Aile hayatı, moda, yani, maddî ve geçici güzellikler üzerine bina edilirse, kısa zamanda yıkılabilir. Çünkü, her an çıkan yeni bir güzellik anlayışı, bir moda rüzgârı o güzelliği silip süpürür. Nazarlar dışarıya döner. Tek taraflı veya karşılıklı kıskançlıklar, aldatmalar başlayabilir. Onların da neticesi ya depresyon veya adını şimdiden tayin edemediğimiz bir sürü hastalık ve felâketlere sebep olur. Ve peşinden aile faciaları
Bırakınız geçmiş çağları; ne yazık ki, bugün bile, nâzik ve nâzenin olan kadın, teknolojinin insafsız çarkları arasına atılmış. Bir sömürü âleti ve reklâm metaı, para kazanma vasıtası, tüketim aracı, moda ve modacıların köleleri haline getirilmiş. Kazandıkları da, yine moda, kozmetik mamuller vesâire ile ellerinden alınmaktadır.
Medenî dünya diye bazılarının heveslendiği Batıda da, ne yazık ki durum aynı, hatta daha da acı. Genel anlamda, kadının sağlam bir yuvası yok, boşanmakta ve yalnızlığa terk edilmekte... Batıdaki kadın imajı / kültürü sadece, zamanın şartlarına ve tekniğe göre biraz daha süslenmiş. Yer yer, bazı konularda medenîleşmesi ve haklar verilmesine rağmen, hâkim anlayışın yaklaşımı yine aynı...
MEŞRÛ MODA OLABİLİR Mİ?
İnsanda takdir edilme, alkışlanma ve başkasının dikkatini çekme isteği, duyguları vardır. Bunun en fıtrî şekli; istidat ve kabiliyetlerini inkişaf ettirmek, manevî duygularını geliştirmek ve Yaradanın ve meleklerin takdirlerini toplama şeklinde kendini gösterir.
Yani iç güzelliği, ahlâk, merhamet, diğergamlık, yardım, iyilik, sevgi, cömertlik, hürmet gibi bediî duyguları tezâhür ettirmektir. Buna muvaffak ol(a)mayanlar, maddî gücün sembolü olan giyim-kuşam, dünyevî makam-mevkî ve servetle tatmin olmak isterler.
Evet, insan, alkışlanmak ve takdir edilmek ister. Yalnız bu duygu meşrû yolla tatmin edilmelidir. Bunun yolu da insanların iyi ve güzel huylarını tebrik, hattâ teşvik etmekten geçer. Daha önemlisi ise insanın Yaratıcısı tarafından takdir edilmesidir. Onun istediği tarzda giyinmek, kuşanmak, hareket etmekle ancak bu duygu tam mânâsıyla mutmain olur.
Meleklere îmanın da bunda büyük önemi vardır. Çünkü, yüce âlemlerin trilyonlarca sâkini, İlâhî kameramanlar gibi insanların filmlerini çekmekte, onları seyretmekte ve alkışlamaktadır.