Rapunzel
MFC Üyesi
-
- Üyelik Tarihi
- 11 Mar 2015
-
- Mesajlar
- 5,320
-
- MFC Puanı
- -445
Bir Şey Ancak Değerini Bilenin Yanında Kıymetlidir
Vaktiyle ergin bir meslek erbabı yıllarca yanında yetiştirdiği çırağını imtihan etmek ister. Onun eline iri bir pırlanta verip: Oğlum der Bunu al önüne gelen esnafa göster kaç para verdiklerini sor en sonra da kuyumcuya göster. Hiç kimseye satmadan sadece fiyatlarını ve ne dediklerini öğren gel bana bildir.
Çırak elinde pırlanta bir bakkal dükkanına girer ve Şunu alır mısınız? diye sorar. Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği mücevheri alır; elinde evirir çevirir; sonra: Buna bir tek lira veririm. Bizim çocuk oynasın der. Çırak teşekkür edip çıkar.Bir manifaturacıya gider. O da parlak bir taşa benzettiği mücevhere ancak bir beş lira vermeye razı olur. Üçüncü olarak semerciye gider: Buna ne verirsiniz? diye sorar. Semerci şöyle bir bakar Bu der benim semerlere iyi süs olur. Bundan kaş dediğimiz süslerden yaparım. Buna bir on lira veririm.
Çırak en son olarak kuyumcuya gider. Kuyumcu mücevheri görünce yerinden fırlar. Bu kadar büyük pırlantayı nereden buldun? diye hayretle bağırır ve hemen ilâve eder. Buna kaç lira istiyorsun? Çırak sorar: Siz ne veriyorsunuz? Ne istiyorsan veririm.
Çırak Hayır veremem. diye taşı almak için uzanınca kuyumcu yalvarmaya başlar:Ne olur bunu bana sat. Dükkânımı evimi hatta arsalarımı vereyim. Çırak emanet olduğunu satmaya yetkili olmadığınıancak fiyat öğrenmesini istediklerini anlatıncaya kadar bir hayli dil döker.Meslek erbabının yanına dönen çırak büyük bir şaşkınlık içinde macerasını anlatır.Bundan ne anladın? diye sorar.Çırağının verdiği cevap çok doğrudur: Bir şey ancak değerini bilenin yanında kıymetlidir.
Vaktiyle ergin bir meslek erbabı yıllarca yanında yetiştirdiği çırağını imtihan etmek ister. Onun eline iri bir pırlanta verip: Oğlum der Bunu al önüne gelen esnafa göster kaç para verdiklerini sor en sonra da kuyumcuya göster. Hiç kimseye satmadan sadece fiyatlarını ve ne dediklerini öğren gel bana bildir.
Çırak elinde pırlanta bir bakkal dükkanına girer ve Şunu alır mısınız? diye sorar. Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği mücevheri alır; elinde evirir çevirir; sonra: Buna bir tek lira veririm. Bizim çocuk oynasın der. Çırak teşekkür edip çıkar.Bir manifaturacıya gider. O da parlak bir taşa benzettiği mücevhere ancak bir beş lira vermeye razı olur. Üçüncü olarak semerciye gider: Buna ne verirsiniz? diye sorar. Semerci şöyle bir bakar Bu der benim semerlere iyi süs olur. Bundan kaş dediğimiz süslerden yaparım. Buna bir on lira veririm.
Çırak en son olarak kuyumcuya gider. Kuyumcu mücevheri görünce yerinden fırlar. Bu kadar büyük pırlantayı nereden buldun? diye hayretle bağırır ve hemen ilâve eder. Buna kaç lira istiyorsun? Çırak sorar: Siz ne veriyorsunuz? Ne istiyorsan veririm.
Çırak Hayır veremem. diye taşı almak için uzanınca kuyumcu yalvarmaya başlar:Ne olur bunu bana sat. Dükkânımı evimi hatta arsalarımı vereyim. Çırak emanet olduğunu satmaya yetkili olmadığınıancak fiyat öğrenmesini istediklerini anlatıncaya kadar bir hayli dil döker.Meslek erbabının yanına dönen çırak büyük bir şaşkınlık içinde macerasını anlatır.Bundan ne anladın? diye sorar.Çırağının verdiği cevap çok doğrudur: Bir şey ancak değerini bilenin yanında kıymetlidir.