aşkı incelerken, güzelliği de anlamak zorundayız. Yoksa sonsuza dek onun kölesi kalacağız. Darwinci estetik kuramını savunan Teksas Üniversitesi'nden Profesör Dev Singh, "Bizi eş seçiminde yönlendiren ilk etmen güzelliktir. Bu dürtünün önüne geçmek mümkün değildir" diyor. Şair Edmund Spenser da 400 yıl kadar önce bu konudaki ilk bilimsel görüşün tohumlarını şu sözlerle ortaya atıyor: "Güzellik insanoğlunun kendi türünü çoğaltmak için keyifle yuttuğu bir zokadır." Aşk, o insanın ayaklarını yerden kesen, kanını kaynatan, gözlerine ışıltı veren duygu... Ve güzellik... Bir şekilde iki olgunun yolları kesişiyor, güzellik aşkı, aşk güzelliği beraberinde getiriyor... Minik çene, doğurganlık... New Mexico Eyalet Üniversitesi Biyopsikoloji Uzmanı Victor Johnston, ergenlik döneminde yüzlerin bir değişimden geçtiğini söylüyor. Johnson'a göre erkeklerde testosteron hormonu çenenin uzamasına neden oluyor, kadınlarda ise östrojen hormonu kalça, göğüs ve dudakların şişmesine yol açıyor... Johnston, dolgun dudak, göğüs ve kalçaların yanı sıra minik bir çeneye sahip olmanın doğurgan bir dişiliğin göstergesi olduğunu belirtiyor. Hormonlar şansınızı artırıyor Bu iddiayı kanıtlamak için 16 Kafkas kadınının yüzlerini bilgisayar ortamına yerleştiren Johnston, 10 bin deneğin katılımıyla yeni bir yüz elde etti. Sonuçta çıkan güzel yüzde doğurganlık belirtilerinin en üst düzeyde olması, insanoğlunun üreme içgüdüsüyle en 'hormonlu' tipi seçtiğini ortaya koydu. İnsanların aşık olacakları tipi seçerken cinslerinin hiper özelliklerini taşımaları büyük rol oynuyor. Buradan hareketle, "testosteron ve östrojen hormonlarını ne kadar salgılarsanız, aşkta partner bulma olasılığınız da o kadar artar" gibi bir sonuç çıkarmak mümkün. Güzelliğin kimyasal sırrı Aşık insanların her zamankinden daha güzel ve çekici göründüğü ise sadece yaygın bir kanı değil, bilimsel bir gerçek.