OLTA
Yakalanacak balığın bulunduğu su derinliğine göre uzunluğu belirlenmiş, kelebek denen mantar veya tahtaya veya makineye sarılmış misinanın adıdır.
Bu misinanın sonuna bir fırdöndü ile beden denen, üzerinde iğneler bağlı köstekler ve en ucunda iskandil denen kurşun ağırlık bağlıdır.
Genellikle boyları 100 m civarında olur.
İNCE OLTA
Küçük boy balıkların yakalanmasında kullanılır.
( İzmarit, İstavrit, Zargana, Lüfer yemlisi ve çaparılar. )
KALIN OLTA
Orta boy balıkların yakalanmasında kullanılır.
( Kofana, Torik, Orfoz, Lahos vb. )
AĞIR OLTA
Büyük boy balıkların yakalanmasında kullanılır.
( Orkinos, Kılıç, Sinarit vb. )
BEDEN
Oltanın denize bırakılan ucundaki fırdöndüden sonra bulunur. Oltaya göre daha ince parlak misinadan düzenlenir. Beden üzerinde, yakalanacak balığın cinsine göre düzenlenmiş köstekler bulunur. Bedenin ince misinadan yapılmasına ( ince takım ) denir. Balığı ince takım yakalar. Meraklıları olta bedenini 0,25 köstekleri 0,15 - 0,20 yaparak daha rahat çalışabilirler. Ve klasik,alışılmışın dışında zemine ve zamana uygun ilaveler yapabilmelidirler.
Ana özellikleri bir olmakla beraber bedenler kullanılış ve yapılış şekillerine göre değişik isimler alırlar. Dip bedeni, Yüz bedeni, Çatal beden, telli beden, düz beden, mercan bedeni vb.
DİP BEDENİ
70 - 80 cm. boyunda 0,25 bir misinanın iki ucuna birer ilmik yapılır. Bu ilmikler kasa adını alırlar. İlmiklerin biri fırdöndü kasası, diğeri iskandil kasasıdır. İskandil kasası fırdöndü kasasından daha büyüktür. Ucuna da kurşundan rahat çekilebilmesi için ufak bir düğüm yapılır.
Balığın boyutuna göre; 0,15 - 0,20 misinadan 20 - 25 cm. boyunda iki parça kesilir. Bunların uçlarına iğne bağlanır. Ve köstek adını alırlar. Köstekler eşit aralıklarla beden üzerine bağlanır. Bu bedenle izmarit,istavrit,kaya,ispari vb. küçük balıklar yakalanır. Tabi balıkların büyüdüğü ölçüde beden ve köstek kalınlıkları değişecektir.
Balıkların özelliklerine ve büyüklüklerine göre iğne ve misina kalınlıkları değişir.
YÜZ BEDENİ
Üç kat misinanın bükülmesiyle yapılan 10cm. kalın parçanın iki ucuna 15 - 20 cm. boyunda birer köstek bağlanır. Kösteklerin diğer ucuna yakalanacak balığa uygun iğne bağlıdır. Üç kat bükümün ortasından 0,30 kalınlıkta 50 cm. bir misina eklenir. Bunun ucuna fırdöndü ve sonra şamandıra veya mantar takılır. Fırdöndü şamandıra veya mantarın altında olmalıdır. Aksi mantar,şamandıra dik durmaz yüzleyen balık yeme vurduğu zaman mantarı aşağıya çeker ve ufak bir çalım hareketiyle yakalanır. Bu bedenle sonbaharda ,havaların soğumaya yüz tuttuğu , kuytu sularda yüz kefalı, istavritin yüzlediği zamanlarda iyi çalışma yapılabilir.
ÇATAL BEDEN
Yüz bedeninde olduğu gibi önce dört kat misinadan bükülmüş 15 cm. boyunda bir kalınlığın iki tarafına, uçlarına iğneler bağlanmış 25 - 30 cm. uzunluğunda 0,25 köstekler bağlanır. 4 katlı kalın misinanın orta yerine 0,30 kalınlıkta ve 1 m. boyunda bir misina bağlanarak üst ucu oltanın fırdöndüsüne düğümlenir. Kıstırma; kalın bükümle fırdöndü arasına ya tek bir kurşun olarak veya ortalarından ayrılmış irice saçmalar sıralanarak takılır. Böyle bir bedene suyun derinliğine göre şamandıra takmak suretiyle derin sularda ve derin sahillerde makine ile çalışılabilir. Şamandıranın suya dalış direnci ile kıstırma kurşunlarını çok iyi balans etmelidir. Balık yeme dokunduğu zaman şamandıra suya dalacağından yemi serbest zannederek yutmasıyla yakalanmış olur.
TEL BEDEN
Paslanmaz madenden 50 - 60 cm. bir tel tam ortasından ikiye bükülür. Bükme sırasında orta yerinde iskandil ve oltanın bağlanması için iki taraflı birer halka bırakılır. Serbest olan tellerin ucu kösteğin bağlanabilmesi için küçük halkalar halinde bükülür. 30 - 40 cm. boyunda 0,25 iki misinanın iğneleri bağlandıktan sonra boş tarafları telin kıvrık uçlarına bağlanarak tel beden tamamlanır. Ortadaki altlı üstlü halkaları ile bir el terazisine benzeyen bedenin üst halkasına oltanın fırdöndülü ucu, alt halkasına da iskandil bağlandıktan sonra yemlenerek denize bırakılır. Bu bedenle izmarit, istavrit, ispari ve benzeri balıklar tutulur. Kırlangıç tel bedenlerinin telleri daha kalındır. Oltanın ucundaki fırdöndüden başka kösteklerin tellerin uçlarına bağlanan yerlerine de birer fırdöndü bağlanır. Kırlangıç tel bedeninde 3 fırdöndü olur ki yaprak yem derinliğe giderken dönerek inerse köstek kıvrılmamış olur. Kırlangıç balığı da yukarı çekilirken döne döne çıktığından oltanın gam yapmasına mani olunur.
Telli bedenle çalışırken, iskandil dibi bulduktan sonra olta yarım kulaç yukarı çekilmelidir. Eğer beden dipte bırakılırsa iğneler midye veya bir iliş kene takılıp olta kopabilir. Yahut dibe oturan yemi çurçur, horozbina gibi balıklar yerler, yem dipte gözükmeyeceğinden saatler boş da geçe bilir.
DÜZ BEDEN
Oltanın ucundaki fırdöndüden sonra 1 m. 0,15 misina bağlanır. 12 numara iğne yemlenerek yüksek kıyıdan veya sandaldan denize bırakılır. Suyun içinden çok yavaş inen yemi serbest zanneden balık yutar ve yakalanır. Bu bedenle kalınlıklar değişmek suretiyle istavritten kefal ve karagöze kadar bütün balıklar yakalanır.
MERCAN BEDENİ
Bu bedenin çok büyük hususiyeti vardır. Mercan avı bahsinde anlatıldığı gibi çok ürkek ve kurnaz olan balığın beden donanımı ince, sağlam ve muntazam olmalıdır. Tecrübeli balıkçılar ( balığı balıkçı değil kürek ve ince takım yakalar.) derler ki çok doğrudur. Denizlerimizde ki mercanların aynı büyüklükte olmadığı bilinmektedir. Mercan kayalıklarındaki balıkların boyları amatörlerce de bilinir. Şüphesiz ki beden kalınlıkları balığa göre değişir. Burada mercan bedenini tarif ederken normal bir balığı göz önünde bulundurduk.
Mercan oltasının kalınlığı 0,50 - 0,60 'ı geçmez. Mercan sert balıktır, fakat amatör oltayı güzel kullanılırsa balığı rahatlıkla 0,50 ile alır. Bütün maharet bedeni sağlam yapmaktır. Derin suda balığı idare etmek veya oltayı kullanmak kısmen kolaydır. Oltanın esneme kabiliyeti büyük rol oynar. Fakat iş bedene dayandığı zaman, sağlam beden değilse derhal kopabilir. Mercan gibi yukarı kadar gelip sandalı görünce bütün kuvvetiyle tekrar dibe dalan ( fişekleyken ) balığın kepçe veya kakıçla sandala alınması lazımdır.
MERCAN DURGUN SU BEDENİ ;
1 m. boyunda 0,50 misinanın iki ucuna birer kasa yapılır. Bu kasaların biri iskandil diğeri fırdöndü kasasıdır. Bu beden misinasının tam orta yerine düğüm bahsinde anlatıldığı gibi sağlam bir düğümle 0,30 misinadan 25 - 30 cm. boyunda bir köstek ilave edilir. Bu kösteğin ucuna mercan iğnesi bağlanmıştır. Bedenin bir kasası fırdöndüye diğeri kasası da iskandile geçirilince beden tamamlanır. Mercan iskandilinin iki ucunda delik vardır. Bir çok durumda iskandilin alt deliğine bir öksüz iğne bağlamak faydalı olur.
MERCAN AKINTI SU BEDENİ ;
Bu bedenin özelliği akıntılı sularda akıntının şiddetine göre iskandili ağırlaştırıp ayarlayabilmektir. Akıntı su bedeninde kalın kösteğin aksine üçlü fırdöndü kullanılır. Üçlü fırdöndünün üst halkasına olta, alt halkasına kasa yapılarak iskandil, orta halkasına da suyun ve balığın durumuna göre 5 hatta 7 kulaç uzunluğunda bir beden ilave edilir. Akıntı tesiriyle yem, sağa sola gezeceğinden, uzaklığı dolayısıyla iskandili görmeyen balık yemi kapar. Olta denize bırakıldığı zaman iskandil dibe veya taşa değince bedeni hafifçe dipten kesmelidir. Bu hareketle kösteği, dolayısıyla yemi dipten kurtarmış ve dip akıntısı ile sağa sola kaymasını temin etmiş oluruz. Çok akıntılı sularda iskandili uzun bağlayıp dibe oturtmak da faydalıdır.
Bunlardan ayrı olarak hazırlanma şekline göre zokalı beden, sürütme bedeni isimli bedenler olduğu gibi dişli balıklarda kullanılan ve çelik telden hazırlanmış çelik beden de vardır.
KÖSTEK
Köstekler kullanıldıkları yere ve oltalara göre çıplak köstek, öksüz, piç ve hırsız gibi isimler alır.
ÇIPLAK KÖSTEK ;
Doğrudan doğruya izmarit, istavrit, ispari ve benzeri küçük balıklar için yapılan bedenlerdeki kösteklere verilen isimdir.
ÖKSÜZ ;
Orta boy balıkları yakalamak için hazırlanan bedenlere bağlanan ve iğneleri 4-6 numara olan kösteklere öksüz denir. Bu kösteklerle kefal, lapina, kırlangıç, kupes, minakop gibi balıklar yakalanır.
PİÇ ;
Seğirtme ve özellikle yünlülerin 35 - 40 cm. yukarısına ilave edilen , ekseriya tüylü iğneler bulunan kösteklere verilen isimdir.
HIRSIZ ;
Küçük bir kasa ile yemli zokaların iğne dibine takılan çıplak iğnelere denir. Lüfer, palamut, kofana, yemlisinde çok kullanılır.
İĞNELER
Balık iğnesi kullanıldığı yere ve yakalanacak balığa göre renk, şekil ve boy değiştirir. Özellikle bazı balıkların iğneleri istisnasız çelik telden olmalıdır.
1- 14 numara arası iğneler küçük ve orta boy balıklar için kullanılır.
Sinarit, Levrek, Lahos, Orfoz, Kılıç ve Orkinos için çok büyük iğneler vardır.
7-14 numara arası olanları küçük balıklar içindir. 12 - 14 numaralı iğnelere küçüklüklerinden dolay ( sinek iğne ) ismi verilmiştir.
Yemli bedenler için kullanılan ve derin su taş balıkları yakalayan iğneler, istisnasız siyah renkli çelik iğnelerdir.
Yakalanacak balığın bulunduğu su derinliğine göre uzunluğu belirlenmiş, kelebek denen mantar veya tahtaya veya makineye sarılmış misinanın adıdır.
Bu misinanın sonuna bir fırdöndü ile beden denen, üzerinde iğneler bağlı köstekler ve en ucunda iskandil denen kurşun ağırlık bağlıdır.
Genellikle boyları 100 m civarında olur.
İNCE OLTA
Küçük boy balıkların yakalanmasında kullanılır.
( İzmarit, İstavrit, Zargana, Lüfer yemlisi ve çaparılar. )
KALIN OLTA
Orta boy balıkların yakalanmasında kullanılır.
( Kofana, Torik, Orfoz, Lahos vb. )
AĞIR OLTA
Büyük boy balıkların yakalanmasında kullanılır.
( Orkinos, Kılıç, Sinarit vb. )
BEDEN
Oltanın denize bırakılan ucundaki fırdöndüden sonra bulunur. Oltaya göre daha ince parlak misinadan düzenlenir. Beden üzerinde, yakalanacak balığın cinsine göre düzenlenmiş köstekler bulunur. Bedenin ince misinadan yapılmasına ( ince takım ) denir. Balığı ince takım yakalar. Meraklıları olta bedenini 0,25 köstekleri 0,15 - 0,20 yaparak daha rahat çalışabilirler. Ve klasik,alışılmışın dışında zemine ve zamana uygun ilaveler yapabilmelidirler.
Ana özellikleri bir olmakla beraber bedenler kullanılış ve yapılış şekillerine göre değişik isimler alırlar. Dip bedeni, Yüz bedeni, Çatal beden, telli beden, düz beden, mercan bedeni vb.
DİP BEDENİ
70 - 80 cm. boyunda 0,25 bir misinanın iki ucuna birer ilmik yapılır. Bu ilmikler kasa adını alırlar. İlmiklerin biri fırdöndü kasası, diğeri iskandil kasasıdır. İskandil kasası fırdöndü kasasından daha büyüktür. Ucuna da kurşundan rahat çekilebilmesi için ufak bir düğüm yapılır.
Balığın boyutuna göre; 0,15 - 0,20 misinadan 20 - 25 cm. boyunda iki parça kesilir. Bunların uçlarına iğne bağlanır. Ve köstek adını alırlar. Köstekler eşit aralıklarla beden üzerine bağlanır. Bu bedenle izmarit,istavrit,kaya,ispari vb. küçük balıklar yakalanır. Tabi balıkların büyüdüğü ölçüde beden ve köstek kalınlıkları değişecektir.
Balıkların özelliklerine ve büyüklüklerine göre iğne ve misina kalınlıkları değişir.
YÜZ BEDENİ
Üç kat misinanın bükülmesiyle yapılan 10cm. kalın parçanın iki ucuna 15 - 20 cm. boyunda birer köstek bağlanır. Kösteklerin diğer ucuna yakalanacak balığa uygun iğne bağlıdır. Üç kat bükümün ortasından 0,30 kalınlıkta 50 cm. bir misina eklenir. Bunun ucuna fırdöndü ve sonra şamandıra veya mantar takılır. Fırdöndü şamandıra veya mantarın altında olmalıdır. Aksi mantar,şamandıra dik durmaz yüzleyen balık yeme vurduğu zaman mantarı aşağıya çeker ve ufak bir çalım hareketiyle yakalanır. Bu bedenle sonbaharda ,havaların soğumaya yüz tuttuğu , kuytu sularda yüz kefalı, istavritin yüzlediği zamanlarda iyi çalışma yapılabilir.
ÇATAL BEDEN
Yüz bedeninde olduğu gibi önce dört kat misinadan bükülmüş 15 cm. boyunda bir kalınlığın iki tarafına, uçlarına iğneler bağlanmış 25 - 30 cm. uzunluğunda 0,25 köstekler bağlanır. 4 katlı kalın misinanın orta yerine 0,30 kalınlıkta ve 1 m. boyunda bir misina bağlanarak üst ucu oltanın fırdöndüsüne düğümlenir. Kıstırma; kalın bükümle fırdöndü arasına ya tek bir kurşun olarak veya ortalarından ayrılmış irice saçmalar sıralanarak takılır. Böyle bir bedene suyun derinliğine göre şamandıra takmak suretiyle derin sularda ve derin sahillerde makine ile çalışılabilir. Şamandıranın suya dalış direnci ile kıstırma kurşunlarını çok iyi balans etmelidir. Balık yeme dokunduğu zaman şamandıra suya dalacağından yemi serbest zannederek yutmasıyla yakalanmış olur.
TEL BEDEN
Paslanmaz madenden 50 - 60 cm. bir tel tam ortasından ikiye bükülür. Bükme sırasında orta yerinde iskandil ve oltanın bağlanması için iki taraflı birer halka bırakılır. Serbest olan tellerin ucu kösteğin bağlanabilmesi için küçük halkalar halinde bükülür. 30 - 40 cm. boyunda 0,25 iki misinanın iğneleri bağlandıktan sonra boş tarafları telin kıvrık uçlarına bağlanarak tel beden tamamlanır. Ortadaki altlı üstlü halkaları ile bir el terazisine benzeyen bedenin üst halkasına oltanın fırdöndülü ucu, alt halkasına da iskandil bağlandıktan sonra yemlenerek denize bırakılır. Bu bedenle izmarit, istavrit, ispari ve benzeri balıklar tutulur. Kırlangıç tel bedenlerinin telleri daha kalındır. Oltanın ucundaki fırdöndüden başka kösteklerin tellerin uçlarına bağlanan yerlerine de birer fırdöndü bağlanır. Kırlangıç tel bedeninde 3 fırdöndü olur ki yaprak yem derinliğe giderken dönerek inerse köstek kıvrılmamış olur. Kırlangıç balığı da yukarı çekilirken döne döne çıktığından oltanın gam yapmasına mani olunur.
Telli bedenle çalışırken, iskandil dibi bulduktan sonra olta yarım kulaç yukarı çekilmelidir. Eğer beden dipte bırakılırsa iğneler midye veya bir iliş kene takılıp olta kopabilir. Yahut dibe oturan yemi çurçur, horozbina gibi balıklar yerler, yem dipte gözükmeyeceğinden saatler boş da geçe bilir.
DÜZ BEDEN
Oltanın ucundaki fırdöndüden sonra 1 m. 0,15 misina bağlanır. 12 numara iğne yemlenerek yüksek kıyıdan veya sandaldan denize bırakılır. Suyun içinden çok yavaş inen yemi serbest zanneden balık yutar ve yakalanır. Bu bedenle kalınlıklar değişmek suretiyle istavritten kefal ve karagöze kadar bütün balıklar yakalanır.
MERCAN BEDENİ
Bu bedenin çok büyük hususiyeti vardır. Mercan avı bahsinde anlatıldığı gibi çok ürkek ve kurnaz olan balığın beden donanımı ince, sağlam ve muntazam olmalıdır. Tecrübeli balıkçılar ( balığı balıkçı değil kürek ve ince takım yakalar.) derler ki çok doğrudur. Denizlerimizde ki mercanların aynı büyüklükte olmadığı bilinmektedir. Mercan kayalıklarındaki balıkların boyları amatörlerce de bilinir. Şüphesiz ki beden kalınlıkları balığa göre değişir. Burada mercan bedenini tarif ederken normal bir balığı göz önünde bulundurduk.
Mercan oltasının kalınlığı 0,50 - 0,60 'ı geçmez. Mercan sert balıktır, fakat amatör oltayı güzel kullanılırsa balığı rahatlıkla 0,50 ile alır. Bütün maharet bedeni sağlam yapmaktır. Derin suda balığı idare etmek veya oltayı kullanmak kısmen kolaydır. Oltanın esneme kabiliyeti büyük rol oynar. Fakat iş bedene dayandığı zaman, sağlam beden değilse derhal kopabilir. Mercan gibi yukarı kadar gelip sandalı görünce bütün kuvvetiyle tekrar dibe dalan ( fişekleyken ) balığın kepçe veya kakıçla sandala alınması lazımdır.
MERCAN DURGUN SU BEDENİ ;
1 m. boyunda 0,50 misinanın iki ucuna birer kasa yapılır. Bu kasaların biri iskandil diğeri fırdöndü kasasıdır. Bu beden misinasının tam orta yerine düğüm bahsinde anlatıldığı gibi sağlam bir düğümle 0,30 misinadan 25 - 30 cm. boyunda bir köstek ilave edilir. Bu kösteğin ucuna mercan iğnesi bağlanmıştır. Bedenin bir kasası fırdöndüye diğeri kasası da iskandile geçirilince beden tamamlanır. Mercan iskandilinin iki ucunda delik vardır. Bir çok durumda iskandilin alt deliğine bir öksüz iğne bağlamak faydalı olur.
MERCAN AKINTI SU BEDENİ ;
Bu bedenin özelliği akıntılı sularda akıntının şiddetine göre iskandili ağırlaştırıp ayarlayabilmektir. Akıntı su bedeninde kalın kösteğin aksine üçlü fırdöndü kullanılır. Üçlü fırdöndünün üst halkasına olta, alt halkasına kasa yapılarak iskandil, orta halkasına da suyun ve balığın durumuna göre 5 hatta 7 kulaç uzunluğunda bir beden ilave edilir. Akıntı tesiriyle yem, sağa sola gezeceğinden, uzaklığı dolayısıyla iskandili görmeyen balık yemi kapar. Olta denize bırakıldığı zaman iskandil dibe veya taşa değince bedeni hafifçe dipten kesmelidir. Bu hareketle kösteği, dolayısıyla yemi dipten kurtarmış ve dip akıntısı ile sağa sola kaymasını temin etmiş oluruz. Çok akıntılı sularda iskandili uzun bağlayıp dibe oturtmak da faydalıdır.
Bunlardan ayrı olarak hazırlanma şekline göre zokalı beden, sürütme bedeni isimli bedenler olduğu gibi dişli balıklarda kullanılan ve çelik telden hazırlanmış çelik beden de vardır.
KÖSTEK
Köstekler kullanıldıkları yere ve oltalara göre çıplak köstek, öksüz, piç ve hırsız gibi isimler alır.
ÇIPLAK KÖSTEK ;
Doğrudan doğruya izmarit, istavrit, ispari ve benzeri küçük balıklar için yapılan bedenlerdeki kösteklere verilen isimdir.
ÖKSÜZ ;
Orta boy balıkları yakalamak için hazırlanan bedenlere bağlanan ve iğneleri 4-6 numara olan kösteklere öksüz denir. Bu kösteklerle kefal, lapina, kırlangıç, kupes, minakop gibi balıklar yakalanır.
PİÇ ;
Seğirtme ve özellikle yünlülerin 35 - 40 cm. yukarısına ilave edilen , ekseriya tüylü iğneler bulunan kösteklere verilen isimdir.
HIRSIZ ;
Küçük bir kasa ile yemli zokaların iğne dibine takılan çıplak iğnelere denir. Lüfer, palamut, kofana, yemlisinde çok kullanılır.
İĞNELER
Balık iğnesi kullanıldığı yere ve yakalanacak balığa göre renk, şekil ve boy değiştirir. Özellikle bazı balıkların iğneleri istisnasız çelik telden olmalıdır.
1- 14 numara arası iğneler küçük ve orta boy balıklar için kullanılır.
Sinarit, Levrek, Lahos, Orfoz, Kılıç ve Orkinos için çok büyük iğneler vardır.
7-14 numara arası olanları küçük balıklar içindir. 12 - 14 numaralı iğnelere küçüklüklerinden dolay ( sinek iğne ) ismi verilmiştir.
Yemli bedenler için kullanılan ve derin su taş balıkları yakalayan iğneler, istisnasız siyah renkli çelik iğnelerdir.
Bu bölümde anlatılan olta takımları en genel şekilleri ve uygulamaları ile tanıtılmaktadırlar. Kısaca nasıl yapılır, nerelerde kullanılırlar gibi soruların cevabı verilmektedir. Aslında pek çok takımda tam ayırım yapmak mümkün değildir. Mesela çapariler hem sarkıtmalardan sayılırlar hem de ayrı bir grup içinde incelenebilirler, zokalı takımlar da aynı şekilde çoğunlukla sarkıtma gibi kullanılır, çatal köstek veya ağırlığı ortada olan sarkıtmalar pek çok şartta savurma dip takımı olarak da kullanılabilirler, şamandıralı takımların bazen sarkıtma gibi bazen de özellikle tatlı sularda yeldirme gibi kullanıldığı uygulamalar vardır. Bu tür değişik uygulamalar ve özel takımlar www.bilgehansarp.net/fishing adresindeki sitede balıkların nasıl avlanacağı anlatılırken ayrıca anlatılmaktadır. Unutmayın, her suyun her balığın takımı ayrıdır; yanlış takım boşa bekletir boş döndürür!
Sarkıtmalar
Sarkıtmalar, adı üzerinde yukarıdan aşağı sarkıtılarak kullanılan takımlardır. Bunu yapmak için suyun üzerinde olmalıyız. O halde sarkıtmaların nerelerde kullanılacağı hemen anlaşılmaktadır; bunlar iskele, duba veya köprü üstleri, sandallar veya yüksek kıyı profili gibi yerlerdir. Genel olarak da derince sularda kullanılır denebilir. Bunun dışında akıntı durumuna göre de iskandilin ağırlığını arttırıp eksilterek değişik şartlara uydurulabilirler.
Genel görünüşleri yandaki gibidir fakat şartlara göre farklı şekillerde de hazırlanabilirler. Bunların hepsinin adı ve kullanılışı da farklıdır. Sıralayacak olursak; yemli çapariler, üç köstekli takımlar, çatal köstekli takım, akıntılı sularda uzun köstekli takım diyebiliriz.
Aslında yemli çaparilerde sarkıtmalar grubuna alınabilir. Yine de çaparilere ayrıca bakacağımızdan burada bahsetmiyoruz.
Üç Köstekli Takımlar:
Bunların en geneli üç köstekli takımlardır, hata o kadar ki bu takıma genelde üçlü veya üç köstekli de denir. İsteğe ve ihtiyaca göre iki veya dört köstekli olarak da düzenlenebilir ama genelde beş köstek ve fazlası çapari olarak sayılacağından daha fazla köstek konmaz. Bu takımlar iki şekilde düzenlenebilir; birincisi iskandilin uçta olduğu tiptir. Resimde solda en baştaki takım buna örnektir. Çok iri olmayan her türlü balığın özellikle de taş balıklarının avında kullanılır. Yeter uzunlukta olta ipinin ucuna bir fırdöndü ve fırdöndünün diğer ucuna da 70 - 80 santim uzunluğunda beden bağlanarak takımın ana hatları ortaya çıkar. Beden genelde olta ipinden daha ince misinadan seçilir ve ucunda bir iskandil kasası yapılır. İstenirse ilk fırdöndüden sonra olta ipi kalınlığında 80 santim kadar bir parça eklenir bunun ucuna ikinci bir fırdöndü bağlanır, beden ikinci fırdöndünün boş gözüne bağlanır. Bu araya konan parçaya kolçak denir. Yine de kolçak bu takımlarda sık kullanılan bir eleman değildir. Mezgit gibi oltaya gam yaptıran balıkların avında veya akıntı nedeni ile takımda oluşan gam miktarını azaltmak amacı ile kullanılabilir. Köstekler beden de incedir ve boyu 10-12 santimi pek geçmez. Takımın yapımında uyuma dikkat etmeli, fırdöndüden olta ipine, iğneden köstek boyuna tüm elemanler birbirleri ile uyumlu olmalıdır. Avı yapılan balığa göre takımın kalınlıkları ve uyumu o balığa ilişkin sayfalarda ayrıca belirtilmektedir. Takımın kullanılması dip yapısına ve akıntının durumuna göre değişir. Temiz, kumlu diplerde iskandil kuma yatırılarak takım iskandili dipten kasmeyecek kadar gergin tutulursa hassas olur.
Aslında yemli çaparilerde sarkıtmalar grubuna alınabilir. Yine de çaparilere ayrıca bakacağımızdan burada bahsetmiyoruz.
Üç Köstekli Takımlar:
Bunların en geneli üç köstekli takımlardır, hata o kadar ki bu takıma genelde üçlü veya üç köstekli de denir. İsteğe ve ihtiyaca göre iki veya dört köstekli olarak da düzenlenebilir ama genelde beş köstek ve fazlası çapari olarak sayılacağından daha fazla köstek konmaz. Bu takımlar iki şekilde düzenlenebilir; birincisi iskandilin uçta olduğu tiptir. Resimde solda en baştaki takım buna örnektir. Çok iri olmayan her türlü balığın özellikle de taş balıklarının avında kullanılır. Yeter uzunlukta olta ipinin ucuna bir fırdöndü ve fırdöndünün diğer ucuna da 70 - 80 santim uzunluğunda beden bağlanarak takımın ana hatları ortaya çıkar. Beden genelde olta ipinden daha ince misinadan seçilir ve ucunda bir iskandil kasası yapılır. İstenirse ilk fırdöndüden sonra olta ipi kalınlığında 80 santim kadar bir parça eklenir bunun ucuna ikinci bir fırdöndü bağlanır, beden ikinci fırdöndünün boş gözüne bağlanır. Bu araya konan parçaya kolçak denir. Yine de kolçak bu takımlarda sık kullanılan bir eleman değildir. Mezgit gibi oltaya gam yaptıran balıkların avında veya akıntı nedeni ile takımda oluşan gam miktarını azaltmak amacı ile kullanılabilir. Köstekler beden de incedir ve boyu 10-12 santimi pek geçmez. Takımın yapımında uyuma dikkat etmeli, fırdöndüden olta ipine, iğneden köstek boyuna tüm elemanler birbirleri ile uyumlu olmalıdır. Avı yapılan balığa göre takımın kalınlıkları ve uyumu o balığa ilişkin sayfalarda ayrıca belirtilmektedir. Takımın kullanılması dip yapısına ve akıntının durumuna göre değişir. Temiz, kumlu diplerde iskandil kuma yatırılarak takım iskandili dipten kasmeyecek kadar gergin tutulursa hassas olur.
Balık vurunca çalınarak iğnenin oturması sağlanır. Dibi taşlık, kayalık ilişken olan yerlerde ise iskandil dibe oturtulmaz dipten 10-15 santim kadar yukarıda tutulurak hem yemlere hareketlilik sağlanır hem de olası takılmaların önüne geçilmeye çalışılır.
Takımı kullanırken en çok hangi iğnelere balık geldiğine dikkat etmek gerekir. Eğer tüm iğneler eşit olarak balık alıyor ise sorun yoktur. Ama genelde balık daha çok en alt iğnelere geliyor ise verimi arttırmak için takımı yeniden düzenlemek gerekir. İlk deneme köstek boylarını ve beden boyunu kısaltmak olmalıdır. Bundan sonuç alınmaz ise o halde iskandili hafifletip bedenin gerisine alarak; ağırlığı ortada olan sarkıtmalara çevrilir ve yeldirme gibi kullanılır. Bu verimi arttırsa bile takımın indirilirken çok dikkat gerektirmesi aksi halde karışarak bozulması ve çok yavaş çalışma gereği nedeni ile sıkıcı olabilir. Derin ve akıntı olmayan veya sert akıntılı yerlerde daha da zordur ve pek uygulanmaz; normal akıntılı yerlerde ise serbest indirilen takımda akıntı, bedeni oltadan uzak tutarak karışmayı önleyeceği için daha hızlı ve başarılıdır denebilir.
Kuvvetli akıntısı olan dip yamaçlarının başları, kayalık burun başları gibi yerlerde üç köstekli takımda biraz daha değişiklik yapmak gerekir ve ağırlık ortaya alınabilir. Resimlerden soldan ikincisi böyle bir takıma örnektir. Özellikle taş balıklarının avında ve soğuk sonbahar günlerinde balıklar derinelere çekildiğinde iyi sonuçlar verir. Takımın farkı kullanılan iskandilin iki ucununda delikli olmasıdır, bu iskandile mavruka denir ve bir ucuna iki köstekli beden bağlanırken ikinci gözüne de bir köstek bağlanarak yine üç köstekli takım elde edilir. En uçtaki kösteğin boyu 20 hatta akıntı durumuna göre 40 santime kadar olabilir. Tabii kösteğin uzatılabilmesi için akıntının hızlı olması gerekir. Dibin durumu ne olursa olsun bu takım kullanılırken iskandil dibe oturtulmaz; dipten uç kösteğin uzunluğu kadar yukarıda tutulur. Akıntı sert ise, uç köstek akıntı ile uzanacağından dipten uzaklaşır böylece takım biraz daha aşağı indirilebilir.
Bu takımla, yani üç köstekli takımla, izmarit, mezgit, istavrit, kolyoz, uskumru, mercan, ispari, karagöz, hani, lipsoz, lahos, eşkina gibi pek çok balık tutulabilir. Takımın yemleri balığa göre değişmekle beraber midye, karides, sülünez, balık eti, garos gibi çok çeşitlidir.
Çatal Köstekli Takım
Bu takım yukarıda görüldüğü gibi ağırlığı ortada olan üç köstekli takıma benzer, kullanım yeri de hemen hemen aynıdır yani akıntılı yerlerde, yar başlarında kullanılır. Aradaki tek fark ağırlığın alt ucunda bir yerine iki köstek bulunmasıdır. Bu şekilde balığın bol olması durumunda daha fazla balık yakalama şansı elde edilebilir. Yalnız takıma ismini veren çatal köstekler birbirlerine karışarak sık sık problem yaratır. Bunu önlemek için ilk uygulanan yol köstek boylarını farklı tutmaktır; genelde kösteklerden biri 10-15 santim olurken diğeri 25 santime kadar uzatılır. Ama bu da dolaşmaları pek önleyemez.
Özellikle kırlangıç balığı avında kullanılan, terazi beden olarak bilinen ve yanda resmi olan, çatal bedenli takım bu takımın özel bir uygulaması olarak kabul edilebilir. Takımın o şekilde düzenlenmesi karışmaları oldukça azaltır. Bu takımın nasıl hazırlanacağı yukarıda adresini verdiğimiz sitede kırlangıç balığının anlatıldığı sayfada detaylı olarak verilmektedir.
Bazı uygulamalarda da kösteklerin birbirine karışmasını önlemek için ince tel çatal bedenler kullanılabilir. Bunun bir resmi sağda görülmektedir. Bazen de takımdaki ağırlık, yaprak kurşunun dikdörtgen olarak sarılması ile yapılır; bu durumda beden yaprak kurşunun içine girer ve ve burada çatallanarak iki kösteğe ayrılır. köstekler dikdörtgen olarak sarılmış yaprak kurşunun sağından ve solundan sarkar. Ama bu akıntılı yerler için düzenlenmesi esasa olan bu takımda ortadaki dikdörtgen kurşun fırıl fırıl dönerek oltaya hem gam yaptırır hem de balığı ürkütür. Bir de kurşunu sıkarken dikkatsizlik yapılırsa ya köstekler serbest kalır ve bir tarafa doğru kayar; veya fazla sıkılırsa da bedeni veya kösteği zedeleyerek iri bir balığı çekerken kopmaya neden olur ve balığa veda edersiniz. Bu mahsurlarından dolayı yaprak kurşunu sararak dikdörtgen kurşun yapma yolu pek tavsiye edilmez.
Burada anlatılan orjinal hali ile çatal köstekli takım ile üç köstekli takım ile yakalanan balıkların hepsi yakalanabilir. Yemleri de aynı şekilde balığa göre seçilerek kullanılır.
Tüm köstekli bedenlerde, sarkıtma uygulamalarında kösteğin bedene sarılması problemi yaşanır. Aslında oltayı karıştırıp avı bozmadıkça bu durum o kadar sıkıcı değildir. Ama bazen, özellikle balıkların nazlı olduğu dönemlerde balığın kıskandırılıp oltaya vurmasına engel olabilir. Tedbir olarak kösteği bedenden uzak tutmak için bazı yollara baş vurulabilir. Bunların en yaygın kullanılanları yandaki resimdeki gibidir. Birincisi kösteğin bedene bağlandığı yere ince yaprak kurşunu muska gibi sararak kösteği bedenden açarak dik tutmaktır. Muska şeklinde sarılan yaprak kurşun çok ince olmalı, kösteklerdeki kuşunların ağırlığı iskandilden fazla olmamalıdır. Veya iskandil kullanmadan sadece muska şeklinde sarılmış kurşunlar ağırlık olarak kullanılabilir; bu defa da üstteki kurşunların alttakilerden ağır olmamasına dikkat etmek gerekir. Aksi halde takım indirilirken karışmalar olabilir. Bu yol uygulaması zor bir yoldur. İkinci yol ise kösteği bedene üçlü fırdöndü ile bağlanmak; yalnız bu bağlantıdan önce kösteği ince bir plastik hortumun içinden geçirmek düğüm atıldıktan sonra da, hortumu sürüp fırdöndü halkasına geçirip sıkıştırmaktır. Köstek boyuna göre 5-8 cm., boyundaki hortum (tüp) parçası kösteği bedenden açacaktır. Akvaryumculardan temin edebileceğiniz hava hortumları bu işi görebilir, daha iyisi eczanelerden temin edilebilecek akvaryum hava hortumlarından da ince olan serum hortumlardır.
Sarkıtmalar el oltası olarak kullanılabileceği gibi, makinalı takımlarda da kullanılabilir.
İskele üstü veya yüksek rıhtımlardan altta dolaşan balıkları yakalamak için bazen sadece ucunda halkası olan kamışlar kullanılabilir.
Bu kamışlara iki veya üç köstekli takımlar bağlanabileceği gibi en zevkli olanı tek sinek iğne bağlayarak avlanmaktır. İğne avlanılacak balığın sevdiği yemlerle yemlenir. Bazen çıplak iğne yerine beyaz tüylü çapari iğnesi kullanılır, İğnenin sapına, gözün hemen üstüne ince yaprak kurşun sarılarak zoka benzeri takım yapılırsa bu takıma salyema denir. Zokalı takımlardan da sayılabilen salyemalar, kullanım şekline göre sarkıtma sınıfına da alınabilir; aslında zokalı takımlar da sarkıtmaların özel bir uygulaması gibidir. Salyemalar, daha çok iskele üstlerinden çinekop avlamakta kullanılır, yine de etrafta başka balıklar var ise onları da oltaya atlayabilir. Bu takımda yaprak kurşunlu beyaz tüylü iğne yerine pirçol (zokita, leblebi) zoka ve kuyrukaltı yem de kullanılabilir. Her durumda kurşun kısmın civalanıp parlatılması gerekir. Salyemalar suya atıldıktan sonra yavaşça batacak şekilde ayarlanmalıdır, hızlı batan takım etkili olmaz. Olta ipinin sonuna kadar balık vurmaz ise çekilip tekrar atılmalıdır. Salyemalar tek iğneli olurlar ilave kösteğe gerek yoktur, zaten çalışmaz.
Uzun Köstekli Takım
Daha çok nehirlerde sazan, çapak, kefal, bıyıklı balık gibi balıkların avlanmasında kullanılır; bununla birlikte denizde de sert akıntılı yerlerde rahatlıkla kullanılabilir. Aslında bir yeldirme uygulamasıdır ama sarkıtma gibi kullanılır. Takım aynı anda iki amaca hizmet eder biri yemleme ikincisi tabii ki yakalama. Aslında, mesela denizlerde yemleme ihtiyacı yok ise o zaman bu takım yeldirmelerin sandalın demir yerinden istenilen uzaklığa kadar açılmalarını da sağlar. Diyelim ki sert akıntı altında karagöz yatağını buldunuz da dip durumundan dolayı pek uzağa demirleme şansı yok; akıntı da sert yeldirme veya serbest beden uçuyor o zaman bu takım size istenilen uzaklıkta balığa yemi gösterme imkanı sağlayacaktır.
Takımı meydana getiren en önemli eleman ağırlıktır. Yanda şematik resmi görülen ağırlık, çember biçimli, genelde bir tarafı hafifçe bombeli, bombenin ortasında ara ipin bağlanacağı delik (göz) olan; diğer tarafında yemleme torbasının ipinin geçeceği bir yarık bulunan özel bir ağırlıktır.
Takımın kullanılışına gelince; av yerinde uygun şekilde demirlenen sandaldan önce takımın uçmasını önleyecek olan ağırlık görevini görecek yemleme paketi sicim gibi bir ipe bağlanarak indirilir. Ağırlığın yeterli olması, yemliğin akıntı ile uçmaması gerekir ki bu en az 500 gr., ağırlık demektir, gerekir ise yem torbasına ilave ağırlık da konabilir. Yemleme yapılmıyor ise o takdirde sadece ağırlık indirilebilir. Halka iskandilin gözüne takımın ne kadar açılması isteniyor ise o uzunlukta ara olta ipi bağlanır, bu olta ipinin diğer ucuna üçlü fırdöndünün orta gözü bağlanır.
Üçlü fırdöndünün üst gözüne olta, alt gözüne de beden bağlandıktan sonra takım tamamdır. Şimdi iş geldi indirmeye. Halka iskandilin yemleme ipinin geçmesi için bırakılmış olan yarık kısmı hafifçe açılarak yemleme torbasının ipi halka iskandilin içine geçirilir ve yarık tekrar kapatılır. Önce beden yavaşça suya bırakılarak akıntı ile açılması sağlandıktan sonra olta halka iskandil yardımı ile indirilmeye başlanır. Akıntı takımı uçurmak istese de yemlik veya ağırlık ipi kılavuz görevi görür ve yemli iğneler ara ipin ve bedenin boyuna göre istendiği kadar sandaldan açılır. Ara ipi çok uzun yapmak oltayı toplarken problemler yaratacağından tavsiye edilmez; eğer yemli iğnenin sandaldan oldukça uzaklarda balığa gösterilmesi planlanıyor ise bedeni uzun tutmak gerekir. Bu takımda genelde tek iğne vardır ama istenir ise birden fazla köstek de kullanılabilir, yine de unutulmamalı ki çok fazla köstek takımın kullanılmasını zorlaştırır. Bir de büyük balık yakalanması hedefleniyor ve büyük balıkların da o bölgede varlığı biliniyor ise kesinlikle tek köstek kullanılmalıdır. Özellikle nehirlerde çok verimli olan bu takımı denizde de verimli kullanmak mümkündür. El oltası veya makinalı kamışlı takım olarak da düzenlenebilir.
FIRDÖNDÜ
Ekseni etrafında dönebilen paslanmaz madeni parçalardır. Fırdöndüler, oltanın kıvrım yapıp dalaşmasını önlemek için kullanılırlar.
Olta kullanılırken Yassı dip balıkları ve yemler misinanın dönmesine ve sonucu gam denilen kıvrımların meydana gelmesine sebep olurlar.
Oltalar gam yapınca çabuk dolaşırlar. Bunu önlemek için her oltaya en az bir veya daha fazla fırdöndü takılır.
Sabit bedenlerde düz fırdöndü, beden değiştirilen oltalarda çengelli fırdöndü kullanılmalıdır. Çengelli fırdöndülerin kullanıldığı oltalarda bedene küçük bir kasa yapılır.
Üçlü fırdöndü akıntılı su mercan bedenleri ile uzun bedenli büyük balık takımlarında kullanılırlar.
Balığın büyüklüğüne göre fırdöndünün büyüklüğü ayarlanmalıdır.
Düz fırdöndü - Çengelli fırdöndü - Üçlü fırdöndü Başlıca tipleridir.
ZOKALAR
Dişli ve sert dudaklı balıkların köstekleri kesip kaçmamaları için, çıplak iğnelerin pala uçları çeşitli şekillerde kurşundan dökülmüş zoka yapılmıştır.
Zokanın ağırlığı oltanın dibe inmesini sağlar. Akıntılı sularda zokaya yardımcı olarak zokadan bir iki kulaç yukarıya kıstırma denilen kurşun da ilave edilebilir.
Zokaların ağırlıkları 15 gr. dan 200gr. kadar değişir. Ağırlıklar arttıkça iğneler büyür.
Zokalar kullanılmadan önce mazgallanarak parlatılmalıdır.
Sarımsak zoka - uzun zoka ( sülük zoka ) - fındık zoka
Sarımsak zokaya yaprak yem, Uzun zokaya sülük yem, fındık zokaya küçük parça yemler takılır.
Sabit bedenlerde düz fırdöndü, beden değiştirilen oltalarda çengelli fırdöndü kullanılmalıdır. Çengelli fırdöndülerin kullanıldığı oltalarda bedene küçük bir kasa yapılır.
Üçlü fırdöndü akıntılı su mercan bedenleri ile uzun bedenli büyük balık takımlarında kullanılırlar.
Balığın büyüklüğüne göre fırdöndünün büyüklüğü ayarlanmalıdır.
Düz fırdöndü - Çengelli fırdöndü - Üçlü fırdöndü Başlıca tipleridir.
ZOKALAR
Dişli ve sert dudaklı balıkların köstekleri kesip kaçmamaları için, çıplak iğnelerin pala uçları çeşitli şekillerde kurşundan dökülmüş zoka yapılmıştır.
Zokanın ağırlığı oltanın dibe inmesini sağlar. Akıntılı sularda zokaya yardımcı olarak zokadan bir iki kulaç yukarıya kıstırma denilen kurşun da ilave edilebilir.
Zokaların ağırlıkları 15 gr. dan 200gr. kadar değişir. Ağırlıklar arttıkça iğneler büyür.
Zokalar kullanılmadan önce mazgallanarak parlatılmalıdır.
Sarımsak zoka - uzun zoka ( sülük zoka ) - fındık zoka
Sarımsak zokaya yaprak yem, Uzun zokaya sülük yem, fındık zokaya küçük parça yemler takılır.
Zokalı takımlar, hemen hemen her balığın avından her türlü uygulamada kullanılırlar. Sarkıtma, dip takımı, yeldirme, hatta akıntı ile hafifçe sürüklenen sandaldan dip sürütmesi gibi bile kullanılır. Bu kadar geniş ve değişik kullanım alanlarını burada tek tek anlatmak tabii ki mümkün değildir. Zokaların ne olduğu, tipleri ve isimleri de www.bilgehansarp.net/fishing adresinin Teknik Taktik kısmındaki Oltacılıkta kullanılan malzemeler sayfasında genişçe açıklanmıştır.
Yine de burada kısaca bakarsak zokalar karagöz avında yeldirme olarak, gece lüfer yemlisi, orfoz lahoz gibi balıkların avında sarkıtma olarak, lüfer, çinekop avında dip oturtması olarak, lipsoz, kırlangıç gibi balıkların avında dip sürütmesi gibi kullanılabilir. Kamışın ucunda kullanılan pirçol zokalı takımlara salyema denir. Pişkova veya ovalama adları ile bilinen zokalar ve bir zoka türü olan yüksüklerin kullanımı atıp çekme, zaman zaman sürütme hatta yeldirme uygulamasıdır. Kısaca zokalar ve zokalı takımların farklı uygulamalarına ilgili balıkla birlikte tek tek değinilmektedir. Burada sadece daha önceden pek değinmediğimiz pişkova ve ovala isimli yünlü zokaların küçüğü sayılan iki tip zokaya ve pirçol zokaya değineceğiz.
Önce pirçol zokalar. Pirçol, aslında tüm küçük zokaların genel adıdır. Bununla birlikte farklı tipteki zokalara farklı isimler verilebilir. Bunları oltacılıkta kullanılan malzemeler sayfasının zokalar kısmında anlattık. Pirçollar en fazla 5-10 gram ağırlıkta 8-10 mm. boyda olurlar.
Burada konumuz pirçolun kullanımı ve nerelerde kullanılacağı. Pirçol ile kıyılarda, iskele üstlerinde sarkıtma gib kullanarak izmarit, istavrit hatta kefal gibi balıkları yakalamak mümkündür. Bu durumda pirçolun yemi midye içinden, sülüneze, akyeme kadar çok değişik olabilir. Pirçolun yaygın ve bilinen kullanımlarından biri de serbest beden veya yeldirme olarak kullanılması ve bu şekilde karagöz avıdır. Takımın düzenlenmesi alttaki gibidir. Ama pirçolla karagöz avı için öncelikle bazı şartların yerine gelmesi lazımdır.
Birincisi takım yeldirme gibi kullanılacağından akıntılı yer bulunması şarttır. Burunbaşları, anaforlar, farklı akıntıların karşılaştıkları yerlerde hem akıntı yeterince hızlıdır pirçol kullanmaya olanak sağlar hem de karagöz gibi pek çok balığın da yem beklediği, yemlendiği yerlerdir. Buraya dikkat etmek gerek balıklar bazı istisnalar dışında genelde akıntı içinde yemlenmez, akıntıların eteklerinde akıntı ile savrulup gelecek yemleri bekleyerek yemlenirler. Akıntı rüzgar gibi atmosferik etkilerle ortaya çıkan yüzeysel akıntı demek değildir. Suyun yoğunluk farkı, seviye farkı gibi herhangi bir fiziksel nedenle kütle olarak akmasıdır. Bu akıntının su üstüne kadar yükselmesi su üstünden de farkedilebilir olmasında, yer bulmak açısından yarar vardır. Bu şartlar aslında yeldirme kullanımının temel şartlarıdır ve bu uygulamada pirçol da serbest beden veya yeldirme gibi kullanılacağından dikkat edilmelidir.
İkinci olarak pirçol serbest bedenden farklı olarak gece değil gündüz ve nispeten daha derince sularda kullanılır. Soğuk havalarda balıklar derinlere çekildiklerinden civalanmış, yemlenmiş pirçolu balıklara göstermek pek mümkün olmaz. O halde pirçol ile karagöz avı daha çok sıcak günlerde yani yaz aylarına mahsus bir uygulamadır. Sıcak havalarda özellikle karagözler akıntı kenarlarında yükselerek orta sularda hatta daha yukarılarda yemlenirler. İşte bu pirçol için en verimli şartlar oluştu demektir. Takımın kullanımı karagöz balığının hikayesi ve avlanması kısmının konusu olduğundan burada daha fazla detaya girmeden geçiyoruz.
Pişkova ve ovala da birer zoka türüdür. Uskumru, sarıkanat, kolyoz, istavrit gibi balıkların sürüler halinde bulunduğu zamanlarda oldukça zevkli bir av aracıdır. Hatta bazen çeşitli taş balıkları da tadına bakmak için ovala veya pişkovaya saldırır, sonrası malum.
Pişkova ve ovalama arasındaki tek fark ovalama, adı üstünde ovalanarak yuvarlatılmış gibi iken, pişkova köşeli yapıdadır. En ağırları 20 gram ağırlıkta, 4-5 santim boyda olur. Yemli veya yemsiz olarak kullanılabilirler. Her iki halde de mutlaka civalanarak parlatılmış olmalıdırlar. Yemleri genelde akyemdir. Daha çok kuyrukaltı yem kullanılırken, sülük kesilmiş akyemler de oldukça başarılıdır.
Takım pirçol zokanın kullanıldığı her yerde kullanılabileceği gibi, sert akıntı nedeni ile pirçolun kullanılamadığı yerlerde de kullanılabilir. Kıyıdan atıp çekme veya yürütülen sandal arkasından sürütme şeklinde de kullanılırlar. Sandaldan kullanılırken, ister yemli ister yemsiz olsun atıldıktan sonra çapari gibi kol boyu çekilerek tekrar salınır akıntı ile hem savrulması hem de biraz daha batması sağlanır. Günümüzde modern takımlar nedeni ile kullanım alanı gittikçe daralan bu eski ustalardan kalma takım ucuz olduğundan balığın bolca bulunduğu yerlerde verimli ve zevkli olabilir.
Zokalı takımlar istenirse el oltası istenirse makinalı takım olarak da düzenlenebilir.
YÜNLÜLER
Ekim ayından sonra lüfer,palamut ve torik boğaza girerken küçük yem balıklarını da önüne katar. Bu balıklar istavrit gümüş ve sardalye gibi balıklardır. Canlı yeme alışan balıklara yemli zoka çalışmaz.
Bu durumda yünlü denilen, Lüfer veya palamut iğnesi üzerine balık biçimi kurşun dökülmüş uzun zokalar çalışır. Yünlüler, 8 - 10 cm. boyunda ve 50 - 150 gr. ağırlığında dır. Kıraça, hamsi, gümüş ve uskumru vonozsuna benzerler. Avlanacak balık önüne hangi hayvanı sürmüşse yünlü nünde o balığa benzemesi gerekir.
Yünlünün göğüs kısmındaki deliğe, iğnenin ucunu kapatacak şekilde, horozun göğüs kısmından alınmış 4 - 5 cm. boyunda kırmızı iki tüy sokulur. Bu tüyler suda yüzgeçleri andırır. Daha çok kıyıdan kullanılırlar.
SEĞİRTMELER
Seğirtme, yünlüye benzer. Yalnız burada istavrit veya gümüş gibi balık şekilleri yoktur. genellikle yuvarlak olurlar. Balık karnı gibi hafif çıkıntıları vardır. Boyları 10 - 12 cm, ağırlıkları 100 - 200 gr. dır. Seğirtmeler sandaldan kullanılırlar. Dibe bırakılan seğirtme yukarı doğru hıza beş on kulaç ( balık yakalanana kadar ) çekilir. Dip seğirtmesi ile Lüfer, Palamut ve torik tutulur. Üçlü iğne kullanılırsa balığın kaçması güçleşir. Düğümlerinin açılmamasına ve parlaklığının devem etmesine dikkat.
KOVUŞTURMA
Bir nevi küçük yünlüye benzer. 4 - 5 cm. boyunda olup daha çok çaça ya benzer. Ucunda 7 - 8 numara iğne vardır. Kurşunu cıvalanır. ( Parlak olması gerekir. )
Durgun koy sularında veya çok hafif akıntılı yerlerde kürek üstünde, sandal arkasından sürütülür. Ağırlık veya kıstırma konmaz. ara sıra çırpma şeklinde çekilir. Uskumru Çinakop ve hatta Lüfer bile alınabilir. Teknenin hızı ayarlanarak ( Çok önemli ) istenen derinlikte bulunulmalıdır. Kovuşturmaya Pişkova, Sallama da derler.
ÇARPMALAR
Dip seğirmesine benzer. Atom şeklinde olurlar. Üç iğnelidirler. Balığın büyüklüğüne göre 5 - 8 - 10 - 12 cm. boyunda olabilirler. Teknede kullanılır ve oltanın apiko ( Her şey tam ve güçlü ) olması şarttır.
ATIP ÇEKME
Karadan ve kıyıdan kullanılır. daha çok istavrit içindir. Biraz dibe bırakılıp çekilirse istirangiloz, izmarit de yakalanabilir. 4 - 5 kat kalın misinanın bükülerek bir araya getirilmesiyle meydana getirilen köstek, iskandil şeklinde bir kurşunun içinden geçirilir. Kösteğin bir ucu kurşundan iki cm. çıkarılır. Bu uçta fırdöndü vardır. Kösteğin diğer ucu 10 cm. Uzunluktadır. Bu ucada beden bağlanır. Sert beden ve dışarıda kalan uzunluklar, olta fırlatıldığı zaman bedenin dolaşmaması içindir.
Uzağa fırlatılıp balığın bulunduğu suya inildiğinde ufak hareketlerle çekilir. Mevsimine göre tüylü istavrit, beyaz parlak çıplak iğne, kuyruk altı takılı siyah iğne kullanılır. Bir m. boyundaki beden çok ince 0,15 misinadan olursa takım çok avcı olur.
KIYI SÜRÜTMESİ
Bir kamışın ucuna, kamış boyunda düz bir misina bağlanır. Ucunda bir fırdöndü ve sonrasında 0,15 misinaya tüylü beyaz iğne bağlanarak yapılmış beden gelir. Bu takımla gündüz ve gece ışığın denize vurduğu yerlerde akıntı yukarı titreterek sürüp kıyıdan istavrit yakalanır. Balık çoksa 2 - 3 iğne takılabilir. Balık yüzlememiş ise fırdöndünün üst tarafına küçük bir kıstırma koymalıdır.
Pişkova ve ovalama arasındaki tek fark ovalama, adı üstünde ovalanarak yuvarlatılmış gibi iken, pişkova köşeli yapıdadır. En ağırları 20 gram ağırlıkta, 4-5 santim boyda olur. Yemli veya yemsiz olarak kullanılabilirler. Her iki halde de mutlaka civalanarak parlatılmış olmalıdırlar. Yemleri genelde akyemdir. Daha çok kuyrukaltı yem kullanılırken, sülük kesilmiş akyemler de oldukça başarılıdır.
Takım pirçol zokanın kullanıldığı her yerde kullanılabileceği gibi, sert akıntı nedeni ile pirçolun kullanılamadığı yerlerde de kullanılabilir. Kıyıdan atıp çekme veya yürütülen sandal arkasından sürütme şeklinde de kullanılırlar. Sandaldan kullanılırken, ister yemli ister yemsiz olsun atıldıktan sonra çapari gibi kol boyu çekilerek tekrar salınır akıntı ile hem savrulması hem de biraz daha batması sağlanır. Günümüzde modern takımlar nedeni ile kullanım alanı gittikçe daralan bu eski ustalardan kalma takım ucuz olduğundan balığın bolca bulunduğu yerlerde verimli ve zevkli olabilir.
Zokalı takımlar istenirse el oltası istenirse makinalı takım olarak da düzenlenebilir.
YÜNLÜLER
Ekim ayından sonra lüfer,palamut ve torik boğaza girerken küçük yem balıklarını da önüne katar. Bu balıklar istavrit gümüş ve sardalye gibi balıklardır. Canlı yeme alışan balıklara yemli zoka çalışmaz.
Bu durumda yünlü denilen, Lüfer veya palamut iğnesi üzerine balık biçimi kurşun dökülmüş uzun zokalar çalışır. Yünlüler, 8 - 10 cm. boyunda ve 50 - 150 gr. ağırlığında dır. Kıraça, hamsi, gümüş ve uskumru vonozsuna benzerler. Avlanacak balık önüne hangi hayvanı sürmüşse yünlü nünde o balığa benzemesi gerekir.
Yünlünün göğüs kısmındaki deliğe, iğnenin ucunu kapatacak şekilde, horozun göğüs kısmından alınmış 4 - 5 cm. boyunda kırmızı iki tüy sokulur. Bu tüyler suda yüzgeçleri andırır. Daha çok kıyıdan kullanılırlar.
SEĞİRTMELER
Seğirtme, yünlüye benzer. Yalnız burada istavrit veya gümüş gibi balık şekilleri yoktur. genellikle yuvarlak olurlar. Balık karnı gibi hafif çıkıntıları vardır. Boyları 10 - 12 cm, ağırlıkları 100 - 200 gr. dır. Seğirtmeler sandaldan kullanılırlar. Dibe bırakılan seğirtme yukarı doğru hıza beş on kulaç ( balık yakalanana kadar ) çekilir. Dip seğirtmesi ile Lüfer, Palamut ve torik tutulur. Üçlü iğne kullanılırsa balığın kaçması güçleşir. Düğümlerinin açılmamasına ve parlaklığının devem etmesine dikkat.
KOVUŞTURMA
Bir nevi küçük yünlüye benzer. 4 - 5 cm. boyunda olup daha çok çaça ya benzer. Ucunda 7 - 8 numara iğne vardır. Kurşunu cıvalanır. ( Parlak olması gerekir. )
Durgun koy sularında veya çok hafif akıntılı yerlerde kürek üstünde, sandal arkasından sürütülür. Ağırlık veya kıstırma konmaz. ara sıra çırpma şeklinde çekilir. Uskumru Çinakop ve hatta Lüfer bile alınabilir. Teknenin hızı ayarlanarak ( Çok önemli ) istenen derinlikte bulunulmalıdır. Kovuşturmaya Pişkova, Sallama da derler.
ÇARPMALAR
Dip seğirmesine benzer. Atom şeklinde olurlar. Üç iğnelidirler. Balığın büyüklüğüne göre 5 - 8 - 10 - 12 cm. boyunda olabilirler. Teknede kullanılır ve oltanın apiko ( Her şey tam ve güçlü ) olması şarttır.
ATIP ÇEKME
Karadan ve kıyıdan kullanılır. daha çok istavrit içindir. Biraz dibe bırakılıp çekilirse istirangiloz, izmarit de yakalanabilir. 4 - 5 kat kalın misinanın bükülerek bir araya getirilmesiyle meydana getirilen köstek, iskandil şeklinde bir kurşunun içinden geçirilir. Kösteğin bir ucu kurşundan iki cm. çıkarılır. Bu uçta fırdöndü vardır. Kösteğin diğer ucu 10 cm. Uzunluktadır. Bu ucada beden bağlanır. Sert beden ve dışarıda kalan uzunluklar, olta fırlatıldığı zaman bedenin dolaşmaması içindir.
Uzağa fırlatılıp balığın bulunduğu suya inildiğinde ufak hareketlerle çekilir. Mevsimine göre tüylü istavrit, beyaz parlak çıplak iğne, kuyruk altı takılı siyah iğne kullanılır. Bir m. boyundaki beden çok ince 0,15 misinadan olursa takım çok avcı olur.
KIYI SÜRÜTMESİ
Bir kamışın ucuna, kamış boyunda düz bir misina bağlanır. Ucunda bir fırdöndü ve sonrasında 0,15 misinaya tüylü beyaz iğne bağlanarak yapılmış beden gelir. Bu takımla gündüz ve gece ışığın denize vurduğu yerlerde akıntı yukarı titreterek sürüp kıyıdan istavrit yakalanır. Balık çoksa 2 - 3 iğne takılabilir. Balık yüzlememiş ise fırdöndünün üst tarafına küçük bir kıstırma koymalıdır.