- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
Atatürk'ün Yanındaki Libyalı
24 Mart 2011 tarihinde, TBMMden çıkan tezkere ile Türkiye, NATO kapsamındaki Libya operasyonuna askeri güçle katılmayı kabul etti.
1911de İngiltere ve Fransanın da onayını alan İtalya, Osmanlı toprağı olan Libyaya (Trabkusgarp) saldırmıştı. İtalyanların saldırı gerekçesi, Osmanlının Libyayı iyi yönetemediği ve Libyada özgürlüklerin kısıtlandığı biçimindeydi. İtalyanın asıl amacı ise Libyayı sömürmekti: 1911de Libyaya yapılan emperyalist bir saldırıydı.
Aradan tam yüzyıl geçti. 2011 yılında ABD, İngiltere, Fransa ve İtalya yine Libyaya saldırdı. Bu seferki saldırı gerekçesi, Libya lideri Kaddafinin halkını öldürmesi ve Libyada özgürlüklerin kısıtlanmasıydı. Müttefiklerin asıl amacı ise yine Libyayı sömürmekti: 2011de Libyaya yapılan yine emperyalist bir saldırıydı.
Yüzyıl önceki 1911 Libya saldırısında Batı emperyalizmine direnen Türkiye, tam yüzyıl sonraki 2011 Libya saldırısında, bugün Batı emperyalizminin yanında yer almıştır.
Ben, Libya tezkeresine evet oyu veren bütün milletvekillerine, bugün adı unutulmuş olan, 1920de Atatürkün çağrısıyla Ankaraya gelip Türk Kurtuluş Savaşına destek olan gerçek Türkiye dostu bir Libyalıdan; Şeyh Ahmet Sünusiden söz etmek istiyorum
Şeyh Ahmet Sünusinin Kurtuluş Savaşındaki Misyonu
Atatürkün Kurtuluş Savaşı fotoğraflarından birinde, üniformaları içindeki Atatürkün biraz arkasında, boydan boya beyaz bir örtüye bürünmüş, beyaz sakallı, güzel yüzlü bir adam vardır. O adam, Anadoluya gelip Kurtuluş Savaşına katılan Libyalı Şeyh Ahmet Sünusidir.
Atatürk, İngilterenin, Fransanın ve ABDnin ayrılıkçı Kürtleri Milli harekete karşı kışkırtmak için her yolu denedikleri Kurtuluş Savaşı günlerinde, Kürtleri Milli harekete kazanmak için Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları Güneydoğu Anadolu bölgesine ve Kuzey Iraka, Kürt-Arap-İslam dünyasında çok iyi tanınan Şeyh Ahmet Sünusiyi göndermiştir.
Şeyh Ahmet Sünusi, Libyadaki Sünusiye tarikatının şeyhidir. Bu tarikat 1837 yılında Libyalı Muhammed Bin Ali Sünusi tarafından kurulmuştur. Aktivizmi ve Sufizmi savunan Sünusiye tarikatı, Batılı güçlerin istilasına karşı çıkan antiemperyalist bir çizgiye sahiptir. Sünusiler, 1911de İtalyanın Trablusgarpı (Libyayı) işgal etmesi üzerine, oradaki Osmanlı ordusunda İtalyanlara karşı savaşmışlardır.
1911de İtalya Trablusgarpa (Libyaya) saldırınca Atatürk, Enver Paşa, Yakup Cemil, Kuşçubaşı Eşref, Ali Fethi (Okyar) gibi bazı gönüllüler, gizli yollarla Libyaya giderek orada bölge halkını İtalyanlara karşı örgütleyerek gerilla savaşı vermişlerdir.
Atatürk, Libyada olduğu günlerde, daha sonra milli bir kahraman olacak olan Libyalı Ömer Muhtarla ve daha sonra Anadoluya gelip Kurtuluş Savaşına katılacak olan Libyalı Şeyh Ahmet Sünusiyle tanışıp dost olmuştur.
Şeyh Ahmet Sünusi, ilk olarak I. Dünya Savaşı sırasında Sultan Mehmet Reşatın davetini kabul ederek, 1918de bir Alman denizaltısıyla gizlice İstanbula gelmiştir. Enver Paşa, Afrikalı şeyhlerle birlikte İstanbula gelen Şeyh Ahmet Sünusiyi, Halifenin cihat fetvasını İslam dünyasına duyurması ve İslam dünyasını Türklerin yanında olmaya çağırması amacıyla Arap-İslam ülkelerine göndermek istemiştir. Ancak bu sırada Vahdettinin padişah olmasıyla bu planlar bozulmuştur. Enver Paşadan hiç hazzetmeyen Vahdettin, İngiltereye ve Fransaya karşı İslam dünyasını kışkırtıp onların düşmanlığını kazanmaktansa, bu ülkelerle anlaşıp birlikte hareket etmek gerektiğini belirterek, Enver Paşanın Şeyh Ahmet Sünusinin Arap-İslam dünyasına gönderilmesi görüşüne karşı çıkmıştır. Ahmet Sünusinin İngiliz karşıtlığından çok rahatsız olan Vahdettin, ayrıca İttihatçıların, kendisinin yerine Şeyh Ahmet Sünusiyi Halife yapacaklarından kuşkulanmıştır.
Kurtuluş Savaşı başladığı sırada Bursada bulunan Ahmet Sünusi, Bekir Sami Bey aracılığıyla Atatürke haber göndererek Milli harekete katılmak istediğini bildirmiştir. Bunun üzerine Atatürk, Ahmet Sünusiye bir mektup yazarak onu Ankaraya davet etmiştir:
Şeyh Sünusi Hazretlerinin milli mücahadelere yardım hususunda gösterdikleri hissiyata şükran arz eyleriz. Hilafet makamının fiilen işgali karşısında Şeyh Hazretlerinin duydukları infial hissinin İslam alemine tebliği pek ziyade lazım ve faydalı olacaktır. Bu konuda icab eden görüşünüzü ayrıca arz ederiz. Şeyh Hazretlerinin Ankarada bulunmalarını arz ederiz
15 Kasım 1920de Ankaraya gelen Şeyh Ahmet Sünusi onuruna Atatürk, 23 Kasımda Mecliste bir yemek vermiştir.
Ahmet Sünusi, burada yaptığı konuşmada: İslamiyetin yok olmasının muhakkak görüleceği bir halin meydana çıkması üzerine Müslümanların ümitleri kesildiği bir sırada Mustafa Kemal Paşa Hazretleri, arkadaşlarıyla beraber din uğruna savaşmaya başladılar. Ve siz de beraber savaştınız, cihat ettiniz. Bu hizmet bütün İslam aleminin dev*****, İslam aleminin kurtuluşuna ait mukaddes bir vazifedir demiştir.
Atatürk, cevabi konuşmasında Sünusilerden ve Şeyh Ahmet Sünusiden şu övgü dolu sözlerle söz etmiştir:
Sünusi teşkilatı diğer teşkilatlar gibi sadece bir tarikat değildir; bu tarikat insanlığı İslamiyetin saadet yolunda yürütmeye yönelik esaslı bir teşkilattır. Bu gece huzurlarıyla müşerref olduğumuz zat, İslam aleminde büyük bir esasa dayanan mukaddes bir teşkilatın başında bulunan yüce bir zattır. ( ) Dolayısıyla bundan sonra kendilerinin İslam alemine yapacakları hizmetler, şimdiye kadar olan hizmetlerini taçlandıracaktır. Ve bu sayede Türkiye devletinin, bütün İslam cihanının dayanak merkezi olan Türkiye devletinin de sağlamlaştırılmasına hizmet etmiş olacaklardır. Seyid Ahmet Şerif Sünusi Hazretlerinin gelecekteki hizmetlerine şimdiden gerek şahsım ve gerek TBMM n***** teşekkür arz eylerim.
Atatürk, Şeyh Ahmet Sünusiye, aynı amaca hizmet eden üç farklı görev vermiştir:
1. İslam dünyasındaki antiemperyalist hareketleri Ankaranın etkisi altına almak.
2. Arap-İslam dünyasında, özellikle de Irak ve Suriyede Hilafet propagandası yaparak bölgedeki Müslüman Arapları İngiltere ve Fransaya karşı harekete geçirmek.
3. Türkiye içinde, özellikle Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Doğu ve Güneydoğuda, Milli harekete katılımı arttırmak ve ayrılıkçı Kürtçü propagandasına, karşı propagandayla yanıt vermek.
Şeyh Ahmet Sünusi, Atatürkün kendisine verdiği bu üç görevi yerine getirmek için hemen harekete geçmiştir.
İstanbuldaki Amerikan temsilcisi, 26 Ocak 1922 tarihli raporunda, Şeyh Ahmet Sünusinin, muhtemel bir Kürt ayaklanmasını önlemek için Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları bölgeye gönderildiğini bildirmiştir.
Atatürk, Şeyh Ahmet Sünusinin doğudaki ününden yararlanmak istemiştir. Bu öyle bir ündür ki, o günlerde Antepte, Şeyh Sünusi Hazretlerinin geçtiği toprağı düşman istila etmezmiş! gibi söylentiler dolaşmaya başlamıştır.
Şeyh Ahmet Sünusi ile Atatürk arasında çok yakın bir ilişki olduğu anlaşılmaktadır. Şeyhin gördüğü rüyaları sık sık Atatürke anlatması, bu yakın ilişkinin kanıtlarından sadece biridir. Örneğin, bir keresinde Ahmet Sünusi rüyasında Hz. Muhammedi görür. Hz. Muhammed, Ahmet Sünusinin elini sol eliyle sıkınca, Ahmet Sünusi, Hz. Muhammede, Ey Allahın Resulü, neden sağ elini uzatmadın? diye sorar. Hz. Muhammed, bu soruya Sağ elimi Anadoluda Mustafa Kemale uzattım diye cevap verir
Atatürk, Ahmet Sünusiyi, genel vaiz olarak görevlendirmiştir. Ahmet Sünusinin görevi, Doğu ve Güneydoğu Anadoluda il il gezerek camilerde vereceği vaazlarla Kürtleri Milli harekete katılmaya çağırmaktır. Ahmet Sünusi görevini eksiksiz yapmıştır. Her gittiği yerde verdiği vaazlar ve hutbeler çok etkili olmuştur. Sivasta ve Urfada birer kongre düzenleyen Şeyh Ahmet Sünusi, Güneydoğu Anadoludaki propaganda çalışmalarıyla bir çok Kürt aşiret reisini Milli harekete katılmaya ikna etmiştir.
Ahmet Sünusi, Diyarbakıra gittiğinde büyük bir coşkuyla karşılanmıştır. Hakimiyet-i Milliye, Öğüt ve Anadoluda Yeni Gün gazeteleri bu coşkulu karşılamayı haber yapmışlardır. Diyarbakırlıların ilgisinden çok memnun olan Şeyh Ahmet Sünusi, Atatürke telgrafla teşekkür etmiştir.
Bir süre Diyarbakırda kalan Ahmet Sünusi, Atatürkün ramazan bayramını kutlamak için tebrik göndermiştir. Atatürk, bu nazik kutlamaya, 12 Haziran 1921 tarihli bir telgrafla yanıt vermiştir. Atatürkün, Ahmet Sünusiye gönderdiği bayram tebriği, Hakimiyet-i Milliye gazetesinde yayımlanmıştır.
Şeyh Ahmet Sünusi, Ankara, Konya, Sivas, Elazığ üzerinden, Urfa ve Diyarbakıra, sonra Mardine, oradan da Musula kadar gitmiştir.
Şeyh Ahmet Sünusinin Anadoludaki çalışmaları İngiliz istihbaratının dikkatini çekmiştir. İngiliz istihbaratı, Sünusinin adım adım Anadoluyu gezdiğini belirterek, onun etkisinin Irak, Suriye ve Hicaza kadar yayılmasından endişelendiğini Londraya rapor etmiştir.
Ahmet Sünusi, her gittiği yerden Atatürke telgraf çekerek Halka gerekli dini öğütleri verdiğini belirtmiştir. Ahmet Sünusinin sözünü ettiği dini öğütler, Milli hareketin bir cihat olduğu ve bu hareketi desteklemenin her Müslümana farz olduğu, şeklindeki öğütlerdir.
Ahmet Sünusi, Mardinde bir camide yaptığı konuşmada Sultan Vahdettinle Atatürkün tam bir ittifak içinde olduklarını belirterek,Atatürkün, Halife-Sultanın sözünü dinlemediğini şeklindeki zararlı propagandayı etkisiz hale getirmeye çalışmıştır.
İngiliz istihbaratı, Atatürkün Şeyh Ahmet Sünusiyi Mardine gönderdiğini ve Sünusinin görevinin bölgedeki Kürtleri Milli harekete katılmaya çağırmak olduğunu Londraya bildirmiştir.
Şeyh Ahmet Sünusi, Konya İsyanının bastırılmasında da etkili olmuştur. Bu isyanın, İslam düşmanlarının işi olduğunu belirten Ahmet Sünusi, isyancıların Alaattin tepesini savunan askerleri bırakmalarını sağlamıştır.
Atatürkün Kurtuluş Savaşı sırasındaki Kürt politikasının en önemli ayaklarından birini oluşturan Kürtlere yönelik propagandalar, Şeyh Ahmet Sünusi tarafından büyük bir başarıyla uygulanmıştır. Atatürk, Kürtleri Milli harekete karşı ayaklandırmaya çalışan Binbaşı Noel gibi İngiliz ajanlarının menfi (olumsuz) propagandalarını, Kürtleri Milli harekete kazanmaya çalışan Şeyh Ahmet Sünusi gibi bağımsızlıkçı din adamlarının müspet (olumlu) propagandalarıyla etkisiz hale getirmiştir. Büyük savaş ustası, her zaman yaptığı gibi yine düşmanını düşmanın silahıyla vurmuştur
Burada asıl üzerinde durulması gereken nokta, Said-i Nursi gibi büyük din alimlerinin! Kurtuluş Savaşı günlerinde Çamlıcadaki konaklarında ikamet ettikleri günlerde, elin Libyalısı, Şeyh Ahmet Sünusinin Anadoluda Kurtuluş Savaşının başarısı için canla başla mücadele ettiği gerçeğidir. Ancak ne gariptir ki, Kurtuluş Savaşına katılmayan (Ankaraya 1922de gelmiştir) Said-i Nursi, kimi Cumhuriyet tarihi yalancılarınca Kurtuluş Savaşı kahramanı ilan edilirken, Kurtuluş Savaşına katılarak başarıyla mücadele eden Şeyh Ahmet Sünusi nerdeyse unutulmuştur.
24 Mart 2011 tarihinde, TBMMden çıkan tezkere ile Türkiye, NATO kapsamındaki Libya operasyonuna askeri güçle katılmayı kabul etti.
1911de İngiltere ve Fransanın da onayını alan İtalya, Osmanlı toprağı olan Libyaya (Trabkusgarp) saldırmıştı. İtalyanların saldırı gerekçesi, Osmanlının Libyayı iyi yönetemediği ve Libyada özgürlüklerin kısıtlandığı biçimindeydi. İtalyanın asıl amacı ise Libyayı sömürmekti: 1911de Libyaya yapılan emperyalist bir saldırıydı.
Aradan tam yüzyıl geçti. 2011 yılında ABD, İngiltere, Fransa ve İtalya yine Libyaya saldırdı. Bu seferki saldırı gerekçesi, Libya lideri Kaddafinin halkını öldürmesi ve Libyada özgürlüklerin kısıtlanmasıydı. Müttefiklerin asıl amacı ise yine Libyayı sömürmekti: 2011de Libyaya yapılan yine emperyalist bir saldırıydı.
Yüzyıl önceki 1911 Libya saldırısında Batı emperyalizmine direnen Türkiye, tam yüzyıl sonraki 2011 Libya saldırısında, bugün Batı emperyalizminin yanında yer almıştır.
Ben, Libya tezkeresine evet oyu veren bütün milletvekillerine, bugün adı unutulmuş olan, 1920de Atatürkün çağrısıyla Ankaraya gelip Türk Kurtuluş Savaşına destek olan gerçek Türkiye dostu bir Libyalıdan; Şeyh Ahmet Sünusiden söz etmek istiyorum
Şeyh Ahmet Sünusinin Kurtuluş Savaşındaki Misyonu
Atatürkün Kurtuluş Savaşı fotoğraflarından birinde, üniformaları içindeki Atatürkün biraz arkasında, boydan boya beyaz bir örtüye bürünmüş, beyaz sakallı, güzel yüzlü bir adam vardır. O adam, Anadoluya gelip Kurtuluş Savaşına katılan Libyalı Şeyh Ahmet Sünusidir.
Atatürk, İngilterenin, Fransanın ve ABDnin ayrılıkçı Kürtleri Milli harekete karşı kışkırtmak için her yolu denedikleri Kurtuluş Savaşı günlerinde, Kürtleri Milli harekete kazanmak için Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları Güneydoğu Anadolu bölgesine ve Kuzey Iraka, Kürt-Arap-İslam dünyasında çok iyi tanınan Şeyh Ahmet Sünusiyi göndermiştir.
Şeyh Ahmet Sünusi, Libyadaki Sünusiye tarikatının şeyhidir. Bu tarikat 1837 yılında Libyalı Muhammed Bin Ali Sünusi tarafından kurulmuştur. Aktivizmi ve Sufizmi savunan Sünusiye tarikatı, Batılı güçlerin istilasına karşı çıkan antiemperyalist bir çizgiye sahiptir. Sünusiler, 1911de İtalyanın Trablusgarpı (Libyayı) işgal etmesi üzerine, oradaki Osmanlı ordusunda İtalyanlara karşı savaşmışlardır.
1911de İtalya Trablusgarpa (Libyaya) saldırınca Atatürk, Enver Paşa, Yakup Cemil, Kuşçubaşı Eşref, Ali Fethi (Okyar) gibi bazı gönüllüler, gizli yollarla Libyaya giderek orada bölge halkını İtalyanlara karşı örgütleyerek gerilla savaşı vermişlerdir.
Atatürk, Libyada olduğu günlerde, daha sonra milli bir kahraman olacak olan Libyalı Ömer Muhtarla ve daha sonra Anadoluya gelip Kurtuluş Savaşına katılacak olan Libyalı Şeyh Ahmet Sünusiyle tanışıp dost olmuştur.
Şeyh Ahmet Sünusi, ilk olarak I. Dünya Savaşı sırasında Sultan Mehmet Reşatın davetini kabul ederek, 1918de bir Alman denizaltısıyla gizlice İstanbula gelmiştir. Enver Paşa, Afrikalı şeyhlerle birlikte İstanbula gelen Şeyh Ahmet Sünusiyi, Halifenin cihat fetvasını İslam dünyasına duyurması ve İslam dünyasını Türklerin yanında olmaya çağırması amacıyla Arap-İslam ülkelerine göndermek istemiştir. Ancak bu sırada Vahdettinin padişah olmasıyla bu planlar bozulmuştur. Enver Paşadan hiç hazzetmeyen Vahdettin, İngiltereye ve Fransaya karşı İslam dünyasını kışkırtıp onların düşmanlığını kazanmaktansa, bu ülkelerle anlaşıp birlikte hareket etmek gerektiğini belirterek, Enver Paşanın Şeyh Ahmet Sünusinin Arap-İslam dünyasına gönderilmesi görüşüne karşı çıkmıştır. Ahmet Sünusinin İngiliz karşıtlığından çok rahatsız olan Vahdettin, ayrıca İttihatçıların, kendisinin yerine Şeyh Ahmet Sünusiyi Halife yapacaklarından kuşkulanmıştır.
Kurtuluş Savaşı başladığı sırada Bursada bulunan Ahmet Sünusi, Bekir Sami Bey aracılığıyla Atatürke haber göndererek Milli harekete katılmak istediğini bildirmiştir. Bunun üzerine Atatürk, Ahmet Sünusiye bir mektup yazarak onu Ankaraya davet etmiştir:
Şeyh Sünusi Hazretlerinin milli mücahadelere yardım hususunda gösterdikleri hissiyata şükran arz eyleriz. Hilafet makamının fiilen işgali karşısında Şeyh Hazretlerinin duydukları infial hissinin İslam alemine tebliği pek ziyade lazım ve faydalı olacaktır. Bu konuda icab eden görüşünüzü ayrıca arz ederiz. Şeyh Hazretlerinin Ankarada bulunmalarını arz ederiz
15 Kasım 1920de Ankaraya gelen Şeyh Ahmet Sünusi onuruna Atatürk, 23 Kasımda Mecliste bir yemek vermiştir.
Ahmet Sünusi, burada yaptığı konuşmada: İslamiyetin yok olmasının muhakkak görüleceği bir halin meydana çıkması üzerine Müslümanların ümitleri kesildiği bir sırada Mustafa Kemal Paşa Hazretleri, arkadaşlarıyla beraber din uğruna savaşmaya başladılar. Ve siz de beraber savaştınız, cihat ettiniz. Bu hizmet bütün İslam aleminin dev*****, İslam aleminin kurtuluşuna ait mukaddes bir vazifedir demiştir.
Atatürk, cevabi konuşmasında Sünusilerden ve Şeyh Ahmet Sünusiden şu övgü dolu sözlerle söz etmiştir:
Sünusi teşkilatı diğer teşkilatlar gibi sadece bir tarikat değildir; bu tarikat insanlığı İslamiyetin saadet yolunda yürütmeye yönelik esaslı bir teşkilattır. Bu gece huzurlarıyla müşerref olduğumuz zat, İslam aleminde büyük bir esasa dayanan mukaddes bir teşkilatın başında bulunan yüce bir zattır. ( ) Dolayısıyla bundan sonra kendilerinin İslam alemine yapacakları hizmetler, şimdiye kadar olan hizmetlerini taçlandıracaktır. Ve bu sayede Türkiye devletinin, bütün İslam cihanının dayanak merkezi olan Türkiye devletinin de sağlamlaştırılmasına hizmet etmiş olacaklardır. Seyid Ahmet Şerif Sünusi Hazretlerinin gelecekteki hizmetlerine şimdiden gerek şahsım ve gerek TBMM n***** teşekkür arz eylerim.
Atatürk, Şeyh Ahmet Sünusiye, aynı amaca hizmet eden üç farklı görev vermiştir:
1. İslam dünyasındaki antiemperyalist hareketleri Ankaranın etkisi altına almak.
2. Arap-İslam dünyasında, özellikle de Irak ve Suriyede Hilafet propagandası yaparak bölgedeki Müslüman Arapları İngiltere ve Fransaya karşı harekete geçirmek.
3. Türkiye içinde, özellikle Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Doğu ve Güneydoğuda, Milli harekete katılımı arttırmak ve ayrılıkçı Kürtçü propagandasına, karşı propagandayla yanıt vermek.
Şeyh Ahmet Sünusi, Atatürkün kendisine verdiği bu üç görevi yerine getirmek için hemen harekete geçmiştir.
İstanbuldaki Amerikan temsilcisi, 26 Ocak 1922 tarihli raporunda, Şeyh Ahmet Sünusinin, muhtemel bir Kürt ayaklanmasını önlemek için Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları bölgeye gönderildiğini bildirmiştir.
Atatürk, Şeyh Ahmet Sünusinin doğudaki ününden yararlanmak istemiştir. Bu öyle bir ündür ki, o günlerde Antepte, Şeyh Sünusi Hazretlerinin geçtiği toprağı düşman istila etmezmiş! gibi söylentiler dolaşmaya başlamıştır.
Şeyh Ahmet Sünusi ile Atatürk arasında çok yakın bir ilişki olduğu anlaşılmaktadır. Şeyhin gördüğü rüyaları sık sık Atatürke anlatması, bu yakın ilişkinin kanıtlarından sadece biridir. Örneğin, bir keresinde Ahmet Sünusi rüyasında Hz. Muhammedi görür. Hz. Muhammed, Ahmet Sünusinin elini sol eliyle sıkınca, Ahmet Sünusi, Hz. Muhammede, Ey Allahın Resulü, neden sağ elini uzatmadın? diye sorar. Hz. Muhammed, bu soruya Sağ elimi Anadoluda Mustafa Kemale uzattım diye cevap verir
Atatürk, Ahmet Sünusiyi, genel vaiz olarak görevlendirmiştir. Ahmet Sünusinin görevi, Doğu ve Güneydoğu Anadoluda il il gezerek camilerde vereceği vaazlarla Kürtleri Milli harekete katılmaya çağırmaktır. Ahmet Sünusi görevini eksiksiz yapmıştır. Her gittiği yerde verdiği vaazlar ve hutbeler çok etkili olmuştur. Sivasta ve Urfada birer kongre düzenleyen Şeyh Ahmet Sünusi, Güneydoğu Anadoludaki propaganda çalışmalarıyla bir çok Kürt aşiret reisini Milli harekete katılmaya ikna etmiştir.
Ahmet Sünusi, Diyarbakıra gittiğinde büyük bir coşkuyla karşılanmıştır. Hakimiyet-i Milliye, Öğüt ve Anadoluda Yeni Gün gazeteleri bu coşkulu karşılamayı haber yapmışlardır. Diyarbakırlıların ilgisinden çok memnun olan Şeyh Ahmet Sünusi, Atatürke telgrafla teşekkür etmiştir.
Bir süre Diyarbakırda kalan Ahmet Sünusi, Atatürkün ramazan bayramını kutlamak için tebrik göndermiştir. Atatürk, bu nazik kutlamaya, 12 Haziran 1921 tarihli bir telgrafla yanıt vermiştir. Atatürkün, Ahmet Sünusiye gönderdiği bayram tebriği, Hakimiyet-i Milliye gazetesinde yayımlanmıştır.
Şeyh Ahmet Sünusi, Ankara, Konya, Sivas, Elazığ üzerinden, Urfa ve Diyarbakıra, sonra Mardine, oradan da Musula kadar gitmiştir.
Şeyh Ahmet Sünusinin Anadoludaki çalışmaları İngiliz istihbaratının dikkatini çekmiştir. İngiliz istihbaratı, Sünusinin adım adım Anadoluyu gezdiğini belirterek, onun etkisinin Irak, Suriye ve Hicaza kadar yayılmasından endişelendiğini Londraya rapor etmiştir.
Ahmet Sünusi, her gittiği yerden Atatürke telgraf çekerek Halka gerekli dini öğütleri verdiğini belirtmiştir. Ahmet Sünusinin sözünü ettiği dini öğütler, Milli hareketin bir cihat olduğu ve bu hareketi desteklemenin her Müslümana farz olduğu, şeklindeki öğütlerdir.
Ahmet Sünusi, Mardinde bir camide yaptığı konuşmada Sultan Vahdettinle Atatürkün tam bir ittifak içinde olduklarını belirterek,Atatürkün, Halife-Sultanın sözünü dinlemediğini şeklindeki zararlı propagandayı etkisiz hale getirmeye çalışmıştır.
İngiliz istihbaratı, Atatürkün Şeyh Ahmet Sünusiyi Mardine gönderdiğini ve Sünusinin görevinin bölgedeki Kürtleri Milli harekete katılmaya çağırmak olduğunu Londraya bildirmiştir.
Şeyh Ahmet Sünusi, Konya İsyanının bastırılmasında da etkili olmuştur. Bu isyanın, İslam düşmanlarının işi olduğunu belirten Ahmet Sünusi, isyancıların Alaattin tepesini savunan askerleri bırakmalarını sağlamıştır.
Atatürkün Kurtuluş Savaşı sırasındaki Kürt politikasının en önemli ayaklarından birini oluşturan Kürtlere yönelik propagandalar, Şeyh Ahmet Sünusi tarafından büyük bir başarıyla uygulanmıştır. Atatürk, Kürtleri Milli harekete karşı ayaklandırmaya çalışan Binbaşı Noel gibi İngiliz ajanlarının menfi (olumsuz) propagandalarını, Kürtleri Milli harekete kazanmaya çalışan Şeyh Ahmet Sünusi gibi bağımsızlıkçı din adamlarının müspet (olumlu) propagandalarıyla etkisiz hale getirmiştir. Büyük savaş ustası, her zaman yaptığı gibi yine düşmanını düşmanın silahıyla vurmuştur
Burada asıl üzerinde durulması gereken nokta, Said-i Nursi gibi büyük din alimlerinin! Kurtuluş Savaşı günlerinde Çamlıcadaki konaklarında ikamet ettikleri günlerde, elin Libyalısı, Şeyh Ahmet Sünusinin Anadoluda Kurtuluş Savaşının başarısı için canla başla mücadele ettiği gerçeğidir. Ancak ne gariptir ki, Kurtuluş Savaşına katılmayan (Ankaraya 1922de gelmiştir) Said-i Nursi, kimi Cumhuriyet tarihi yalancılarınca Kurtuluş Savaşı kahramanı ilan edilirken, Kurtuluş Savaşına katılarak başarıyla mücadele eden Şeyh Ahmet Sünusi nerdeyse unutulmuştur.