Atatürk'ün son günleri
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk, hayatı boyunca milletine her alanda hizmet etti. Milletinin huzur, güven ve mutluluğu için çalıştı. Vatanı ve milleti için çok yönlü, yorucu ve yıpratıcı mücadeleler sonucu, Türklüğe ve insanlığa daha nice hizmetler yapabileceği bir yaşta sağlığı bozuldu. Bildiğiniz gibi Atatürk, sık sık yurt gezilerine çıkar ve halkla yüzyüze gelirdi. Bu gezilerden birini 1938 yılı başlarında Yalova ve Bursa'ya yaptı. Bu gezi sırasındaki yoğun temaslar onu fazlasıyla yordu. istanbul'a döndüğünde hastalanmıştı. Gerekli tedavi yapıldıktan sonra, doktorların tavsiyesiyle bir süre dinlendi. Tam anlamıyla dinlenmemiş olmalı ki, Mayıs ayında Mersin, Silifke ve Adana'yı kapsayan inceleme gezisi sonucunda tekrar hastalandı. Ankara'ya döndükten sonra hem tedavi olmak ve hem de dinlenmek için istanbul'a gitti. Doktorlar, hastalığın karaciğerle ilgili olduğu konusunda görüş birliğine vardılar ve tedaviye başladılar.
Atatürk, tedavi gördüğü bu günlerde bile ülke işleriyle ilgilenmeye devam etti. Hatay'ın, anavatana katılması konusu, önem verdiği işlerin başında geliyordu. Bu sebeple 2 Eylül 1938'de bağımsız Hatay Devleti'nin kuruluşu, onu çok mutlu etti. işte bütün bu olaylar olurken, Atatürk'ün hastalığı da günden güne artıyordu. Hastalığının iyice ilerlediğini sezince, noter huzurunda vasiyetini yazdı. Ailesinin ve yakınlarının geçimlerini sağlayacak kadar bir para ayırdıktan sonra, bütün servetini kendisinin kurmuş olduğu Türk Tarih ve Türk Dil Kurumuna bağışladı.
Atatürk, Cumhuriyetin ilânının on beşinci yıl dönümünü hasta yatağında geçirdi. Çok istediği halde, Ankara'ya gidip Cumhuriyet Bayramı törenlerine katılamadı. Türk ordusuna gönderdiği mesaj, dönemin başbakanı Celal Bayar tarafından okundu. Ayrıca, 1 Kasım tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yeni yasama yılı törenlerinde de bulunamadı. Büyük Önder Ata'mızın hastalığı, Kasım ayının ilk haftasından itibaren normal seyrinden çıkarak şiddetlendi. Nihayet korkulan an geldi.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938 perşembe günü saat dokuzu beş geçe hayata gözlerini yumdu. Kara haber, memleketin her köşesini derin bir yasa boğdu. Ayrıca bütün dünyada geniş bir yankı uyandırdı.. 16 Kasım günü, Atatürk'ün Türk bayrağına sarılı tabutu, Dolmabahçe Sarayı'nın büyük tören salonunda katafalka konularak ziyarete açıldı. 19 Kasım günü, Dolmabahçe Sarayı'nda cenaze namazı kılındı. Sonra, büyük bir törenle buradan alınan tabut, deniz yoluyla izmit'e getirildi. Oradan özel bir trenle, ertesi sabah Ankara'ya ulaştırılan tabut, TBMM önünde hazırlanan katafalka konuldu.
Bütün Ankaralılar ve yurdun her köşesinden gelen vatandaşlarımız, onun manevî huzurunda saygıyla eğildiler. 21 Kasım'da çok büyük bir devlet töreni yapıldı. Bu törene, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere bütün devlet yetkilileri ve onbinlerce insan katıldı. Yabancı devletlerin temsilcileri ile askerî birlikler de törende hazır bulundular. Meclis önünden alınan tabut, Etnografya Müzesi'nde hazırlanan geçici kabre konuldu. Aynı gün Cumhurbaşkanı ismet inönü bir beyanname yayımlayarak, Türk milletinin duygularını dile getirdi. Ankara'da, Türk milletinin, Ata'sına karşı duyduğu şükran ve saygıyı ifade edecek nitelikte,
Anıtkabir inşa edildi. Bunun üzerine 10 Kasım 1953'te görkemli bir törenle Atatürk'ün naaşı, Etnografya Müzesi'nden alınarak Anıtkabir'e getirildi ve ebedî istirahatgâhına konuldu.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk, hayatı boyunca milletine her alanda hizmet etti. Milletinin huzur, güven ve mutluluğu için çalıştı. Vatanı ve milleti için çok yönlü, yorucu ve yıpratıcı mücadeleler sonucu, Türklüğe ve insanlığa daha nice hizmetler yapabileceği bir yaşta sağlığı bozuldu. Bildiğiniz gibi Atatürk, sık sık yurt gezilerine çıkar ve halkla yüzyüze gelirdi. Bu gezilerden birini 1938 yılı başlarında Yalova ve Bursa'ya yaptı. Bu gezi sırasındaki yoğun temaslar onu fazlasıyla yordu. istanbul'a döndüğünde hastalanmıştı. Gerekli tedavi yapıldıktan sonra, doktorların tavsiyesiyle bir süre dinlendi. Tam anlamıyla dinlenmemiş olmalı ki, Mayıs ayında Mersin, Silifke ve Adana'yı kapsayan inceleme gezisi sonucunda tekrar hastalandı. Ankara'ya döndükten sonra hem tedavi olmak ve hem de dinlenmek için istanbul'a gitti. Doktorlar, hastalığın karaciğerle ilgili olduğu konusunda görüş birliğine vardılar ve tedaviye başladılar.
Atatürk, tedavi gördüğü bu günlerde bile ülke işleriyle ilgilenmeye devam etti. Hatay'ın, anavatana katılması konusu, önem verdiği işlerin başında geliyordu. Bu sebeple 2 Eylül 1938'de bağımsız Hatay Devleti'nin kuruluşu, onu çok mutlu etti. işte bütün bu olaylar olurken, Atatürk'ün hastalığı da günden güne artıyordu. Hastalığının iyice ilerlediğini sezince, noter huzurunda vasiyetini yazdı. Ailesinin ve yakınlarının geçimlerini sağlayacak kadar bir para ayırdıktan sonra, bütün servetini kendisinin kurmuş olduğu Türk Tarih ve Türk Dil Kurumuna bağışladı.
Atatürk, Cumhuriyetin ilânının on beşinci yıl dönümünü hasta yatağında geçirdi. Çok istediği halde, Ankara'ya gidip Cumhuriyet Bayramı törenlerine katılamadı. Türk ordusuna gönderdiği mesaj, dönemin başbakanı Celal Bayar tarafından okundu. Ayrıca, 1 Kasım tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yeni yasama yılı törenlerinde de bulunamadı. Büyük Önder Ata'mızın hastalığı, Kasım ayının ilk haftasından itibaren normal seyrinden çıkarak şiddetlendi. Nihayet korkulan an geldi.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938 perşembe günü saat dokuzu beş geçe hayata gözlerini yumdu. Kara haber, memleketin her köşesini derin bir yasa boğdu. Ayrıca bütün dünyada geniş bir yankı uyandırdı.. 16 Kasım günü, Atatürk'ün Türk bayrağına sarılı tabutu, Dolmabahçe Sarayı'nın büyük tören salonunda katafalka konularak ziyarete açıldı. 19 Kasım günü, Dolmabahçe Sarayı'nda cenaze namazı kılındı. Sonra, büyük bir törenle buradan alınan tabut, deniz yoluyla izmit'e getirildi. Oradan özel bir trenle, ertesi sabah Ankara'ya ulaştırılan tabut, TBMM önünde hazırlanan katafalka konuldu.
Bütün Ankaralılar ve yurdun her köşesinden gelen vatandaşlarımız, onun manevî huzurunda saygıyla eğildiler. 21 Kasım'da çok büyük bir devlet töreni yapıldı. Bu törene, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere bütün devlet yetkilileri ve onbinlerce insan katıldı. Yabancı devletlerin temsilcileri ile askerî birlikler de törende hazır bulundular. Meclis önünden alınan tabut, Etnografya Müzesi'nde hazırlanan geçici kabre konuldu. Aynı gün Cumhurbaşkanı ismet inönü bir beyanname yayımlayarak, Türk milletinin duygularını dile getirdi. Ankara'da, Türk milletinin, Ata'sına karşı duyduğu şükran ve saygıyı ifade edecek nitelikte,
Anıtkabir inşa edildi. Bunun üzerine 10 Kasım 1953'te görkemli bir törenle Atatürk'ün naaşı, Etnografya Müzesi'nden alınarak Anıtkabir'e getirildi ve ebedî istirahatgâhına konuldu.