Bu Benim En Sevda
Halim...
Öyle bir yerdeyim ki...
Neye hasret kaldığımı
unutuyorum bazen...
Neye canım sıkılmıştı? ..
Neye kızmıştım? ..
Uyuyor muydum? ..
Uyanmış mıydım? ..
Bu pantolonu dün de
giymemiş miydim? ..
Bilmem...
Belki...
Garip bir duyguya tutsak
olmuş durumdayım...
Bu benim en sevda
halim...
Bu benim sensiz halim...
Bu benim adam halim...
Olur böyle... Olur...
Defalarca kalemdemek
gibi...
Ya da başka bir kelimeyi
ardı ardına sıralamak
gibi...
Anlamını yitirir ya bir
süre sonra...
Ağzında gevelediğinin
ne olduğunu unutur,
şuursuz hissedersin ya
kendini...
Kalem...
Kalem...
Kalem...
Kalem...
Kalem...
***
Gülerken yakaladığımda
kendimi...
Kaçıyorum hemen...
Ayıp sayıyorum...
İhanet belliyorum...
Susuyorum...
Artık türküleri
hissetmiyorum...
Söylemiyorum...
Cılız bir ıslık sadece ki,
onu ben bile
duymuyorum...
Kimsenin de duyması
gerekmiyor zahir...
Biri beni anlasın
istemiyorum...
Biri halimi hissetse
tedirgin oluyorum...
Hep kaçıyorum...
Öfkeleniyorum...
Aptallaşıyorum...
Susuyorum...
Öfkemle, aptallığımla,
susarak kaçıyorum...
Bir şey anlatmıyorum...
Hiç kimse, kimsenin
acısıyla ilgilenmiyor
aslında...
İlgilenirmiş gibi yapıyor,
bunu anladım...
Karşıdakinin
anlatacakları bir an evvel
bitsin de sıra gelsin
diye hee hee diyor,
sıkça başını sallıyor...
Dinlemiyoruz,
duyuyoruz...
Otobüs sesi, yağmur
sesi, çamaşır makinesi
sesi gibi...
Kulağımızı
dolduruyoruz...
Hissetmiyoruz...
Bitiyor...
Biz anlatıyoruz,
sahtekarlık devam
ediyor...
He hee diyen, başını
sallayan yer
değiştiriyor...
Kime ne anlatmalı? ..
Susmalı...
Acıyı örtmeli...
Kimsenin üstüne
salmıyorum acımı...
Kim benden daha çok
acır ki? ..
Sana anlatamadıktan
sonra...
Sana diyemedikten
sonra sevdamı...
Neye yarar? ..
Neye yarar şuna, buna
anlatmak? ..
Heeee? ..
***
Bitecek diyorum
bitecek...
Bu sessiz çığlıklar
dinecek..
Örtülü perdeler açılacak
bir bir...
Hepsi bitecek...
Sokaklara çıkacağım
yine...
Uzaklara gideceğim
biraz...
Ama terk etmeyeceğim
bu kenti...
Köprüden önce son
çıkış tabelasına yine
gülümseyerek
bakacağım...
Sana gidiyor diye... Sana
gelemiyorum diye...
Kır kahvelerinde oturup
tavla oynayacağım...
Çayımı yarım
bırakmayacağım...
Mavi çocukları
göreceğim...
Bir kadınlık sağ yanımı
doldurmayacağım
hissizlikle...
Dostlarıma koşacağım...
Randevularıma yine geç
kalacağım...
Bugün yaşıyorum...
Yarın da yaşarsam daha
güzel olacak...
Kendime kızmayacağım
artık...
Vazgeçtim...
Sen gül diye ben
soytarılık
yapmayacağım...
İçinden git dediğini
duymazlıktan
gelmeyeceğim...
Bana aldığın kitaplara
her dokunduğumda
donmayacağım...
Ki bu kış o kitapları
yakacağım...
Yasak olduğundan değil,
beni üşüttüğünden...
Hiçbir kitabımı
yakmadım ben, yasak da
olsa...
Kitaplar yasaklanır, ama
fikirler asla...
Ben seni yasaklayacağım
kendime, sen
bilmeyeceksin...
Susacaksın yine...
Eminim hiç aklına
düşmeyeceğim bir an
bile...
Olsun...
Yıllar geçecek...
Ben senden geçeceğim...
Bu ateş geçecek...
Ben nerde olacağım o
zaman? ..
Sen hangi güzel dünya
ülkesinde yaşayacaksın
kim bilir...
Biliyorum,
durmayacaksın burada...
Gideceksin...
Git tabii...
Git...
Ütopya ol benim için...
Git...
***
Yorgunum...
Bitiğim...
Şimdi uyumalıyım...
Garip bir duyguya tutsak
olmuş durumdayım...
Bu benim en sevda
halim...
Bu benim sensiz halim...
Bu benim adam halim...
Olur böyle... Olur...
Defalarca kalem demek
gibi...
Ya da başka bir kelimeyi
ardı ardına sıralamak
gibi...
Anlamını yitirir ya bir
süre sonra...
Ağzında gevelediğinin
ne olduğunu unutur,
şuursuz hissedersin ya
kendini...
Kalem...
Kalem...
Kalem...
Kalem...
Kalem...
Bu benim en sevda
halim...
Bu benim sensiz halim...
Bu benim adam halim...
Bu benim uykudan
önceki halim...
Uyudum...
Uyanacağım...
Halim...
Öyle bir yerdeyim ki...
Neye hasret kaldığımı
unutuyorum bazen...
Neye canım sıkılmıştı? ..
Neye kızmıştım? ..
Uyuyor muydum? ..
Uyanmış mıydım? ..
Bu pantolonu dün de
giymemiş miydim? ..
Bilmem...
Belki...
Garip bir duyguya tutsak
olmuş durumdayım...
Bu benim en sevda
halim...
Bu benim sensiz halim...
Bu benim adam halim...
Olur böyle... Olur...
Defalarca kalemdemek
gibi...
Ya da başka bir kelimeyi
ardı ardına sıralamak
gibi...
Anlamını yitirir ya bir
süre sonra...
Ağzında gevelediğinin
ne olduğunu unutur,
şuursuz hissedersin ya
kendini...
Kalem...
Kalem...
Kalem...
Kalem...
Kalem...
***
Gülerken yakaladığımda
kendimi...
Kaçıyorum hemen...
Ayıp sayıyorum...
İhanet belliyorum...
Susuyorum...
Artık türküleri
hissetmiyorum...
Söylemiyorum...
Cılız bir ıslık sadece ki,
onu ben bile
duymuyorum...
Kimsenin de duyması
gerekmiyor zahir...
Biri beni anlasın
istemiyorum...
Biri halimi hissetse
tedirgin oluyorum...
Hep kaçıyorum...
Öfkeleniyorum...
Aptallaşıyorum...
Susuyorum...
Öfkemle, aptallığımla,
susarak kaçıyorum...
Bir şey anlatmıyorum...
Hiç kimse, kimsenin
acısıyla ilgilenmiyor
aslında...
İlgilenirmiş gibi yapıyor,
bunu anladım...
Karşıdakinin
anlatacakları bir an evvel
bitsin de sıra gelsin
diye hee hee diyor,
sıkça başını sallıyor...
Dinlemiyoruz,
duyuyoruz...
Otobüs sesi, yağmur
sesi, çamaşır makinesi
sesi gibi...
Kulağımızı
dolduruyoruz...
Hissetmiyoruz...
Bitiyor...
Biz anlatıyoruz,
sahtekarlık devam
ediyor...
He hee diyen, başını
sallayan yer
değiştiriyor...
Kime ne anlatmalı? ..
Susmalı...
Acıyı örtmeli...
Kimsenin üstüne
salmıyorum acımı...
Kim benden daha çok
acır ki? ..
Sana anlatamadıktan
sonra...
Sana diyemedikten
sonra sevdamı...
Neye yarar? ..
Neye yarar şuna, buna
anlatmak? ..
Heeee? ..
***
Bitecek diyorum
bitecek...
Bu sessiz çığlıklar
dinecek..
Örtülü perdeler açılacak
bir bir...
Hepsi bitecek...
Sokaklara çıkacağım
yine...
Uzaklara gideceğim
biraz...
Ama terk etmeyeceğim
bu kenti...
Köprüden önce son
çıkış tabelasına yine
gülümseyerek
bakacağım...
Sana gidiyor diye... Sana
gelemiyorum diye...
Kır kahvelerinde oturup
tavla oynayacağım...
Çayımı yarım
bırakmayacağım...
Mavi çocukları
göreceğim...
Bir kadınlık sağ yanımı
doldurmayacağım
hissizlikle...
Dostlarıma koşacağım...
Randevularıma yine geç
kalacağım...
Bugün yaşıyorum...
Yarın da yaşarsam daha
güzel olacak...
Kendime kızmayacağım
artık...
Vazgeçtim...
Sen gül diye ben
soytarılık
yapmayacağım...
İçinden git dediğini
duymazlıktan
gelmeyeceğim...
Bana aldığın kitaplara
her dokunduğumda
donmayacağım...
Ki bu kış o kitapları
yakacağım...
Yasak olduğundan değil,
beni üşüttüğünden...
Hiçbir kitabımı
yakmadım ben, yasak da
olsa...
Kitaplar yasaklanır, ama
fikirler asla...
Ben seni yasaklayacağım
kendime, sen
bilmeyeceksin...
Susacaksın yine...
Eminim hiç aklına
düşmeyeceğim bir an
bile...
Olsun...
Yıllar geçecek...
Ben senden geçeceğim...
Bu ateş geçecek...
Ben nerde olacağım o
zaman? ..
Sen hangi güzel dünya
ülkesinde yaşayacaksın
kim bilir...
Biliyorum,
durmayacaksın burada...
Gideceksin...
Git tabii...
Git...
Ütopya ol benim için...
Git...
***
Yorgunum...
Bitiğim...
Şimdi uyumalıyım...
Garip bir duyguya tutsak
olmuş durumdayım...
Bu benim en sevda
halim...
Bu benim sensiz halim...
Bu benim adam halim...
Olur böyle... Olur...
Defalarca kalem demek
gibi...
Ya da başka bir kelimeyi
ardı ardına sıralamak
gibi...
Anlamını yitirir ya bir
süre sonra...
Ağzında gevelediğinin
ne olduğunu unutur,
şuursuz hissedersin ya
kendini...
Kalem...
Kalem...
Kalem...
Kalem...
Kalem...
Bu benim en sevda
halim...
Bu benim sensiz halim...
Bu benim adam halim...
Bu benim uykudan
önceki halim...
Uyudum...
Uyanacağım...