- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
Mutluluğun verdiği güzellikler özlenmeyi, mutsuzluğunkiler ise övülmeyi hakeder. Stoaci
Şiir o kadar güzel yazdırmıştı ki bana duygularımı şimdi düşünüyordum, mutlumuyum bu mutlulukta özlemeli miyim ? yoksa mutsuzmuyum ve mutsuzluğumda aşkıma övgüler mi yağdırmalıyım ?
Bazen güneş size yakındır, hatta kucağınızdadır. Onu hissetmeye çalılşırsınız ve hissettiğinizde güneş size çok tatlı gelir. İşte şimdi dünyayı yaşatan güneş benide yaşatmaya başladı dersiniz. Benimde bir güneşim vardı. Sadece ısıtmazdı beni. Benim varlığım için gerekliydi. Sistemimin bir parçasıydı ve o olmadan ben sadece bir dünyaydım, soğuk ve karanlık.
Bazen sevda tam arkanızda büyük bir orkestra ile konser veriyordur. Sen duymazsın, belki sevdanın sesi korkutur seni belki de duyacağın seslerin güzel olup olmaması düşüncesi. Yinede arkanı dönsem mi diye bir an düşünürsün. Arkamı dönmeli miyim ? Döndüğümde duyacak mıyım peki?
Bazen sevda arkanızda orkestra olmaktansa önünüze geçer ve koşmaya başlar. O kadar hızlı koşar ki sevdanız kanatlanır ve uçmaya başlar. O zaman sizde uçmak istersiniz. Ama bir türlü anlamazsınız nasıl uçtuğunu. Düşünürsün sonra anlamsızca, diyelim ki uçtum peki onunla aynı hızda olabilecek miyim ? Uçmayı başardığımda ben havada kalabilecek miyim ?
Benim aşkım böyleydi. Bazen büyük bir orkestra da duymak istemediğim sesler, bazen hızla koşarak yanımdan geçen ve havalanan bir kuş. Sonra karanlığımda bana doğan güneş. Üşümüyordum zaten ben hep onun varlığında tamamlanıyordum. Güneşim batmaya başladığında üşümeye başladığımda, aşkın ve "o"'nun gerekliliğini anladım. 3 ay kadar onunla görüşemedik, yoğunlaşan dersler, hayat içinde ki sorunlar bizi yormaya başlamıdı. Aşk oyununda başrolü artık bırakmanın zamanı geldi artık.
Artık aşkta sona gelmiştik çünkü Shakespeare'ninde dediği gibi;
İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor,
Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık bulmadığı için,
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için,
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için,
Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için,
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için,
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi birşey vermediği için,
Ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için...
Ben korkmuyorum ama karşımda hep korkan bir aşk vardı. Benimle yaşlanmaktan, benim onu çok sevmemden, benim onu çok düşünmemden, benim çok konuşmamdan ... Bazen korkmuyorum derdi. Seninle Yağmuru seviyorum derdi, ama yağmur yağar biz ıslanmaya başladığımızda, hadi şu cafeye girelim derdi. Seninle güneşi senin sıcaklığını seviyorum derdi, güneş çıktığında gölgeye kaçardı. Seninle rüzgarda savrulmayı seviyorum derdi, en ufak bir rüzgarda benden kaçardı. Bende hep korkardım, bana seni seviyorum demiyorsun. Ama dediğin anlarda farkediyorumda. Yağmurdan, güneşten ve rüzgardan farklı mı bu sevgin ?
Korkularla dolu bir aşkı kaybettim. Şimdi aşık olmasamda, aşığım. Şimdi yaşamasamda, yaşıyorum. Şimdi ölmek istesemde, ölmüyorum.
Şimdi diyorum ki, sevgili nerelerdesin bensiz nereleri geziyorsun ?
Şİmdi diyorum ki, aşk nerelerdesin bensiz kimleri ziyaret ediyorsun ?
Şiir o kadar güzel yazdırmıştı ki bana duygularımı şimdi düşünüyordum, mutlumuyum bu mutlulukta özlemeli miyim ? yoksa mutsuzmuyum ve mutsuzluğumda aşkıma övgüler mi yağdırmalıyım ?
Bazen güneş size yakındır, hatta kucağınızdadır. Onu hissetmeye çalılşırsınız ve hissettiğinizde güneş size çok tatlı gelir. İşte şimdi dünyayı yaşatan güneş benide yaşatmaya başladı dersiniz. Benimde bir güneşim vardı. Sadece ısıtmazdı beni. Benim varlığım için gerekliydi. Sistemimin bir parçasıydı ve o olmadan ben sadece bir dünyaydım, soğuk ve karanlık.
Bazen sevda tam arkanızda büyük bir orkestra ile konser veriyordur. Sen duymazsın, belki sevdanın sesi korkutur seni belki de duyacağın seslerin güzel olup olmaması düşüncesi. Yinede arkanı dönsem mi diye bir an düşünürsün. Arkamı dönmeli miyim ? Döndüğümde duyacak mıyım peki?
Bazen sevda arkanızda orkestra olmaktansa önünüze geçer ve koşmaya başlar. O kadar hızlı koşar ki sevdanız kanatlanır ve uçmaya başlar. O zaman sizde uçmak istersiniz. Ama bir türlü anlamazsınız nasıl uçtuğunu. Düşünürsün sonra anlamsızca, diyelim ki uçtum peki onunla aynı hızda olabilecek miyim ? Uçmayı başardığımda ben havada kalabilecek miyim ?
Benim aşkım böyleydi. Bazen büyük bir orkestra da duymak istemediğim sesler, bazen hızla koşarak yanımdan geçen ve havalanan bir kuş. Sonra karanlığımda bana doğan güneş. Üşümüyordum zaten ben hep onun varlığında tamamlanıyordum. Güneşim batmaya başladığında üşümeye başladığımda, aşkın ve "o"'nun gerekliliğini anladım. 3 ay kadar onunla görüşemedik, yoğunlaşan dersler, hayat içinde ki sorunlar bizi yormaya başlamıdı. Aşk oyununda başrolü artık bırakmanın zamanı geldi artık.
Artık aşkta sona gelmiştik çünkü Shakespeare'ninde dediği gibi;
İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor,
Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık bulmadığı için,
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için,
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için,
Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için,
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için,
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi birşey vermediği için,
Ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için...
Ben korkmuyorum ama karşımda hep korkan bir aşk vardı. Benimle yaşlanmaktan, benim onu çok sevmemden, benim onu çok düşünmemden, benim çok konuşmamdan ... Bazen korkmuyorum derdi. Seninle Yağmuru seviyorum derdi, ama yağmur yağar biz ıslanmaya başladığımızda, hadi şu cafeye girelim derdi. Seninle güneşi senin sıcaklığını seviyorum derdi, güneş çıktığında gölgeye kaçardı. Seninle rüzgarda savrulmayı seviyorum derdi, en ufak bir rüzgarda benden kaçardı. Bende hep korkardım, bana seni seviyorum demiyorsun. Ama dediğin anlarda farkediyorumda. Yağmurdan, güneşten ve rüzgardan farklı mı bu sevgin ?
Korkularla dolu bir aşkı kaybettim. Şimdi aşık olmasamda, aşığım. Şimdi yaşamasamda, yaşıyorum. Şimdi ölmek istesemde, ölmüyorum.
Şimdi diyorum ki, sevgili nerelerdesin bensiz nereleri geziyorsun ?
Şİmdi diyorum ki, aşk nerelerdesin bensiz kimleri ziyaret ediyorsun ?