• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Anonim Halk Şiirinde Ağıt

Üyelik Tarihi
3 Haz 2013
Konular
112
Mesajlar
2,254
MFC Puanı
2,610
Ağıt, anonim halk şiirinin yaygın nazım türlerinden birisidir. Ölüm ve yas gelenekleriyle bağlantılı olan ağıtlar için Türkiye’de ve Türkiye dışındaki Türk topluluklarında çeşitli terimler kullanılmaktadır. Anadolu’da ölenin ardından ağlamak, onun iyi taraflarım öne çıkarmak ve ölümünden duyulan üzüntüyü dile getirmek için yaygın olarak kullanılan kelime “ağıt“tır. Bu işi yapana ise “ağıtçı” denir.



Bunun yanı sıra Anadolu’da ağıt için “ağat, ağut, ağı, avut, deme, deyiş, deyişet, lâvik, şin, şivan, mersiye vb.”, ağıtçı için ise “ağcı, ağlayıcı, âşık bacı, bayatıcı, sağıcı, sağucu, sazlıyan” gibi adlar kullanılır. Ağıt yakma işlemiyle ilgili olarak ise “ağıt etmek, ağıt düzmek, ağıt koparmak, ağıt söylemek, ağıt tutmak, ağıt yapmak, yakım yakmak” gibi ifadeler geliştirilmiştir (Görkem 2001: 16-18). Balıkesir, İzmir, Gaziantep, Kahramanmaraş, Kayseri, Ankara, Kastamonu, Konya ve Eskişehir’de ağıt kelimesi, “ezgi ile mersiye söyleyerek ağlama” anlamında kullanılırken Kırşehir ve Amasya’da “mersiye”, İçel, Balıkesir, Erzurum ve Eskişehir’de “cenaze için yapılan matem ve yas” anlamına gelmektedir (Bali 1997: 16).

Türkiye dışındaki Türk topluluklarında da ağıt yakma geleneği ve buna bağlı olarak oluşmuş ağıtlar bulunmaktadır. Azerbaycan’da ağıt için “ağı” kelimesi kullanılır ve bu işi meslek edinmiş ağıtçılar vardır. Kazak Türkleri ağıt yerine “joktov, koşuk ırı, köri” gibi kelimeler kullanırlar. Kırgızlarda ise “cır, coktov ve koşok” sözleri ağıt türü için kullanılır. Nogaylar “bozlaw”, Türkmenler “ağı, tavş, tavşa, towum”, Uygurlar “mersiye koşukları”, Özbekler “yığı, yoklav”, Kırım Tatarları “tag-mag” kelimelerini ölüm konulu şiirler için kullanmaktadırlar (Kaya 2004: 334-345, Görkem 2001: 49-62). Eski Türklerin “yuğ” törenlerinde söyledikleri ölüm şiirlerine “sagu” adı verilirken, zamanla bu kelimenin yerini “mersiye” ve “ağıt” kelimeleri almıştır.

Özellikle İslamiyet öncesindeki Türk kültüründe ağıtların yoğun bir şekilde kullanıldığı alanların başında “yuğ” törenleri gelir. Ölen kişinin ardından düzenlenen cenaze merasimleri olan yuğlarda ağlama ve feryat etmenin yanı sıra ölen kişinin vasıflarını öven şiirler söylemek de geleneksel uygulamalar arasına girmiştir. Yuğ törenlerinde söylenen ağıtların, o zamanki adıyla “sagu”ların bir kısmı daha sonraki dönemlerde de ozanlar arasında söylenegelmiştir. Alp Er Tunga sagusunun böyle bir süreçten geçtiği düşünülmektedir.

Bugün Anadolu’da ölüm konulu şiirlere veya ölüm vesilesiyle söylenen şiirlere ağıt denilmekle birlikte ağıtın Türk kültüründe uzun bir geçmişi vardır. Hun döneminden itibaren Türklerde yas törenlerinin yapıldığını, bu törenlerde ağlayıp sızlayıp şiir söyleyen kişilerin olduğunu takip edebiliyoruz. Çin kaynaklarından alınan bilgilere göre Hun döneminde ağıt yakma geleneği vardır. Hun hükümdarı Atti-la’nın ölümünü anlatan kayıtlar buna örnek olabilecek niteliktedir. Kaynaklardaki bilgilere göre, Attila öldükten sonra bir tepeye getirilmiş, iyi ata binen süvariler bu tepenin etrafında Attila’yı öven ağıtlar okuyarak dönmüşlerdir. Attila’yla ilgili bir ağıt, günümüze kadar ulaşmıştır (Bali 1997: 20).

Göktürk döneminde de ağıt geleneğiyle ilgili önemli kayıtlar vardır. Orhun Ki-tabeleri’nde Bilge Kağan, yakın akrabasının ölümünden sonra her taraftan ağlayıcıların gelip yas tuttuğunu, ağlayıp sızladığını bildirir. Özellikle İslamiyet öncesindeki ağıtlarla ilgili olarak Divanü Lügati’t-Türk oldukça önemli bir kaynaktır. Bu dönemde ağıt karşılığı olarak “sagu” kelimesi kullanılmaktadır. Bir kahraman olduğunu düşündüğümüz Alp Er Tunga’yla ilgili sagu parçaları, Kâşgarlı Mahmut’un bu eserini oldukça kıymetli kılmaktadır (Bali 1997: 19-48). Bu dönemden sonra Selçuklu ve Osmanlı dönemlerindeki yazılı kaynaklarda da ağıt yakma ve ağıtlarla ilgili bol miktarda bilgi ve malzeme vardır.
 
Üst