- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
Arkesilaos ( ya da Arkesilas) (316-241) Aeolia bölgesinde Pitanede ( Bugünkü Çandarli) dogmus. Önce Aristotelesin en yakin dostu , is arkadasi ve ardili Theophrastosun ögrencisi olmus, sonra da Akademiaya girmis ve Pyrrhonun da çok etkisi altinda kalmis.
Pyrrhonun ögretisini degistirmeden bütünü ile benimseyen Arkesilaos, bir Akademiali olarak Platon felsefesi üzerinde durup, bu felsefenin, özellikle de Sokratesin yönteminin süpheci yönlerini belirtmeye çalisir. Arkesilaosun kendisi tartismalarinda Sokratesn yöntemini kullanirmis; yalniz, Sokrates gibi, karsisindakini kendi üzerinde bir düsünmeye zorlamak, sonuçlari kendisinin bulmasina yol açmak için degil de, onu süpheci görüse geçirmek için bu yöntemi kullanirmis. Arkesilaosun bilgi anlayisi asil niteligini, baslica karsiti Stoa ile daha dogrusu Zenon ile olan savasmasinda kazanmistir. Stoaya göre, gerçek üzerine olan bilgimiz duyu algilarina dayanir, bu bilginin kaynagi burasidir. Yalniz, bütün duyu tasavvurlari degil de, ancak kataleptik tasavvurlar dogruyu saglarlar, ancak kavranmis, ruhumuzda saglam kök salarak saklanmis olan tasavvur (katalepsis) besbellidir, apaçiktir, dolayisiyla kesindir, sarsilmazdir; katalepsis dogru bilginin ölçüsüdür. Stoanin bu anlayisini Arkesilaos söyle elestirir: Bir tasavvurun dogru mu, yanlis mi oldugunu, yani bu tasavvurun varolan bir seyle mi, yoksa varolmayan bir seyle mi iliskili oldugunu bize güvenle bildirecek böyle bir dogruluk ölçüsü yoktur. Duyu yanilmalarinda, rüyalarda, delilikte de tasavvur mutlak bir apaçiklik niteligi tasirlar ve bizi kendilerini onamaya zorlarlar, oysa bunlar yanlis tasavvurlardir. Bu da gösteriyor ki, tasavvurumuzun yanlis mi, dogru mu oldugunu hiçbir zaman kesin olarak bilemeyiz. Ayrica: kataleptik olan ve olmayan tasavvurlar arasinda dereceli geçitler vardir, apaçiklik ile bilginin güvenilir olmasinin da dereceleri vardir. Arkesilaosun bilgi teorisi hemen hemen, dogmatizmin bas temsilcisi Stoaya karsi yaptigi bu elestirmede sona erer.
Ahlak ögretisinde Arkesilaosun daha olumlu bir görüsü var. Burada Sokrates Platon gelenegine de dayandigindan, yargi ve eylemden kaçinmayi (epokheyi) ögütleyen Pyrrhon gibi pratik hayattaki davranisa tam bir ilgisizlik göstermez; epokhe bir deger, ama en yüksek deger degil; insanin eylemde de bulunmasi gerek. Burada karsisina su soru çikar: Amaçlar ve ilkeler açik olarak bilinmeden eyleme olabilir mi? Sirf algi ve buna dayanan aliskanlik ile Arkesilaos yetinmek istemediginden, eyleme kilavuz olarak akillilik ( phronesis) ve iyice temellendirmeyi (enlogia) ileri sürer.
Pyrrhonun ögretisini degistirmeden bütünü ile benimseyen Arkesilaos, bir Akademiali olarak Platon felsefesi üzerinde durup, bu felsefenin, özellikle de Sokratesin yönteminin süpheci yönlerini belirtmeye çalisir. Arkesilaosun kendisi tartismalarinda Sokratesn yöntemini kullanirmis; yalniz, Sokrates gibi, karsisindakini kendi üzerinde bir düsünmeye zorlamak, sonuçlari kendisinin bulmasina yol açmak için degil de, onu süpheci görüse geçirmek için bu yöntemi kullanirmis. Arkesilaosun bilgi anlayisi asil niteligini, baslica karsiti Stoa ile daha dogrusu Zenon ile olan savasmasinda kazanmistir. Stoaya göre, gerçek üzerine olan bilgimiz duyu algilarina dayanir, bu bilginin kaynagi burasidir. Yalniz, bütün duyu tasavvurlari degil de, ancak kataleptik tasavvurlar dogruyu saglarlar, ancak kavranmis, ruhumuzda saglam kök salarak saklanmis olan tasavvur (katalepsis) besbellidir, apaçiktir, dolayisiyla kesindir, sarsilmazdir; katalepsis dogru bilginin ölçüsüdür. Stoanin bu anlayisini Arkesilaos söyle elestirir: Bir tasavvurun dogru mu, yanlis mi oldugunu, yani bu tasavvurun varolan bir seyle mi, yoksa varolmayan bir seyle mi iliskili oldugunu bize güvenle bildirecek böyle bir dogruluk ölçüsü yoktur. Duyu yanilmalarinda, rüyalarda, delilikte de tasavvur mutlak bir apaçiklik niteligi tasirlar ve bizi kendilerini onamaya zorlarlar, oysa bunlar yanlis tasavvurlardir. Bu da gösteriyor ki, tasavvurumuzun yanlis mi, dogru mu oldugunu hiçbir zaman kesin olarak bilemeyiz. Ayrica: kataleptik olan ve olmayan tasavvurlar arasinda dereceli geçitler vardir, apaçiklik ile bilginin güvenilir olmasinin da dereceleri vardir. Arkesilaosun bilgi teorisi hemen hemen, dogmatizmin bas temsilcisi Stoaya karsi yaptigi bu elestirmede sona erer.
Ahlak ögretisinde Arkesilaosun daha olumlu bir görüsü var. Burada Sokrates Platon gelenegine de dayandigindan, yargi ve eylemden kaçinmayi (epokheyi) ögütleyen Pyrrhon gibi pratik hayattaki davranisa tam bir ilgisizlik göstermez; epokhe bir deger, ama en yüksek deger degil; insanin eylemde de bulunmasi gerek. Burada karsisina su soru çikar: Amaçlar ve ilkeler açik olarak bilinmeden eyleme olabilir mi? Sirf algi ve buna dayanan aliskanlik ile Arkesilaos yetinmek istemediginden, eyleme kilavuz olarak akillilik ( phronesis) ve iyice temellendirmeyi (enlogia) ileri sürer.