. Orucun sadece mide ve ağızla tutulan bir şey olmadığını kaydeden Paksoy, Orucu insan diline, gözüne, kulağına tutturduğu gibi bir kısım menfi düşüncelere karşı aklına dahi oruç tutturmalı. Böylelikle ayrı bir fazilet kazanmış olur. diyor.
Ramazan-ı Şerifi değerler üstü kıymete ulaştıran en önemli nokta Allah kelamı Kuranın bu ayda indirilmiş olması. Efendimizin (sas) en çok bu ayda Kuran okuduğu belirtiliyor. Özellikle bu ayda Kuran okumanın kat kat mükâfatlandırılacağının müjdelenmesi sebebiyle, müminler Ramazan boyunca camilerde ve evlerde mukabele okumayı ve hatimler yapmayı adet haline getiriyor. Ancak her ibadetin misliyle mükafatlandırıldığı bu ayda Daha yok mu? diyen Müminler için de Paksoy, gün boyu okunan ve dinlenen Kuranı- Kerimin tefsir ve meallerini de okuyarak, Kuranla daha çok bütünleşmeyi öneriyor. Müminlerin en çok zekatı Ramazanda verdiğini söyleyen Paksoy, İhtiyaç sahiplerine verilen sadakalar, iftarlar, kumanyalar müminler için birer hasat mevsimidir. diye belirtiyor. Kuşluk, evvabin ve teheccüt gibi nafile namazların da Ramazanla günlük hayatın bir parçası haline gelebileceğini aktaran Paksoy, Sahura kalkıldığında teheccüt namazıyla da gecemizi taçlandırabiliriz. Bu ay tevbe, istiğfar aydır. Cenab-ı Hakkın kullarını affettiği aydır. Ramazan ayı girdiğinde cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar zincirlere vurulur. Hadisi de bize bunu müjdeliyor. diyor.
Oruçlu ağızla yapılan duaların reddedilmeyeceği hadisini hatırlatan Doç.Dr. Kadir Paksoy, özellikle bu dönemde insanların çok ciddi mana da dua etmesi gerektiğini söylüyor. İnsanların ihtiras içerisinde birbirine kastediyor olması, dünyevileşmesi, darmadağın olması karşısında Allaha yönelerek hayrı, iyiliği, güzelliği istemesi gerektiğini belirten Paksoy, Evrad-ı ezkarlar, tevbeler, istiğfarlar da kat kat faziletlenecek ve insanlar kazanacaktır. Bunları ne kadar arttırabilirsek bizim için o kadar güzel bir hasat olacaktır.
Çiftçi, ürününün en güzel şekilde neticelerini almak için heyecanla hasat mevsimini bekler. Mümin insan da Ramazan ayını hasat mevsimini bekler gibi beklemeli. Şeytanların zincire vurulduğu, cehennem kapılarının kapandığı ve cennet kapılarının da ardına kadar açıldığı Ramazan-ı Şerifte, nebevî beyanlardaki ifadesiyle bir münâdî çıkar ve Ey hayır peşinde koşan! Sen devam et. Ey şer peşinde koşan! Sen de şerden elini çek. diyerek nidâ eder. Hasenâtın karşılığının bol bol verildiği, seyyiâta karşı da yolların kapandığı Ramazanda, Efendimiz (sas) hayır adına bir rüzgar gibi davranır, estikçe eser ve her şeyini dağıtırdı. Müminlerin Ramazanda ayrı bir berekete kavuştuklarını ifade eden Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan yardımcısı Doç. Dr. Kadir Paksoy, Oruç ibadetiyle insanların sadece yeme-içmeyi değil Allahın nehyettiği şeyleri de terk ettiğini söylüyor. Orucun sadece mide ve ağızla tutulan bir şey olmadığını kaydeden Paksoy, Orucu insan diline, gözüne, kulağına tutturduğu gibi bir kısım menfi düşüncelere karşı aklına dahi oruç tutturmalı. Böylelikle ayrı bir fazilet kazanmış olur. diyor.
Ramazan-ı Şerifi değerler üstü kıymete ulaştıran en önemli nokta Allah kelamı Kuranın bu ayda indirilmiş olması. Efendimizin (sas) en çok bu ayda Kuran okuduğu belirtiliyor. Özellikle bu ayda Kuran okumanın kat kat mükâfatlandırılacağının müjdelenmesi sebebiyle, müminler Ramazan boyunca camilerde ve evlerde mukabele okumayı ve hatimler yapmayı adet haline getiriyor. Ancak her ibadetin misliyle mükafatlandırıldığı bu ayda Daha yok mu? diyen Müminler için de Paksoy, gün boyu okunan ve dinlenen Kuranı- Kerimin tefsir ve meallerini de okuyarak, Kuranla daha çok bütünleşmeyi öneriyor. Müminlerin en çok zekatı Ramazanda verdiğini söyleyen Paksoy, İhtiyaç sahiplerine verilen sadakalar, iftarlar, kumanyalar müminler için birer hasat mevsimidir. diye belirtiyor. Kuşluk, evvabin ve teheccüt gibi nafile namazların da Ramazanla günlük hayatın bir parçası haline gelebileceğini aktaran Paksoy, Sahura kalkıldığında teheccüt namazıyla da gecemizi taçlandırabiliriz. Bu ay tevbe, istiğfar aydır. Cenab-ı Hakkın kullarını affettiği aydır. Ramazan ayı girdiğinde cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar zincirlere vurulur. Hadisi de bize bunu müjdeliyor. diyor.
Oruçlu ağızla yapılan duaların reddedilmeyeceği hadisini hatırlatan Doç.Dr. Kadir Paksoy, özellikle bu dönemde insanların çok ciddi mana da dua etmesi gerektiğini söylüyor. İnsanların ihtiras içerisinde birbirine kastediyor olması, dünyevileşmesi, darmadağın olması karşısında Allaha yönelerek hayrı, iyiliği, güzelliği istemesi gerektiğini belirten Paksoy, Evrad-ı ezkarlar, tevbeler, istiğfarlar da kat kat faziletlenecek ve insanlar kazanacaktır. Bunları ne kadar arttırabilirsek bizim için o kadar güzel bir hasat olacaktır.