Bilim insanları, bir böceğin sırtına oldukça küçük bir kamera düzeneği yerleştirdi. Bu çalışmanın amacının ise kamera teknolojisinin ne kadar küçülebildiğini göstermek olduğu açıklandı.
1990’larda özellikle de Çin malı ürünlerin neredeyse tamamında bir radyo koyma modası vardı. Günümüzde ise pek çok ürünün kendi küçük kamerası bulunuyor. Tabletler, telefonlar ve bazı giyilebilir teknolojiler, adeta eski casus filmlerindeki kameraları gerçeğe taşıdı.
Kameraların ne kadar küçüldüğünü ortaya çıkarmak isteyen bilim insanları, böceklerin sırtına kamera yerleştirdi. Böylece dünyayı bir böceğin gözünden görmek de mümkün olabildi. Cihazların ağırlığı da oldukça az oldu.
Böcek gözü kamerayla tanışın
Washington Üniversitesi’nden araştırmacıların geliştirdiği böcek kamerası oldukça küçük ve bu canlılardan birinin sırtına yüklenebiliyor. Ağırlığı ise yalnızca 250 miligram, yani bir oyun kartının yaklaşık onda biri ağırlığında.
Kamera, 60 dereceye kadar dönüş yapabilen bir pivot kolun üzerine yerleştirildi. Böylece cihazı kullanarak yüksek çözünürlüklü ve panoramik görüntüler çekilebiliyor, hareketli bir cisim takip edilebiliyor. Bu kameralar teknik olarak böceklerin “gördüğü” her şeyi takip ediyor.
Bu türden kameralar ileride küçük robotlar için “görüş” sağlayabilir, düşük enerji tüketimiyle kullanılan kameraların öncüsü olabilir ve gelecekte kendine yeni kullanım alanları bulabilir. Tabii bu her şey güllük gülistanlık demek değil.
Mini kameralar mahremiyet tartışmalarını alevlendirdi
Bu minik kameralar bataryaya ihtiyaç duysa da araştırmacılar bu ihtiyaçtan kurtulmaya çalışıyorlar. Ayrıca gelecekte kamera sistemlerinin genel olarak daha küçük hale getirilmesi amaçlanıyor. Bu da pek çok kişi için mahremiyet konusunda soru işaretlerinin ortaya çıkmasına neden oluyor.
Bu örnekteki kameralar Bluetooth aracılığıyla 120 metre menzile kadar görüntü aktarımı yapabiliyor. Her ne kadar araştırmacıların hedefi biyolojik çalışmalar için uzak bölgelerde bu kameraları kullanmak olsa da ortaya çıkan teknolojinin yanlış kullanılmasından endişe ediliyor.
Araştırmacılara göre bu türden bir çalışmanın herkesin kullanımına açılması gerekiyor. Onlara göre bu teknolojinin yaratabileceği olumsuz kullanımları engelleyecek gelişmeler de yaşanacak.
1990’larda özellikle de Çin malı ürünlerin neredeyse tamamında bir radyo koyma modası vardı. Günümüzde ise pek çok ürünün kendi küçük kamerası bulunuyor. Tabletler, telefonlar ve bazı giyilebilir teknolojiler, adeta eski casus filmlerindeki kameraları gerçeğe taşıdı.
Kameraların ne kadar küçüldüğünü ortaya çıkarmak isteyen bilim insanları, böceklerin sırtına kamera yerleştirdi. Böylece dünyayı bir böceğin gözünden görmek de mümkün olabildi. Cihazların ağırlığı da oldukça az oldu.
Böcek gözü kamerayla tanışın
Washington Üniversitesi’nden araştırmacıların geliştirdiği böcek kamerası oldukça küçük ve bu canlılardan birinin sırtına yüklenebiliyor. Ağırlığı ise yalnızca 250 miligram, yani bir oyun kartının yaklaşık onda biri ağırlığında.
Kamera, 60 dereceye kadar dönüş yapabilen bir pivot kolun üzerine yerleştirildi. Böylece cihazı kullanarak yüksek çözünürlüklü ve panoramik görüntüler çekilebiliyor, hareketli bir cisim takip edilebiliyor. Bu kameralar teknik olarak böceklerin “gördüğü” her şeyi takip ediyor.
Bu türden kameralar ileride küçük robotlar için “görüş” sağlayabilir, düşük enerji tüketimiyle kullanılan kameraların öncüsü olabilir ve gelecekte kendine yeni kullanım alanları bulabilir. Tabii bu her şey güllük gülistanlık demek değil.
Mini kameralar mahremiyet tartışmalarını alevlendirdi
Bu minik kameralar bataryaya ihtiyaç duysa da araştırmacılar bu ihtiyaçtan kurtulmaya çalışıyorlar. Ayrıca gelecekte kamera sistemlerinin genel olarak daha küçük hale getirilmesi amaçlanıyor. Bu da pek çok kişi için mahremiyet konusunda soru işaretlerinin ortaya çıkmasına neden oluyor.
Bu örnekteki kameralar Bluetooth aracılığıyla 120 metre menzile kadar görüntü aktarımı yapabiliyor. Her ne kadar araştırmacıların hedefi biyolojik çalışmalar için uzak bölgelerde bu kameraları kullanmak olsa da ortaya çıkan teknolojinin yanlış kullanılmasından endişe ediliyor.
Araştırmacılara göre bu türden bir çalışmanın herkesin kullanımına açılması gerekiyor. Onlara göre bu teknolojinin yaratabileceği olumsuz kullanımları engelleyecek gelişmeler de yaşanacak.
