Bir zamanlar tüccarın biri panayırda bir hayli para kazanmış. Tüm mallarını satmış ve para kesesini çil çil altın doluymuş. Eve varmaktan başka düşüncesi kalmamış.
Öğle üzerinde bir kasabaya varmış; bir hana girip biraz dinlenmiş. Tam yola çıkmaya hazırlanıyormuş ki altını getiren hizmetli şöyle demiş;
-Beyim, altın sol arka ayağının altındaki nalda bir çivi eksik!
-Zararı yok, demiş tüccar, daha altı saatlik yolum var. Bir şey olmaz inşallah. Çünkü işim çok acele.
Bunları söledikten sonra hemen yola koyulmuş. Yine bir yerde konaklamış. Yemiş içmiş dinlenmiş. Derken zaman geçmiş hemen yola koyulmuş at giderken ayağı kırılmış ve yere yuvarlanmış.
Tüccar hayvanı orda bırakıp yürümek zorunda kalmıış..
Az gitmiş, uz gitmişancak geç saatlerde evine ulaşabilmiş.
''Bütün bu tahlihsizlikler, ufacık bir çivi yüzünden başıma geldi..'' demiş. İşte böyle ...Acele işe zaten hep şeytan karışır!.
Öğle üzerinde bir kasabaya varmış; bir hana girip biraz dinlenmiş. Tam yola çıkmaya hazırlanıyormuş ki altını getiren hizmetli şöyle demiş;
-Beyim, altın sol arka ayağının altındaki nalda bir çivi eksik!
-Zararı yok, demiş tüccar, daha altı saatlik yolum var. Bir şey olmaz inşallah. Çünkü işim çok acele.
Bunları söledikten sonra hemen yola koyulmuş. Yine bir yerde konaklamış. Yemiş içmiş dinlenmiş. Derken zaman geçmiş hemen yola koyulmuş at giderken ayağı kırılmış ve yere yuvarlanmış.
Tüccar hayvanı orda bırakıp yürümek zorunda kalmıış..
Az gitmiş, uz gitmişancak geç saatlerde evine ulaşabilmiş.
''Bütün bu tahlihsizlikler, ufacık bir çivi yüzünden başıma geldi..'' demiş. İşte böyle ...Acele işe zaten hep şeytan karışır!.