-
- Üyelik Tarihi
- 29 Eyl 2008
-
- Mesajlar
- 5,212
-
- MFC Puanı
- 12,698
Arılar doğanın gerçekten usta mimarlarıdırlar. Kesiti düzgün altıgenler
oluşturan prizma şeklindeki petek gözlerinin dipleri bir piramit oluşturarak sona
ererler. Kovanlardaki şekliyle dik duran her petekte
bir açı yapacak şekilde inşa edilirler.
Her bir gözün derinliği 3 santimetre
kadardır. Bu kadar ince duvar kalınlığına rağmen altıgen yapı nedeniyle büyük
bir direnç kazanırlar ve arıların depoladıkları kilolarca balı rahatlıkla
taşıyabilirler.
Arıların petek gözlerini kusursuz bir şekilde altıgen yapmalarının başka
sebepleri de vardır. Eğer beşgen
gözler arasında boşluklar kalacak
balmumu harcayarak bu boşlukları doldurmak zorunda kalacaklardı.
Gerçi üçgen veya kare yapsalardı bu boşluklar olmayacaktı ama altıgenin bir
başka özelliği daha vardır. Alanları aynı olan üçgen
toplam kenar uzunluğu en az olanı altıgendir. Yani aynı miktarda balmumu ile
daha çok altıgen odacığın kenarı çevrilebilir.
Aslında matematiğin
bal peteklerinde değil doğanın her yerinde görülebilir. Ancak bizler günlük
hayatın hayhuyu içinde bu mükemmelliğin farkına varamayız.
Kar taneciklerinin hepsi birbirlerinden farklı altıgen şekilleri
dizilişlerindeki spiraller
açılar
ağları
matematik düzen de gösterirler.
Papatyanın ortasındaki sağ spirallerin sayısının 21
Himalaya çamının kozalaklarındaki pulların aynı şekilde 5 sağ
oluşturması
spiral bulunması tesadüf değildir elbette.
Leonardo Fibonacci (1170-1250) isimli büyük matematik ustası ta o yıllarda
sayının kendinden önce gelen iki sayının toplamı olduğu bir dizi geliştirdi;
l
Dikkat ederseniz yukarıda verilen sağ
alan sayılardır.
Bu dizinin ilginç bir yanı da on ikinci terimden yani 144'den sonraki ardışık
sayıların birbirlerine oranlarının (233/144 = 377/233 = 610/377) 1
5. Sayı ile 12. Sayı arasındaki oranların da bu sayıya çok yakın olmalarıdır.
15. Yüzyılın ikinci yarısında yaşamış matematikçi Pacial Luca tabiatta daima
kenarları arasında 1
vücudunun da bu oranda yaratıldığını ileri sürüyor
yakılma tehlikesine karşı da Leonardo da Vinci'nin çizimlerini göstererek
meydan okuyordu. Zamanın heykeltraşlarının heykellerinde de bu oranı
kullandıklarını belirtmeleri üzerine bu oran 'Tanrısal Oran' olarak da anılmaya
başlandı.