Altın Elbiseli Adam: Türk Uygarlığının, Türk Kültürünün Tarih Öncesi Temsilcisi
Kurganı inceleyen tarihçilere göre, bu görkemli kurganı inşa eden ve Altın Elbiseli Adamın ait olduğu uygarlığın kurucuları Çin baskısından kaçarak bölgeye gelen ve Sakalar olarak anılan bir Türk kavmidir. Mükemmel bir el işçiliği ile saf altından yapılan Altın Elbiseli Adamın üzerinde bir kaftan, çizme ve başlık bulunmaktaydı. Başlığı ok ve tuğlarla süslü olan elbisenin alın hizasında koç, geyik ve at kabartmaları; gerek elbise, gerekse başlık ve kemerin üzeri geleneksel Türk motifleri olan at, koyun, pars gibi hayvanların kabartmaları ile süslüdür. Hayvan motifleri son derece canlı biçimde resmedilmişlerdir: At motifleri koşar durumda, leopar ve pars motifleri ise kükremekte ve saldırmaya hazır durumdadır. Altın Elbiseli Adamın üzerindeki ceket ise yüzlerce üçgen biçimindeki altından oluşmaktadır.
Elbise o kadar göz kamaştırıcıydı ki, kurganın kazı çalışmalarında bulunan Bekin Nur Muhammedov, elbise güneşe ilk çıkarıldığında parlaklığından dolayı gözlerinin kamaştığını ve bir süre kimsenin elbiseye bakamadığını söylemektedir.
Kazılar sırasında kurganda bulunan altın küpe, yüzükler, ok, kama ile kamçının da Altın Elbiseli Adama ait olduğu tahmin edilmektedir. Altın Elbiseli Adamın kim olduğu kesin olarak bilinemese bile bir Türk tigini olduğu günümüzde kabul edilmektedir. Altın Elbiseli Adamın başlığındaki keçi kabartması yüzünden kurganın Göktürklerle ilgili olduğu da tahmin edilmektedir. Zira hanedanlık arması keçi olan Göktürklerde, her hanedan üyesinin mezarında keçi arması bulunmaktadır. Gerçeği bugün Kazakistan Merkez Bankası kasasında saklanan Altın Elbiseli Adamın bir uyarlaması ise Alma-Atada müzede sergilenmektedir.
Türkçenin En Eski Yazılı Kaynağı Günyüzüne Çıkıyor
Fakat bulunan eşyalar içinde özelikle bir tanesi gerçekten Türk tarihi ve Türk dili açısından paha biçilmeyecek bir değerdedir. Paha biçilemeyecek değerde olan bu eşya üzerinde sadece iki satır yazı bulunan fakat Türkçenin ilk yazılı kaynağını Orhun Anıtlarından yüzlerce yıl öncesine taşıyacak olan belli bir bölümü kırılmış gümüş bir kadehtir.
Bu kadehin üzerinde 24 (Vikipediaya göre ise 26) harf bulunmaktadır. Kadehteki yazının Orhon Afabesinin arkaik şekli olduğu konusunda görüş birliğine varılmıştır. Yapılan birçok karbon testi bulunan kadehin yaşının en azından M.Ö 5. yüzyıla kadar uzandığını göstermektedir ki, Orhun ve Yenisey Anıtlarının M.S 8 yüzyılda yapıldığı düşünülecek olursa yapılan keşfin Türkçe ve Türk tarihi açısından önemi daha kolay anlaşılır. Aralarında Kazım Mirşanın da bulunduğu birçok bilim adamı kadehin üzerindeki yazıları okusa da içlerinde en fazla ses getireni Kazak bilim adamı ve şair Olcas Süleymanofun okuması olmuştur:
Khan Uya üç otuzı (da) yok boltı. Utugsi tozıltı yani Tigin, 23′ünde öldü. Esik halkının başı sağ olsun.
Fakat ne yazıktır ki, tüm bu keşiflere karşın günümüz tarih kitaplarında genç kuşaklarımıza halen daha Türkçenin bilinen en eski yazılı kaynağı olarak Orhun ve Yenisey anıtları öğretilmektedir. Bugün neredeyse tarihle hobi olarak ilgilenen çok küçük bir kesim hariç Altın Elbiseli Adam ve kurganda bulunan 2500 yıllık bir tabağın Türk tarihine, Türk kültürüne kazandırdıklarını bilmemektedir.
ForumHatti YÖNETİMİ !