Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

  • Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Anayasa Hukuku Ders Notları 3

diShy

~ یơυℓℓεss ..
Onursal Üye
  • Üyelik Tarihi
    27 Kas 2009
  • Mesajlar
    24,120
  • MFC Puanı
    79
Çok Partili Siyasal Hayat:
[FONT=verdana, tahoma, arial][/FONT]​
Seçim serbestliğinin gerçek bir anlam taşıması seçmenlerin çeşitli alternatifler arasından serbest bir seçim yapabilmelerine bağlıdır.Çağdaş demokratik devlette bu alternatifler ,siyasal partiler tarafından oluşturulur.Modern demokrasi partiler demokrasisidir.Seçmen partiler tarafından kendisine sunulan alternatif siyasal programlar arasından bir seçme yapma imkanını bulur ve oy verdiği parti iktidara geldiği takdirde söz konusu programın uygulanacağına güvenebilir.Partisiz bir toplumda ise buna imkan yoktur.Böyle bir toplumda seçme hürriyetinin varolabileceği bir an için farz edilse bile seçmen seçtiği temsilcilerin çeşitli kamusal politika sorunları karşısında nasıl bir tutum takınacağını önceden bilemez.
[FONT=verdana, tahoma, arial]
[/FONT]​
[FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]Anayasa bu gerçeği madde 68/2’de belirtmiştir.82 anayasası ilk başta parti üyesi olabilme yaşını 21 de tutarken 95’te yapılan değişikliklerle bunu 18’e indirgemiştir.[/FONT]
[/FONT][FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]Partilerin serbestçe faaliyette bulunmaları kural iken bu istisnasız olarak kabul edilmemiş ve çeşitli sınırlamalar getirilmiştir.[/FONT]
[/FONT]



[FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]a)Siyasal Partilerin Amaçlarına İlişkin Yasaklaru yasaklar anayasanın değiştirilmiş 68.maddesinde belirtilmiştir.Aynı şekilde 61 anayasasının 57.maddesinde de yasaklar söz konusu idi.Görülüyor ki 61 ve 82 anayasaları siyasal parti faaliyetleri konusunda Alman Anayasasından mülhem olarak siyasal alanı anayasa ile sınırlandırmış, başka bir deyimle “militan anayasa” ya da “mücadeleci anayasa” anlayışını benimsemiştir.Bu anlayışın özü amacı hürriyetçi demokrasiyi ortadan kaldırmak olan akımlara meşru siyasi faaliyet alanını kapatmaktır.[/FONT]
[/FONT]

[FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]1982 anayasasının değişik 68 maddesindeki yasaklar daha detaylı incelenirse siyasal parti faaliyetleri açısından şu sınırlamaları getirdiği anlaşılır:[/FONT]
[/FONT]

[FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]aa)Devletin ülkesi ve milleti ile bütünlüğüevletin ülkesi ile bölünmezliği devletin dış bağımsızlığının ve ülke bütünlüğünün korunması unsurlarını içerir.Mesela Türkiye Cumhuriyetinin dışa karşı bağımsızlığının ortadan kaldırılmasını veya ülkemizin bir bölümünün T.C.’den ayrılmasını savunan bir parti temelli kapatılır.Diğer bir deyimle bu hüküm her türlü ayrılıkçı akımın bir parti halinde örgütlenmesini yasaklamaktadır.[/FONT]
[/FONT]

[FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]Devletin milleti ile bölünmezliği ilkesi de azınlık yaratılmasının önlenmesi bölgecilik ve ırkçılık yasağı ve eşitlik ilkesinin korunması hususlarını kapsamaktadır.[/FONT]
[/FONT]

[FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]bb)Cumhuriyet İlkesiu ilke monarşik partileri yasaklamaktadır.[/FONT]
[/FONT][FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]cc)Demokratik Devlet Düzeni:AY.madde 68’de yer alan insan hakları millet egemenliği ve demokratik devlet ilkeleri insan haklarına dayanan hürriyetçi çok partili demokrasiyi reddeden ve diktacı partileri yasaklamaktadır.[/FONT]
[/FONT]

[FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]dd)Laiklikiyasi partiler devletin sosyal ekonomik siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa din kurallarına dayandırma amacını güdemezler.Siyasal çıkar ya da nüfus sağlamak amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamazlar.[/FONT]
[/FONT]

[FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]ee)Sınıf veya Zümre diktatörlüğünün yasaklanmasıiyasi partiler sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamazlar.Sınıf egemenliği ülke içindeki tek üstün gücün tek bir sınıfın elinde toplanmasını ve bütün diğer sınıfların egemenliğin kullanılmasından dışlanması demektir. [/FONT]
[/FONT][FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]b) Siyasal Partilerin örgütlenme ve çalışmalarına ilişkin yasaklar:[/FONT]
[/FONT]

[FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]aa)Hakimler ve savcılar Sayıştay dahil yüksek yargı organları mensupları kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri Silahlı Kuvvetler mensupları ile yüksek öğretim öncesi öğrencileri siyasi partilere üye olamazlar.[/FONT]
[/FONT][FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]bb)Siyasi partilerin faaliyetleri parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları demokrasi ilkelerine uygun olur.Bu ilkelerin uygulanması kanunla düzenlenir.[/FONT]
[/FONT]

[FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]cc)Siyasi partiler ticari faaliyetlere girişemezler.[/FONT]
[/FONT][FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]dd)Siyasi partilerin gelir ve giderleri amaçlarına uygun olması gerekir bu kuralın uygulanması kanunla düzenlenir.Denetim Anayasa Mahkemesi’nce yapılır.Bu görev yerine getirilirken Sayıştay’dan yardım sağlar.Denetim sonunda verilen karar kesindir.[/FONT]
[/FONT]

[FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]ee)Temelli kapatılan parti bir başka ad altında kurulamaz.[/FONT]
[/FONT][FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]ff)Bir siyasi partinin temelli kapatılmasına beyan veya faaliyetleriyle sebep olan kurucuları dahil üyeleri AY.Mahk. temelli kapatmaya ilişkin kesin kararının R.G.’de gerekçeli olarak yayınlanmasından başlayarak 5 yıl süre ile başka bir partinin kurucusu,üyesi,yöneticisi veya denetleyicisi olamazlar.[/FONT]
[/FONT][FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]gg)Yabancı devletlerden uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyruğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi yardım alan siyasi partiler temelli kapatılır.[/FONT]
[/FONT]

[FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]1995’te yapılan anayasa değişiklikleri ile siyasi partilerin örgütlenme ve çalışmalarına ilişkin yasaklar oldukça hafifletilmiştir.Kaldırılan yasaklar:[/FONT]
[/FONT][FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]-Siyasi partilerin yurtdışında teşkilatlanıp faaliyette bulunmaları[/FONT]
[/FONT][FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]-Kadın,gençlik kolu ve benzeri yan kuruluşlar meydana getirmeleri[/FONT]
[/FONT][FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]-Vakıf kurmaları[/FONT]
[/FONT][FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]-Kendi siyasetlerini yürütmek ve güçlendirmek için dernek,sendika vakıf kooperatif ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları ile siyasi işbirliği ve ilişki içinde bulunmaları ve bunlardan maddi yardım almaları dır.[/FONT]
[/FONT]

[FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]hh) Kapatılmış siyasi partilerin isimleri amblemleri rumuzları rozetleri ve benzeri işaretleri ile daha önce kurulmuş Türk Devletlerine ait topluma mal olmuş bayrak amblem ve flamalar siyasi partilerce kullanılamaz.Ayrıca siyasi partiler daha önce kapatılan siyasi partilerin devamı olduklarını da beyan edemez ve böyle bir iddiada bulunamazlar.Komünist anarşist faşist teokratik nasyonal sosyalist din dil ırk mezhep ve bölge adlarıyla veya aynı anlama gelen adlarla siyasi parti kurulamaz veya parti adında bu kelimeler kullanılamaz.[/FONT]
[/FONT]

[FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]ii)Siyasi partiler Anayasanın başlangıç kısmında yazılı sebeplerle Türk Silahlı Kuvvetlerinin milletin çağrısıyla gerçekleştirdiği 12 Eylül 1980 harekatına ve Milli Güvenlik konseyinin karar ve icraatına karşı bir tutum beyan ve davranışta bulunamazlar.[/FONT]
[/FONT]



[FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]Bu yasak hükümlerinden bazıları siyasi partilerin serbestçe faaliyette bulunmalarına ciddi engeller çıkarabilecek niteliktedir.Yasaların çokluğu anayasa koyucuda siyasi partilere karşı açık bir güvensizliği yansıtmaktadır.Bu güvensizliği siyasi partileri demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsuru sayan Anayasa İlkesi ile bağdaşmamaktadır.[/FONT]
[/FONT]

[FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]c)Siyasal Partilerin Kapatılması:[/FONT]
[/FONT]

[FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]Anayasaya göre siyasi partilerin kapatılması Cumhuriyet Başsavcısının açacağı dava üzerine Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara bağlanır.Bununla siyasi partilerin kapatılması herhangi bir mahkemeye değil Anayasanın üstünlüğünün koruyucusu ve teminatı olan bir yüksek yargı organına verilmiştir.Cumhuriyet Başsavcılığı siyasal parti kapatılması davasını ya re’sen veya Bakanlar Kurulu kararı üzerine Adalet Bakanının istemiyle yahut bir başka siyasal partinin istemi üzerine açar.Cumhuriyet Başsavcılığı yeterli delil bulunamadığı kanısına varırsa dava açmaz.Bunun üzerine Adalet Bakanının veya siyasal partinin yazılı itiraz hakkı vardır.İtiraz haklı görülmezse dava açılmaz;haklı görülürse Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasa Mahkemesine dava açmakla yükümlüdür.Anayasa 68.maddenin 4.fıkrasındaki yasakların,doğrudan doğruya parti tüzüğü veya programı gibi parti tüzel kişiliğini bağlayıcı bir belgeyle ihlal etmesiyle,diğer yollardan (Mesela bireysel üyelerin faaliyetleri yoluyla) ihlal edilmesi durumları arasında bir ayrım yapmıştır.İkinci durumda partinin kapatılabilmesine karar verilebilmesi için bu eylemlerin bireysel eylemlerden ibaret kalmaması ve partinin bu nitelikteki eylemlerin işlendiği bir “odak haline geldiğinin” tespit edilmesi gerekir.Bireysel parti üyelerinin parti yasaklarına aykırı fiil ve konuşmalarından dolayı parti kapatma yolunun harekete geçirebilmesi için ilkin kişilerin bu eylemlerden dolayı hüküm giymeleri,daha sonra Cumhuriyet Başsavcılığının ilgili kişilerin partiden kesin olarak çıkarılmalarını istemesi ve siyasal partinin en geç otuz gün içinde bu istemi yerine getirmemesi gerekiyordu.T.C.K.’nun 141,142.163.maddelerinin 91 yılında yürürlükten kaldırılması nedeniyle parti üyelerinin 103.maddenin 1.fıkrasındaki yasaklara aykırı eylemleri suç olmaktan çıkarılmıştır.Böylece söz konusu partinin eylemlerin işlendiği bir mihrak haline gelmesinin saptanmasında önemli rol oynayan 103.mad 2.fıkrası geçerliliğini kaybetmiştir.[/FONT]
[/FONT][FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]Siyasi partiler kanununda yapılan deşiklikle 103.madde Anaysa Mahkemesinin kararı ışığında yeniden düzenlenmiştir.Buna göre bir siyasi partinin anayasanın 68./4 fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerin odak halini oluşturup oluşturmadığı Anayasa Mahkemesince belirlenir.[/FONT]
[/FONT]

[FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]d) Siyasal Partilere Devlet Yardımı:[/FONT]
[/FONT]

[FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]Siyasal partiler sivil toplumla devlet arasında kö[/FONT]pr[FONT=verdana, tahoma, arial]ü oluşturan bu nitelikleri itibariyle de bazı açılardan özel hukuk tüzel kişilerine bazı açılardan da kamu hukuku tüzel kişilerine benzeyen kendilerine özgür kuruluşlardır.Siyasal partilere devlet yardımı 1961 anayasasının ilk metninde yer almamakla birlikte 1971’de yapılan anayasa değişiklikleri ile Anayasanın 56.maddesinin son fıkrasına eklenmiştir.1982 anayasası siyasal partilere devlet yardımından bahsetmemiştir.1984’de bu hüküm getirildi daha sonra 1987 ve 1988 yıllarında değişiklikler yapıldı.Bu son iki değişiklik partiler arasında eşitsizlik yarattığı gerekçesi ile iptal davası konusu olmuş ancak Anayasa Mahkemesi bu istemi yerinde bulmamıştır.İptal istemine konu olan kanuni düzenlemelerin devlet yardımını tüm partilere eşit olarak dağıtmayıp ,sadece bir kısım partileri (milletvekili seçimlerinde %19 barajını aşmış partilerle bu barajı aşmamış olmakla birlikte milletvekili genel seçimlerinde toplam geçerli oyların %7’sinden fazlasını almış bulunan partiler) yararlandırmasını Anayasadaki eşitlik ilkesine aykırı olduğu iddiasını da Anayasa mahkemesi yerinde bulmamıştır.[/FONT]
[/FONT][FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]Anayasada 1995’de gerçekleştirilen değişiklikle siyasi partilere devlet yardımı konusunda şu hüküm kabul edilmiştir.”Siyasal partilere devlet yeteri düzeyde ve hakça yardım yaparartilere yapılacak yardımın alacakları üye aidatının ve bağışların tabi olduğu esaslar kanunla düzenlenir.”[/FONT]
[/FONT]



[FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]VI)İnsan Haklarına Saygılı Devlet[/FONT]
[/FONT]

[FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]1-!982 Anayasasının temel haklar konusundaki yaklaşımı:[/FONT]
[/FONT]

[FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]1961 anayasasının “insan haklarına dayalı” deyiminin yerine 1982 anayasası “insan haklarına saygılı” deyimini kullanmıştır.Bu iki deyim arasında bir anlatım farkı ötesinde temel bir anlam ve yaklaşım farkı olduğunu savunmak güçtür.[/FONT]
[/FONT][FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]1982 anayasasının 12.maddesi 1961 anayasasının 10.maddesindeki formülü benimseyerek “herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilemez temel hak ve hürriyetler sahiptir demektedir.Ancak aynı maddenin 2.fıkrası temel hak ve hürriyetlerin kişinin topluma ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva ettiğini belirtmektedir.Öte yandan 1982 anayasası 1961 anayasasına paralel olarak hem devlete karşı ileri sürülebilecek ve korunacak temel hak ve hürriyetler anlayışına hem modern sosyal devletin “hürleştirme “ anlayışına yer vermiştir.1982 anayasasının 5.maddesi 61 anayasasının 10.maddesinin 2.fıkrasındaki hükme tekabül etmektedir.1982 anayasasının 1961 anayasasına oranla bireyin temel hak ve hürriyetlerine devlet otoritesi karşısında daha güçsüz bir konum verdiği kuşkusuz olmakla birlikte ilk bakışta paradoksal olarak 1982 anayasasının temel hak ve hürriyetlerle ilgili maddelerinin yazımında Türkiye’nin taraf olduğu milletler arası insan hakları sözleşmeleri ve özellikle Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi ile uyum ve paralellik sağlanmasına daha büyük çaba gösterilmiş olduğu göze çarpmaktadır [/FONT]
[/FONT][FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]2-Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması:[/FONT]
[/FONT]

[FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]1982 Anayasasının temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması konusunda kabul ettiği temel kural (mad.13) bazı noktalardan 1961 anayasasının benimsediği sisteme (mad.11) benzemekte bazı noktalardan ise ondan ayrılmaktadır.Benzer unsurlar sınırlamanın “Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olması” ve “kanunla” yapılmasıdır.1961 anayasası genel olarak her temel hak ve hürriyetin hangi sebeplerle sınırlanabileceğini o hürriyetle ilgili maddede belirtilmiş fakat bunun yanında 11.maddenin 2.fıkrasında “kanun; kamu yararı, genel ahlak, kamu düzeni ,sosyal adalet ve milli güvenlik gibi sebeplerle de olsa bir hakkın ve hürriyetin özüne dokunamaz”hükmüne yer vermiştir.Konunun pratik önemi daha çok düşünce hürriyeti gibi Anayasanın ilgili maddelerinde hiçbir özel sınırlama sebebinden söz edilmemiş bulunan hürriyetlerden kaynaklanmıştır.Gerçekten 11.maddenin 2.fıkrası genel bir sınırlama hükmü ise anılan hürriyetler bu fıkradaki sebeplerle sınırlanabilecek aksi halde hiçbir şekilde sınırlanamayacaktır.[/FONT]
[/FONT][FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]1982 anayasasının 13.maddesindeki düzenleme bu tartışmaya kesin olarak son verme amacını güder görünmektedir.Görülüyor ki maddenin son fıkrası genel sınırlama sebeplerinin temel hak ve hürriyetlerin tümü için geçerli olduğunu ifade eder.Danışma meclisinin Anayasa tasarısında temel hak ve hürriyetler kısmına ilişkin genel gerekçesine göre “temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına ilişkin sebeplerin bir grubu genel nitelikte yani tüm hak ve hürriyetler için geçerli diğer bir grubu ise özel nitelikte yani o hak ve hürriyete ait hükümde yer almaktadır.Eğer böyle bir hüküm yoksa sınırlama genel sebeplere göre yapılır.[/FONT]
[/FONT][FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]Böylece 1982 anayasası 1961 anayasasının hürriyetlerin sınırlandırılması konusunda kabul ettiği “kademeli sistem” den uzaklaşmıştır.Bunun sonucu olarak her temel hak ve hürriyet kendisine özgü niteliğine ve özelliklerine bakılmaksızın 13.maddede gösterilen sebeplerden biri veya birkaçı ile sınırlandırılabilecektir.Bir temel hak ve hürriyetin doğrudan doğruya anayasa tarafından öngörülen sınırları ayrı bir konudur.Bunlar hakkın tanımında yer alır ve onun anayasal sınırlarını oluşturur.Diğer bir deyimle anayasa hakkı sadece o sınırlar içinde tanımıştır.Mesela toplantı ve gösteri yürüyüş hakkı sadece onun “silahsız ve saldırısız” olması halinde mevcuttur.[/FONT]
[/FONT][FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]1961 ve 1982 anayasalarının hürriyetlerin sınırlanması konusunda en önemli farkı aslında kanunla sınırlama sebeplerinin arttırılmış veya görülebileceği gibi hakkın özü kriterinin yerine “demokratik toplum düzeninin gerekleri” kriterine geçilmiş olmasından çok doğrudan doğruya Anayasadan kaynaklanan bu tür sınırlamaların 1961 anayasası ile kıyaslanamayacak kadar çok olmasıdır.Nihayet belirtmek gerekir ki her hak ve hürriyetin Anayasada belirtilmemiş olsa dahi o hürriyetin niteliğinden doğan başka bir deyimle “eşyanın tabiatında mevcut” olan “objektif sınırları vardır.[/FONT]
[/FONT]

[FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]3-Sınırlamanın Sınırları:[/FONT]
[/FONT][FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]Anayasamız temel hak ve hürriyetlerin ancak Anayasada belirtilen şartlarla sınırlanabileceğini öngörmüş böylece sınırlamanın da bazı sınırlarını kabul etmiştir.[/FONT]
[/FONT][FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]a)Sınırlama ancak “kanunla” yapılabilir.Bu idarenin düzenleyici işlemleri ile hürriyetlerin hiçbir şekilde sınırlandırılamayacağı anlamına da gelmez.[/FONT]
[/FONT][FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]b)Sınırlama anayasasının “sözüne ve ruhuna uygun olarak yapılır.Bu şart özellikle Anayasanın temel hak ve hürriyetler için “ek güvenceler” belirtmiş olması durumunda önem kazanmaktadır.Gerçekten anayasa birçok hallerde sadece bir hak ve hürriyeti tanımakla yetinmemiş;aynı zamanda kanun koyucunun ,o hak veya hürriyeti düzenlerken yapamayacağı hususları da belirtmiştir.Bunlar kanun koyucuya yönelik yasaklama hükümleridir.Anayasadaki ek güvencelere aykırı bir kanuni düzenleme elbette mümkün değildir.Ayrıca sınırlamanın anayasanın sadece sözüne değil ruhuna yani anayasanın bütününe ve ondan çıkan temel anlama da aykırı olmaması gerekir.[/FONT]
[/FONT][FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]c)Kanuni sınırlama ancak Anayasanın 13.maddesinde gösterilmiş bulunan genel sınırlama sebeplerine ve ilgili maddede o hürriyet için öngörülmüş olan özel sınırlama sebeplerine dayandırılabilir.Anayasanın herhangi bir sınırlama sebebinden söz etmeksizin sadece “kanunla sınırlanabilir” veya “kanunla düzenlenebilir” deyimlerini kullandığı durumlarda,kanun koyucu sınırlamayı ancak genel sebeplere dayandırarak yapabilir.Sınırlamanın sebebe bağlı olması ,bu gene veya özel sınırlamaların öngörüldükleri amaç dışında kullanılmamalarını da gerektirir.Mesela kamu düzenini korumak amacıyla getirilmiş olan bir sınırlama genel sağlığın korunması amacıyla kullanılamaz.[/FONT]
[/FONT][FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]d)Ölçülülük İlkesiu ilke sınırlamada başvurulan aracın sınırlama amacını gerçekleştirmeye elverişli olmasını bu aracın sınırlama amacı açısından gerekli olmasını ve araçla amacın ölçüsüz bir oran içinde bulunmamasını ifade eder.Ne 1961 anayasasının 11.maddesinde ne de 1982 anayasasının 13.maddesinde bu ilkeye rastlanmaktadır.Bununla birlikte 1982 anayasasının temel hak ve hürriyetlerinin kullanılmasının durdurulmasını düzenleyen 15.maddesinde böyle bir kriter bu yoruma varılabilir.Olağanüstü durumlarda bile temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının tamamen veya kısmen durdurulmasına ancak “durumun gerektirdiği ölçüde” izin verildiğine göre bunun normal zamanlarda evleviyetle geçerli olması gerekir.AY.Mahkemesi de 1961 anayasası döneminde aldığı bazı kararlarda adını tam olarak koymasa da ölçülülük kriterine dayanmıştır.1982 Anayasası döneminde AY.mahkemesi ölçülülük kriterini daha sık kullanmıştır.[/FONT]
[/FONT][FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]e)Hakkın özü ve demokratik toplum düzeninin gerekleri:Temel hak ve hürriyetlerin özünün ne olduğunu diğer bir deyimle onun içeriği bütün hürriyetler için genel olarak tanımlamak mümkün değildir.Ancak genel düzeyde şunu söylemek mümkündür ki bir hak veya hürriyetin özü,onun vazgeçilmez unsuru,dokunulduğu takdirde söz konusu hürriyeti anlamsız kılacak asli çekirdeğidir.1982 anayasası hakkın özü kavramına yer vermeyerek onun yerine “demokratik toplum düzeninin gerekleri” kriterini kabul etmişti.Getirilen bu kıstas 1961 anayasasının kabul ettiği öze dokunmama kıstasından daha belirgin,uygulanması daha kolay olan bir kıstastır.Esasen uluslararası sözleşmeler ve bildiriler de bu kıstası kabul etmiştir.[/FONT]
[/FONT]

[FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]4-Temel Hak ve Hürriyetlerin Kötüye Kullanılmaması:[/FONT]
[/FONT][FONT=verdana, tahoma, arial]
[FONT=verdana, tahoma, arial]Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılmaması ile ilgili bir hüküm 1961 anayasasının ilk metninde mevcut değildi.Bu anayasada 1971 yılında yapılan değişikliklerle 11.maddeye 3.ve 4.fıkralar eklenmiştir.1982 anayasası ise temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılmamasını ayrı bir hükümle düzenlemiştir.Aslında 1971 anayasa değişikliği ve 1982 anayasası ile bu konuda açık bir hüküm getirilmesi;temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmadıkları takdirde mutlak ve sınırsız olacakları gibi bir yanılgıdan kaynaklanmaktadır. Oysa belirtildiği gibi hak ve hürriyetlerin kendi niteliklerinden tabiatlarından doğan “objektif sınırları vardır.Mesela anayasa toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin silahsız ve saldırısız olmasını belirtmiş olmasa dahi hiç kimse bu hakkın silahlı ve saldırılı yürüyüşleri yapmayı kapsadığını ileri süremezdi.[/FONT]
[/FONT]



 
Üst Alt