Hz. Ebu Bekir
İslam'a ve Efendimiz'e (sallallâhu aleyhi ve sellem) olabildiğine teslimiyetlerinin yanında şahsî düşüncelerini ifade adına da oldukça rahat idiler ve belli bir terbiye içinde fikirlerini ve şahsî düşüncelerini serbestçe ifade edebiliyorlardı.
Tabii herhangi bir yanlış yaptıklarında da özür dilemesini çok iyi biliyorlardı.
Evet ashab-ı kiram
49/2) ayetiyle bildirmiştir.
Ashab-ı kiramın hemen hepsi O'nun huzurunda kendi düşüncelerini çok rahatça ortaya koyabiliyorlardı. Hatta bu yıldız insanlardan her biri daha sonraları vazifeli olduğu bir makamı halefine devrederken
şunu yapmayı da düşünüyorum..." diyorlardı.
İsterseniz konuyu bir misalle biraz daha açalım: Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) Muaz b. Cebel'i Yemen'e gönderirken aralarında geçen konuşma İslam hukukundaki içtihad telakkisine de bir menat mahiyetindedir. Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) bu konuşmasında Hz. Muaz'a
daha sonraları ehl-i beyte duydukları muhabbet ve sevgi ile de mümtaz bir yere sahip olan Yemen halkı hakkında gerekli malumatı vermiştir. Hakikaten Yemen'deki İmamiyye (Zeydiyye) hiçbir zaman sertliğe girmemiştir. Onlar Sünnilerle hep diyalog içinde olmuş ve hep yumuşak davranmışlardır. Tarih boyunca da genelde hep bu hallerini devam ettirmişlerdir. Dünyayı çok iyi tanıyan Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) Hz. Muaz'ı Yemen'e vali olarak gönderirken O'na:
"Ya Muaz! Orada bir hâdise ile karşılaşırsan nasıl hüküm vereceksin?" diye sorar. Hz. Muaz:
"Allahu Teâlâ'nın kitabı ile Ya Resûlallah." diye cevap verir. Resûl-i Ekrem devamla:
"Ya o hâdisenin hükmünü kitapta bulamazsan?" diye sorunca Hz. Muaz:
"Allah'ın Resûlü'nün sünnetine müracaat ederim" diyerek cevap verir. Bunun üzerine Efendimiz:
"Allahu Teâlâ'nın kitabında ve benim sünnetimde de o hâdisenin açık hükmünü bulamazsan
nasıl hüküm verirsin?" diye sorunca da Hz. Muaz:
"O zaman kendi içtihadımla hüküm veririm." demiştir.
Fikirleri söylerken saygılı olunmalı
Burada dikkat edilmesi gereken husus
hemen herkese bu serbestinin verildiği söylenebilir.
Tabii şunu da ifade etmeliyim ki
Onun huzurunda seslerini yükseltememeleri gibi bazı hususlarda onları ikaz ediyordu.
Ayrıca ashab-ı kiram
zaviye ve eğitim yuvalarında başkalarına konuşma ve düşüncelerini ifade etme hakkının tanınmamasına mukabil Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) ashabına en geniş manasıyla bu serbestliği vermişti ki herkes Allah Resûlü'nün huzurunda edebe riayet ederek her meselelerini rahatlıkla onunla müzakere edebilirlerdi.
Tabii her şey bir edep dairesi içinde cereyan ederdi. Zira Efendimiz'e karşı edepli olmak
buram buram ter dökmüştü.
Konuyu bir kıyasla devam ettirmek istiyorum: Bizler kesinlikle Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) gibi edepli olabildiğimiz/olabileceğimizi söylemeliyiz
zira bazı kimselerin öyle dayatmaları ve metazori ile dediklerini yaptırma hisleri oluyor ki insan belli bir noktadan sonra çatlayacak hale gelebiliyor. Bazen buna bir şey de denemiyor. Basit bir misal vereyim: Namazın farzını kıldıktan sonra kalan sünnetini kılmak için odaya giderken merdivende biri gelip önünüzü kesiveriyor.
Oysa Allah Resûlü adet-i seniyyeleri gereği
bazen hezeyana girip değişik şeyler bile söyleyebiliyorsunuz. Çünkü her gelenle teker teker görüşmenin yanında yazı yazma ve yazıları tashih etme gibi işler için de zamana ihtiyacınız oluyor. Bazen yirmi dört saat yetmediği için dua ediyor ve "keşke günler kırk sekiz saat olsaydı" deyip inliyorsunuz.
Evet
efendi olarak doğmuş ve insanlığın efendisi olmuş Efendimiz'in (sallallâhu aleyhi ve sellem) maruz kaldığı onca eziyete rağmen hiç sesini çıkarmadığını düşünün; hiç "ah!" etmeden duruşu ne müthiş bir hadisedir. Şair sanki onun için söylemiş:
"Âşıkım dersin bela-i aşktan âh eyleme!
Âh edip ağyârı âhından âgâh eyleme!"
Cenab-ı Hak (celle celâluhû) O'nun (sallallâhu aleyhi ve sellem) hislerini tercüme edip göndermesine ve insanların Peygamber'e karşı eziyet işlediklerini bildirmesine rağmen O (sallallâhu aleyhi ve sellem)
diğer taraftan da meknî istidatlar ve kabiliyetler ortaya çıkma imkan buluyordu.
ÖZETLE
1- Ashab-ı kiram
takındıkları edep tavrını da hiç değiştirmemiş ve bu konuda hep saygılı bir üslup takip etmişlerdir.
2- Kim bilir bizler belki de nice kabiliyetli insanın duygu ve düşüncelerini ifade etmesine fırsat vermeyip kendimize ne kayıplar yaşatıyor ve nice istidatların körelip gitmesine sebebiyet veriyoruz.
3- İslamiyet
edebi ve erkanına göre herkesin bu deryadan nasiplenmesine asla engel olmamıştır
Tabii herhangi bir yanlış yaptıklarında da özür dilemesini çok iyi biliyorlardı.
Evet ashab-ı kiram
Ashab-ı kiramın hemen hepsi O'nun huzurunda kendi düşüncelerini çok rahatça ortaya koyabiliyorlardı. Hatta bu yıldız insanlardan her biri daha sonraları vazifeli olduğu bir makamı halefine devrederken
İsterseniz konuyu bir misalle biraz daha açalım: Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) Muaz b. Cebel'i Yemen'e gönderirken aralarında geçen konuşma İslam hukukundaki içtihad telakkisine de bir menat mahiyetindedir. Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) bu konuşmasında Hz. Muaz'a
"Ya Muaz! Orada bir hâdise ile karşılaşırsan nasıl hüküm vereceksin?" diye sorar. Hz. Muaz:
"Allahu Teâlâ'nın kitabı ile Ya Resûlallah." diye cevap verir. Resûl-i Ekrem devamla:
"Ya o hâdisenin hükmünü kitapta bulamazsan?" diye sorunca Hz. Muaz:
"Allah'ın Resûlü'nün sünnetine müracaat ederim" diyerek cevap verir. Bunun üzerine Efendimiz:
"Allahu Teâlâ'nın kitabında ve benim sünnetimde de o hâdisenin açık hükmünü bulamazsan
"O zaman kendi içtihadımla hüküm veririm." demiştir.
Fikirleri söylerken saygılı olunmalı
Burada dikkat edilmesi gereken husus
Tabii şunu da ifade etmeliyim ki
Ayrıca ashab-ı kiram
Tabii her şey bir edep dairesi içinde cereyan ederdi. Zira Efendimiz'e karşı edepli olmak
Konuyu bir kıyasla devam ettirmek istiyorum: Bizler kesinlikle Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) gibi edepli olabildiğimiz/olabileceğimizi söylemeliyiz
Oysa Allah Resûlü adet-i seniyyeleri gereği
Evet
"Âşıkım dersin bela-i aşktan âh eyleme!
Âh edip ağyârı âhından âgâh eyleme!"
Cenab-ı Hak (celle celâluhû) O'nun (sallallâhu aleyhi ve sellem) hislerini tercüme edip göndermesine ve insanların Peygamber'e karşı eziyet işlediklerini bildirmesine rağmen O (sallallâhu aleyhi ve sellem)
ÖZETLE
1- Ashab-ı kiram
2- Kim bilir bizler belki de nice kabiliyetli insanın duygu ve düşüncelerini ifade etmesine fırsat vermeyip kendimize ne kayıplar yaşatıyor ve nice istidatların körelip gitmesine sebebiyet veriyoruz.
3- İslamiyet