-
- Üyelik Tarihi
- 9 Şub 2015
-
- Mesajlar
- 44,845
-
- MFC Puanı
- 29,224
ALZHEİMER HASTALIĞI NEDİR?
İlerleyen yaş gecikmeli hatırlamada güçlük, azalmış bilişsel esneklik ve bellek ile bazı görsel mekansal becerilerde bozulmayla ilişkilendirilebilir (Weintroub, 2000). Normal şartlarda; ilerleyen yaş ile birlikte seyreden bu gibi zihinsel değişiklikler bir takım ip uçları ve hatırlamayı kolaylaştıracak yollar kullanılarak telafi edilebilir. Bu durumda yaşlı kişinin zihinsel fonksiyonları test edilecek olsa normal sınırlarda fakat daha yavas olması beklenir (Morris and Peterson). Fakat ilerleyen yaşla birlikte zihinsel faaliyetlerde ve günlük yaşam aktivitelerinde bozulmaya neden olan bir hastalığın ortaya çıkması kendini başlıca unutkanlık şikayetiyle belli eden nörolojik bir hastalığın habercisi olabilir.
Bunlardan en sık görülen Alzheimer Hastalığı (AH) ilerleyici bir nörolojik hastalıktır. Klinik olarak incelediğinde AH bilişsel ve işlevsel düzeyde ilerleyici bir kötüleşme ve hafıza ile diğer entellektüel faaliyetlerde belirgin bozulma olarak karşımıza çıkar (Scinto&Daffner,2000). Bunlar;
- Yeni bilgileri öğrenmek veya daha önce öğrenilmiş olan bilgiyi hatırlama becerisinde bozulma
- Konuşma bozukluğu
- Motor işlevlerin korunuyor olmasına rağmen motor etkinliklerin yapılamaması
- Duyu işlevlerinin korunuyor olmasına rağmen objelerin tanınamaması
- Planlama, organizasyon, dikkati odaklama, görünümün altında kalanı kavrama gibi işlevlerde bozulma (DSM-IV).
Yukarıdaki belirtiler kişinin sosyal ve mesleki yaşamında hastalık öncesine göre belirgin bozulmaya neden olur ve bir başka hastalıkla ortaya çıkan geçici bozulma değildir. 85 yaşın üstündeki popülasyonun %50'sinde Alzheimer Hastalığı'nın ortaya çıkması bekleniyor. Alzheimer vakalarının %25'inin genetik mirasla ilişkili olduğu ortaya konulmuştur. Hastalık geri döndürülemez olsa da süreci yavaşlatılabilir. Bunun anahtarı erken tanıdır. Hastalığın prognozu yavaş ilerleyen periyodlardan oluşabileceği gibi hastanın fizyolojik durumuna ve genetik mutasyonuna bağlı olarak akut fazlardan da oluşabilir. Alzheimer Hastalığı'nın en erken belirtisi kısa süreli bellekteki kayıplardır. İlk zamanlarda oldukça hafif olabilir ve hasta tarafından gizlenebilir. Hasta yakınları da bunu bir hastalık belirtisi olarak görmekten çok yaşlanma sürecinin normal bir hastalık belirtisi olarak yorumlama eğilimi gösterirler (Cohen,1999).
Ortalama 8 ila 10 yıl sürüp mortaliteyle sonuçlanan AH gelişim evresinin geriye dönüşü olarak düşünülebilir.
Hastalığa adını veren Alois Alzheimer 1864-1915 yılları arasında yaşamış bir psikiyatristtir. 3 çocuk babası olan Alzheimer tüm yaşamını Almanya'da geçirmiştir. Hastalarındaki davranış bozukluklarını organik nedenlere bağlama eğilimindeydi. Şefi olduğu klinike Auguste D., isimli 1850 doğumlu bir kadın hastasının sergilediği belirtiler dikkatini çeker ve ayrıntılı olara incelemeye başlar. Geldiğinden itibaren konuşması bozuk olan hastasını izlediği süre boyunca Bayan August yavaş yavaş nesneleri adlandıramaz, doğum yerini hatırlayamaz, basit matemetik işlemleri yapamaz olur, yazı yazma ve okuma becerisini kaybeder, gittikçe endişeli ve kaygılı ve hatta sinirli davranır olur, kimsenin duymadığı sesler duyduğunu söyler. Gün aşırı ziyaretine gelen doktorunu tanımaz hale gelir (Maurer&Maurer, 2001). Hastalık; bu belirtiler bütününün bilinen diğer hastalıklardan farklı olduğunu düşünen Alois Alzheimer'in adıyla anılır.
İlerleyen yaş gecikmeli hatırlamada güçlük, azalmış bilişsel esneklik ve bellek ile bazı görsel mekansal becerilerde bozulmayla ilişkilendirilebilir (Weintroub, 2000). Normal şartlarda; ilerleyen yaş ile birlikte seyreden bu gibi zihinsel değişiklikler bir takım ip uçları ve hatırlamayı kolaylaştıracak yollar kullanılarak telafi edilebilir. Bu durumda yaşlı kişinin zihinsel fonksiyonları test edilecek olsa normal sınırlarda fakat daha yavas olması beklenir (Morris and Peterson). Fakat ilerleyen yaşla birlikte zihinsel faaliyetlerde ve günlük yaşam aktivitelerinde bozulmaya neden olan bir hastalığın ortaya çıkması kendini başlıca unutkanlık şikayetiyle belli eden nörolojik bir hastalığın habercisi olabilir.
Bunlardan en sık görülen Alzheimer Hastalığı (AH) ilerleyici bir nörolojik hastalıktır. Klinik olarak incelediğinde AH bilişsel ve işlevsel düzeyde ilerleyici bir kötüleşme ve hafıza ile diğer entellektüel faaliyetlerde belirgin bozulma olarak karşımıza çıkar (Scinto&Daffner,2000). Bunlar;
- Yeni bilgileri öğrenmek veya daha önce öğrenilmiş olan bilgiyi hatırlama becerisinde bozulma
- Konuşma bozukluğu
- Motor işlevlerin korunuyor olmasına rağmen motor etkinliklerin yapılamaması
- Duyu işlevlerinin korunuyor olmasına rağmen objelerin tanınamaması
- Planlama, organizasyon, dikkati odaklama, görünümün altında kalanı kavrama gibi işlevlerde bozulma (DSM-IV).
Yukarıdaki belirtiler kişinin sosyal ve mesleki yaşamında hastalık öncesine göre belirgin bozulmaya neden olur ve bir başka hastalıkla ortaya çıkan geçici bozulma değildir. 85 yaşın üstündeki popülasyonun %50'sinde Alzheimer Hastalığı'nın ortaya çıkması bekleniyor. Alzheimer vakalarının %25'inin genetik mirasla ilişkili olduğu ortaya konulmuştur. Hastalık geri döndürülemez olsa da süreci yavaşlatılabilir. Bunun anahtarı erken tanıdır. Hastalığın prognozu yavaş ilerleyen periyodlardan oluşabileceği gibi hastanın fizyolojik durumuna ve genetik mutasyonuna bağlı olarak akut fazlardan da oluşabilir. Alzheimer Hastalığı'nın en erken belirtisi kısa süreli bellekteki kayıplardır. İlk zamanlarda oldukça hafif olabilir ve hasta tarafından gizlenebilir. Hasta yakınları da bunu bir hastalık belirtisi olarak görmekten çok yaşlanma sürecinin normal bir hastalık belirtisi olarak yorumlama eğilimi gösterirler (Cohen,1999).
Ortalama 8 ila 10 yıl sürüp mortaliteyle sonuçlanan AH gelişim evresinin geriye dönüşü olarak düşünülebilir.
Hastalığa adını veren Alois Alzheimer 1864-1915 yılları arasında yaşamış bir psikiyatristtir. 3 çocuk babası olan Alzheimer tüm yaşamını Almanya'da geçirmiştir. Hastalarındaki davranış bozukluklarını organik nedenlere bağlama eğilimindeydi. Şefi olduğu klinike Auguste D., isimli 1850 doğumlu bir kadın hastasının sergilediği belirtiler dikkatini çeker ve ayrıntılı olara incelemeye başlar. Geldiğinden itibaren konuşması bozuk olan hastasını izlediği süre boyunca Bayan August yavaş yavaş nesneleri adlandıramaz, doğum yerini hatırlayamaz, basit matemetik işlemleri yapamaz olur, yazı yazma ve okuma becerisini kaybeder, gittikçe endişeli ve kaygılı ve hatta sinirli davranır olur, kimsenin duymadığı sesler duyduğunu söyler. Gün aşırı ziyaretine gelen doktorunu tanımaz hale gelir (Maurer&Maurer, 2001). Hastalık; bu belirtiler bütününün bilinen diğer hastalıklardan farklı olduğunu düşünen Alois Alzheimer'in adıyla anılır.