-
- Üyelik Tarihi
- 9 Şub 2015
-
- Mesajlar
- 44,845
-
- MFC Puanı
- 29,224
Dünyaca ünlü psikanalist Rollo May bu kitabında, kayıtsızlığın hakim olduğu şizoid dünyamızda, içi boşaltıp anlamsızlaştırılan bu iki kavramı; aşk ve iradenin gerçek anlamlarını, kaynaklarını ve birbiriyle ilişkisini ortaya koyuyor.
"Günümüzde aşk ve iradeye dair en çarpıcı nokta, geçmişte yaşamın çıkmazlarına bir çözüm olarak görülmelerine karşın, bu kavramların şimdi bizzat sorun haline gelmiş olmalarıdır. Geçmişte kendimizi yönlendirdiğimiz eski mitler ve simgeler yok artık; kaygı kol gezmekte ve biz, birbirimize sıkıca sarılıp, hissettiklerimizin aşk olduğuna kendimizi ikna etmeye çalışıyoruz. İrademizi kullanmıyoruz çünkü bir şeyi veya kişiyi seçersek diğerini kaybedeceğimizden korkuyoruz ve kendimizi şansımızı deneyemeyecek kadar güvensiz hissediyoruz. Birey içe dönmeye zorlanmaktadır; kimlik sorununun yeni bir biçimine saplanıp kalmıştır: Kim-olduğumu-bilsem-bile-bir-önemim-yok."
"yaşamın kötü gidişine çözüm olarak aşka yapılan vurgu o kadar büyüktü ki, insanların kendilerine verdiği değer, aşkı elde edip etmemelerine göre yükseldi veya düştü. aşkı bulduklarına inananlar, kalvincilerin, zenginliği seçilmiş kul olmanın elle tutulur kanıtı olarak görmeleri gibi, bunu kurtuluşun gözle görünür delili sayarak, kendilerini üstün görme eğilimine girdiler.
aşkı bulamamış olanlar kendilerini sadece yoksun hissetmekle kalmadılar, daha derin ve daha yıpratıcı olan içsel boyutta, kendilerine verdikleri değer de düştü. kendilerini toplum dışına itilmiş yeni bir yaratık türü gibi damgalanmış hissedip, psikoterapide, sabahın erken saatlerinde uyanınca hissettiklerinin mutsuzluktan ve yalnızlıktan çok, içlerini kemiren, yaşamı büyük gizini kaçırmış olma kanısı olduğunu itiraf ediyorlardı.
bunlara rağmen, boşanma oranlarının artmasıyla, edebiyat ve sanatta aşkın gittikçe sıradanlaştırılmasıyla, pek çok kişi için elde etmesi kolaylaştığından cinselliğin giderek anlamsızlaşmasıyla, "aşk" tamamen hayal ürünü değise bile bulunması oldukça zor göründü.
.....
böyle çelişkili bir durumda, kurtuluş merdivenindeki en düşük ortak payda olan aşkın cinsel hali, anlaşılır biçimde zihin uğraşımız haline gelmiştir; çünkü sek*, kökleri insanın kaçınılmaz biyolojisinden geldiği için, aşkın en azından bir kopyasını sunacağı hususunda daima güvenilir görünmektedir. fakat sek* de, batılı insan için kurtuluştan çok, bir deneme ve yük olmuştur.
.....
yolumuzu kaybettiğimizde daha hızlı koşmak, insanların eski ve ironik bir alışkanlığıdır; aşkın anlamını ve değerlerini kaybettiğimizde