Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

  • Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Batıya Verilmiş Böyle Bir Cevap YOK!

AdoniS

MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    12 Tem 2014
  • Mesajlar
    639
  • MFC Puanı
    11


Dönemin Osmanlı Sadrazamı, İngiltere’nin İstanbul Büyükelçisi olan Sir Robert Ensley’e bu sözleri söylediği ve elçinin de bunu mektupla İngiliz Hükümetine bildirdiği, mektubunda İngiltere Avam Kamarasında okunduğu kaydediliyor.
O sırada Osmanlı, büyük bir Rus tehdidi altındadır. Son derece sıkıntılı günler geçirdiği halde bu şekilde onurlu bir çıkış yapıyor. Bu olsa olsa sadece büyük bir imanın eseridir.

Bu mektuptaki ihtişamı,onuru,dik duruşu,vatanperverliği,yiğitliği net görebilirsiniz.Sıkılmadan okuyun lütfen arkadaşlar.

"Sultan kendi adına savaş açar ve barış yapar. Kölelerine, bendelerine ve tebaalarına güven besler. Onların inan sahibi olduklarını bildiği gibi onların iyi huylarım da denemiş ve doğruluklarına güveneceğini anlamıştır.

Bu iyi huylar, çoktan Avrupa’dan kovulmuştur. Eğer bütün Hıristiyanlar doğruyu söylüyorlarsa, İngiltere, insanları alıp sattığından ona hiç güvenmemek gerekir. Türk padişahının sizin padişahınızla, sizin memleketiniz ile bir ilişiği olmadığı gibi hiç bir vakit sizin öğütlerinizi, aracılığınızı, dostluğunuzu istememiş; size bir elçi, bir memur göndermemiş, sizinle hiç bir yazışmada bulunmamıştır. O halde bizimle Rusya arasında aracılıkta bulunmanız önergesinin sebebi nedir?


“Siz Allah’ınızı satar ve alırsınız. Taptığınız paradır.”

Sizin dostluğunuza, yardımınıza, aracılığınıza istekli değiliz. Yüksek bir dille konu ettiğiniz Bakanınız, her halde bir hile düşünmekte, sizin yalnız paraya taptığını haber aldığımız ulusunuzu eğlendirmek için bir iş çevirmektedir. Aldığımız bilgilere göre sizin ayırtıcı sıfatınız cimriliktir. Siz Allah’ınızı satar ve alırsınız. Taptığınız paradır. Bakanlarınız ve ulusunuzun gözünde her şey ticarettir. O halde bizi de Rusya’ya mı satmak istiyorsunuz? Hayır, biz pazarlığımızı kendimiz yaparız...

“Şeytanlık ve hilecilik Hıristiyanlık ahlâkıdır.”

Türkler hile ve oyun bilmezler... Şeytanlık ve hilecilik Hıristiyanlık ahlâkıdır. Biz devlet işlerinde namuslu, doğru, açık ve vefalı olmaktan çekinmeyiz. Savaştığımız zaman Allah’ın yazısına uyarız; uzun bir zaman büyüklük ve ihtişam içinde yaşamış, dünyanın birinci devleti olmuş, yüzyıllarca Hıristiyanların her türlü kötülük ve dalkavukluk ile karışık küfür ve fesadım yenmiş bulunuyoruz. Biz Cenabı Hakka ve Hz Peygamberine inanıyoruz. Siz ise tapındığınızı söylediğiniz Allah’a da inanmaz, kendisine hem Allah’lık hem Peygamberlik verdiğiniz oğluna da inanmazsınız.

“Siz yalancı, fesatçı, zulümcü, sözlerine güvenilmez adamlarsınız”

O halde sizin gibi yolundan çıkmış ve herkesi yoldan çıkaracak bir ulusun nesine güvenilebilir? Birbirinizle olan bütün işlemlerinizde iyilikleri ve doğruluğu bir yana atıyorsunuz. Birbirleriyle savaşan Hıristiyan krallarının, beylerinin ve imparatorlarının şikâyetler, eleştirmeler, protestolar ile dolu hayat hikâyelerini okuyunuz; hepsinin de yalancı, fesatçı, zulümcü, sözlerine güvenilmez adamlar olduklarım görürsünüz. Hâlbuki Müslüman, hiç bir söz vermesine, şerefine karşı koymuş mudur? Asla!

Buna karşılık hiç bir Hıristiyan devleti faydanın ve hırsın gerektirdiği zamandan başka hiç bir sözünü tutmuş, hiç bir taahhüdünü yapmış mıdır? Hayır, o halde sizin gibi fisk sahibi bir yönetime, her iyilikten yoksun bir hükümete bağlı sizin gibi bir ulusa nasıl güvenelim?

Padişahım sizin sarayınızla bir ilişkisi yoktur ve bir ilişki kurulmasını da istememektedir. Eğer siz burada casus gibi, ya da iddianız veçhile bir elçi olarak bulunmak istiyorsanız öteki Hıristiyanlarla beraber oturur, fakat iyi halde hareket eylersiniz. Fakat sizin karadan ya da denizden yardımınızı ya da aracılığınızı istemeyiz.

“Dünyanın en alçak Hıristiyan ulusu değilseniz, en atak ve en sahteci ulusu olduğunuz gerçektir.”

Yaptığınız önergeden dolayı size teşekküre izinli değilim. Çünkü divanımız yaptığınız hareketi yaraşıksız sayar. Bundan başka deniz yardımınız için yapılan önergeyi de teşekkürle karşılayamayacağız. Çünkü donanmanızı hiç bir vakit denizlerimize almayacağız. Sizin Rusya ile ne yapacağınızı bilmiyoruz ve bilmek de istemiyoruz. Rusya ile işlerimizi uygun surette kanunlarımıza ve siyasetimize göre çözümleyeceğiz. Eğer siz, denildiği gibi dünyanın en alçak Hıristiyan ulusu değilseniz, en atak ve en sahteci ulusu olduğunuz gerçektir.

Siz, sizin gibi bir kaç Hıristiyan ulusla birleştiniz mi, kendinizi emir vermeğe yetkili sanıyorsunuz. Biz bunu anlıyoruz. Bu yüzden sizin atılganlığınız, iğrenç bir diktatörlük derecesine yükseliyor ki; sizin bu hareketiniz, iç işlerinizde küçümsenemez ise de dışarıya olan sözlerinizi her diyardan ve her hangi bir devlet tarafından dikkate alınmak değerinden yoksun bırakmaktadır. Nerede kaldı ki Babiâli bunlara önem versin. Yüksek Vezirler sizi dinledikçe sözlerinizde ya kötü bir maksat keşif etmişler, ya da onların bilgisizlik eseri olduğunu anlamışlardır.

“Osmanlı vezirleri Avrupalıların sözlerini çok dinlemişler, fakat her zaman hainlik görmüşler, satılmışlar, ya da aldatılmışlardır.”

Zat-i şahane, reayasına -yani sömürgelerindeki ahalisine- bu kadar zulüm yapan bir devlete karşı gereken tedbirleri almakta gecikmez. Gerçek olarak haber aldığımıza göre, sizin aranızda yaptığınız barışlar rüşvete dayanır. Osmanlı vezirleri Avrupalıların sözlerini çok dinlemişler, fakat her zaman hainlik görmüşler, satılmışlar, ya da aldatılmışlardır. Bu yüzden Rusya ile Babiâli arasında yapılacak aracılığınıza gereklik yoktur. Sizin amacınız bütün insanlığı birbirine düşürmek, sonra faydalanmaktır. Sizin ticaretinizi istemiyoruz, ona gereklik duymuyoruz, sizin çift katlı kazançlarınız, bizim tüccarlarımıza zarar vermiştir.


“Sizin dininiz, para kazanmaktır. Taptığınız put cimriliktir.”

Sizin dininiz, para kazanmaktır. Taptığınız put cimriliktir. Kabul ettiğiniz Hıristiyanlık, riyanızın bir maskesinden başka bir şey değildir. Sizden cevap istemiyoruz. Cevap vermemenizi emir ediyoruz."

Bu metin, 1960’lı yıllarda Türkçeye çevrilen ve ‘Arar Yayınları’ndan çıkan ‘Lord John Davenport’un, Hz Muhammed ve Kur’an-ı Kerim’ isimli eserinin 80-83 sayfalarında yer alıyor. (2. Baskısı - 1967) (Batı dünyasını çok sarsan bu eser Kiliselerce piyasadan satın alınarak toplatılmıştır. Bu eser sayesinde Müslüman olanlar olduğu da iddia ediliyor)*



ForumHatti YÖNETİMİ !
 
Üst Alt