- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
Abdülvehhâb-ı Şarânî şöyle anlattı: Bir gün ben Buhârî Şerhi'ni mütâlaa ediyordum. O sırada Zekeriyyâ Ensârî; Dur! Bana bu gece gördüğün rüyâyı anlat bakalım. dedi. Ben o gece rüyâmda bir gemide bulunuyordum. Geminin yelkenleri, halatları, yaygıları ve koltukları ipektendi. İmâm-ı Şâfiî bir koltukta oturuyordu. Zekeriyyâ Ensârî ise İmâm-ı Şâfiînin sol tarafında bulunuyordu. İmâm-ı Şâfiînin elini öptüm. Gemi yoluna devâm ediyordu. Gemi nihâyet bir adada durdu. Adadaki ağaçların meyveleri denize doğru sarkmıştı. Rüyâmı ona anlattığım zaman; Eğer rüyân doğru ise, ben İmâm-ı Şâfiînin kabrinin yakınında bir yerde defnedilirim. dedi. Zekeriyyâ Ensârî vefât ettiği zaman Bâb-un-nasr denilen yerde onun için kabir hazırlattılar ve oraya götürdüler. Benim bu rüyâmdan haberi olan iki kişi bana rüyân doğru çıkmadı diyorlardı. Biz bu hâlde iken, Mısırda sultânın vekili Emin Hayri Beyin bir habercisi geldi.Emîrin rahatsız olduğunu, buraya kadar gelemeyeceğini, Emîrin cenâze namazına iştirak edebilmesi için, Zekeriyyâ Ensârînin cenâzesinin Remile denilen yere götürülmesini emrettiğini söyledi. Emîrin isteği yerine getirildi.Cenâze namazı kılındıktan sonra Emîr, Zekeriyâ Ensârî'nin Karâfede defnedilmesini emretti. Burada Necmeddîn Cenüşânînin yanına defnedildi. Defnedildiği yer İmâm-ı Şâfiînin kabrinin yakınındaydı ve onun yüzünün karşısına rastlıyordu.