ATATÜRK ve MEVLANA
Atatürk tam 9 kez Konya ya, önceleri Mevlevi Dergahı, sonra Mevlevi müzesi olan yeri ziyaret ediyor. Bu ziyaretlerinde görüşlerini de açıklıyor..
Mevlana, Müslümanlığı Türk ruhuna uygun hale getiren büyük bir reformisttir. Müslümanlık aslında hoşgörülü ve modern bir dindir. Araplar onu kendi bünyelerine göre almışlar ve uygulamışlardır. Sıcak bir iklimde oturan, suyu nadiren bulan ve kullanan genel bir hareketsizlik içinde ömür süren Araplar için, günde beş defa abdest alıp, beş defa namaz kılmak, çok ileri bir hareket adımıdır. Hz. Muhammedin dini, insanları harekete geçirmek esasına dayanır. Bu uygulama Türkler için çok hareketsiz sayılabilir. Sarp dağlarda at oynatan, erimiş kar sularıyla yıkanan Türk için, abdest ve namazla sınırlı ibadet tarzı çok hareketsiz kalmıştır. Şamani dininde iken dans eden, şarkılar söyleyen, kopuzlar çalan, şiir okuyan Türk, namazı az ve hareketsiz bir ibadet saymıştı. Türk hayat tarzı, bu hareketsizliğe karşı harekete geçilmesinden doğmuştur. Mevleviliğe gelince, o tamamıyla Türk geleneklerinin Müslümanlığa nüfuz örneğidir. Mevlana büyük bir reformisttir. Ayakta dönerek ve hareketli Allaha yaklaşma fikri, Türk dehasının en doğal ifadesidir. Bir tarafta müzik çalıyor, diğer tarafta insanlar ilahiler söylüyor ve ayağa kalkmış diğerleri, hayali bir dönüşle ellerini göklere kaldırıyorlar. Bunun estetiği fevkaladedir demiştir.
Yine Atatürk, bir Mevlevihanede akşam yemeği yiyip, semah seyrettikten sonra soruyor:
Mevlana nasıl adamdır?
Sorusunu Çok büyük bir adam olacak ki musiki, şiir, raks gibi dincilerin hoş görmedikleri şeyleri tarikatına ayin ve esas yapmış diye cevaplayan kişiye, neşeli neşeli gülerek:
Ben onun liberal kafalı bir şair olduğunu bildiğim için huzuruna kupkuru girilmez dedim ; birkaç kadeh çekip de girdim demiştir.
Atatürk tekke ve zaviyeleri kapatırken, üzüldüğü tek nokta Mevlevi dergahının da kapatılmasıydı..
1925te 450ye yakın tekke ve dergah kapatıldı. Mustafa Kemal Atatürk, Mevlanaya olan sevgisinden dolayı Konyadaki dergâhın müzeye çevrilmesi emrini verdi. Atatürk Mevlanaya olan sevgisini her fırsatta dile getirirdi. Mevlevilik Atatürke göre, Türk dehasının bir ürünü, Mevlana da ileri görüşlü Büyük adamdı Atatürk en son 18 Şubat 1931de Konyaya gitti. 21 Şubatta ise bütün gününü Mevlana Müzesinde geçirdi. Atatürkün Falih Rıfkı Ataya Mevlevi dergâhını kapatmak zorunda kaldığı için üzüntülü olduğunu söylediği bilinir. Atatürk, F. Rıfkı Ataya şöyle der: Karar gereğince Konyada Mevlana dergahının da kapanmış olmasından üzgünüm. Fakat istisna yapamam, buna çok üzülüyorum.
Hey koca Sultan! Evet, bütün tekkeleri kapattık; fakat senin kapın kapanmadı dediği de biliniyor.
Atatürk, 18 Şubat 1931 günü Konyaya 9uncu defa geldiği zaman, Konyada 11 gün oturmuş, bu arada 21 Şubat 1931 gününü tamamen artık müze halinde ziyarete açık bulundurulan Mevlana Müzesinde geçirmiştir.
Bu ziyaret sırasında eski Konya Milletvekillerinden Fuat Gökbudak ve o günlerde Konya Azar-ı Atika Müzesi müdürü olan Yusuf Akyurtun ayrı ayrı anlattıklarına göre, Atatürk müze müdürünün odasına girer girmez, niyaz penceresi üzerindeki rubaiyi görmüş, Farsçayı çok iyi bilen Hasan Ali Yücele tercümesini yaptırmıştır. Atatürk tercümedeki: Ey keremde, yücelikte ve nur saçıcılıkta güneşin, ayın, yıldızların kul olduğu sen. Garip aşıklar, senin kapından başka bir kapıya yol bulmasınlar diye öteki bütün kapıları kapanmış, yalnız senin kapın açık kalmıştır. ibaresini işitir işitmez şöyle demiş:
Hz.Mevlananın büyüklüğü burada bir kere daha kendini gösterdi Doğrusu ben, 1923 yılındaki ziyaretim sırasında, bu dergahı kapatmayalım Müze olarak halkın ziyaretine açalım, diye düşünmüş; bir yıl sonra dergah ve tekkelerin kapatılması kanunu çıkar çıkmaz İsmet Paşaya Mevlana dergahı ve türbesini kendi eşyası ile Müze haline getir emrini vermiştim. Görüyorum ki, şu okuduğumuz rubainin hükmünü yerine getirmişim. Bakınız ne kadar mükemmel bir Müze olmuş
Değerli tarihçi Cemal Kutayın ifadelerine göre, Mustafa Kemale emrindeki yardımcılarının Paşam Hz.Mevlananın makamını müze haline getirmeniz üzerine halk buraya akın etmeye başladı. Bu bir sakınca doğurmasın demeleri üzerine Atatürkün verdiği cevap ilginçtir:
-Eğer, Hz.Mevlanayı hakkıyla tanımak ve benimsemek için ziyarete gitmekte olduklarına inansam öteki dergahların da açılmasını sağlardım. Çünkü, Hz. Mevlanayı tanımak ve anlamak zaten diğer tüm tehlikeleri de ortadan kaldırmaktadır.
Atatürk tam 9 kez Konya ya, önceleri Mevlevi Dergahı, sonra Mevlevi müzesi olan yeri ziyaret ediyor. Bu ziyaretlerinde görüşlerini de açıklıyor..
Mevlana, Müslümanlığı Türk ruhuna uygun hale getiren büyük bir reformisttir. Müslümanlık aslında hoşgörülü ve modern bir dindir. Araplar onu kendi bünyelerine göre almışlar ve uygulamışlardır. Sıcak bir iklimde oturan, suyu nadiren bulan ve kullanan genel bir hareketsizlik içinde ömür süren Araplar için, günde beş defa abdest alıp, beş defa namaz kılmak, çok ileri bir hareket adımıdır. Hz. Muhammedin dini, insanları harekete geçirmek esasına dayanır. Bu uygulama Türkler için çok hareketsiz sayılabilir. Sarp dağlarda at oynatan, erimiş kar sularıyla yıkanan Türk için, abdest ve namazla sınırlı ibadet tarzı çok hareketsiz kalmıştır. Şamani dininde iken dans eden, şarkılar söyleyen, kopuzlar çalan, şiir okuyan Türk, namazı az ve hareketsiz bir ibadet saymıştı. Türk hayat tarzı, bu hareketsizliğe karşı harekete geçilmesinden doğmuştur. Mevleviliğe gelince, o tamamıyla Türk geleneklerinin Müslümanlığa nüfuz örneğidir. Mevlana büyük bir reformisttir. Ayakta dönerek ve hareketli Allaha yaklaşma fikri, Türk dehasının en doğal ifadesidir. Bir tarafta müzik çalıyor, diğer tarafta insanlar ilahiler söylüyor ve ayağa kalkmış diğerleri, hayali bir dönüşle ellerini göklere kaldırıyorlar. Bunun estetiği fevkaladedir demiştir.
Yine Atatürk, bir Mevlevihanede akşam yemeği yiyip, semah seyrettikten sonra soruyor:
Mevlana nasıl adamdır?
Sorusunu Çok büyük bir adam olacak ki musiki, şiir, raks gibi dincilerin hoş görmedikleri şeyleri tarikatına ayin ve esas yapmış diye cevaplayan kişiye, neşeli neşeli gülerek:
Ben onun liberal kafalı bir şair olduğunu bildiğim için huzuruna kupkuru girilmez dedim ; birkaç kadeh çekip de girdim demiştir.
Atatürk tekke ve zaviyeleri kapatırken, üzüldüğü tek nokta Mevlevi dergahının da kapatılmasıydı..
1925te 450ye yakın tekke ve dergah kapatıldı. Mustafa Kemal Atatürk, Mevlanaya olan sevgisinden dolayı Konyadaki dergâhın müzeye çevrilmesi emrini verdi. Atatürk Mevlanaya olan sevgisini her fırsatta dile getirirdi. Mevlevilik Atatürke göre, Türk dehasının bir ürünü, Mevlana da ileri görüşlü Büyük adamdı Atatürk en son 18 Şubat 1931de Konyaya gitti. 21 Şubatta ise bütün gününü Mevlana Müzesinde geçirdi. Atatürkün Falih Rıfkı Ataya Mevlevi dergâhını kapatmak zorunda kaldığı için üzüntülü olduğunu söylediği bilinir. Atatürk, F. Rıfkı Ataya şöyle der: Karar gereğince Konyada Mevlana dergahının da kapanmış olmasından üzgünüm. Fakat istisna yapamam, buna çok üzülüyorum.
Hey koca Sultan! Evet, bütün tekkeleri kapattık; fakat senin kapın kapanmadı dediği de biliniyor.
Atatürk, 18 Şubat 1931 günü Konyaya 9uncu defa geldiği zaman, Konyada 11 gün oturmuş, bu arada 21 Şubat 1931 gününü tamamen artık müze halinde ziyarete açık bulundurulan Mevlana Müzesinde geçirmiştir.
Bu ziyaret sırasında eski Konya Milletvekillerinden Fuat Gökbudak ve o günlerde Konya Azar-ı Atika Müzesi müdürü olan Yusuf Akyurtun ayrı ayrı anlattıklarına göre, Atatürk müze müdürünün odasına girer girmez, niyaz penceresi üzerindeki rubaiyi görmüş, Farsçayı çok iyi bilen Hasan Ali Yücele tercümesini yaptırmıştır. Atatürk tercümedeki: Ey keremde, yücelikte ve nur saçıcılıkta güneşin, ayın, yıldızların kul olduğu sen. Garip aşıklar, senin kapından başka bir kapıya yol bulmasınlar diye öteki bütün kapıları kapanmış, yalnız senin kapın açık kalmıştır. ibaresini işitir işitmez şöyle demiş:
Hz.Mevlananın büyüklüğü burada bir kere daha kendini gösterdi Doğrusu ben, 1923 yılındaki ziyaretim sırasında, bu dergahı kapatmayalım Müze olarak halkın ziyaretine açalım, diye düşünmüş; bir yıl sonra dergah ve tekkelerin kapatılması kanunu çıkar çıkmaz İsmet Paşaya Mevlana dergahı ve türbesini kendi eşyası ile Müze haline getir emrini vermiştim. Görüyorum ki, şu okuduğumuz rubainin hükmünü yerine getirmişim. Bakınız ne kadar mükemmel bir Müze olmuş
Değerli tarihçi Cemal Kutayın ifadelerine göre, Mustafa Kemale emrindeki yardımcılarının Paşam Hz.Mevlananın makamını müze haline getirmeniz üzerine halk buraya akın etmeye başladı. Bu bir sakınca doğurmasın demeleri üzerine Atatürkün verdiği cevap ilginçtir:
-Eğer, Hz.Mevlanayı hakkıyla tanımak ve benimsemek için ziyarete gitmekte olduklarına inansam öteki dergahların da açılmasını sağlardım. Çünkü, Hz. Mevlanayı tanımak ve anlamak zaten diğer tüm tehlikeleri de ortadan kaldırmaktadır.