-
- Üyelik Tarihi
- 14 Ocak 2014
-
- Mesajlar
- 1,409
-
- MFC Puanı
- 354
Bir zamanlar, oldukça bilgeliğiyle meşhur olan ve bildiklerini öğrencilerine de anlatan bir alim vardı. Bu alim, aynı zamanda bir tacirdi ve adamları aracılığıyla uzak diyarlarla ticaret yapardı.
Bir gün öğrencilerine ders verirken, bir adam yanına gelip "kötü bir haber" verdi:
"Haber aldık ki, senin de mallarını taşıyan gemi batmış! Hiçbir mal kurtarılamamış. "
Bilge bir an derse ara verdi. Etrafındaki öğrencileri onun dudaklarında küçük bir gülümsemenin belirdiğini fark ettiler. O ise hiçbir şey olmamış gibi dersine kaldığı yerden devam etti.
Bir hafta kadar sonra, bilge yine öğrencileriyle birlikte dersteyken, aynı adam bu defa "müjde" getirdi:
"Gözün aydın! O gemi senin mallarını taşıyan gemi değilmiş. Senin malların sapasağlam limana ulaştı!"
Bilge yine bir-iki saniye durdu, öğrencileri onun yüzünde yine küçücük bir gülümsemenin parladığını fark ettiler. Önceki gibi, yine hiçbir şey söylemeden dersine devam etti.
Öğrencileri birbirine zıt iki durumda da aynı şekilde tepki gösteren hocalarına dayanamayıp şu soruyu sordular:
"Geminizin battığı haberine de, batmayıp limana ulaştığı haberine de gülümsediniz, neden?"
Bilgenin cevabı ise şöyle oldu:
"Geminin battığı, mallarımın denize döküldüğü haberini aldığımda, kalbimi yokladım. Gelip-geçici olan ve mezarın ötesinde bana arkadaşlık etmeyecek dünya malını kaybetmekten dolayı içten içe üzülüyor muyum diye kendime baktım. Kalbimde küçücük de olsa bir üzüntü görmeyince sevindim ve şükrettim.
"Geminin aslında batmadığı ve sağ salim geri döndüğü haberi karşısında, bu defa, dünya malını kazanmaktan dolayı seviniyor muyum diye kalbime baktım. O malı tekrar kazanmaktan dolayı sevinç ve mutluluk göremediğim için yine sevindim ve şükrettim.''
Bütün Dünya Dergisi