Antalya Belediye Başkanı Menderes Türelle anlaşamayarak Uluslararası Antalya Piyano Festivalinin sanat yönetmenliğini bırakan ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say ile bu görevi kabul eden şef Gürer Aykal arasında Atatürk rozetli bir polemik başladı.
ANTALYA Büyükşehir Belediyesi tarafından kasım ayında yapılacak 15inci Uluslararası Antalya Piyano Festivalinin sanat yönetmeni, piyanist ve besteci Fazıl Say ile festivalin organizasyonunu yapan Kadir Dursun görevlerinden ayrıldıklarını geçtiğimiz haftalarda açıklamışlardı. Sayın bu kararı almasında Antalya Belediye Başkanı Menderes Türelin festivalin Fazıl Say olmadan da devam edebileceğini söylemesi etkili olmuştu. Say daha sonra orkestra şefi Gürer Aykalın festival için Türel ile anlaştığını ileri sürerek Facebook hesabından tepki göstermişti. Fazıl Say Bak buna şaşıracaksınız başlıklı mesajında şunları yazmıştı: Türel ile Aykal, Antalyada çok güzel şeyler yapacaklarmış. Festivali büyüteceklermiş. Orkestra kuracaklarmış. Öyle bakakaldım bir an. Orkestra elemanlarında Atatürk rozeti olmadığı için zılgıt çeken Aykal ve Antalyada AKP ile çok güzel şeyler yapmak, mesela Fazılın kovulduğu kendi festivalini büyütmesi... Sağolsun, Aykal Hoca. Büyüksün. Zaten iki orkestrası olan şehirde AKP ile bir tane daha orkestra kurmak, ama diğer ikisini kapatılma tehlikesini, yaşananları, sıkıntıları unutuvermek... Antalya dışında bir dünya olduğunu ve orada bu işin pek öyle olamayacağını unutması Aykalın... Ben şaşırdım. Belki siz de şaşırmışsınızdır.
AYKAL, SESSİZLİĞİ BOZDU
Şef Gürer Aykal bu suçlamalar karşısındaki sessizliğini dün bozdu. Ben orkestra şefiyim. Görevim ayrıştırmak değil bütünleştirmektir. Göğsümden yaşam boyu eksik etmediğim Atatürk rozetine dil uzatanlar bilsinler ki, ölünceye kadar bu görevi ayakta, dimdik ve büyük onurla sürdüreceğim diyerek tamamladığı açıklamasında şunları söyledi: Cumhuriyetin kazanımlarıyla başlatılan Müzik Devriminin yılmaz askeriyim. Görevim son nefesime kadar çoksesli müziği, bu evrensel sanatı yüceltmek ve güzel ülkemin insanlarına sunmaktır. Bu uğurda atılan her adımı sevgiyle kucaklar, deneyimlerimi esirgemeden onurla paylaşırım. Bu sanata adanmışlığım partiler, iktidarlar veya kişilerle ölçülemez. Egoları incinmiş, temeli olmayan sığ politik eleştirileriyle hedef gösterenler şunu iyi bellemeliler: Ben içinde şu veya bu sıfatla yer aldığım bir sanatsal oluşum sayesinde çoksesli müzikle tanışıp benimseyecek, sevecek tek bir kişiyi dahi tümünden üstün tutarım.
ANTALYA Büyükşehir Belediyesi tarafından kasım ayında yapılacak 15inci Uluslararası Antalya Piyano Festivalinin sanat yönetmeni, piyanist ve besteci Fazıl Say ile festivalin organizasyonunu yapan Kadir Dursun görevlerinden ayrıldıklarını geçtiğimiz haftalarda açıklamışlardı. Sayın bu kararı almasında Antalya Belediye Başkanı Menderes Türelin festivalin Fazıl Say olmadan da devam edebileceğini söylemesi etkili olmuştu. Say daha sonra orkestra şefi Gürer Aykalın festival için Türel ile anlaştığını ileri sürerek Facebook hesabından tepki göstermişti. Fazıl Say Bak buna şaşıracaksınız başlıklı mesajında şunları yazmıştı: Türel ile Aykal, Antalyada çok güzel şeyler yapacaklarmış. Festivali büyüteceklermiş. Orkestra kuracaklarmış. Öyle bakakaldım bir an. Orkestra elemanlarında Atatürk rozeti olmadığı için zılgıt çeken Aykal ve Antalyada AKP ile çok güzel şeyler yapmak, mesela Fazılın kovulduğu kendi festivalini büyütmesi... Sağolsun, Aykal Hoca. Büyüksün. Zaten iki orkestrası olan şehirde AKP ile bir tane daha orkestra kurmak, ama diğer ikisini kapatılma tehlikesini, yaşananları, sıkıntıları unutuvermek... Antalya dışında bir dünya olduğunu ve orada bu işin pek öyle olamayacağını unutması Aykalın... Ben şaşırdım. Belki siz de şaşırmışsınızdır.
AYKAL, SESSİZLİĞİ BOZDU
Şef Gürer Aykal bu suçlamalar karşısındaki sessizliğini dün bozdu. Ben orkestra şefiyim. Görevim ayrıştırmak değil bütünleştirmektir. Göğsümden yaşam boyu eksik etmediğim Atatürk rozetine dil uzatanlar bilsinler ki, ölünceye kadar bu görevi ayakta, dimdik ve büyük onurla sürdüreceğim diyerek tamamladığı açıklamasında şunları söyledi: Cumhuriyetin kazanımlarıyla başlatılan Müzik Devriminin yılmaz askeriyim. Görevim son nefesime kadar çoksesli müziği, bu evrensel sanatı yüceltmek ve güzel ülkemin insanlarına sunmaktır. Bu uğurda atılan her adımı sevgiyle kucaklar, deneyimlerimi esirgemeden onurla paylaşırım. Bu sanata adanmışlığım partiler, iktidarlar veya kişilerle ölçülemez. Egoları incinmiş, temeli olmayan sığ politik eleştirileriyle hedef gösterenler şunu iyi bellemeliler: Ben içinde şu veya bu sıfatla yer aldığım bir sanatsal oluşum sayesinde çoksesli müzikle tanışıp benimseyecek, sevecek tek bir kişiyi dahi tümünden üstün tutarım.