- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
Atatürkün savaş yıllarının en kötü koşullarında bile, çocuklarla yakından ilgilendiği ve bir çok çocuğu koruması altına aldığı bilinmektedir. Çocukların savaş yıllarında düştüğü zor durumu, bakın Atatürk hatıra defterinde nasıl anlatıyor;
Yollarda bir çok muhacirin gördük, Bitlise avdet ediyorlar. Cümlesi aç, sefil, ölüme mahkum bir halde 4-5 yaşlarında bir çocuğu ebeveyni yol üzerinde terk etmişler, bu da bir karı kocanın peşine takılmış. Onları ağlayarak 100 metreden takip ediyor. Kendilerini niçin çocuğu almadıkları için tekdir ettim. Bizim evladımız değildir dediler. 9 Kasım 1916.
Bu hatıradan anlaşılacağı gibi savaş dönemlerinde ülkedeki kimsesiz çocuklar sorunu önemli bir sorun haline gelmişti. Atatürk, savaş dönemlerinde olduğu gibi sonraki yıllarda da kimsesiz çocuklarla yakından ilgilenmiş, Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından yapılan çalışmaları sürekli takip ederek, bu kurumun işlevini tam anlamıyla yerine getirebilmesi için büyük çaba sarfetmiştir. Mustafa Kemal Atatürkün Çocuk Esirgeme Kurumuna ve çocuklara verdiği önemin bir göstergesi de Çocuk Esirgeme Kurumunun düzenlediği müsamerelere katılmasıdır.
Atatürkün yurt gezileri sırasında korunmaya muhtaç çocukların barındırıldıkları yurtları ziyaret ederek, onlara hediyeler vermesi, onun çocuk sevgisinden ileri gelmektedir. Büyük Önder, 17 Ekim 1922 yılında Bursa ilini ziyaretleri sırasında kendisini karşılayan, geleceğin gençleri olacak çocuklara şöyle seslenmiştir; Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.
Bütün Türk çocukları onun öz yavruları gibiydi. Çağdaş ve mutlu bir Türkiyeyi çocuklarda görür, yurt gezilerinde çocuklara sevgi ile yaklaşarak, onlarla uzun uzun konuşurdu.
Atatürkün yurt gezileri ve incelemeleri sırasında tanıştığı bir çok çocuk ve gence armağanlar vermesinin ve ilgilenmesinin yanı sıra, vasiyetnamesinde Makbule, Afet, Sabiha Gökçen, Ülkü, Rukiye, Nebileye yaşadıkları sürece aylık bağlanmasını, İsmet İnönünün çocuklarının yüksek tahsili için yardım yapılmasını belirtmesi ve vasiyetnamesinde yer almayan Abdürrahim, Afife ve Zehranın eğitimlerine yardımcı olması, onun çocuklara verdiği önemi ve değeri açıkça ortaya koymaktadır.
Atatürk, TBMMnin açıldığı gün olan 23 Nisanı çocuklara armağan ederek çocuklara verdiği önemi ve çocuklara duyduğu güveni açıkça ilân etmiştir. Türkiyenin geleceğini emanet ettiği çocuklara en iyi eğitimin, bilimin ışığında verilmesi gerektiğini her fırsatta dile getirmiştir.
Bu hatıradan anlaşılacağı gibi savaş dönemlerinde ülkedeki kimsesiz çocuklar sorunu önemli bir sorun haline gelmişti. Atatürk, savaş dönemlerinde olduğu gibi sonraki yıllarda da kimsesiz çocuklarla yakından ilgilenmiş, Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından yapılan çalışmaları sürekli takip ederek, bu kurumun işlevini tam anlamıyla yerine getirebilmesi için büyük çaba sarfetmiştir. Mustafa Kemal Atatürkün Çocuk Esirgeme Kurumuna ve çocuklara verdiği önemin bir göstergesi de Çocuk Esirgeme Kurumunun düzenlediği müsamerelere katılmasıdır.
Atatürkün yurt gezileri sırasında korunmaya muhtaç çocukların barındırıldıkları yurtları ziyaret ederek, onlara hediyeler vermesi, onun çocuk sevgisinden ileri gelmektedir. Büyük Önder, 17 Ekim 1922 yılında Bursa ilini ziyaretleri sırasında kendisini karşılayan, geleceğin gençleri olacak çocuklara şöyle seslenmiştir; Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.
Bütün Türk çocukları onun öz yavruları gibiydi. Çağdaş ve mutlu bir Türkiyeyi çocuklarda görür, yurt gezilerinde çocuklara sevgi ile yaklaşarak, onlarla uzun uzun konuşurdu.
Atatürkün yurt gezileri ve incelemeleri sırasında tanıştığı bir çok çocuk ve gence armağanlar vermesinin ve ilgilenmesinin yanı sıra, vasiyetnamesinde Makbule, Afet, Sabiha Gökçen, Ülkü, Rukiye, Nebileye yaşadıkları sürece aylık bağlanmasını, İsmet İnönünün çocuklarının yüksek tahsili için yardım yapılmasını belirtmesi ve vasiyetnamesinde yer almayan Abdürrahim, Afife ve Zehranın eğitimlerine yardımcı olması, onun çocuklara verdiği önemi ve değeri açıkça ortaya koymaktadır.
Atatürk, TBMMnin açıldığı gün olan 23 Nisanı çocuklara armağan ederek çocuklara verdiği önemi ve çocuklara duyduğu güveni açıkça ilân etmiştir. Türkiyenin geleceğini emanet ettiği çocuklara en iyi eğitimin, bilimin ışığında verilmesi gerektiğini her fırsatta dile getirmiştir.