Altın ya da kimyasal sembolü ile Au, yumuşak, sarı ve parlak renklerde kimyasal bir element olarak bilinmektedir. Oldukça değerli olmakla birlikte gerek sahip olduğu renk, gerek doğada serbest halde bulunabilmesi gerekse de kolay işlenmesi geçmiş dönemlerden günümüze değin altının önemli ve değer verilen bir element olmasını sağlamıştır.

Parlak sarı renkleri ile göz kamaştıran Altın hava ya da sudan etkilenmeden kolay, kolay tepkimeye girmemektedir. Paslanma, kararma ve matlaşma gibi yönleri olmayan Altın, saf halde kolaylıkla dövülebilmesi nedeniyle çeşitli işlemlere tabi tutulmaktadır




Altının Özellikleri ve Kullanım Alanları
İlk olarak Mısır döneminde M.Ö 3000’li yıllarda çeşitli şekiller verilerek para olarak kullanılmaya başlanan altın Peru’da M.Ö 2000’li yıllardan itibaren takı ve ziynet eşyası olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. Yunanlılar, İranlılar, Makedonlar, Asurlular ve Sümerler altına en çok değere veren dönemin önemli medeniyetleri arasında yer almaktadır.

İslamiyet öncesinde Türk toplumlarında da önemli bir yeri bulunan altın, İslamiyet sonrasında yalnızca süs eşyası olarak kullanılmaya başlanmıştır. Ülkemizde altın madenleri açısından en önemli yataklar, Mersin, Antakya, Niğde, Balıkesir, Kütahya, Bursa ve İzmir çevresinde yoğunlaşmıştır. Altın çıkarıldıktan sonra öğütme değirmenlerinde hamur haline getirilmekte, ürün malgama tekniği ile ayrıştırılmaktadır. Sodyum siyanür ile işlenmeye başlayan altın bu işlemden sonra kompleks hale gelmektedir.

Günümüze değin yer altından alınmış olan altınların önemli bir kısmı merkez bankaları ve hükümetler tarafından kontrol edilmektedir. Geçmiş dönemlerden günümüze değin parasal bir değere sahip olan altın aynı zamanda etkili teminatlardan birisi olarak görülür. Gümüş ve bakırdan sonra elektrik iletkenliği yüksek olan altın, elektrik, elektronik sanayileri ile terminaller ve diğer elektrikli araçlarda tercih edilir. Aynı zamanda yoğun olarak ziynet eşyası olarak kullanılmaktadır.

Maviyle Pembe