- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
KİTABIN ADI........................... ...........Bir Dinazorun Gezileri
KİTABIN YAZARI........................ .........Mina URGAN
YAYINEVİ VE ADRESİ
BASIM TARİHİ........................ ............1999 (49.BASIM)
KİTABIN YAYIM MAKSADI......................H ayatı boyunca gezip gördüğü yerlerin olumlu ve olumsuz yönlerini okuyucularına sunmak
KİTABIN ÖZETİ :
BİRİNCİ BÖLÜM : KÜÇÜK MUTLULUKLAR
Mutlu olmak için; toplumda önemli bir mevki, bol para, başarıyla yürütülen bir iş olmasının gerekmediğini aksine bunların küçük mutluluklara zaman ayırmamızı engelleyebilir nitelikte olduğunu belirtiyor. Küçük mutlulukların, ağır hastalarda tüm antibiyotiklerden daha etkileyici bir ilaç olduğunu savunuyor ve bunu kendi hayatında yaşamış olduğu örneklerle kuvvetlendiriyor.
İKİNCİ BÖLÜM : DENİZ TUTKUSU
Urgan bu bölümde denize olan aşkını ve tutkusunu vurguluyor. Denize girmenin kendisini bütün sıkıntılardan arındırdığını, dertlerini yok ettiğini, hastalıklarını iyileştirdiğini anlatıyor ve ekliyor; Şu anda seksen iki yaşında ve dört kaburga kemiğim kırık olduğu halde, havalar biraz ısınınca denize gireceğim günleri özlemle bekliyorum
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM : ESKİ VE YENİ BODRUM
Bu bölümde kuvvetli bir geçmişe özlem sergiliyor. Eski Bodrumla Yeni Bodrumu karşılaştırıyor. Süngercilik ve mandacılıkla geçinen yoksul, küçük bir kasabanın yerini lüks barlarla lokantaların aldığını, şalvarlı kadınların yerlere oturup sabırla sünger ayıkladığı yerleri şimdi pahalı ve marka giyim eşyası satan dükkanların aldığını belirtiyor. Yazdığı her satır hüzünlü bir serzeniş ve Yeni Bodruma karşı duyduğu gizli bir küskünlük kokuyor. Fakat Bodruma olan sevgisi o kadar büyük ki, şimdi bile güneş batarken kumsalda oturup Kaleyi izlerken Bodrumun ne kadar güzel olduğunu söylemekten kendisini alamıyor.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM : MAVİ YOLCULUK
Urgan Mavi Yolculuğu sadece gezmek tozmak değil, Ege ve Akdeniz uygarlılarının kalıntıları konusunda bilgi edinmek, gerekli kitapları okuyup araştırmalarda bulunmak olarak tanımlıyor. Mavi yolcular ise Sabahattin Eyüboğlunun özenle seçtiği genç aydınların biraraya gelmesinden oluşuyor. Gökovanın, Ölüdenizin ve Sedir Adasının güzellikleriyle yazısını sürdürüyor. Sadece bu şirin beldelerin güzelliklerini anlatmakla yetinmiyor, mavi yolcuların birbirleriyle yaşadıkları unutulmaz anılarla eserini süslüyor.
BEŞİNCİ BÖLÜM : ANADOLU
Bu bölümün her satırı buram buram Anadolu kokuyor. İç turizm denen olayın 1970li yıllarda başladığını söylüyor. Antalyanın güzelliklerini bir Fransız profesörden duyduğunu ve gitmeye kalktığında arkadaşlarından büyük tepki aldığını söylüyor. Daha sonra bir ciple İstanbulda başlayıp Vanda sona eren yolculuğunu akıcı bir üslupla okuyucularına sunuyor.
ALTINCI BÖLÜM : AVRUPAYA YOLCULUKLAR
Urgan, bu bölümde Avrupadan ziyade maceralı yolculuklarını anlatıyor. Avrupaya gitmek için çok paraya ihtiyaç olmadığını az paraylada yolculuk yapılabileceğini belirtiyor. Avrupaya gidişinin bazen otobüsle, bazen üçüncü mevki trenle, bazen de güverte yolcusu olarak gerçekleştiğini bundanda büyük bir haz duyduğunu söylüyor.
YEDİNCİ BÖLÜM : PARİS
Urgan, Pariste gizemli bir çekicilik buluyor. Sinemalarını, köprülerini, metro istasyonlarını etkileyici ve özendirici bir dille tasvir ediyor. Bunun yanında Parisin, kimilerinin sandığı gibi neşeli bir yer olmadığını, açlıktan ölen evsiz insanların bulunduğunu, dilencilerin ve hırsızların sokaklarda kol gezdiğini, insan ilişkilerininde çok zayıf olduğunu üzülerek ekliyor.
SEKİZİNCİ BÖLÜM : İNGİLTERE
İngilterenin güzelliklerinden çok insanları hakkındaki gözlemlerini vurguluyor. İnsanlarının, herkesin sandığı gibi, soğuk dik başlı, kendini beğenmiş olmadığını bilakis sevecen, canayakın ve kibar olduklarını vurguluyor. Gelenek ve göreneklerine son derece bağlı, bazı sınıflara ayrılmış bir toplum olarak tanımlıyor. Cambridgee karşı duyduğu aşırı sevgi ve ilgisi de dikkatimizi çekiyor.
DOKUZUNCU BÖLÜM : İTALYA VE BAZI AVRUPA KENTLERİ
Bu bölümde, İtalyanın hava müzelerini, Venedikin irili ufaklı köprülerini, Romanın anıtlarını, Madridin boğa güreşlerini, Amsterdamın genelevlerini eleştiri ve övgüleriyle yoğurup okuyucularına sunuyor.
ONUNCU BÖLÜM : SOVYET RUSYA VE DOĞU BLOĞU ÜLKELER
Urgan Sovyet Rusyayı anlatırken kendi ideolojisini ülkenin doğal ve tarihsel güzelliklerinden daha baskın işlemiş. Ancak Varşovayı anlatırken bu etkiden kurtulduğunu görüyor, Varşovanın birbirinden güzel çiçek kokularını içinizde hissediyorsunuz.
ONBİRİNCİ BÖLÜM : AMERİKA, LOS ANGELES VE MEKSİKA
Kaliforniyanın olağan üstü zengin bir doğaya sahip olduğunu; fakat doğadan fışkıran bu güzellikle insanların yaptıkları çirkinlikler arasında bir çatışma olduğunu ifadelerinden anlıyoruz. Los Angelesdan çirkin yapılarından dolayı hiç hoşlanmadığını belirtiyor. Hindistancevizi ağaçlarıyla dolu, altın kumsallara sahip, gök yüzü bulutlanmadan yağmurların yağdığı Mexico Citye de doyamadığını belirtiyor.
ONİKİNCİ BÖLÜM : AMERİKA, NEW YORK VE SAN FRANCISCO
Urgan bu bölümde; Manhattan adasının ürkütücülüğünü, Central Parkın doğallığını, Long Islandın uçsuz, bucaksız kumsallarını, Harlemin yoksulluğunu, Napanın boy boy şarap fıçılarıyla dolu mahzenlerini, Golden Gate Körfezinin ve Büyük Okyanusun nefes kesen o görkemli doğasını, San Francisconun asma köprülerini akıcı bir üslupla anlatıyor ve birbirinden ilginç anılarıyla süslüyor.
Not : Kitap özetlerindeki fikirler yazarların özel fikirlerini yansıtmaktadır.
YAYINEVİ VE ADRESİ
BASIM TARİHİ........................ ............1999 (49.BASIM)
KİTABIN YAYIM MAKSADI......................H ayatı boyunca gezip gördüğü yerlerin olumlu ve olumsuz yönlerini okuyucularına sunmak
KİTABIN ÖZETİ :
BİRİNCİ BÖLÜM : KÜÇÜK MUTLULUKLAR
Mutlu olmak için; toplumda önemli bir mevki, bol para, başarıyla yürütülen bir iş olmasının gerekmediğini aksine bunların küçük mutluluklara zaman ayırmamızı engelleyebilir nitelikte olduğunu belirtiyor. Küçük mutlulukların, ağır hastalarda tüm antibiyotiklerden daha etkileyici bir ilaç olduğunu savunuyor ve bunu kendi hayatında yaşamış olduğu örneklerle kuvvetlendiriyor.
İKİNCİ BÖLÜM : DENİZ TUTKUSU
Urgan bu bölümde denize olan aşkını ve tutkusunu vurguluyor. Denize girmenin kendisini bütün sıkıntılardan arındırdığını, dertlerini yok ettiğini, hastalıklarını iyileştirdiğini anlatıyor ve ekliyor; Şu anda seksen iki yaşında ve dört kaburga kemiğim kırık olduğu halde, havalar biraz ısınınca denize gireceğim günleri özlemle bekliyorum
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM : ESKİ VE YENİ BODRUM
Bu bölümde kuvvetli bir geçmişe özlem sergiliyor. Eski Bodrumla Yeni Bodrumu karşılaştırıyor. Süngercilik ve mandacılıkla geçinen yoksul, küçük bir kasabanın yerini lüks barlarla lokantaların aldığını, şalvarlı kadınların yerlere oturup sabırla sünger ayıkladığı yerleri şimdi pahalı ve marka giyim eşyası satan dükkanların aldığını belirtiyor. Yazdığı her satır hüzünlü bir serzeniş ve Yeni Bodruma karşı duyduğu gizli bir küskünlük kokuyor. Fakat Bodruma olan sevgisi o kadar büyük ki, şimdi bile güneş batarken kumsalda oturup Kaleyi izlerken Bodrumun ne kadar güzel olduğunu söylemekten kendisini alamıyor.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM : MAVİ YOLCULUK
Urgan Mavi Yolculuğu sadece gezmek tozmak değil, Ege ve Akdeniz uygarlılarının kalıntıları konusunda bilgi edinmek, gerekli kitapları okuyup araştırmalarda bulunmak olarak tanımlıyor. Mavi yolcular ise Sabahattin Eyüboğlunun özenle seçtiği genç aydınların biraraya gelmesinden oluşuyor. Gökovanın, Ölüdenizin ve Sedir Adasının güzellikleriyle yazısını sürdürüyor. Sadece bu şirin beldelerin güzelliklerini anlatmakla yetinmiyor, mavi yolcuların birbirleriyle yaşadıkları unutulmaz anılarla eserini süslüyor.
BEŞİNCİ BÖLÜM : ANADOLU
Bu bölümün her satırı buram buram Anadolu kokuyor. İç turizm denen olayın 1970li yıllarda başladığını söylüyor. Antalyanın güzelliklerini bir Fransız profesörden duyduğunu ve gitmeye kalktığında arkadaşlarından büyük tepki aldığını söylüyor. Daha sonra bir ciple İstanbulda başlayıp Vanda sona eren yolculuğunu akıcı bir üslupla okuyucularına sunuyor.
ALTINCI BÖLÜM : AVRUPAYA YOLCULUKLAR
Urgan, bu bölümde Avrupadan ziyade maceralı yolculuklarını anlatıyor. Avrupaya gitmek için çok paraya ihtiyaç olmadığını az paraylada yolculuk yapılabileceğini belirtiyor. Avrupaya gidişinin bazen otobüsle, bazen üçüncü mevki trenle, bazen de güverte yolcusu olarak gerçekleştiğini bundanda büyük bir haz duyduğunu söylüyor.
YEDİNCİ BÖLÜM : PARİS
Urgan, Pariste gizemli bir çekicilik buluyor. Sinemalarını, köprülerini, metro istasyonlarını etkileyici ve özendirici bir dille tasvir ediyor. Bunun yanında Parisin, kimilerinin sandığı gibi neşeli bir yer olmadığını, açlıktan ölen evsiz insanların bulunduğunu, dilencilerin ve hırsızların sokaklarda kol gezdiğini, insan ilişkilerininde çok zayıf olduğunu üzülerek ekliyor.
SEKİZİNCİ BÖLÜM : İNGİLTERE
İngilterenin güzelliklerinden çok insanları hakkındaki gözlemlerini vurguluyor. İnsanlarının, herkesin sandığı gibi, soğuk dik başlı, kendini beğenmiş olmadığını bilakis sevecen, canayakın ve kibar olduklarını vurguluyor. Gelenek ve göreneklerine son derece bağlı, bazı sınıflara ayrılmış bir toplum olarak tanımlıyor. Cambridgee karşı duyduğu aşırı sevgi ve ilgisi de dikkatimizi çekiyor.
DOKUZUNCU BÖLÜM : İTALYA VE BAZI AVRUPA KENTLERİ
Bu bölümde, İtalyanın hava müzelerini, Venedikin irili ufaklı köprülerini, Romanın anıtlarını, Madridin boğa güreşlerini, Amsterdamın genelevlerini eleştiri ve övgüleriyle yoğurup okuyucularına sunuyor.
ONUNCU BÖLÜM : SOVYET RUSYA VE DOĞU BLOĞU ÜLKELER
Urgan Sovyet Rusyayı anlatırken kendi ideolojisini ülkenin doğal ve tarihsel güzelliklerinden daha baskın işlemiş. Ancak Varşovayı anlatırken bu etkiden kurtulduğunu görüyor, Varşovanın birbirinden güzel çiçek kokularını içinizde hissediyorsunuz.
ONBİRİNCİ BÖLÜM : AMERİKA, LOS ANGELES VE MEKSİKA
Kaliforniyanın olağan üstü zengin bir doğaya sahip olduğunu; fakat doğadan fışkıran bu güzellikle insanların yaptıkları çirkinlikler arasında bir çatışma olduğunu ifadelerinden anlıyoruz. Los Angelesdan çirkin yapılarından dolayı hiç hoşlanmadığını belirtiyor. Hindistancevizi ağaçlarıyla dolu, altın kumsallara sahip, gök yüzü bulutlanmadan yağmurların yağdığı Mexico Citye de doyamadığını belirtiyor.
ONİKİNCİ BÖLÜM : AMERİKA, NEW YORK VE SAN FRANCISCO
Urgan bu bölümde; Manhattan adasının ürkütücülüğünü, Central Parkın doğallığını, Long Islandın uçsuz, bucaksız kumsallarını, Harlemin yoksulluğunu, Napanın boy boy şarap fıçılarıyla dolu mahzenlerini, Golden Gate Körfezinin ve Büyük Okyanusun nefes kesen o görkemli doğasını, San Francisconun asma köprülerini akıcı bir üslupla anlatıyor ve birbirinden ilginç anılarıyla süslüyor.
Not : Kitap özetlerindeki fikirler yazarların özel fikirlerini yansıtmaktadır.