PeriKızı
Moderatör
-
- Üyelik Tarihi
- 22 May 2019
-
- Mesajlar
- 8,671
-
- MFC Puanı
- 26,804
Teknoloji, günümüzde hızla gelişmekte ve gittikçe hayatımızda daha fazla yer edinmekte. Teknolojinin bize sunduğu en büyük nimetlerden biri olan internet sayesinde tek bir tıkla kütüphaneler dolusu kitaplara, güncel makalelere hatta birçok bilgilendirici videoya anında erişebilir hale geldik. İnternet erişiminin olmadığı durumlarda bile bilgilerimizi elimizin altında saklayan taşınabilir belleklerimiz, telefonlarımız, bilgisayarlarımız var. Günlük hayatımızın her anında yer edinen böylesine köklü bir yeniliğin, yaşamızda bazı değişikliklere yol açması ise kaçınılmaz. Ortaya çıktığı dönemden beri etrafındaki koşullara en iyi şekilde uyum sağlayarak ve bulabildiği tüm kaynakları kendi hizmetine en yararlı şekille sunarak evrimsel sürecini devam ettiren insanoğlunun teknolojiyle olan ilişkisi ise yeni bir adaptasyon olarak karşımıza çıkıyor.
Teknolojinin bu katkılarla hayatımıza büyük kolaylık getirdiği inkâr edilemez ama bilgiye kolay ulaşım kavramı bazı açılardan olumsuz olarak yorumlanabilir; bizi tembelleştirdiği, unutkanlaştırdığı ya da teknolojik aletlere daha bağımlı hale getirdiği düşünülebilir. Yapılan bazı deneylerde genel olarak olumlu gibi görünen bu kavramın hafızamız üzerindeki etkisinin olumsuz olup olmadığı konusuna değinildi.
Bir deneyde katılımcılara verilen cümlelerin silineceğini ve kaydedileceğini söylemenin, hafızaları üzerine etkileri araştırıldı. Ayrıca her iki gruptaki kişilerin yarısına bilgileri hatırlamaları gerektiği vurgulandı. Bilgilerin silineceği söylenenlerde daha sonra ihtiyacı olacaklarını düşündükleri için hatırlama oranı en yüksekti. İlginç olan ise her iki gruptaki (silineceği ve kaydedileceği söylenen) bilgileri hatırlamaları söylenen kişiler arasındaki oran farklılık göstermedi. Kısacası bilginin sonradan ulaşılabilir olup olmamasından daha çok etkilendiler. Bu demek oluyor ki daha sonra tekrar erişebileceğimiz bilgileri artık hafızamıza kodlamaya gerek duymuyoruz. Katılımcılardan cümle okumaları istenen bir başka deneyde ise okumanın ardından on dakika içinde hatırlayabildikleri kadar cümle yazmaları istendi. Sonrasında hangi bilgiyle alakalı olduğu hakkında bir ipucu verilerek bu bilginin hangi klasöre kaydedildiğini yazmaları istendi. Cümleyi hatırlamanın daha kolay olacağı düşünülse de konum cümleden daha çok hatırlandı.
Sonuç olarak konumun hafızada bilgiden daha öncelikli bir yer edindiğine ulaşabiliriz (sorulardaki ipuçlarının çağrışım yapma etkisine de dikkat etmek gerekir). Diğer bir değişle, bilgi kaynaklarına kolay ulaşım sağlayabilmek, bilgiyi hatırlama ihtiyacının azalmasına ve bilginin konumuna daha çok dikkat edilmesine sebep olmuş gibi duruyor. Çünkü bilginin kendisi unutulduğunda konum bilgisi sayesinde bilgiye tekrar ulaşım sağlanabilir ve bu genelde bilginin hatırlanmasından daha kolaydır. Bu durumu teknolojinin olumsuz etkisi olarak görmek yerine gelişen teknolojiye sağlanan bir adaptasyon olarak yorumlayabiliriz. Günümüzde artık bilginin kendisine değil de nerede bulacağımıza daha çok dikkat ediyoruz ya da eğer ulaşılabilir olduğunu bildiğimiz bilgileri hatırlamaya gerek duymuyoruz. Bu da aslında hafızanın günümüze uyarlanmış kullanımı olarak değerlendirilebilir.
Teknolojinin bu katkılarla hayatımıza büyük kolaylık getirdiği inkâr edilemez ama bilgiye kolay ulaşım kavramı bazı açılardan olumsuz olarak yorumlanabilir; bizi tembelleştirdiği, unutkanlaştırdığı ya da teknolojik aletlere daha bağımlı hale getirdiği düşünülebilir. Yapılan bazı deneylerde genel olarak olumlu gibi görünen bu kavramın hafızamız üzerindeki etkisinin olumsuz olup olmadığı konusuna değinildi.
Bir deneyde katılımcılara verilen cümlelerin silineceğini ve kaydedileceğini söylemenin, hafızaları üzerine etkileri araştırıldı. Ayrıca her iki gruptaki kişilerin yarısına bilgileri hatırlamaları gerektiği vurgulandı. Bilgilerin silineceği söylenenlerde daha sonra ihtiyacı olacaklarını düşündükleri için hatırlama oranı en yüksekti. İlginç olan ise her iki gruptaki (silineceği ve kaydedileceği söylenen) bilgileri hatırlamaları söylenen kişiler arasındaki oran farklılık göstermedi. Kısacası bilginin sonradan ulaşılabilir olup olmamasından daha çok etkilendiler. Bu demek oluyor ki daha sonra tekrar erişebileceğimiz bilgileri artık hafızamıza kodlamaya gerek duymuyoruz. Katılımcılardan cümle okumaları istenen bir başka deneyde ise okumanın ardından on dakika içinde hatırlayabildikleri kadar cümle yazmaları istendi. Sonrasında hangi bilgiyle alakalı olduğu hakkında bir ipucu verilerek bu bilginin hangi klasöre kaydedildiğini yazmaları istendi. Cümleyi hatırlamanın daha kolay olacağı düşünülse de konum cümleden daha çok hatırlandı.
Sonuç olarak konumun hafızada bilgiden daha öncelikli bir yer edindiğine ulaşabiliriz (sorulardaki ipuçlarının çağrışım yapma etkisine de dikkat etmek gerekir). Diğer bir değişle, bilgi kaynaklarına kolay ulaşım sağlayabilmek, bilgiyi hatırlama ihtiyacının azalmasına ve bilginin konumuna daha çok dikkat edilmesine sebep olmuş gibi duruyor. Çünkü bilginin kendisi unutulduğunda konum bilgisi sayesinde bilgiye tekrar ulaşım sağlanabilir ve bu genelde bilginin hatırlanmasından daha kolaydır. Bu durumu teknolojinin olumsuz etkisi olarak görmek yerine gelişen teknolojiye sağlanan bir adaptasyon olarak yorumlayabiliriz. Günümüzde artık bilginin kendisine değil de nerede bulacağımıza daha çok dikkat ediyoruz ya da eğer ulaşılabilir olduğunu bildiğimiz bilgileri hatırlamaya gerek duymuyoruz. Bu da aslında hafızanın günümüze uyarlanmış kullanımı olarak değerlendirilebilir.