Bir gece gözümü bir damla uyku tutmadı.
Pervanenin mumla konuşmasını dinledim.
Şöyle diyordu pervane, ateşten sevgilisine; aşık olan benim, yanmak bana yakışır. Ağlayıp sızlayan ben olmalıyım. Peki sen niçin ağlıyorsun?
Mum, benim zavallı sevgilim dedi pervaneye, tatlı balımdan
ayırdılar beni, haksızlıkla elimden alınınca Şirinim, Ferhat gibi
ağlayıp sızlamak da bana yakışır olmuştur.
Hem konuşuyor, hem de yanağından ateşten süzülen damlalar dökülüyordu mum:
Meclisleri ışıtan nuruma bakma sen, sel gibi içime akan ve beni
yakan ateşime bak. Senin aşkın kuru bir iddiadır. Ne sabır var
sende, ne de tahammül. Azıcık bir parıltı görünce kaçıyorsun. Ben
yanıp eriyinceye kadar dikilirim ayakta. Senin sadece kanadını
yakar aşk ateşi. Beni ise baştan ayağa yakmıştır.
Söz sultanı Sadi mum gibidir. Görünüşü gösterişli ve parlak, içyüzü
ateşli ve yanıktır. Şemle pervane dertleşirken gece ilerledi,
derken peri görünüşlü bir güzel yaklaştı ve püff diye üfleyip söndürdü onu.
Zavallı mumun dumanı başından çıkarken, aşkın sonu budur dedi ve canını verdi.
Aşk ölerek kurtulmaktır geçici dünyadan.
Sevgilisinin eliyle ölenin mezarına gidip de ağlama.
Ne mutluluk! diye gıpta et, sevdiği onu öldürmeyi öldürerek
Eğer aşıksan bu kemendden kurtulmaya çalışma.
Sadi gibi korkusuz ve özgür bir aşık ol.
Büyük denizlere açıl, demiyorum, lakin bir kez açılmışsan tufandan korkma.
(Bostan- Şeyh Sadi-i Sirazi)
Pervanenin mumla konuşmasını dinledim.
Şöyle diyordu pervane, ateşten sevgilisine; aşık olan benim, yanmak bana yakışır. Ağlayıp sızlayan ben olmalıyım. Peki sen niçin ağlıyorsun?
Mum, benim zavallı sevgilim dedi pervaneye, tatlı balımdan
ayırdılar beni, haksızlıkla elimden alınınca Şirinim, Ferhat gibi
ağlayıp sızlamak da bana yakışır olmuştur.
Hem konuşuyor, hem de yanağından ateşten süzülen damlalar dökülüyordu mum:
Meclisleri ışıtan nuruma bakma sen, sel gibi içime akan ve beni
yakan ateşime bak. Senin aşkın kuru bir iddiadır. Ne sabır var
sende, ne de tahammül. Azıcık bir parıltı görünce kaçıyorsun. Ben
yanıp eriyinceye kadar dikilirim ayakta. Senin sadece kanadını
yakar aşk ateşi. Beni ise baştan ayağa yakmıştır.
Söz sultanı Sadi mum gibidir. Görünüşü gösterişli ve parlak, içyüzü
ateşli ve yanıktır. Şemle pervane dertleşirken gece ilerledi,
derken peri görünüşlü bir güzel yaklaştı ve püff diye üfleyip söndürdü onu.
Zavallı mumun dumanı başından çıkarken, aşkın sonu budur dedi ve canını verdi.
Aşk ölerek kurtulmaktır geçici dünyadan.
Sevgilisinin eliyle ölenin mezarına gidip de ağlama.
Ne mutluluk! diye gıpta et, sevdiği onu öldürmeyi öldürerek
Eğer aşıksan bu kemendden kurtulmaya çalışma.
Sadi gibi korkusuz ve özgür bir aşık ol.
Büyük denizlere açıl, demiyorum, lakin bir kez açılmışsan tufandan korkma.
(Bostan- Şeyh Sadi-i Sirazi)