-
- Üyelik Tarihi
- 12 Kas 2020
-
- Mesajlar
- 2,474
-
- MFC Puanı
- 29,290
Antik Çağ ya da İlk Çağ, insanlık tarihinin başlangıcından erken dönem Orta Çağ'a kadarki zaman dilimindeki belirgin kültürel ve siyasi olayları konu alır. Her ne kadar bu bitiş tarihi (erken Orta Çağ) büyük oranda göreceli olsa da, çoğu Batılı akademisyenler Batı Roma İmparatorluğu'nun 476'daki çöküşünü antik Avrupa tarihinin (geleneksel olarak kabul edilmiş) sonu olarak tanımlarlar. Antik tarih için kullanılan bir başka terim de antikitedir (antiquity). Yine de bu terim (antikite) daha çok Antik Yunan ve Antik Roma uygarlıklarını özel olarak tanımlamakta kullanılmaktadır.
Sümer çivi yazısının keşfedilmiş en eski yazım türü olduğuna göre, kayıtlı tarihin süresi yaklaşık 5.000-5.500 yıldır. Genetik delillere göre ise insanoğlunun ilk ortaya çıkışı yaklaşık 1,5 milyon yıl öncedir. Ayrıca, Homo sapiens'in Afrika'yı yaklaşık 60.000 yıl önce terk ettiğine dair gelişen bir düşünce ve deliller vardır.
Antik tarihin incelenmesindeki en temel sorun, sadece bir kısmının kayıtlı ve belgelenmiş olması ve bu belgelenmiş kısmından sadece bir bölümünün günümüze ulaşabilmiş olmasıdır. Antik tarihin bitişinden çok sonraya kadar okuryazarlık herhangi bir kültüre yaygınlaşmamıştır, böylece tarihi yazma fırsatına sahip olmuş insan sayısı azdı. Yazılmış tarihler bile yaygınlaşmamış, dağılamamıştır, zira o dönemlerde matbaa makinesi olmadığı için bir eseri çoğaltmanın tek yolu el ile kopyasını çıkartmaktı. Antik Batı'nın okuryazarlık oranı en yüksek uygarlıklarından olan Roma İmparatorluğu'nun en ünlü ve önemli tarihçilerinden birçoğunun eserlerinin çoğu kayıptır. Örneğin, M.Ö. 1. yüzyılda yaşamış Romalı tarihçi Livy Roma'nın tarihini yazmış ve eserinin adını Ab Urbe Condite (Kentin Buluşundan) koymuştur. Eserin 142 cilt olduğu düşünülmektedir, bugüne sadece 35 cildi ulaşabilmiştir.
Tarihçilerin antik dünyaya dair bilgi edinmelerinin iki ana yolu vardır: arkeoloji ve birincil kaynakların incelenmesi.
Sümer çivi yazısının keşfedilmiş en eski yazım türü olduğuna göre, kayıtlı tarihin süresi yaklaşık 5.000-5.500 yıldır. Genetik delillere göre ise insanoğlunun ilk ortaya çıkışı yaklaşık 1,5 milyon yıl öncedir. Ayrıca, Homo sapiens'in Afrika'yı yaklaşık 60.000 yıl önce terk ettiğine dair gelişen bir düşünce ve deliller vardır.
Antik tarihin incelenmesindeki en temel sorun, sadece bir kısmının kayıtlı ve belgelenmiş olması ve bu belgelenmiş kısmından sadece bir bölümünün günümüze ulaşabilmiş olmasıdır. Antik tarihin bitişinden çok sonraya kadar okuryazarlık herhangi bir kültüre yaygınlaşmamıştır, böylece tarihi yazma fırsatına sahip olmuş insan sayısı azdı. Yazılmış tarihler bile yaygınlaşmamış, dağılamamıştır, zira o dönemlerde matbaa makinesi olmadığı için bir eseri çoğaltmanın tek yolu el ile kopyasını çıkartmaktı. Antik Batı'nın okuryazarlık oranı en yüksek uygarlıklarından olan Roma İmparatorluğu'nun en ünlü ve önemli tarihçilerinden birçoğunun eserlerinin çoğu kayıptır. Örneğin, M.Ö. 1. yüzyılda yaşamış Romalı tarihçi Livy Roma'nın tarihini yazmış ve eserinin adını Ab Urbe Condite (Kentin Buluşundan) koymuştur. Eserin 142 cilt olduğu düşünülmektedir, bugüne sadece 35 cildi ulaşabilmiştir.
Tarihçilerin antik dünyaya dair bilgi edinmelerinin iki ana yolu vardır: arkeoloji ve birincil kaynakların incelenmesi.