Bir yandan Beyazıt, bir yandan Timur, Anadolu üzerindeki beylikleri tebaası haline getirmeye çalışıyorlardı. Timurun taarruzlarıyla yıkılan Celayirin Sultanı Ahmet Han ve Karakoyunlu Devletinin hükümdarı Kara Yusuf, Timurun eline geçmemek için Osmanlıya sığındılar. Timur, kendisinden kaçan Ahmet Han ve Kara Yusufun iade edilmesi için Beyazıta mektup göndererek esir edilmek üzere kendisine teslim edilmesini istedi. Ancak Beyazıt, kendisine sığınan beyleri vermek istemeyince Timur ile Beyazıt arasında mektuplaşmalar başladı. Timur, ısrarla esirlerinin kendisine verilmesini istiyor ve tehdit ediyor, Beyazıt ise esirlerini vermeyi reddedip Timurun meydan okumasına ağır sözler ve tehditlerle karşılık veriyordu. Karşılıklı tehdit ve hakaretlerle gerçekleşen bu mektuplaşmalar neticesinde Timur, Beyazıtın ele geçirdiği Sivas, Halep ve Şama istila etti ve esir iadesi meselesi savaşa dönüşmeye başladı. Timur, Sivas, Halep ve Şamdan sonra Bağdata yönelince, Beyazıt da karşı taarruzla Timurun hâkimiyeti altındaki Erzincan ve Kemahı istila etti. Bu karşılıklı taarruzlar büyük bir savaşı artık kaçınılmaz hale getirmişti. Yaşanan anlaşmazlıklar neticesinde Timur, Beyazıta elçi göndererek Kemahın geri verilmesini, Ahmet Han ve Kara Yusufun iadesini ve Osmanlıların kendisine bağlanmasını talep etti. Bu talep, açıkça bir savaş ilanıydı.