Atatürk'ün Ekonomi ile ilgili Görüşleri;
* Milli ekonominin temeli ziraattir.
* Ulusal ekonominin temeli tarımdır.
* Gerçek işgaller kılıçla değil, sabanla yapılır.
* Bence halk devri, iktisad devri mefhumu ile ifade olunur.
* Kılıç ve saban; bu iki fatihten birincisi, ikincisine daima yeniIdi.
* Bağımsızlığın bütünlüğü, ancak ekonomik bağımsızlıkla mümkündür.
* İstiklalin tamamiyeti ancak istiklal-i mali (mali bağımsızlık) ile mümkündür.
* Kazanılmış zaferlerin ve uğranılmış başarısızlıkların tümü iktisadi durumla ilgilidir.
* Bilhassa para her türlü vasıtanın üstünde, bir mevcudiyet silahıdır.
* Kılıçla ülke alanlar, sabanla ülke alanlara karşı yenilmeye mahkumdurlar.
* Askeri zaferlerimizle mağrur olmayalım. Yeni ilım ve iktisat zaferlerine hazırlanalım.
* Milletleri vatanlarında takarrür (yerleşme) ettirmenin, millete istikrar vermenin vasıtası sabandır.
* Hiçbir medeni devlet yoktur ki ordu ve donanmasından evvel iktisadiyatını düşünmüş olmasın.
* Bilirsiniz ki ekonomik bakımdan güçsüz olan bir ulus, yoksulluktan kurtulamaz; güçlü bir uygarlığa, refaha ve mutluluğa kavuşamaz; toplumsal ve siyasal hastalıklardan yakasını kurtaramaz. Ulke yönetimindeki başarı ve ekonomik yönden sahip olduğu şeylerin derecesiyle orantılı olur.
* Zaferin aracı yalnız kılıçtan oluşan bir ulus, bir gün girdiği yerden kovulur, alçaltılır, acınası ve ezik duruma düşer.
* Ulusları yurtlarına bağlamanın, ulusa denge sağlamanın aracı sabandır, saban kılıç gibi değildir. O kullandıkça güçlenir. Kılıç kullanan kol çok geçmeden yorulduğu halde, saban kullanan kol zaman geçtikçe toprağın daha çok sahibi olur.
* Yurttaş olan bir kişinin verginin kalkabileceğine inandırılması ve böyle bir düşünceye itilmesi, devletin yıkılmasını isternek demektir.
* Eğer milletimizin ekseriyeti azimesi (büyük çoğunluğu) çiftçi olmasaydı biz bugün dünya yüzünde bulunmayacaktık.
* Hayatın ve istiklal-i tammın (tam bağımsızlık), iktisadiyatta (iktisadi alanda) hayattan ve istiklal-i tamdan ibaret olduğuna kaniim.
* Herhangi bir mali karar alınırken, göz önüne getirilecek ilk şey, milli faaliyet milli istihsal (üretim), yani verginin bizzat ana menbaı (kaynağı) üzerine yapacağı tesir olmalıdır.
* İktisaden zayıf bir millet fakr-u sefaletten kurtulamaz, kuvvetli bir medeniyete, refah ve saadete kavuşamaz, içtimai ve siyasi felaketlerden yakasını kurtaramaz.
* İktisadi kalkınma için her memlekette yapılan gayretlerin, makul ve iyi düşünülmüş milletlerarası toplu tedbirlerle tamamlanması zaruri olduğunda tamamıyla mutabıkız.
* İktisat hayatının faaliyet ve zindegi (zindelik) ancak vesait-i münakalenin (nakil vasıtalarının), yolların, şömendiferlerin, limanların hali ve derecesiyle mütenasiptir (münasiptir).
* Kılıç ile fütuhat yapanlar, sapanla fütuhat yapanlara mağlup olmağa ve binnetice(sonuçta) terk-i mevki etrneğe mecburdurlar.
* Mukaddes ve azametli hedefler kağıt üzerinde düsturlarla ve kanun maddeleriyle ve sadece hırslarla, arzularla husul bulamaz. Muhakkak tam istiklalini temin edebilmek için yegane hakiki kuvvet, en kuvvetli temel iktisadiyattır.
* Siyasi, askeri muzafferiyetler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar, iktisadi muzafferiyetler ile tetviç edilmezlerse (taçlandırılmazsa) kazanılan zaferler payidar (kalıcı) olamaz.
* Tüccar, milletin ekmeğini ve üretimini kıymetlendirrnek için, eline ve zekasına emniyet edilen ve bu .emniyetle liyakat göstermesi gereken adamdır.
* Devlet varidatının inkişafını, yeni vergiler ihdasından (koyulmasında) ziyade devamlı bir programla mevcut vergilerin tarih ve cibayet (tahsil edilme) usullerinin ıslahında aramak lazımdır.
* İstiklaliyetin tamamı ise ancak, istiklali mali ile mümkündür. Bir devletin maliyesi istiklalden mahrum olunca o devletin bütün şuabat-ı hayatiye (hayati kısımlarında) istiklal mefluçtur. Çünkü her uzv-u devlet ancak kuvve-i maliye ile yaşar. İstiklal-i maliyenin mahfuziyeti (korunması) için şart-ı evvel, bütçenin bünye-i iktisadiye (iktisadi yapı) ile mütenasip ve mütevazin (denk) olmasıdır.
* Ekonomik teşkilat, teknik temeller üzerine yerleşerek yükseldikçe yurdun verimi çok daha ziyade olacaktır.
* Milli ekonominin temeli ziraattir.
* Ulusal ekonominin temeli tarımdır.
* Gerçek işgaller kılıçla değil, sabanla yapılır.
* Bence halk devri, iktisad devri mefhumu ile ifade olunur.
* Kılıç ve saban; bu iki fatihten birincisi, ikincisine daima yeniIdi.
* Bağımsızlığın bütünlüğü, ancak ekonomik bağımsızlıkla mümkündür.
* İstiklalin tamamiyeti ancak istiklal-i mali (mali bağımsızlık) ile mümkündür.
* Kazanılmış zaferlerin ve uğranılmış başarısızlıkların tümü iktisadi durumla ilgilidir.
* Bilhassa para her türlü vasıtanın üstünde, bir mevcudiyet silahıdır.
* Kılıçla ülke alanlar, sabanla ülke alanlara karşı yenilmeye mahkumdurlar.
* Askeri zaferlerimizle mağrur olmayalım. Yeni ilım ve iktisat zaferlerine hazırlanalım.
* Milletleri vatanlarında takarrür (yerleşme) ettirmenin, millete istikrar vermenin vasıtası sabandır.
* Hiçbir medeni devlet yoktur ki ordu ve donanmasından evvel iktisadiyatını düşünmüş olmasın.
* Bilirsiniz ki ekonomik bakımdan güçsüz olan bir ulus, yoksulluktan kurtulamaz; güçlü bir uygarlığa, refaha ve mutluluğa kavuşamaz; toplumsal ve siyasal hastalıklardan yakasını kurtaramaz. Ulke yönetimindeki başarı ve ekonomik yönden sahip olduğu şeylerin derecesiyle orantılı olur.
* Zaferin aracı yalnız kılıçtan oluşan bir ulus, bir gün girdiği yerden kovulur, alçaltılır, acınası ve ezik duruma düşer.
* Ulusları yurtlarına bağlamanın, ulusa denge sağlamanın aracı sabandır, saban kılıç gibi değildir. O kullandıkça güçlenir. Kılıç kullanan kol çok geçmeden yorulduğu halde, saban kullanan kol zaman geçtikçe toprağın daha çok sahibi olur.
* Yurttaş olan bir kişinin verginin kalkabileceğine inandırılması ve böyle bir düşünceye itilmesi, devletin yıkılmasını isternek demektir.
* Eğer milletimizin ekseriyeti azimesi (büyük çoğunluğu) çiftçi olmasaydı biz bugün dünya yüzünde bulunmayacaktık.
* Hayatın ve istiklal-i tammın (tam bağımsızlık), iktisadiyatta (iktisadi alanda) hayattan ve istiklal-i tamdan ibaret olduğuna kaniim.
* Herhangi bir mali karar alınırken, göz önüne getirilecek ilk şey, milli faaliyet milli istihsal (üretim), yani verginin bizzat ana menbaı (kaynağı) üzerine yapacağı tesir olmalıdır.
* İktisaden zayıf bir millet fakr-u sefaletten kurtulamaz, kuvvetli bir medeniyete, refah ve saadete kavuşamaz, içtimai ve siyasi felaketlerden yakasını kurtaramaz.
* İktisadi kalkınma için her memlekette yapılan gayretlerin, makul ve iyi düşünülmüş milletlerarası toplu tedbirlerle tamamlanması zaruri olduğunda tamamıyla mutabıkız.
* İktisat hayatının faaliyet ve zindegi (zindelik) ancak vesait-i münakalenin (nakil vasıtalarının), yolların, şömendiferlerin, limanların hali ve derecesiyle mütenasiptir (münasiptir).
* Kılıç ile fütuhat yapanlar, sapanla fütuhat yapanlara mağlup olmağa ve binnetice(sonuçta) terk-i mevki etrneğe mecburdurlar.
* Mukaddes ve azametli hedefler kağıt üzerinde düsturlarla ve kanun maddeleriyle ve sadece hırslarla, arzularla husul bulamaz. Muhakkak tam istiklalini temin edebilmek için yegane hakiki kuvvet, en kuvvetli temel iktisadiyattır.
* Siyasi, askeri muzafferiyetler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar, iktisadi muzafferiyetler ile tetviç edilmezlerse (taçlandırılmazsa) kazanılan zaferler payidar (kalıcı) olamaz.
* Tüccar, milletin ekmeğini ve üretimini kıymetlendirrnek için, eline ve zekasına emniyet edilen ve bu .emniyetle liyakat göstermesi gereken adamdır.
* Devlet varidatının inkişafını, yeni vergiler ihdasından (koyulmasında) ziyade devamlı bir programla mevcut vergilerin tarih ve cibayet (tahsil edilme) usullerinin ıslahında aramak lazımdır.
* İstiklaliyetin tamamı ise ancak, istiklali mali ile mümkündür. Bir devletin maliyesi istiklalden mahrum olunca o devletin bütün şuabat-ı hayatiye (hayati kısımlarında) istiklal mefluçtur. Çünkü her uzv-u devlet ancak kuvve-i maliye ile yaşar. İstiklal-i maliyenin mahfuziyeti (korunması) için şart-ı evvel, bütçenin bünye-i iktisadiye (iktisadi yapı) ile mütenasip ve mütevazin (denk) olmasıdır.
* Ekonomik teşkilat, teknik temeller üzerine yerleşerek yükseldikçe yurdun verimi çok daha ziyade olacaktır.