Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

  • Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Bir dahinin başarısının sırrı

PeriKızı

Moderatör
  • Üyelik Tarihi
    22 May 2019
  • Mesajlar
    8,671
  • MFC Puanı
    26,804
Dünya tarihine mal olmuş bir isim Albert Einstein. Dünyanın en tanınan filozofl arından birisi. Gelmiş geçmiş en zeki insanlarından biri olarak kabul ediliyor. Öyle ki öldükten sonra beynindeki kıvrımlara kadar incelenmiş ve diğer insanlardan farklı bir beyne sahip olduğu kanıtlanmış. Fizik alanında çığır açmış, icatlara imza atmış, tarihe mal olmuş bir filozofun hayatının her aşamasında çok başarılı olduğu farz edilir.

Ama gerçek bundan çok farklı. Einstein’ın çocukluğu ve gençliği başarısızlık ve problemlerle dolu. 3 yaşına kadar konuşamadı Albert Einstein. Doktorlar kelimeleri söylerken yaşadığı sıkıntıyı fark edip asla düzelemeyeceğini düşündü. 9 yaşına kadar konuşma zorluğu problemiyle mücadele etti. Ailesi dahil herkes gelişim bozukluğu olduğunu fark edip ve normal bir yasam sürdüremeyeceğine inandı. Okul hayatı da zorlu geçti.

Aldığı derslerin çoğunda başarısız olup okuldan atılmanın eşiğinden döndü. Lisede öğretmenlerinin şikâyetlerini dinlemiş hep. Derslerden kaytarmasından, sürekli kantinde arkadaşlarıyla sosyalleşmesinden ve derslere konsantre olmamasından şikâyet ederlermiş.

Bir gün öğretmenlerinden birisi dayanamayıp “Sen zeki bir çocuksun, neden derslere girmiyorsun?” diye sormuş.

Albert’in cevabı gecikmemiş “Verilen bilgileri dinlerken sıkılıyorum ve bu bilgilerin çoğunun gereksiz olduğunu düşünüyor, keyif almıyorum” yanıtını vermiş. Sınav zamanı gelip çattığında da arkadaşlarından kopya çekerek derslerini geçme yolunu seçti. Fizik ve geometri dışında hiçbir konudan keyif almıyor, yalnızca bu iki alanda kendini geliştiriyordu. 21 yaşında üniversiteden mezun oldu ve iş aramaya koyuldu.

Üniversitede asistanlık dahil birçok işe başvurdu ancak kimseye kendini beğendiremedi. 24 yaşında nihayet bir patent ofisinde çalışmaya başladı. Patent ofisinde çalışıp bir yandan da kendini bu alanda eğitiyordu. Ama aklı fizik alanında kalmıştı. Bir süre sonra üniversitede asistanlığa kabul aldı ve çalışmalarını yayınlamaya başladı.

1905 yılında yayınladığı araştırma modern fizik biliminin temellerini attı. Daha sonrası dünya tarihinin çizgisini değiştiren icatlarla dolu.

Albert Einstein kendisine yıllar sonra başarısının sırrı sorulduğunda “hayal etmek ve keyif aldığı konuda kendisini sürekli geliştirmek” olarak açıkladı ve ünlü sözlerinden birini söyledi: “Bana dahi diyorlar. Aslında herkes dahi. Eğer bir balığı ağaca tırmanamadığı için yargılarsanız, o balık hayatı boyunca buna inanıp kendisinin aptal olduğunu düşünecektir.”

Einstein’ın hikayesinden öğrenebileceğimiz önemli derslerin başında güçlü yönlerimize odaklanmamız ve keyif aldığımız aktivitelere yönelmemiz gerektiği.

İnsanın zayıf yönlerine odaklanması yerine güçlü yönlerine tutkuyla tutunması ve bunların üzerine gitmesi başarılı ve huzurlu bir yaşamın püf noktası.

Yanlış öğretiler

Bunu gerçekleştirebilmek için önce toplumun dayattığı doğru olmayan efsaneleşmiş bilgileri düzeltmek gerekiyor.

1-Okul yıllarından itibaren bize öğretilen hep zayıf yönlerimizin üzerine gitmek olmuştur. Okulda başarılı olduğumuz dersler için övgü almaktan daha çok başarısız olduğumuz derslerin notlarına odaklanılır. Tam not aldığımız değil, zayıf not aldığımız dersler daha çok konuşulur. Güçlü olduğumuz, tutkuya dönüşen ve keyif aldığımız konu üzerine değil de zayıf olduğumuz konu üzerine gitmemiz gerektiği söylenmiştir. Halbuki Einstein örneğinde görüldüğü gibi biraz cesaret ile güçlü ve keyif aldığımız taraflarımızı keşfetmek ve onlara odaklanmak bizi başarıya götürüyor.

2-Yıllardır bize büyüdükçe kişiliğimizin değişeceği söylenmiştir. Aslında tam tersine büyüdükçe kim olduğumuzun daha çok farkına varırız. Değerlerimiz, becerilerimiz, farkındalığımız ve bazı davranışlarımız değişebilir ama kişiliğinizin baskın yönleri aynı kalır. Etki yaratan insanlar gerçek kişiliklerini, güçlü yönlerini daha erken fark etmiş olup, bunlar üzerine gidenlerdir.

3-Bize öğretilen “iyi bir takımda ben yoktur, sadece biz vardır” düşüncesidir. İyi bir takım elemanı her şeyiyle takıma yardım eden kişi diye düşünülür. Oysa iyi bir takım elemanı güçlü yönleriyle takımına destek vermeye hazır olan kişidir. Diğer bir deyişle bir takım, bireysel olarak güçlü oldukları yönleriyle takıma katkı sağlayan kişilerden oluşur. Kendinizi zayıf hissettiğiniz şeyleri yapmaktan vazgeçin. Zayıf olduğunuz konularda güçlü olan kişileri belirleyin, mümkünse işi onlara delege edin. Tutkuyla insanların ve kendinizin güçlü yönlerini keşfedip, onlara odaklanın.

Bir orkestranın müzik yapması gibi, herkes güçlü olduğu enstrümanı çalarsa ve bu konuda kendini geliştirirse müthiş bir ahenk ortaya çıkar. Tıpkı Einstein’ın söylediği gibi bir balığa ağaca tırmanamıyor diye inanmaktan vazgeçersiniz onun başarılı olmasına katkıda bulunamazsınız. Güçlü yanlarınızı keşfedip bunlara odaklanın. Hayallerinizdeki yaşama ulaşmanın püf noktası bu.

Tunç DİPTAŞ
 
Üst Alt