• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Bir Kadın Düşmanı - Reşat Nuri Güntekin

DarkWoman

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
27 Kas 2019
Konular
5,318
Mesajlar
11,488
MFC Puanı
66,370
image.jpeg



Kitabı elime aldığımda nedendir bilinmez, kitapta bahsedilecek olan ana karakterin bir molla, bir sofu ya da kadınlardan çok eza çekmiş bir adam olduğunu düşünmüş ve kitabın konusunu da ana karakterin kadınlara karşı olan sinirini/hıncını bir kadından çıkarmaya çalışırken ona aşık olması, ya da çok iyi niyetli bir kadının bu adama yem olması olarak düşünmüştüm. Yanılmışım da diyemem çok haklıymışım da diyemem…

Öncelikle bahsetmek istediğim bir nokta, kütüphaneden kitabı alırken okudum sanki ben bunu düşünceleri ile almış, aman okuduysam da illa ki hatırlarım; hem emin değilsem de unutmuşumdur bir daha okurum demiştim. Kitabı okuduğumu ise, kitabın ikinci kısmındaki ufacık bir söz öbeğinden hatırladım. Belli ki bana şimdiki kadar tesir etmemiş. Ve ya etti ancak tesir etmesi gereken birincil nokta o zamanlar ikinci plandaydı. Ya da belki de sadece üzerinden çok zaman geçti. Türk ve Dünya Edebiyatına ait belli başlı yazarların ve onların önemli ya da tüm eserlerini ortaokul ve lise yıllarımda okuduğumu düşünürsek, unutmam pek normal olsa gerek – her ne kadar bir çok insana işkence olan o iki haftada bir kitap okumak ödevi benim için zevk olsa ve değil iki haftada 1 kitap okumak, haftada 2 kitaptan fazla okuyor olsam da bir dönem, zaman bazı şeyleri siliyor.

Her neyse eleştiri yazımız bireysel methiyeye ve günceye dönüşmeden hemen kitaba geçmek lazım geldiğini düşünmekteyim. Öncelikle demeliyim ki, “aman Tanrım! İki farklı dünyaya ait bir aşk kitabı ve mükemmel bir Reşat Nuri anlatımı” değil. Zaten Reşat Nuri’yi birazcık okumuş ve irdeleyerek hazmetmiş insanların Reşat Nuri’nin salt aşk yazacağına inanmaları pek komik. Yanı sıra, kitapta bir şımarık kız ile kendini doğal yaşama adamış bir gencin arasındaki belli nedenlerden olan bir ilişki ve iletişim söz konusu ve bunun da aşk kisvesi altında yedirildiği doğru. Kitabı okuyanlarınız vardır. Hem onlar hem de kitabı daha sonradan okuyanlar, kitabın ana tanım cümlesi olarak yukarıda verdiğim altı çizili kısma ne alakası var diyeceklerdir. Evet pek bir alakası yok. Ben de farkındayım. Ancak bu kitabın konusal bazda özetini vermek kitaptaki tüm büyüyü yok edebileceğinden böyle en yüzeysel hali ile vermek durumunda olduğumu belirtmek zorundayım.

Şimdi gelelim kitabı neden okumak lazım geldiğine ve kitabın neden bu kadar başarılı olduğuna. Yeşil Gece’de Çalıkuşu’nda ya da herhangi bir Reşat Nuri eserinde göreceğiniz üzere, benim fikrimce Reşat Nuri şahane bir karakter analizcisi. Bireylerin ruhsal dünyalarını ve içinde bulundukları maddi ve manevi koşulların kişilerin ruhsal gelişimi ve sosyal hayatları üzerindeki etkisini mükemmel olarak analiz eden bir adam. Bilhassa bu eserinde hem şımarık bir kızın benliğine bürünebilmesi, hem de bir yandan kendisini toplumdan çok uzakta tutan – belki sosyopat görünümlü – bir adamın benliğine bürünebilmesi ve kitabı iki ayrı parçaya ayırıp, birinci ve ikinci kısımlarda bu iki ayrı ve bambaşka toplumsal yapıdan gelmekte olan karakterin ruhsal analizlerini detaylıca vermesi açısından, Reşat Nuri Güntekin devleşmiştir. Farklı iki karakterin yaşadıkları kısacık birkaç ayı mektuplarla arkadaşlarına anlatmaları ile bireysel özlerini dökmelerini okuyucuya yansıtmış, ve kişilerin maskeleri ardına nelerin saklanabileceğini çok güzel göstermiştir. İnsanların özlerindeki kötülüğü görmelerine gerçekten engel olan bir şeylerin olabileceğini ve aslen bizlerin kötü olarak nitelendirdiğimiz insanların bu kötülüklerinin farkında dahi olmadıkları için kötü olabileceklerini anlatmıştır.

İnsanların değiş dışarıdaki bizi, gerektiğinde kendi ebeveynleri de dahil olmak üzere, kendilerini dahi kandırabileceklerini ve bu yalanlarına gerekirse inanabileceklerini anlatmıştır. Toplumsal statünün ve sevgi- sevgisizlik kavramlarının insanların hayatlarındaki oluşumlara ne şekilde etki ettiğini göstermenin yanı sıra, bu oluşumlar sonucu doğan tepkilerin aslında kara gözükürken ak da olabileceğini, çok yanlış olarak yorumladığımız tavırların ve bu tavırlarla suçladığımız insanların aslında neler düşünerek bu tavırları sergilediklerini gösterecektir.

Güzel çirkin hikayesi midir bu kitap?

Evet.

Ve fakat, o çok ünlü olup gerçekçi olmayanından değil. Her an karşılaşacağımız türden olanından.

Ve Güntekin, tüm bu analizleri ve daha fazlasını – ki sanırım her şeyi ben anlatırsam sizi fazlasıyla yönlendirmiş olacağımdır kitaptaki anlamsal oluşum açısından o yüzden geri kalan bir çok şeyi okumak lütfuna erecek kimselere bırakıyorum – 172 sayfa içerisine sığdırmıştır.

Not. 172 sayfa demekle beraber aslında sizlere kitabın çıktığı yayınevi ve zamanını da söylemek durumundayım. Fakat, kitabı Hacettepe Üniversitesi Kütüphanesi’nden edindiğim için, kitabın basım yılı, kaçıncı basım olduğu ve yayınevi hakkında bilgiye sahip olamadığımı üzülerek belirtmek durumundayım.

Keyifle..


-Alinti -
 
Üst