- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
Ben sana hiç kavuşmadım ki!
Bilmiyorum
Dudakların nasıldır.
Sıcak mı ateş topu kadar
Yoksa soğuk mu
Buza kesmiş bir bardak su gibi?
Kıvrımlarına
Kırmızı karanfiller mi tutunmuş
Küle gizlenmiş kor mu var?
Tenime değdiğinde dudakların
Cemre mi düşer bedenime
Mızrap değen bir saz teli gibi
Titrer mi yüreğim bilmiyorum.
Ben hiç dudaklarına dokunmadım ki!
Bir erkeği sardığında kolların
Ürkek ceylânlar
Nasıl kurtulur tuzağından?
Dolu yemiş yaprak gibi
Nasıl titrer bir yürek?
Ellerin nasıl okşar bir bedeni
Goncalar
Nasıl güle döner sıcaklığınla / bilmiyorum.
Hiç sana sarılıp yatmadım ki!
Kısacası:
Tatmadım kavuşmayı / anlatamam.
Ama
Seni özlemenin kitabını yazabilirim.
Anlatabilirim daldaki kuşa / topraktaki solucana.
Yokluğunda yıllardır
Özlemine dayanmayı öğrendim
Yokluğuna katlanmayı
Aşağılık avunmayı öğrendim nasılsa
Ustası oldum beklemenin
Tükenmek pahasına.
Ama hiç kimse / kavuşmayı
İki derenin birbirine karışıp
Sarmaş dolaş aktığı yatağın yorgunluğunu
Sormasın bana
Çünkü seninle ben
Ayrı kaynaktan doğmuş
Sularında hasretleri taşıyan
Başka denizlere koşan iki ırmağız.
Birbirimize uzak topraklarda tüketirken yılları
Aynamızda ayrı gökleri yansıtırız.
İşte onun için
İki dere nasıl karışır birbirine
Nasıl sığar iki nehir bir yatağa /bilmiyorum.
Seninle
Hiç aynı yatakta coşmadım ki!
Sen bana /yalnızca
Ve sadece
Kahpe sensizliği sor
Rezil beklemeyi
Tanrı şahidimdir
Kurda kuşa
Dağa taşa bile anlatabilirim.
Demem o ki uzaktaki yakınım:
Vuslatlara yabancıyım
Ama
Seni özlemenin kitabını yazabilirim...