-
- Üyelik Tarihi
- 8 May 2015
-
- Mesajlar
- 7,886
-
- MFC Puanı
- 1,903
AYLARIN İSİMLERİ NEREDEN GELİR?
Ayların oluşumu Antik Roma dönemine dayanır. O zamanlar bir yılın 365 gün 6 saat sürdüğü bilinmekteydi. Bir yıl Venüs, Mars, Terminus (gençlik) ve Luventus (yaşlılık) diye dört aya bölünmüştü. Ancak Julius Sezar döneminde bir yıl içerisindeki bu ayrım yetersiz görülmüş ve Sezar, takvimde yeniden düzenlemeye gidilmesini istemiştir. Bunun için Deo, dönemin ünlü Mısırlı astronomi bilgini Sosigenese emir vermiştir. Sosigenes uzun çalışmalar sonucu şöyle bir çözüm üretmiştir:
* * 1 yıl 365 gün sürecek.
* * Her yıldan 6 saat artacak ve 4 yılda bir artan bu saatler takvime 1 gün olarak eklenecek, böylece o yıl 365 + 1 = 366 gün olacak.
* * 366 gün ise 12 aya bölünecek. Fakat 366 tam olarak 12ye bölünmediğinden ötürü 6 ay 30 gün, 6 ay da 31 gün olacak.
Böylece dörde tam bölünemeyen yıllar 365 gün olmuş, bu yıllardan artan çeyrek günlerse üç yılın ardından gelen artık yıla eklenerek artık yılı 366 güne çıkarmıştır. Ayrıca 1 yılın 12 ay kalabilmesi için artık yıllarda aylar 6 ay 30, 6 ay 31 gün çekecek şekilde düzenlenmiştir. Artık olmayan yıllarda ise yılın son ayından 1 gün çıkarılmıştır. Bu da o dönemde yılbaşı mart olduğundan dolayı şubat ayının artık yıllarda 30, diğer yıllarda ise 29 güne çekilmesine neden olmuştur. Sezar ayrıca takvim düzenlemesini yaptığı için temmuz ayının ismini değiştirerek kendi adından gelen July ismini vermiştir.
Fakat Sezarın öldürülmesinden sonra takvimde yapılan bu ıslahat düzgün uygulanamadı. Takvim düzenlemelerini yapan Pontifeksler, 3 yılda 1 artık yıl uygulaması yaparak takvimde tekrar bozulmalara neden olmuştur. Bu uygulamanın yapıldığı yaklaşık 40 yıl boyunca 3 gün kayma meydana gelmiş ve MÖ 8. yılda Augustus 12 yıl boyunca artık yıl uygulamasını durdurarak bu kaymayı düzeltmiştir. Augustus tıpkı Jül Sezar gibi takvimde değişiklik yaptığı için ağustos ayının adını değiştirip kendi ismi olan Augustusu vermiştir. Fakat ismi Sezardan gelen temmuz ayının 31, ağustos ayının ise 30 çekmesinden dolayı şubat ayından 1 gün alınıp ağustos ayına eklenmiştir. Böylece şubat ayı artık yıllarda 29, diğer yıllarda 28 güne düşmüştür.
Uzun dönem kullanılan Jülyen takvimi yerini 4 Ekim 1582de Miladi (Gregoryen) takvime bırakmıştır. Papa XIII. Gregory tarafından yaptırılan takvim, Miladı tarih başlangıcı ve Dünyanın Güneş etrafındaki dönüş süresi olan 365 gün 6 saatlik zamanı 1 yıl olarak kabul eder. Miladi takvim, günümüze kadar kullanılan takvimler içinde en az hatalı olanıdır.
Miladi takvim oluşturulurken Jülyen takvimine 10 gün ilave edilmiştir; 5 Ekim Cuma günü, 15 Ekim Cuma olarak kabul edilmiştir. Bu takvim uygulamasına 1752de geçen ülkeler ise 11 gün ilave etmek durumunda kalmışlardır. Cumhuriyetin ilanından sonra 1 Ocak 1926 yılında Türkiyede bu takvimi kullanmaya başlamıştır.
Peki, günümüzde kullandığımız ayların isimleri nereden geliyor? Bu soruya net bir yanıt vermek zordur. Nedenine gelince; bugün Hicri takvimi kullanmasak da bazı ayların kökleri Arapça ve Süryanicedir. Öte yandan aynı ayların Yahudi takvimlerinde de kullanıldığı görülür. Bu durum, aylar hakkında bir genelleme yapmaya engel olmaktadır.
Ocak (January): Eski ismi Kanunnisadır. Kanun, Süryanice bir kelime olup ocak, fırın anlamına gelir. Havalar iyice soğuyup ocaklar yakıldığı için bu ad verilmiştir. Eski Romadaki ismi Januarisdir. Janus, Roma mitolojisinde iki yüzü olan bir tanrıdır.
Şubat (February): Süryanicedir (şabat-şobat-şebat). Eski Romadaki adı Februariustur. Februum, arınma anlamına gelir. Februa ise Romalıların günahlarına kefaret olarak kurban kestikleri arınma festivaline verilen isimdir. Februarius, Romada yılın son ayı olduğu için yeniden doğuş, zamanın başlangıcı gibi anlamlar taşır.
Ayların oluşumu Antik Roma dönemine dayanır. O zamanlar bir yılın 365 gün 6 saat sürdüğü bilinmekteydi. Bir yıl Venüs, Mars, Terminus (gençlik) ve Luventus (yaşlılık) diye dört aya bölünmüştü. Ancak Julius Sezar döneminde bir yıl içerisindeki bu ayrım yetersiz görülmüş ve Sezar, takvimde yeniden düzenlemeye gidilmesini istemiştir. Bunun için Deo, dönemin ünlü Mısırlı astronomi bilgini Sosigenese emir vermiştir. Sosigenes uzun çalışmalar sonucu şöyle bir çözüm üretmiştir:
* * 1 yıl 365 gün sürecek.
* * Her yıldan 6 saat artacak ve 4 yılda bir artan bu saatler takvime 1 gün olarak eklenecek, böylece o yıl 365 + 1 = 366 gün olacak.
* * 366 gün ise 12 aya bölünecek. Fakat 366 tam olarak 12ye bölünmediğinden ötürü 6 ay 30 gün, 6 ay da 31 gün olacak.
Böylece dörde tam bölünemeyen yıllar 365 gün olmuş, bu yıllardan artan çeyrek günlerse üç yılın ardından gelen artık yıla eklenerek artık yılı 366 güne çıkarmıştır. Ayrıca 1 yılın 12 ay kalabilmesi için artık yıllarda aylar 6 ay 30, 6 ay 31 gün çekecek şekilde düzenlenmiştir. Artık olmayan yıllarda ise yılın son ayından 1 gün çıkarılmıştır. Bu da o dönemde yılbaşı mart olduğundan dolayı şubat ayının artık yıllarda 30, diğer yıllarda ise 29 güne çekilmesine neden olmuştur. Sezar ayrıca takvim düzenlemesini yaptığı için temmuz ayının ismini değiştirerek kendi adından gelen July ismini vermiştir.
Fakat Sezarın öldürülmesinden sonra takvimde yapılan bu ıslahat düzgün uygulanamadı. Takvim düzenlemelerini yapan Pontifeksler, 3 yılda 1 artık yıl uygulaması yaparak takvimde tekrar bozulmalara neden olmuştur. Bu uygulamanın yapıldığı yaklaşık 40 yıl boyunca 3 gün kayma meydana gelmiş ve MÖ 8. yılda Augustus 12 yıl boyunca artık yıl uygulamasını durdurarak bu kaymayı düzeltmiştir. Augustus tıpkı Jül Sezar gibi takvimde değişiklik yaptığı için ağustos ayının adını değiştirip kendi ismi olan Augustusu vermiştir. Fakat ismi Sezardan gelen temmuz ayının 31, ağustos ayının ise 30 çekmesinden dolayı şubat ayından 1 gün alınıp ağustos ayına eklenmiştir. Böylece şubat ayı artık yıllarda 29, diğer yıllarda 28 güne düşmüştür.
Uzun dönem kullanılan Jülyen takvimi yerini 4 Ekim 1582de Miladi (Gregoryen) takvime bırakmıştır. Papa XIII. Gregory tarafından yaptırılan takvim, Miladı tarih başlangıcı ve Dünyanın Güneş etrafındaki dönüş süresi olan 365 gün 6 saatlik zamanı 1 yıl olarak kabul eder. Miladi takvim, günümüze kadar kullanılan takvimler içinde en az hatalı olanıdır.
Miladi takvim oluşturulurken Jülyen takvimine 10 gün ilave edilmiştir; 5 Ekim Cuma günü, 15 Ekim Cuma olarak kabul edilmiştir. Bu takvim uygulamasına 1752de geçen ülkeler ise 11 gün ilave etmek durumunda kalmışlardır. Cumhuriyetin ilanından sonra 1 Ocak 1926 yılında Türkiyede bu takvimi kullanmaya başlamıştır.
Peki, günümüzde kullandığımız ayların isimleri nereden geliyor? Bu soruya net bir yanıt vermek zordur. Nedenine gelince; bugün Hicri takvimi kullanmasak da bazı ayların kökleri Arapça ve Süryanicedir. Öte yandan aynı ayların Yahudi takvimlerinde de kullanıldığı görülür. Bu durum, aylar hakkında bir genelleme yapmaya engel olmaktadır.
Ocak (January): Eski ismi Kanunnisadır. Kanun, Süryanice bir kelime olup ocak, fırın anlamına gelir. Havalar iyice soğuyup ocaklar yakıldığı için bu ad verilmiştir. Eski Romadaki ismi Januarisdir. Janus, Roma mitolojisinde iki yüzü olan bir tanrıdır.
Şubat (February): Süryanicedir (şabat-şobat-şebat). Eski Romadaki adı Februariustur. Februum, arınma anlamına gelir. Februa ise Romalıların günahlarına kefaret olarak kurban kestikleri arınma festivaline verilen isimdir. Februarius, Romada yılın son ayı olduğu için yeniden doğuş, zamanın başlangıcı gibi anlamlar taşır.