- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
Atatürk, birçok sanat dalları ile yakından ilgilenmiş, sanata ve sanatçıya büyük önem vermiştir.
Okul yıllarından başlayarak şiire ve edebiyata ilgi duymuş, beğenerek okuduğu Namık Kemalin şiirlerinden etkilenmiştir.
Atatürkün Harbiye talebesi iken kendisinin yazdığı Bir askerin mezarına ve Şanlı Ordu Gazetesinde yayınlanan Kasidei İstibdat Yahut Kırmızı İzler adlı şiirleri, onun şiire ve edebiyata duyduğu ilgiyi ispat eden iki örnektir sadece. Bir çok şiir ve yazıyı kaleme alan Atatürkün en büyük edebî eseri, Nutuktur.
Atatürk, şiir ve edebiyatın dışında müzik konusu ile de yakından ilgilenmiştir. Şarkı ve türkü dinlemeyi sever, söylenen şarkı ve türkülere kendiside eşlik ederdi. Bu eserlerin söz yazarları, bestecileri ve yorumcuları ile yakından ilgilenmiş, sanatla uğraşan insanlara saygı duyulması gerektiğini şu sözlerle ifade etmiştir, Hayatlarını büyük bir sanata vakfeden bu çocukları sevelim.
Rumeli türkülerine de ayrı bir ilgisi olan Büyük Önder Atatürk, oynanan halk oyunlarına bazen iştirak eder, özellikle Zeybek oynamayı çok severdi. Sofya Askeri Ataşesi olduğu yıllarda, çok sesli müziği yakından tanıma fırsatı bulmuş, klasik müzik ve operanın ülkemizde gelişimi için bazı çalışmalarda bulunmuştur.
Atatürk zamanında yapılmış olan binaların mimari açıdan güzel oluşu ve eski tarihi yapıların korunması çabaları, Atatürkün mimariye olan ilgisinin önemli kanıtlarındandır.
Atatürkün, edebiyat, heykeltıraşlık, mimari, resim, müzik, tiyatro ve bale gibi sanat dallarının gelişimi için çalışmalarda bulunması ve bu sanat dalları ile uğraşan sanatçılarla yakından ilgilenmesi, onlara destek vermesi, Atatürkün sanat ile çok yakın bir ilişki içinde olduğunun en büyük göstergesidir.
Atatürk sanat ile ilgili düşüncelerini Çankaya Köşkünde sanatçılarla yaptığı sohbetlerde dile getirdiği gibi, Meclis kürsüsünden de halka hitaben dile getirmiştir. Sanatın tarifini ise şu şekilde yapmıştır, Sanat güzelliğin ifadesidir. Bu anlatım sözle olursa şiir, ezgi ile olursa müzik, resim ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltıraşlık, bina ile olursa mimarlık olur.
Atatürk, sanatkârlara büyük değer vermiş, onların yaptıkları işlerin öneminin büyüklüğünü ise şu sözlerle açıklamıştır, Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz; hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz, fakat sanatkâr olamazsınız.
Bir milletin çağdaş bir seviyeye ulaşmasında, güzel sanatların da önemli bir rolü olduğunu vurgulayan Atatürk, Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir. diyerek, milletlerin oluşmasında ve ileriye gitmesinde güzel sanatların büyük etkisine dikkati çekmiştir. Türkiye Cumhuriyetinin temelinin Türk kültürü olduğuna inanan Atatürke göre, Güzel sanatlarda başarı, bütün inkılapların başarılı olduğunun en kesin delilidir.
Atatürk, 1 Mart 1923te TBMMde yaptığı bir konuşmada güzel sanatlara ilişkin görüşlerini açıklarken, Vatanın önemli merkezlerinde modern kitaplıklar, müzeler, konservatuarlar, güzel sanat sergileri kurmak gerektiğini ve amacını ortaya koymuştur.
Okul yıllarından başlayarak şiire ve edebiyata ilgi duymuş, beğenerek okuduğu Namık Kemalin şiirlerinden etkilenmiştir.
Atatürkün Harbiye talebesi iken kendisinin yazdığı Bir askerin mezarına ve Şanlı Ordu Gazetesinde yayınlanan Kasidei İstibdat Yahut Kırmızı İzler adlı şiirleri, onun şiire ve edebiyata duyduğu ilgiyi ispat eden iki örnektir sadece. Bir çok şiir ve yazıyı kaleme alan Atatürkün en büyük edebî eseri, Nutuktur.
Atatürk, şiir ve edebiyatın dışında müzik konusu ile de yakından ilgilenmiştir. Şarkı ve türkü dinlemeyi sever, söylenen şarkı ve türkülere kendiside eşlik ederdi. Bu eserlerin söz yazarları, bestecileri ve yorumcuları ile yakından ilgilenmiş, sanatla uğraşan insanlara saygı duyulması gerektiğini şu sözlerle ifade etmiştir, Hayatlarını büyük bir sanata vakfeden bu çocukları sevelim.
Rumeli türkülerine de ayrı bir ilgisi olan Büyük Önder Atatürk, oynanan halk oyunlarına bazen iştirak eder, özellikle Zeybek oynamayı çok severdi. Sofya Askeri Ataşesi olduğu yıllarda, çok sesli müziği yakından tanıma fırsatı bulmuş, klasik müzik ve operanın ülkemizde gelişimi için bazı çalışmalarda bulunmuştur.
Atatürk zamanında yapılmış olan binaların mimari açıdan güzel oluşu ve eski tarihi yapıların korunması çabaları, Atatürkün mimariye olan ilgisinin önemli kanıtlarındandır.
Atatürkün, edebiyat, heykeltıraşlık, mimari, resim, müzik, tiyatro ve bale gibi sanat dallarının gelişimi için çalışmalarda bulunması ve bu sanat dalları ile uğraşan sanatçılarla yakından ilgilenmesi, onlara destek vermesi, Atatürkün sanat ile çok yakın bir ilişki içinde olduğunun en büyük göstergesidir.
Atatürk sanat ile ilgili düşüncelerini Çankaya Köşkünde sanatçılarla yaptığı sohbetlerde dile getirdiği gibi, Meclis kürsüsünden de halka hitaben dile getirmiştir. Sanatın tarifini ise şu şekilde yapmıştır, Sanat güzelliğin ifadesidir. Bu anlatım sözle olursa şiir, ezgi ile olursa müzik, resim ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltıraşlık, bina ile olursa mimarlık olur.
Atatürk, sanatkârlara büyük değer vermiş, onların yaptıkları işlerin öneminin büyüklüğünü ise şu sözlerle açıklamıştır, Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz; hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz, fakat sanatkâr olamazsınız.
Bir milletin çağdaş bir seviyeye ulaşmasında, güzel sanatların da önemli bir rolü olduğunu vurgulayan Atatürk, Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir. diyerek, milletlerin oluşmasında ve ileriye gitmesinde güzel sanatların büyük etkisine dikkati çekmiştir. Türkiye Cumhuriyetinin temelinin Türk kültürü olduğuna inanan Atatürke göre, Güzel sanatlarda başarı, bütün inkılapların başarılı olduğunun en kesin delilidir.
Atatürk, 1 Mart 1923te TBMMde yaptığı bir konuşmada güzel sanatlara ilişkin görüşlerini açıklarken, Vatanın önemli merkezlerinde modern kitaplıklar, müzeler, konservatuarlar, güzel sanat sergileri kurmak gerektiğini ve amacını ortaya koymuştur.