AURA NEDİR?
Her insan bir auraya sahiptir. Herkes başkalarının aura alanlarını zaten görmüş ya da deneyimlemiştir. Ancak sorun şu ki, çoğu insan bu deneyimi ya reddetmekte ya da hiç böyle bir şeyin olmadığını varsaymaktadır.
Çocuklar aura görmede ve deyimlemede çok iyidirler. Bu deneyimleri genellikle çizdikleri resimlere yansıtırlar. Şekillerin çevresini değişik ve alışılmadık renklerle boyarlar. Bu renkler çoğunlukla çizdikleri şeyin çevresinde gözlemledikleri süptil enerjileri yansıtmaktadır.
Çoğunlukla, bu resimler büyükleri tarafından "Hayatım, neden annenin çevresindeki havanın rengi eflâtun?", "Neden kedi yeşil ve pembe?" ya da "Neden kardeşini mavi boyadın?" gibi sorularla karşılanır. Fakat konu kedinin yeşil ve pembe olması ya da kardeşinin mavi olması değildir. Sadece, çocuk bu aura renklerini görmüş ve gördüğünü anlatmak için renkli kalemleri kullanmıştır. Ne yazık ki, bu tür yaklaşımlar, süptil algılamaların ve farkındalığın önünü kapatmaya sebep olmaktadır.
Birçok şekilde tanımlanabilen aura, maddeyi çevreleyen enerji alanıdır. Atomik yapısı olan her şey, bir auraya, kendisini çevreleyen bir enerji alanına sahip olacaktır. Her maddenin her atomu, sürekli hareket içinde olan elektron ve protonlardan oluşur. Bu elektron ve protonlar elektrikseldir ve manyetik enerji titreşimleridir. Canlı maddenin atomları, cansız maddenin atomlarından daha aktifdir ve titreşimleri daha yüksektir. Bu nedenle ağaçların, bitkilerin, hayvanların ve insanların enerji alanları daha kolay saptanabilir ve görülebilir.
Aurik Enerji Alanını Deneyimlediniz mi?
Eğer aşağıdaki sorulardan birine olumlu yanıt verebilirseniz, kendi auranızda dışsal bir enerji alanının etkisini deneyimlemişsiniz demektir.
1. Bazı insanlarla birlikteyken, kendinizi tükenmiş hisseder misiniz?
2. İnsanlarla bazı renkleri ilişkilendirir misiniz?(Örneğin, "Bana hep sanki sarı bir insan gibi gözüküyorsunuz.")
3. Birisinin size dikkatlice baktığını hiç hissettiniz mi?
4. Yeni tanıdığınız birinden anında hoşlandığınız ya da hoşlanmadığınız oldu mu?
5. Bir insanın görünürdeki davranışının aksine aslında neler hissettiği ile ilgili bir algınız oldu mu?
6. Birisi gelmeden ya da siz onu görmeden önce hiç o insanın varlığı ile ilgili bir algınız oldu mu?
7. Bazı sesler, renkler kendinizi daha rahat yada rahatsız hissetmenize neden olur mu?
8. Yıldırım sizi sinirli yapar mı?
9. Bazı insanlar sizi diğerlerine göre daha enerjik yapar mı?
10. Bir odaya girip, hiç korktuğunuz, dona kaldığınız ya da kızgınlık duyduğunuz oldu mu? Bazımekânlar orada kalmak istemenize neden olur mu? Ya da terk etme hissi verir mi?
11. Birisi hakkındaki ilk izleniminizi dikkate almayıp da en sonunda bu hissinizin doğrulandığıolur mu?
12. Bazı odalar diğerlerine oranla daha rahat ve eğlenceli geliyor mu? Bir odadan diğerine farkı hissediyor musunuz? Kardeşinizin odasının sizinkinden nasıl daha farklı hissedildiğine dikkat ettinizmi? Peki ya ebeveynlerinizinki ya da çocuklarınızınki?
İnsan aurası, fiziksel bedeni çevreleyen bir enerji alanıdır. Bu alan bedeni her yönden sarar. Üç boyutludur. Sağlıklı bir bireyde, bedenin çevresinde elips şekli oluşturur Ortalama bir bireyde, bedenin çevresinde 2,5-3 m genişliğindedir. Kadim üstatların auralarırun birkaç km genişliğinde olduğu söylenir. Gittikleri her yerde çok sayıda insanı kendilerine çekebilmelerinin bir nedeninin bu olduğuna da inanılır.
Aurik alanları zayıf olanlar, dışsal etkilerden daha çok negatif olarak etkilenirler. Bu durum, daha kolay yorulmaya ve yönlendirilmeye yol açar. Zayıflamış auralar; başarısızlık duygusu, sağlık sorunları ve yaşamın birçok alanında etkin olamayış olarak sonuçlanırlar.
Auranız ne kadar güçlü ve canlı ise, o kadar sağlıklı olursunuz. Aksi hâlde dışsal güçler tarafından olumsuz yönde etkilenmeye açıksınızdır.
Bu bedenlerin öncelikli işlevi, ruh varlığının fiziksel yaşamdaki eylemlerini düzenlemek ve koordine etmektir, fakat bu kitapta bu konu üzerinde durulmayacaktır. Şimdilik, bu bedenlerin tüm aurik alanının parçalan olduğunu bilmeniz yeterlidir.
Doğal enerjiler, beden tarafından kolayca özümsenir ve dönüştürülür. Bireyi sağlığına kavuşturma açısından bilinen bir yöntem, onu hava değişimi için deniz kenarına yollamaktır. Deniz ortamı, yaşamın dört temel elementine sahiptir. Güneşten ateş, deniz rüzgârlarından hava, denizin kendisinden su ve kuşkusuz toprak. Bireyin bedeni bu temel elementleri almaya ve şifa veren enerjilerle tüm fiziksel enerji sistemini güçlendirmeye uygundur. Bu dört element ile iletişim, bireyin dengesini yeniden kazanmasını sağlar.
Öte yandan aura sadece doğanın elementlerinden özümsenip dönüştürülen enerjilerden oluşmamıştır. Ayrıca, gökyüzünün enerji alanları ile bedenin süptil etkileşimi de bulunmaktadır. Astrolojide sıkça betimlendiği gibi, yıldızsal etkiler de bireyde enerji ifadeleri hâline dönüştürülür. Bazı gezegensel etkiler, bireyi diğerlerine göre daha güçlü ve daha çok etkileyebilir. Unutmayın ki, herkesin kendine özgü bir enerji sistemi vardır ve bu sistemin daha süptil çevresel etkilerle işleyişi ve iletişimi, bireyden bireye değişkenlik göstermektedir. Kısa bir çaba ve gözlemle bile bu etkileri algılayışınızı geliştirebilir ve onalarla daha yaratıcı ve üretici biçimde çalışmayı öğrenebilirsiniz.
Alıntı...
Her insan bir auraya sahiptir. Herkes başkalarının aura alanlarını zaten görmüş ya da deneyimlemiştir. Ancak sorun şu ki, çoğu insan bu deneyimi ya reddetmekte ya da hiç böyle bir şeyin olmadığını varsaymaktadır.
Çocuklar aura görmede ve deyimlemede çok iyidirler. Bu deneyimleri genellikle çizdikleri resimlere yansıtırlar. Şekillerin çevresini değişik ve alışılmadık renklerle boyarlar. Bu renkler çoğunlukla çizdikleri şeyin çevresinde gözlemledikleri süptil enerjileri yansıtmaktadır.
Çoğunlukla, bu resimler büyükleri tarafından "Hayatım, neden annenin çevresindeki havanın rengi eflâtun?", "Neden kedi yeşil ve pembe?" ya da "Neden kardeşini mavi boyadın?" gibi sorularla karşılanır. Fakat konu kedinin yeşil ve pembe olması ya da kardeşinin mavi olması değildir. Sadece, çocuk bu aura renklerini görmüş ve gördüğünü anlatmak için renkli kalemleri kullanmıştır. Ne yazık ki, bu tür yaklaşımlar, süptil algılamaların ve farkındalığın önünü kapatmaya sebep olmaktadır.
Birçok şekilde tanımlanabilen aura, maddeyi çevreleyen enerji alanıdır. Atomik yapısı olan her şey, bir auraya, kendisini çevreleyen bir enerji alanına sahip olacaktır. Her maddenin her atomu, sürekli hareket içinde olan elektron ve protonlardan oluşur. Bu elektron ve protonlar elektrikseldir ve manyetik enerji titreşimleridir. Canlı maddenin atomları, cansız maddenin atomlarından daha aktifdir ve titreşimleri daha yüksektir. Bu nedenle ağaçların, bitkilerin, hayvanların ve insanların enerji alanları daha kolay saptanabilir ve görülebilir.
Aurik Enerji Alanını Deneyimlediniz mi?
Eğer aşağıdaki sorulardan birine olumlu yanıt verebilirseniz, kendi auranızda dışsal bir enerji alanının etkisini deneyimlemişsiniz demektir.
1. Bazı insanlarla birlikteyken, kendinizi tükenmiş hisseder misiniz?
2. İnsanlarla bazı renkleri ilişkilendirir misiniz?(Örneğin, "Bana hep sanki sarı bir insan gibi gözüküyorsunuz.")
3. Birisinin size dikkatlice baktığını hiç hissettiniz mi?
4. Yeni tanıdığınız birinden anında hoşlandığınız ya da hoşlanmadığınız oldu mu?
5. Bir insanın görünürdeki davranışının aksine aslında neler hissettiği ile ilgili bir algınız oldu mu?
6. Birisi gelmeden ya da siz onu görmeden önce hiç o insanın varlığı ile ilgili bir algınız oldu mu?
7. Bazı sesler, renkler kendinizi daha rahat yada rahatsız hissetmenize neden olur mu?
8. Yıldırım sizi sinirli yapar mı?
9. Bazı insanlar sizi diğerlerine göre daha enerjik yapar mı?
10. Bir odaya girip, hiç korktuğunuz, dona kaldığınız ya da kızgınlık duyduğunuz oldu mu? Bazımekânlar orada kalmak istemenize neden olur mu? Ya da terk etme hissi verir mi?
11. Birisi hakkındaki ilk izleniminizi dikkate almayıp da en sonunda bu hissinizin doğrulandığıolur mu?
12. Bazı odalar diğerlerine oranla daha rahat ve eğlenceli geliyor mu? Bir odadan diğerine farkı hissediyor musunuz? Kardeşinizin odasının sizinkinden nasıl daha farklı hissedildiğine dikkat ettinizmi? Peki ya ebeveynlerinizinki ya da çocuklarınızınki?
İnsan aurası, fiziksel bedeni çevreleyen bir enerji alanıdır. Bu alan bedeni her yönden sarar. Üç boyutludur. Sağlıklı bir bireyde, bedenin çevresinde elips şekli oluşturur Ortalama bir bireyde, bedenin çevresinde 2,5-3 m genişliğindedir. Kadim üstatların auralarırun birkaç km genişliğinde olduğu söylenir. Gittikleri her yerde çok sayıda insanı kendilerine çekebilmelerinin bir nedeninin bu olduğuna da inanılır.
Aurik alanları zayıf olanlar, dışsal etkilerden daha çok negatif olarak etkilenirler. Bu durum, daha kolay yorulmaya ve yönlendirilmeye yol açar. Zayıflamış auralar; başarısızlık duygusu, sağlık sorunları ve yaşamın birçok alanında etkin olamayış olarak sonuçlanırlar.
Auranız ne kadar güçlü ve canlı ise, o kadar sağlıklı olursunuz. Aksi hâlde dışsal güçler tarafından olumsuz yönde etkilenmeye açıksınızdır.
Bu bedenlerin öncelikli işlevi, ruh varlığının fiziksel yaşamdaki eylemlerini düzenlemek ve koordine etmektir, fakat bu kitapta bu konu üzerinde durulmayacaktır. Şimdilik, bu bedenlerin tüm aurik alanının parçalan olduğunu bilmeniz yeterlidir.
Doğal enerjiler, beden tarafından kolayca özümsenir ve dönüştürülür. Bireyi sağlığına kavuşturma açısından bilinen bir yöntem, onu hava değişimi için deniz kenarına yollamaktır. Deniz ortamı, yaşamın dört temel elementine sahiptir. Güneşten ateş, deniz rüzgârlarından hava, denizin kendisinden su ve kuşkusuz toprak. Bireyin bedeni bu temel elementleri almaya ve şifa veren enerjilerle tüm fiziksel enerji sistemini güçlendirmeye uygundur. Bu dört element ile iletişim, bireyin dengesini yeniden kazanmasını sağlar.
Öte yandan aura sadece doğanın elementlerinden özümsenip dönüştürülen enerjilerden oluşmamıştır. Ayrıca, gökyüzünün enerji alanları ile bedenin süptil etkileşimi de bulunmaktadır. Astrolojide sıkça betimlendiği gibi, yıldızsal etkiler de bireyde enerji ifadeleri hâline dönüştürülür. Bazı gezegensel etkiler, bireyi diğerlerine göre daha güçlü ve daha çok etkileyebilir. Unutmayın ki, herkesin kendine özgü bir enerji sistemi vardır ve bu sistemin daha süptil çevresel etkilerle işleyişi ve iletişimi, bireyden bireye değişkenlik göstermektedir. Kısa bir çaba ve gözlemle bile bu etkileri algılayışınızı geliştirebilir ve onalarla daha yaratıcı ve üretici biçimde çalışmayı öğrenebilirsiniz.
Alıntı...