Beşiktaş Mevlevihanesi (Bahariye Mevlevihanesi)
İstanbulda günümüze ulaşamayan Mevlevihanelerden birisi de kötü yazgının peşini bırakmadığı, birkaç kez yeri değişen Beşiktaş Mevlevihanesidir.
Beşiktaş Mevlevihanesini XVII.Yüzyılın önde gelen devlet adamlarından Sadrazam Ohrili Hüseyin Paşa 1613 yılında yaptırmıştır. Mevlevihanenin ilk şeyhi, aynı zamanda Gelibolu Mevlevihanesinin şeyhi olan Agazade Mehmet Dededir. Bu Mevlevihanenin kuruluşunu anlatan ilginç bir de öyküsü vardır:
Kaptan-ı Derya Ohrili Hüseyin Paşa Akdeniz seferinden dönerken Geliboluya uğramış ve Gelibolu Mevlevihanesi Şeyhi Agazade Mehmet Dedeyi ziyaret etmeyi unutmuştur. İstanbula hareketinde şiddetli bir fırtınaya tutulmuş ve geriye dönmek zorunda kalmıştır. Tekrar Geliboluya geldiğinde deniz sakinleşmiş, yeniden hareket ettiğinde fırtına başlamıştır. Bunu bir gönül kırıklığına bağlayan Hüseyin Paşa galiba Gelibolu erenlerinden birini ziyaret etmeyi unuttuk diyerek sorup, soruşturmuş ve Mehmet Dedeyi ziyaret etmediğini öğrenmiştir. Bunun üzerine Mehmet Dedeye giderek kusurunun bağışlanmasını istemiştir. O da donanmanın Marmaraya açılması için dua etmiş ve Paşaya bir daha fırtına ile karşılaşmayacağını söylemiştir. Bunun ardından da yakında Sadaret mührü ile payelendirileceğini, sonra da saraya damat olacağını müjdelemiştir. Gerçekten de Ohrili Hüseyin Paşa İstanbula dönüşünde sadrazamlığa yükselmiş, bir süre sonra da damatlık Ona layık görülmüştür. Ohrili Hüseyin Paşa, bütün bunları Agazade Mehmet Dedenin kerametine bağlamış ve bir şükran borcu olarak da Beşiktaş Mevlevihanesini yaptırmıştır.
XIX.Yüzyılın ikinci yarısında Sultan Abdülaziz Boğaziçi kıyılarında Çırağan Sarayını yaptırırken Beşiktaş Mevlevihanesini de yıktırmıştır. Bunun üzerine Mevlevihane 1867 yılında geçici olarak Fındıklıdaki Karacehennem İbrahim Paşa Konağına taşınmış, orada iki yıl kalmıştır. Maçka sırtlarında, bugünkü İstanbul teknik Üniversitesi Maden Fakültesinin bulunduğu yerdeki yeni Mevlevihanenin yapımı tamamlanınca da oraya taşınmıştır. Beşiktaştaki son şeyhi Nazif Efendinin kemikleri Maçkaya götürülmüşse de diğer Mevlevi mezarları Çırağan Sarayının bodrumunda kalmıştır. Günümüzde aynı yerde yapılan Çırağan Otelinden ötürü bu mezarların ne olduğu bilinmemektedir. (*)
Mevlevihanenin kötü yazgısı peşini bırakmamış, yapımından beş yıl sonra buraya bir kışla yapılması kararlaştırılınca Mevlevihane 1873te Eyüpün Bahariye semtine taşınmıştır.
Günümüzde Silahtarağa Caddesi üzerinde bulunan Mevlevihane Hatapemini Hüseyin Efendi ile Mustafa Efendinin yalılarının bahçesine büyük bir semahane, harem, selamlık ve türbe yapılmış, sonra da bunlara bir de hazire eklenmiştir.
Bahariye Mevlevihanesi 1877de okunan bir mevlit ve ardından yapılan Mevlevi ayini ile açılmıştır (18 Rebilüevvel 1294). Sultan II.Abdülhamit Mevlevihaneye 28 odalı bir harem dairesi eklemiştir. Ne var ki bu yapı deniz kenarında ve ahşap olduğundan rutubetten zarar görmüştür. O sırada Mevlevihanenin başında bulunan bestekâr ve aynı zamanda neyzen olan Hüseyin Fahrettin Dedenin yapıyı onaracak mali gücü yoktu. Bu nedenle de yapı topluluğu her geçen gün biraz daha harap olmaya başlamıştı. Sultan Mehmet Reşatın Osmanlı tahtına çıkışı Mevlevihane için hayırlı olmuş, Mevlevi muhibbi padişah, dergâhı tamir ettirmiş ve bunu belirten bir kitâbeyi de avlu kapısı üzerine koydurmuştur.
Bahariye Mevlevihanesi, dergâhların kapatılmasından sonra bakımsız kalmış, semahanesi 1935te yıktırılmış, 1938-1939da harem dairesi yanmıştır. Mescit uzun yıllar depo olarak kullanılmış, Mevlevihanenin son şeyhinin varisleri ile Şeyh Hasan Nazif Efendi, Şeyh Küçük Hasan Nazif Efendi, Yenişehirli Avni Bey ve Sikkezanbaşı ailesinin gömülü olduğu türbe çökmüştür. İki fabrika duvarı arasında kalan avlu kapısı ise 1970 yılının başlarında arkasındaki ahşap selamlıkla birlikte yıktırılmıştır. Haziresindeki 20ye yakın mezardan bazıları eski iplikhanenin karşısında düzenlenen mezarlığa, bazıları da Edirnekapı Şehitliğine nakledilmiştir. Günümüzde Eyüp Belediyesi Mevlevihaneyi yeniden canlandırmaya çalışmaktadır.
(*) Yazıda, Beşiktaş Mevlevihanesinin üzerine inşa edilen Çırağan Sarayının altında Mevlevihanenin mezarının olduğunu yazmış, saraydan sonra bunların akıbeti ne olmuş demişsiniz. Babam rahmetli Semazenbaşı Kemal Özmen tarafından bu mezarlar için Kültür Bakanlığına 15 sene önce mektup yazılmış, Kültür Bakanlığı saray inşaatını durdurup babamın başkanlığında bir heyet kurup bu mezarların Galata Mevlevihanesi suskunlar bölümüne defnini sağlamıştır. Hatta heyetteki bir çalışan son gün rüyasında bir çocuğun "beni de alın, beni unuttunuz" demesi üzerine sabah babamı aramış, babam dehlizlere tekrar girmiş ve bir çocuk mezarı daha bulmuş bu son mezarı da yine Galata Mevlevihanesi suskunlar kısmına defnettirmiştir. Sarayın altında tek bir mezar bile kalmamıştır.
Semazenbaşı Kemal Özmen'in kızı Elif Özmen
İstanbulda günümüze ulaşamayan Mevlevihanelerden birisi de kötü yazgının peşini bırakmadığı, birkaç kez yeri değişen Beşiktaş Mevlevihanesidir.
Beşiktaş Mevlevihanesini XVII.Yüzyılın önde gelen devlet adamlarından Sadrazam Ohrili Hüseyin Paşa 1613 yılında yaptırmıştır. Mevlevihanenin ilk şeyhi, aynı zamanda Gelibolu Mevlevihanesinin şeyhi olan Agazade Mehmet Dededir. Bu Mevlevihanenin kuruluşunu anlatan ilginç bir de öyküsü vardır:
Kaptan-ı Derya Ohrili Hüseyin Paşa Akdeniz seferinden dönerken Geliboluya uğramış ve Gelibolu Mevlevihanesi Şeyhi Agazade Mehmet Dedeyi ziyaret etmeyi unutmuştur. İstanbula hareketinde şiddetli bir fırtınaya tutulmuş ve geriye dönmek zorunda kalmıştır. Tekrar Geliboluya geldiğinde deniz sakinleşmiş, yeniden hareket ettiğinde fırtına başlamıştır. Bunu bir gönül kırıklığına bağlayan Hüseyin Paşa galiba Gelibolu erenlerinden birini ziyaret etmeyi unuttuk diyerek sorup, soruşturmuş ve Mehmet Dedeyi ziyaret etmediğini öğrenmiştir. Bunun üzerine Mehmet Dedeye giderek kusurunun bağışlanmasını istemiştir. O da donanmanın Marmaraya açılması için dua etmiş ve Paşaya bir daha fırtına ile karşılaşmayacağını söylemiştir. Bunun ardından da yakında Sadaret mührü ile payelendirileceğini, sonra da saraya damat olacağını müjdelemiştir. Gerçekten de Ohrili Hüseyin Paşa İstanbula dönüşünde sadrazamlığa yükselmiş, bir süre sonra da damatlık Ona layık görülmüştür. Ohrili Hüseyin Paşa, bütün bunları Agazade Mehmet Dedenin kerametine bağlamış ve bir şükran borcu olarak da Beşiktaş Mevlevihanesini yaptırmıştır.
XIX.Yüzyılın ikinci yarısında Sultan Abdülaziz Boğaziçi kıyılarında Çırağan Sarayını yaptırırken Beşiktaş Mevlevihanesini de yıktırmıştır. Bunun üzerine Mevlevihane 1867 yılında geçici olarak Fındıklıdaki Karacehennem İbrahim Paşa Konağına taşınmış, orada iki yıl kalmıştır. Maçka sırtlarında, bugünkü İstanbul teknik Üniversitesi Maden Fakültesinin bulunduğu yerdeki yeni Mevlevihanenin yapımı tamamlanınca da oraya taşınmıştır. Beşiktaştaki son şeyhi Nazif Efendinin kemikleri Maçkaya götürülmüşse de diğer Mevlevi mezarları Çırağan Sarayının bodrumunda kalmıştır. Günümüzde aynı yerde yapılan Çırağan Otelinden ötürü bu mezarların ne olduğu bilinmemektedir. (*)
Mevlevihanenin kötü yazgısı peşini bırakmamış, yapımından beş yıl sonra buraya bir kışla yapılması kararlaştırılınca Mevlevihane 1873te Eyüpün Bahariye semtine taşınmıştır.
Günümüzde Silahtarağa Caddesi üzerinde bulunan Mevlevihane Hatapemini Hüseyin Efendi ile Mustafa Efendinin yalılarının bahçesine büyük bir semahane, harem, selamlık ve türbe yapılmış, sonra da bunlara bir de hazire eklenmiştir.
Bahariye Mevlevihanesi 1877de okunan bir mevlit ve ardından yapılan Mevlevi ayini ile açılmıştır (18 Rebilüevvel 1294). Sultan II.Abdülhamit Mevlevihaneye 28 odalı bir harem dairesi eklemiştir. Ne var ki bu yapı deniz kenarında ve ahşap olduğundan rutubetten zarar görmüştür. O sırada Mevlevihanenin başında bulunan bestekâr ve aynı zamanda neyzen olan Hüseyin Fahrettin Dedenin yapıyı onaracak mali gücü yoktu. Bu nedenle de yapı topluluğu her geçen gün biraz daha harap olmaya başlamıştı. Sultan Mehmet Reşatın Osmanlı tahtına çıkışı Mevlevihane için hayırlı olmuş, Mevlevi muhibbi padişah, dergâhı tamir ettirmiş ve bunu belirten bir kitâbeyi de avlu kapısı üzerine koydurmuştur.
Bahariye Mevlevihanesi, dergâhların kapatılmasından sonra bakımsız kalmış, semahanesi 1935te yıktırılmış, 1938-1939da harem dairesi yanmıştır. Mescit uzun yıllar depo olarak kullanılmış, Mevlevihanenin son şeyhinin varisleri ile Şeyh Hasan Nazif Efendi, Şeyh Küçük Hasan Nazif Efendi, Yenişehirli Avni Bey ve Sikkezanbaşı ailesinin gömülü olduğu türbe çökmüştür. İki fabrika duvarı arasında kalan avlu kapısı ise 1970 yılının başlarında arkasındaki ahşap selamlıkla birlikte yıktırılmıştır. Haziresindeki 20ye yakın mezardan bazıları eski iplikhanenin karşısında düzenlenen mezarlığa, bazıları da Edirnekapı Şehitliğine nakledilmiştir. Günümüzde Eyüp Belediyesi Mevlevihaneyi yeniden canlandırmaya çalışmaktadır.
(*) Yazıda, Beşiktaş Mevlevihanesinin üzerine inşa edilen Çırağan Sarayının altında Mevlevihanenin mezarının olduğunu yazmış, saraydan sonra bunların akıbeti ne olmuş demişsiniz. Babam rahmetli Semazenbaşı Kemal Özmen tarafından bu mezarlar için Kültür Bakanlığına 15 sene önce mektup yazılmış, Kültür Bakanlığı saray inşaatını durdurup babamın başkanlığında bir heyet kurup bu mezarların Galata Mevlevihanesi suskunlar bölümüne defnini sağlamıştır. Hatta heyetteki bir çalışan son gün rüyasında bir çocuğun "beni de alın, beni unuttunuz" demesi üzerine sabah babamı aramış, babam dehlizlere tekrar girmiş ve bir çocuk mezarı daha bulmuş bu son mezarı da yine Galata Mevlevihanesi suskunlar kısmına defnettirmiştir. Sarayın altında tek bir mezar bile kalmamıştır.
Semazenbaşı Kemal Özmen'in kızı Elif Özmen