Althusser » Felsefe Anlayışı - Althusser, felsefeden ne anlamaktadır?
Felsefenin bilimle olan ilişkisini nasıl görmektedir?
Bu konuda, 1967 yılında verdiği dersler, açıklayıcı niteliktedir. Ona göre, felsefe bilgi üretmez, ‘‘tezler’’ öne sürer. Tezler ise, bilimsel ve siyasal pratiğin sorunlarının doğru biçimde konulmasının yolunu açmaktadır. Felsefi önermeleri birer tez olarak gören Althusser, her felsefi tezin doğru ya da doğru-değil olduğunu ileri sürer.
Felsefi önermeler sonucunda, ‘‘eleştirel ayrımlar’’ oluşmaktadır. Bütün felsefe tarihi, hakikat ile hatayı, bilimle kanıyı, akılla anlığı, ayırt etmekle geçmiştir. (Althusser, 2003:15)
Althusser, felsefenin, önermelerinin doğası gereği bilimlerden farklı olduğunu savunur. Felsefenin nesnesi, bilimin nesnesinden farklıdır. ‘‘Filozofun nesnesi bütündür, filozof bütünsellik uzmanıdır.’’ (Althusser, 2003:24)
Kapital’i Okumak
‘‘Kapitali Okumak’’ Althusser’in Balibar ile birlikte yazdığı 1965’de Ecole Normale Superieure’da Marx’ın Kapital adlı yapıtı üzerine verdikleri seminerlerden oluşan yapıtının adıdır.
Althusser bu yapıtında Marx’ın Kapital’ini ekonomistlerin, tarihçilerin, mantıkçıların okudukları gibi değil felsefeciler gibi okunması gerektiğini yazar. ‘‘Kapital’i ekonomistlerin okuyacağı gibi okumak onun çözümleme ve çizelgelerinin ekonomik içeriği ve değeri sorusunu ortaya atarak, dolayısıyla, onun söylemini kendisi dışında tanımlanmış olan bir nesneyle, bu nesnenin kendisini sorgulamaksızın, karşılaştırarak, onu okumak demektir.
Kapital’i tarihçiler gibi okumak, onun tarihsel çözümlemeleri ile kendisi dışında çoktan tanımlanmış olan bir tarihsel nesne arasındaki ilişki sorusunu, bu nesnenin kendisini sorgulamaksızın, sorarak, onu okumak demektir. Kapital’i mantıkçılar gibi okumak ona, bu söylemin yöntemlerinin ilişkili olduğu nesneyi yine hiç sorgulamaksızın, soyut olarak, kendi serimleme ve tanıtlama yöntemleri sorusunu sormak demektir.
Kapital’i felsefeciler gibi okumak ise, kesinlikle, özgül bir söylemin özgül nesnesini ve bu söylem ile onun nesnesi arasındaki özgül ilişkililiği sormaktır.’’ (Althusser, 1995:31)
Althusser, Marx felsefesini kendi özgüllüğü içinde kavramak gerektiği düşüncesindedir. Althusser, Marksist kuramın temel konseptleri olan üretim, bir üretim tarzının yapısı ve tarihi değerlendirebilmek için Marx’ın içinde ekonomik üretimin genel koşullarını düşündüğü konseptlere ve Marksist düşüncenin kendi tarih kuramını düşünmenin gerektiğini vurgular. (1995:69)
Marx Kapital’de ‘‘bir tarihin üretiminin sonucunu bir toplum olarak var eden düzenek’’i incelemiştir. Althusser, Kapital’in nesnesini ve onun doğasını araştırır. ‘‘Kapital’den elde ettiğimiz nesnenin doğası, kesin konuşulursa nedir? İktisat mı, yoksa Tarih mi? Ve bu soruyu özgülleştirirsek, Kapital’in nesnesi İktisat ise, konsepti bakımından bu nesneyi Klasik İktisat’ın nesnesinden ayırt eden, kesin olarak nedir? Kapital’in nesnesi Tarih ise, bu tarih nedir?İktisat Tarih içinde nasıl bir yere iyedir?’’ (1995:105)
Althusser, bu soruların cevaplarının Kapital’in metninde içerilen ekonomik ve siyasal çözümlemelerin temeliyle ilgisinde verilebileceğini bu yüzden de Kapital’in nesnesi sorusunun yalnızca felsefi bir soru olmadığını düşünür. (1995:109)
Althusser ‘‘Kapital’in nesnesi nedir’’ sorusunun ilke olarak Smith’de ve özellikle Ricardo’da verildiğini, Politik Ekonomi’nin büyük kuramsal ağının birkaç yanlış iplik ve birkaç kopuklukla birlikte zaten hazır beklediğini, Marx’ın iplikleri düğümleyip örgüyü düzelttiğini ve birkaç düğüm daha attığını belirtir ve Marx’ın nesnesinin Ricardo’nun nesnesinden öte bir şey olmadığını düşünür. Ancak klasik ekonomistlerin kendi nesnelerine uyguladıkları yöntem salt ‘‘metafizik’’ ama Marx’ın yöntemi ise ‘‘diyalektik’’tir. (1995:120-121)
Marx’ın Klasik Ekonomistlerden farklı olarak başka bir yanı, klasik ekonomistlerin kapitalist üretim koşullarını tarihsel ve geçişsel olduklarını görmeksizin tüm üretimin öncesiz-sonrasız koşulları yapmış olmalarıdır. (1995:130)
Althusser yapıtında Marx’ın bizlere kendi gerçek buluşunu anlattığı metinlere yer verir. Ona göre bu buluşlar değer ile artı değerdir. Marx klasik ekonomistlerden epistemolojik ‘‘kopuş’’u ‘‘artı değer’’ ile ileri sürmüştür. Artı değer Marx’tan önce üretilmişti. Ancak Marx emeğin değer üretme özelliğini çözümledi ve değer üreten emeğin ne olduğunu ve onun bunu niçin ve nasıl yaptığını değerlendiren ilk kişiydi. (1995:206-207)
‘‘Tıpkı, Lavoisier’in Pristley ve Scheele ile ilişkisinde olduğu gibi, Marx’ın Smith ve Ricardo ile ilişkisinde de tam olarak aynı şey geçerlidir: öncellerinin salt üretmiş olduğu artı değeri hakikatte o bulmuştur .’’(1995:209)
Althusser Marx’ın bulduklarının kendisinden öncekilerle bir ‘‘kopuş’’ olduğunu düşünmektedir. ‘‘Marx’la birlikte, yalnızca tarih bilimi tarihinde değil, ama felsefe tarihinde de, kesin olarak da Kuramsal ’ın tarihinde, birincil önem taşıyan bir tarihsel kopuş yöresindeyiz; bu kopuş (ki bu bizlere, bilim tarihinde dönemselleştirme sorununu çözme olanağı vermektedir) kuramsal bir olayla, Marx’ın getirdiği sorunsalın tarih biliminde ve felsefede oluşturduğu devrimle bağdaşmaktadır.’’ (1995:211)
Althusser Kapital’i Okumak’ın İtalyanca baskısında yazdıklarının ‘‘hatalı bir eğilim’’in etkisinde kaldığını yazacaktır.Bu hatalı eğilimi Althusser 1972 Haziran’ın da yazdığı Özeleştiri Öğeleri adlı eserinde şöyle belirtmektedir:
‘‘Denemelerimi hiçbir zaman inkâr etmedim: bunu yapmak da gerekmedi. Fakat yayınlanmalarından iki sene sonra 1967’de, Kapital’ i Okuma’ nın bir İtalyanca basımında (ve diğer yabancı basımlarda da), bu yapıtların hatalı bir eğilimin etkisinde kaldıklarını kabul ettim. Bu yanlışın varlığını belirttim ve ona bir isim verdim: teorisizm.’’ (Althusser, 1991:9) Althusser, bu düşünceleriyle ‘‘burjuva ideolojisi’’nin tehditlerine karşı Marksizm’in savunusunu yapmak istediğini vurgular. Althusser’in amacı Marksizm’in devrimci yeniliğini göstermek ve onun ‘‘burjuva ideolojisi’’ ile uzlaşmaz olduğunu ve bu ideolojiden köklü bir ‘‘kopuş’’olduğunu göstermektir.
Ancak Althusser, Marx’taki işçi sınıfı hareketini ‘‘epistemolojik kopuş’’a indirgediği için kendisini eleştirmektedir. (1991:10)
Felsefenin bilimle olan ilişkisini nasıl görmektedir?
Bu konuda, 1967 yılında verdiği dersler, açıklayıcı niteliktedir. Ona göre, felsefe bilgi üretmez, ‘‘tezler’’ öne sürer. Tezler ise, bilimsel ve siyasal pratiğin sorunlarının doğru biçimde konulmasının yolunu açmaktadır. Felsefi önermeleri birer tez olarak gören Althusser, her felsefi tezin doğru ya da doğru-değil olduğunu ileri sürer.
Felsefi önermeler sonucunda, ‘‘eleştirel ayrımlar’’ oluşmaktadır. Bütün felsefe tarihi, hakikat ile hatayı, bilimle kanıyı, akılla anlığı, ayırt etmekle geçmiştir. (Althusser, 2003:15)
Althusser, felsefenin, önermelerinin doğası gereği bilimlerden farklı olduğunu savunur. Felsefenin nesnesi, bilimin nesnesinden farklıdır. ‘‘Filozofun nesnesi bütündür, filozof bütünsellik uzmanıdır.’’ (Althusser, 2003:24)
Kapital’i Okumak
‘‘Kapitali Okumak’’ Althusser’in Balibar ile birlikte yazdığı 1965’de Ecole Normale Superieure’da Marx’ın Kapital adlı yapıtı üzerine verdikleri seminerlerden oluşan yapıtının adıdır.
Althusser bu yapıtında Marx’ın Kapital’ini ekonomistlerin, tarihçilerin, mantıkçıların okudukları gibi değil felsefeciler gibi okunması gerektiğini yazar. ‘‘Kapital’i ekonomistlerin okuyacağı gibi okumak onun çözümleme ve çizelgelerinin ekonomik içeriği ve değeri sorusunu ortaya atarak, dolayısıyla, onun söylemini kendisi dışında tanımlanmış olan bir nesneyle, bu nesnenin kendisini sorgulamaksızın, karşılaştırarak, onu okumak demektir.
Kapital’i tarihçiler gibi okumak, onun tarihsel çözümlemeleri ile kendisi dışında çoktan tanımlanmış olan bir tarihsel nesne arasındaki ilişki sorusunu, bu nesnenin kendisini sorgulamaksızın, sorarak, onu okumak demektir. Kapital’i mantıkçılar gibi okumak ona, bu söylemin yöntemlerinin ilişkili olduğu nesneyi yine hiç sorgulamaksızın, soyut olarak, kendi serimleme ve tanıtlama yöntemleri sorusunu sormak demektir.
Kapital’i felsefeciler gibi okumak ise, kesinlikle, özgül bir söylemin özgül nesnesini ve bu söylem ile onun nesnesi arasındaki özgül ilişkililiği sormaktır.’’ (Althusser, 1995:31)
Althusser, Marx felsefesini kendi özgüllüğü içinde kavramak gerektiği düşüncesindedir. Althusser, Marksist kuramın temel konseptleri olan üretim, bir üretim tarzının yapısı ve tarihi değerlendirebilmek için Marx’ın içinde ekonomik üretimin genel koşullarını düşündüğü konseptlere ve Marksist düşüncenin kendi tarih kuramını düşünmenin gerektiğini vurgular. (1995:69)
Marx Kapital’de ‘‘bir tarihin üretiminin sonucunu bir toplum olarak var eden düzenek’’i incelemiştir. Althusser, Kapital’in nesnesini ve onun doğasını araştırır. ‘‘Kapital’den elde ettiğimiz nesnenin doğası, kesin konuşulursa nedir? İktisat mı, yoksa Tarih mi? Ve bu soruyu özgülleştirirsek, Kapital’in nesnesi İktisat ise, konsepti bakımından bu nesneyi Klasik İktisat’ın nesnesinden ayırt eden, kesin olarak nedir? Kapital’in nesnesi Tarih ise, bu tarih nedir?İktisat Tarih içinde nasıl bir yere iyedir?’’ (1995:105)
Althusser, bu soruların cevaplarının Kapital’in metninde içerilen ekonomik ve siyasal çözümlemelerin temeliyle ilgisinde verilebileceğini bu yüzden de Kapital’in nesnesi sorusunun yalnızca felsefi bir soru olmadığını düşünür. (1995:109)
Althusser ‘‘Kapital’in nesnesi nedir’’ sorusunun ilke olarak Smith’de ve özellikle Ricardo’da verildiğini, Politik Ekonomi’nin büyük kuramsal ağının birkaç yanlış iplik ve birkaç kopuklukla birlikte zaten hazır beklediğini, Marx’ın iplikleri düğümleyip örgüyü düzelttiğini ve birkaç düğüm daha attığını belirtir ve Marx’ın nesnesinin Ricardo’nun nesnesinden öte bir şey olmadığını düşünür. Ancak klasik ekonomistlerin kendi nesnelerine uyguladıkları yöntem salt ‘‘metafizik’’ ama Marx’ın yöntemi ise ‘‘diyalektik’’tir. (1995:120-121)
Marx’ın Klasik Ekonomistlerden farklı olarak başka bir yanı, klasik ekonomistlerin kapitalist üretim koşullarını tarihsel ve geçişsel olduklarını görmeksizin tüm üretimin öncesiz-sonrasız koşulları yapmış olmalarıdır. (1995:130)
Althusser yapıtında Marx’ın bizlere kendi gerçek buluşunu anlattığı metinlere yer verir. Ona göre bu buluşlar değer ile artı değerdir. Marx klasik ekonomistlerden epistemolojik ‘‘kopuş’’u ‘‘artı değer’’ ile ileri sürmüştür. Artı değer Marx’tan önce üretilmişti. Ancak Marx emeğin değer üretme özelliğini çözümledi ve değer üreten emeğin ne olduğunu ve onun bunu niçin ve nasıl yaptığını değerlendiren ilk kişiydi. (1995:206-207)
‘‘Tıpkı, Lavoisier’in Pristley ve Scheele ile ilişkisinde olduğu gibi, Marx’ın Smith ve Ricardo ile ilişkisinde de tam olarak aynı şey geçerlidir: öncellerinin salt üretmiş olduğu artı değeri hakikatte o bulmuştur .’’(1995:209)
Althusser Marx’ın bulduklarının kendisinden öncekilerle bir ‘‘kopuş’’ olduğunu düşünmektedir. ‘‘Marx’la birlikte, yalnızca tarih bilimi tarihinde değil, ama felsefe tarihinde de, kesin olarak da Kuramsal ’ın tarihinde, birincil önem taşıyan bir tarihsel kopuş yöresindeyiz; bu kopuş (ki bu bizlere, bilim tarihinde dönemselleştirme sorununu çözme olanağı vermektedir) kuramsal bir olayla, Marx’ın getirdiği sorunsalın tarih biliminde ve felsefede oluşturduğu devrimle bağdaşmaktadır.’’ (1995:211)
Althusser Kapital’i Okumak’ın İtalyanca baskısında yazdıklarının ‘‘hatalı bir eğilim’’in etkisinde kaldığını yazacaktır.Bu hatalı eğilimi Althusser 1972 Haziran’ın da yazdığı Özeleştiri Öğeleri adlı eserinde şöyle belirtmektedir:
‘‘Denemelerimi hiçbir zaman inkâr etmedim: bunu yapmak da gerekmedi. Fakat yayınlanmalarından iki sene sonra 1967’de, Kapital’ i Okuma’ nın bir İtalyanca basımında (ve diğer yabancı basımlarda da), bu yapıtların hatalı bir eğilimin etkisinde kaldıklarını kabul ettim. Bu yanlışın varlığını belirttim ve ona bir isim verdim: teorisizm.’’ (Althusser, 1991:9) Althusser, bu düşünceleriyle ‘‘burjuva ideolojisi’’nin tehditlerine karşı Marksizm’in savunusunu yapmak istediğini vurgular. Althusser’in amacı Marksizm’in devrimci yeniliğini göstermek ve onun ‘‘burjuva ideolojisi’’ ile uzlaşmaz olduğunu ve bu ideolojiden köklü bir ‘‘kopuş’’olduğunu göstermektir.
Ancak Althusser, Marx’taki işçi sınıfı hareketini ‘‘epistemolojik kopuş’’a indirgediği için kendisini eleştirmektedir. (1991:10)