Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

Balıkesir Paşa Cami'nde Atatürk Tarafından Verilen Vaaz

TRWE_2012

لِيَغْفِرَ لَكَ اللّٰهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِك
Moderatör
Konum
BERTUNA
  • Üyelik Tarihi
    2 Haz 2020
  • Mesajlar
    5,338
  • MFC Puanı
    16,230
Mustafa Kemâl Atatürk'ün 7 şubat 1923'te Balıkesir'de Pasa Cami'ninde verdiği hutbedir
Ey Millet, Allah birdir. sanı büyüktür. Allahın esenligi, sevgisi ve iyiligi üzerinize olsun. Peygamberimiz efendimiz hazretleri, Cenabı Hak tarafından insanlara dini gerçkleri duyurmaya memur ve elçi seçilmistir. Temel kanunu, hepimizce bilinmektedir ki, yüce Kur'an'daki mânası açık olan ayetlerdir. İnsanlara feyz ruhu vermis olan dinimiz, son dindir. En mükemmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mantıga, gerçege tamamen uyuyor ve uygun düsüyor. Eger akla, mantıga ve gerçege uymamıs olsaydı, bununla diger ilahi tabiat kanunarı arasında çeliski olması gerekirdi. Çünkü tüm evren kanunlarını yapan Cenabı Hak'tır.

Arkadaslar; Cenabı Peygamber çalısmasında iki yere, iki eve sahip bulunuyordu. Biri kendi evi, digeri Allah'ın evi idi. Millet islerini Allah'ın evinde yapardı. Hazreti Peygamber'in mübarek yolunda bulundugumuz bu dakikada milletimize; milletimizin bugününe ve gelecegine ait hususları görüsmek maksadıyla bu kutsal yerde Allah'ın huzurunda bulunuyoruz. Beni buna eristiren Balıkesir'in dindar ve kahraman insanlarıdır. Bundan dolayı çok memnunum. Bu fırsat ile büyük bir sevab kazanacagımı ümit ediyorum. Efendiler, camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıstır. Camiler itaat ve ibadet ile beraber din ve dünya için neler yapılmasının gerekli oldugunu düsünmek yani konusup tartısmak, danısmak için yapılmıstır. Millet islerinde her kisinin zihnini ayrı ayrı faaliyette bulunması zorunludur. İste biz de burada din ve dünya için, gelecegimiz ve bagımsızlıgımız için, özellikle egemenligimiz için neler düsündügümüzü meydana koyalım. Ben yalnız kendi düsüncemi söylemek istemiyorum. Hepinizin düsündüklerinizi anlamak istiyorum. Milli amaçlar, milli irade yalnız bir kisinin düsünmesinden degil, milletin bütün kisilerinin arzularının, emellerinin sonuçlarından ibarettir. Bundan dolayı benden ne ögrenmek, ne sormak istiyorsanız serbestçe sormanızı rica ederim.

Hutbeler hakkında sorulan sorudan anlıyorum ki, bugünkü hutbelerin sekli, milletimizin duygusal fikirleri ve lisanı ile medeni ihtiyaçlarıyla uygun görülmektedir. Efendiler, hutbe demek topluma hitabetmek, yani söz söylemek demektir. Hutbenin manası budur.

Hutbe denildigi zaman bundan birtakım kavram ve manalar çıkarılmamalıdır. Hutbeyi söyleyen hatiptir. Yani söz söyleyen demektir. Biliyoruz ki, Hazreti Peygamber'in hayatta oldugu mutlu dönemlerde hutbeyi kendisi söylerdi. Gerek Peygamber Efendimiz ve gerek, dört halifenin hutbelerini okuyacak olursanız görürsünüz ki, gerek Peygamberin, gerek dört halifenin söyledigi seyler o günün sorunlarıdır, o günün askeri, idâri, mâli ve siyasi, sosyal konularıdır. İslam toplumunun çogalması ve İslam ülkeleri gerilemeye baslayınca, Cenabı Peygamber'in ve dört halifenin hutbeyi her yerde bizzat kendilerinin söylemelerine imkân kalmadıgından halka söylemek istedikleri seyleri bildirmeye birtakım kisileri memur etmislerdir. Bunlar herhalde en büyük ve ileri gelen kisiler idi. Onlar camilerde ve meydanlarda ortaya çıkar, halkı aydınlatmak ve dogru yolu göstermek için bir sart lâzımdı. O da milletin lideri olan kisinin halka dogruyu söylemesi, halkı dinlemesi ve halkı aldatmaması! Halkı genel durumdan haberdar etmek son derece önemlidir. Çünkü, her sey açık söylendigi zaman halkın beyni faaliyet halinde bulunacak iyi seyleri yapacak ve milletin zararına olan seyleri reddederek sunun veya bunun arkasından gitmeyecektir. Ancak millete ait olan isleri milletten gizli yaptılar. Hutbelerin halkın anlayamayacagı bir lisanda olması ve onların da bugünün gereklerine ve ihtiyaçlarımıza temas etmemesi, Halife ve Padisah sıfatını tasıyan despotların arkasından köle gibi gitmeye mecbur etmek içindi. Hutbeden amaç halkın aydınlatılması ve ona yol gösterilmesidir, baska sey degildir. Yüz, ikiyüz, hatta bin yıl önceki hutbeleri okumak, insanları cahillik ve çagın gerisinde bırakmak demektir. Hatiplerin normal olarak halkın günlük kullandıgı dil ile konusmaları gereklidir. Geçen yıl Millet Meclisi'nde söyledigim bir nutukta demistim ki "Minberler halkın akılları, vicdanları için bir ilim irfan kaynagı, ısık kaynagı olmustur." Böyle olabilmek için minberlerde söylenecek sözlerin bilinmesi ve anlasılması, ilim ve fen gerçeklerine uygun olması lazımdır. Hutbeyi verenlerin siyasi olayları, sosyal ve medeni olayları hergün izlemeleri zorunludur. Bunlar bilinmedigi takdirde halka yanlıs asılamalar yapılmıs olur. Bu nedenle, hutbeler tamamen Türkçe ve günün gereklerine uygun olmalıdır. Ve olacaktır.


Mustafa Kemal ATATÜRK
Baş Komutan Ve Kurucu Ülke Lideri
 
Üst Alt