Wilson’un sonraki başkanlık seçimlerini kazanamamasına rağmen İngiliz tarihçi Edward Carr’ın ifadesiyle Wilson Prensipleri
20. Yüzyılın ihtilal manifestosu olmuştur .
Amerikan sömürgecilik tarihi Wilson Prensipleri’yle mi başladı?
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Thomas Wilson’un
Birinci Dünya Savaşı sırasında savaş sonrası yeni kurulacak dünyanın nasıl olması gerektiğine ilişkin on dört maddelik savaş amaçları tarihe “Wilson Prensipleri” olarak geçmiştir. Wilson’un sonraki başkanlık seçimlerini kazanamamasına rağmen İngiliz tarihçi Edward Carr’ın ifadesiyle Wilson Prensipleri
20. Yüzyılın ihtilal manifestosu olmuştur. Ulus devlet anlayışının popülerlik kazanması
her milletin kendi geleceğine karar vermesi
tüm devletleri kapsayan bir dünya devletinin örgütünün kurulması
ekonomi ve diplomaside açıklık politikasının izlenmesi ilk kez bu ilkelerle uluslar arası kamuoyunun önüne konmuştu.
Dünya tarihçilerinden M. J. Robers “Yirminci Yüzyıl Tarihi” adlı eserinde adil ve özgürlüğün yaratıldığı bir dünyanın başladığını söylese de diğer bir tarihçi Eric J. Hobsbawn “Aşırılıklar Çağı” adlı eserinde yeni sömürgeciliğin Wilson Prensipleri ile başladığını belirtir. Başta Celal Nuri İleri
Refik Halid Karay
Necmettin Sadak
Halide Edip Adıvar gibi Osmanlı’dan cumhuriyete devşirilen aydınlarda bu prensiplerin bir özgürlük ve bağımsızlığın ancak bu ilkelere sarılmayla mümkün olacağına inanmışlar.
On dört ilkeye dikkatli bakıldığında özgürlük
bağımsızlık gibi ilkelerin Amerikan yüzyılını oluşturma çabası olduğunu söyleyen Toynbee gibi tarihçilerde çıkmıştır.
ABD neden savaşa girdi?
Amerika Birleşik devletlerinin I.Dünya Savaşı’na katılması savaş başladıktan 3 yıl sonra gerçekleşmiştir. Rusya’nın savaştan çekilmesi ile itilaf devletleri adına boşluğu dolduran ABD
savaş başlamasından önce tarafsızlığını ilan etmesine rağmen İngiltere ve Fransa’ya askeri ve ekonomik yardımlar bulunuyordu.
Wilson’un itilaf devletlerinin Osmanlı Devleti’nin topraklarını paylaşma tasarısından ilk kez Avrupa’ya savaş danışmanlığı için gönderdiği Albay House ile haberdar olmuştu. Albay House
Wilson’a gönderdiği raporda İngiliz Dış İşleri Bakanı ile görüştüğünü
Osmanlı’nın topraklarının paylaşılacağı fakat Osmanlı’nın geleceği ile ilgili kararın henüz itilaf devletleri tarafından verilmediğini belirtmiş
bu durumun ABD’nin çıkarları için bir endişe doğurmadığını da ısrarla belirtmişti.
ABD
1917 Nisan’ında doğrudan Almanya’ya savaş ilan etti
yalnız ilanı itilaf devletlerinin müttefiki şeklinde olmayıp ortağı şeklinde verilmesi ilginçti. Sanki ABD
savaşa girmenin hazırlığını uzun bir süredir yapmış izlemini vermekteydi. Çünkü Almanya daha öncede Amerikan denizaltılarını batırmış yalnız kınamakla yetinilmişti. Rusya’nın savaştan çekilmesi artık savaşın kontrol altına alınması şeklinde görülebilirdi Amerikalı gazeteci Mark Cable
New York Times gazetesinde ABD’nin savaşa girme hazırlıklarının bir sene öncesinden başladığını
Rusya’nın savaştan çekilmesi ile bu fırsatın doğduğundan söz ediyor Wilson Prensipleri için kurulan 150 kişilik komisyonun tek tek isminin Albay House ve Başkan Wilson tarafından oluşturulduğunu iddia ediyordu.
Wilson Prensipleri hangi maddeleri içeriyordu?
ABD Başkanı Wilson’un on dört maddeden teşekkül eden 8 Ocak 1918’de Kongre’ye sunduğu bildiri de devletler arası ilişkilerden
sınırların belirlenmesi
tazminat uygulamaları
İstanbul ve Çanakkale boğazlarının statüsü
izlenecek ekonomi
iç ve dış güvenliğin nasıl sağlanacağı
imparatorlukların geleceğiyle ilgili bir dizi karar vardı.
Madde 1. Barış görüşmeleri kamuoyuna açık olarak yapılmalı ve görüşmeler sonunda varılacak antlaşmanın hükümleri de yine açık olmalıdır. Gizli antlaşmalara son verilmelidir.
Madde 2. Denizlerin
karasuları dışında kalan bölümleri
uluslararası antlaşmaların gerektirdiği özel durumlar dışında savaşta ve barışta herkesin özgür ve serbest kullanımına açık olmalıdır.
Madde 3. Ekonomik engeller olabildiğince kaldırılmalı
ticaret serbestisi ve fırsat eşitliği sağlanmalıdır.
Madde 4. Ulusların silahlanması
iç güvenliğin gerektirdiği en alt düzeylerde olmalı
bu konuda yeterli garantilerin verilmesi sağlanmalıdır.
Madde 5. Tüm sömürgecilik savları
ilgili halkların çıkarlarını ve egemenlik istemlerini dikkate alacak biçimde eşitlikçi ve hakkaniyete uygun düzenlemelere tabi tutulmalıdır.
Madde 6. İşgal altındaki Rus toprakları boşaltılarak
Ruslara kendi kurumlarını seçme hakkının tanınması sağlanmalı ve onlara istedikleri/gereksinim duydukları her türlü yardım yapılmalıdır.
Madde 7. Belçika toprakları boşaltılmalı ve bu devletin ulusal egemenliği yeniden kurulmalıdır.
Madde 8. 1871’de Almanya’ya geçen Alsace-Lorainne
Fransa’ya iade edilmelidir.
Madde 9. İtalya’nın sınırları ulusal esaslara göre yeniden çizilmelidir.
Madde 10. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu içindeki halkların özerk gelişmeleri sağlanmalıdır.
Madde 11. Romanya
Sırbistan ve Karadağ toprakları boşaltılmalı
Sırbistan’ın denize çıkışı sağlanmalıdır. Tarihsel savları ve ulusal bağları dikkate alınarak çizilecek sınırları içinde Balkan devletlerinin dostça ilişkiler kurmaları sağlanmalı
siyasi ve ekonomik bağımsızlıkları ile toprak bütünlükleri uluslararası güvence altına alınmalıdır.
Madde 12. Osmanlı İmparatorluğu’nun
nüfusunun çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu bölümlerinde Türk egemenliği güvence altına alınmalı; İmparatorluk sınırları içindeki diğer ulusların yaşam güvenlikleri ve özerk gelişimleri sağlanmalıdır. Çanakkale Boğazı
uluslararası güvenceler altında tüm gemilere ve ticarete sürekli olarak açık hale getirilmelidir.
Madde 13. Polonyalıların yaşadığı topraklarda
denize açılımı olan
siyasal ve ekonomik bağımsızlığı ile toprak bütünlüğü uluslararası antlaşmalarla güvence altına alınmış bir Polonya Devleti kurulmalıdır.
Madde 14. Özel antlaşmalarla
küçük
büyük tüm devletlerin siyasi bağımsızlıklarını ve toprak bütünlüklerini karşılıklı olarak güvence altına alacak bir uluslar birliği kurulmalıdır.
Wilson prensipleri dikkatli incelendiğinde özgürlük ve barışı sağlamaktan ziyade ABD’nin savaş sonrası dünyayı yönlendirmek istediği görülmektedir. 10 ve 11 maddeleri sanılanın aksine dış dünyadan çok Amerikan kamuoyuna bir mesaj şeklindedir. Amerika’nın dünyaya barış
demokrasi
adalet getirmek istediğine Amerikan kamuoyu ikna edilerek onların desteği alınmak istenmektedir. Ayrıca 1 ve 4 maddeleri Komünizmi benimsemiş Rusya’ya bir mesaj şeklinde olup yeni savaşın ideolojik temeller üzerinden yürütüleceği gösterilmek istenmiştir.
Kendi kendini yönetme ilkesine vurgu yapılmasıyla Osmanlı Devleti’nde yaşayan farklı milletleri isyana kışkırtılmakta devlet-i aliye teslim olmaya zorlanmaktadır. Sömürgecilin sona erdirilmesinden ziyade yeni sömürgecilik anlayışının ekonomi üzerinden yürütülerek piyasa ekonominin manda ve himaye adıyla yürütüleceği gösterilmektedir.
Wilson Prensipleri’nin Osmanlı topraklarını paylaşmaya yönelik olduğu söylenebilir. Çünkü “Müslüman” yerine “Türk” kavramını öne çıkarması ve Türk olmayan unsurlara özerklik verileceğinden bahsedilmesi Arap
Kürt Müslümanların Osmanlı’dan ayrılmasının istendiğinin göstergesidir. Ahmet İzzet Paşa kabinesi
bu prensiplerin ne anlama geldiğini görerek ABD konsolosuna sert karşılık verilmiş
Osmanlı Devleti’nin Müslümanları kapsayan bir devlet olduğu vurgulanmıştır.
Mili mücadele yanlılarının Wilson prensiplerinin etkisiyle mi “Misak-ı Milli”yi kabul ettikleri tartışmalı bir konu olsa da Mustafa Kemal’in aşağıdaki sözleri bu prensiplerin Milli mücadeleyi etkileyip etkilemediğinin ipuçlarını veriyor.
“Malûmunuzdur ki
Mîsâk-ı Millî’yi en nihayet Ankara’da tesbit etmiştim…İtiraf ederim ki
ben de hudud-u millîyi biraz Wilson prensiplerinin insanî maksatlarına göre ifadeye çalıştım. Hemen tasrih edeyim. O insanî prensiplere istinadendir ki
Türk süngülerinin müdafaa ve tesbit ettiği hudutları müdafaa etmişimdir” Mustafa Kemal Atatürk
4 Nisan 1926 tarihli Hakimiyet-i Milliye Gazetesi’nde yer alan demecinden aktaran Enver Ziya Karal (derl.)
Atatürk’ten Düşünceler
3.B.
Ankara
Türkiye İş Bankası Yayınları
1969
s. 11-12
Amerikan sömürgecilik tarihi Wilson Prensipleri’yle mi başladı?
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Thomas Wilson’un
Dünya tarihçilerinden M. J. Robers “Yirminci Yüzyıl Tarihi” adlı eserinde adil ve özgürlüğün yaratıldığı bir dünyanın başladığını söylese de diğer bir tarihçi Eric J. Hobsbawn “Aşırılıklar Çağı” adlı eserinde yeni sömürgeciliğin Wilson Prensipleri ile başladığını belirtir. Başta Celal Nuri İleri
On dört ilkeye dikkatli bakıldığında özgürlük
ABD neden savaşa girdi?
Amerika Birleşik devletlerinin I.Dünya Savaşı’na katılması savaş başladıktan 3 yıl sonra gerçekleşmiştir. Rusya’nın savaştan çekilmesi ile itilaf devletleri adına boşluğu dolduran ABD
Wilson’un itilaf devletlerinin Osmanlı Devleti’nin topraklarını paylaşma tasarısından ilk kez Avrupa’ya savaş danışmanlığı için gönderdiği Albay House ile haberdar olmuştu. Albay House
ABD
Wilson Prensipleri hangi maddeleri içeriyordu?
ABD Başkanı Wilson’un on dört maddeden teşekkül eden 8 Ocak 1918’de Kongre’ye sunduğu bildiri de devletler arası ilişkilerden
Madde 1. Barış görüşmeleri kamuoyuna açık olarak yapılmalı ve görüşmeler sonunda varılacak antlaşmanın hükümleri de yine açık olmalıdır. Gizli antlaşmalara son verilmelidir.
Madde 2. Denizlerin
Madde 3. Ekonomik engeller olabildiğince kaldırılmalı
Madde 4. Ulusların silahlanması
Madde 5. Tüm sömürgecilik savları
Madde 6. İşgal altındaki Rus toprakları boşaltılarak
Madde 7. Belçika toprakları boşaltılmalı ve bu devletin ulusal egemenliği yeniden kurulmalıdır.
Madde 8. 1871’de Almanya’ya geçen Alsace-Lorainne
Madde 9. İtalya’nın sınırları ulusal esaslara göre yeniden çizilmelidir.
Madde 10. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu içindeki halkların özerk gelişmeleri sağlanmalıdır.
Madde 11. Romanya
Madde 12. Osmanlı İmparatorluğu’nun
Madde 13. Polonyalıların yaşadığı topraklarda
Madde 14. Özel antlaşmalarla
Wilson prensipleri dikkatli incelendiğinde özgürlük ve barışı sağlamaktan ziyade ABD’nin savaş sonrası dünyayı yönlendirmek istediği görülmektedir. 10 ve 11 maddeleri sanılanın aksine dış dünyadan çok Amerikan kamuoyuna bir mesaj şeklindedir. Amerika’nın dünyaya barış
Kendi kendini yönetme ilkesine vurgu yapılmasıyla Osmanlı Devleti’nde yaşayan farklı milletleri isyana kışkırtılmakta devlet-i aliye teslim olmaya zorlanmaktadır. Sömürgecilin sona erdirilmesinden ziyade yeni sömürgecilik anlayışının ekonomi üzerinden yürütülerek piyasa ekonominin manda ve himaye adıyla yürütüleceği gösterilmektedir.
Wilson Prensipleri’nin Osmanlı topraklarını paylaşmaya yönelik olduğu söylenebilir. Çünkü “Müslüman” yerine “Türk” kavramını öne çıkarması ve Türk olmayan unsurlara özerklik verileceğinden bahsedilmesi Arap
Mili mücadele yanlılarının Wilson prensiplerinin etkisiyle mi “Misak-ı Milli”yi kabul ettikleri tartışmalı bir konu olsa da Mustafa Kemal’in aşağıdaki sözleri bu prensiplerin Milli mücadeleyi etkileyip etkilemediğinin ipuçlarını veriyor.
“Malûmunuzdur ki